Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/943 E. 2021/202 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/943 Esas
KARAR NO : 2021/202

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 25/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “…davalının, davacı şirketin müşterilerine ait malları bildirilen adresten teslim alarak belirlemen teslim süreleri içerisinde —- verdiğini, davacının bu hizmetlere karşılık olarak daval—-, davalının cari hesap borcunu ödememesi nedeniyle— esas sayılı dosyası İle icra takibi yapıldığını, davalının haksız olarak itiraz ettiğini, bu nedenle itirazın iptali ve alacağın % 20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini…” dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu ve davacı şirkete toplam 14 adet fatura düzenlendiğini, toplam bedelin 40.060,00 TL olduğunu, buna karşın davacı şirketin toplam 37.285,00 TL ödeme yaptığını, davalı şirketin borçlu değil tersine alacaklı olduğunu ve davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkememizce dosya bilirkişiye tevdii edilerek rapor alınmıştır. 13/07/2020 tarihli bilirkişi raporu özetle, Davacı şirketin 2014 yılı ticari defterlerinin TTK’ya göre, açılış tasdiklerinin yasal süresi içinde yapıldığı, yevmiye defteri kapanış tasdikinin TTK Madde 69-70/son 72/3 ve V.U.K. madde 220-226 uyarınca yasal sürelerde ve usulüne uygun şekilde yaptırılmadığı ve sahibi lehine takdiri delil vasfına sahip olduğu, ———— olarak tutulduğu ve ilgili tebliğe uygun olarak — beratlarının verildiği ve belirli kanuni şartları taşıdığı, anlaşılmakla yevmiye defterinin sahibi lehine delil vasfına sahip olduğu kanaatine varıldığı, davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının talimat yolu ile incelendiği ve raporun sonuç kısmında Davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarına göre davacı şirketten 2.776,40 TL alacaklı olduğunun belirtildiği, davacı ve davalı şirketin cari hesap karşılaştırmasında, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 9 adet farklı banka havalesi ve nakit kasa ödemesinden kaynaklanan toplam 8.919,40 TL tutarlı ödemeden kaynaklandığının tespit edildiği, Mahkememizce— tutarlı ödemlerin davalı şirkete cari hesaba mahsuben yapıldığının ispatlanamadığı yönünde kanaat oluşması halinde; davacı şirketin takip —— borçlu olacağı, Mahkememizce davacı şirketin kayıtlarında bulunan ödeme ——şirket çalışanı olduğu ve/veya davalı şirket nam ve hesabına bu tutarların ödendiği yönünde kanaat oluşması halinde ise davacı şirketin —- alacaklı olacağı ve itirazın iptali gerekeceği hesap ve mütalaa edildiği, somut olay bakımından faizin, taraflar arasındaki ilişkinin ticari olması nedeni ile miktarı infaz aşamasında belirlenmek üzere, ——- dosyasından takip konusu alacağa takip tarihi olan 01.10.2018 tarihinden itibaren değişen ve deaişecek oranlarda davacının talebi gibi avans faiz işletilmesinin uygun olduğu,—- talebinin değerlendirmesinin mahkememize ait olacağı sonuç ve kanaatine varmıştır.
Mahkememizce dosya bilirkişiye tevdii edilerek ek rapor alınmıştır. 21/01/2021 tarihli bilirkişi ek raporu özetle, Davacı ve davalı şirketin cari hesap karşılaştırmasında, taraflar arasındaki uyuşmazlığın— havalesi ve — ödemesinden kaynaklanan toplam — tutarlı ödemeden kaynaklandığının tespit edildiği—– bulunmayan kişilere yapılan ödeme tutarı;—- itibarı ile davalı şirketten alacaklı olacağı ve itirazın iptali gerekeceği, diğer ödemelerin de açıklamalarında davalı şirketin isminin yazılı olması nedeniyle bu ödemelerinde davalı şirkete yapılmış olduğu yönünde Sayın Mahkemenizde kanaat oluşması halinde ise—- davalı şirketten alacaklı olacağı ve itirazın iptali gerekeceği hesap ve mütalaa edildiği, somut olay bakımından faizin, taraflar arasındaki ilişkinin ticari olması nedeni ile miktarı infaz aşamasında belirlenmek üzere, alacağa takip tarihi olan 01.10.2018 tarihinden itibaren değişen ve değişecek oranlarda davacının talebi gibi avans faiz işletilmesinin uygun olduğu sonuç ve kanaatine varmıştır.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, cari hesap ilişkisine dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak,—–ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm,—– vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf, bedeli ödenmeyen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın —-ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. ——– kök bilirkişi raporuna göre, 7 adet davacı şirket kayıtlarında bulunan faturaların tamamının davalı şirket kayıtlarında bulunduğu fakat davacı şirket kayıtlarında bulunan ödeme — ise—– davalı kayıtlarında bulunmadığı, davacı ve davalı şirketin cari hesap karşılaştırmasında taraflar arasındaki uyuşmazlığın——— kaynaklanan toplam 8.919,40 TL tutarlı ödemeden kaynaklandığının tespit edildiği,—— bulunan ödeme —– isimlerin davalı şirket ——olup olmadığı ve davalı ————– bu tutarların ödendiği yönünde——ödeme dekontlarındaki isimlerin davalı şirket — olmadığı ——– dosya ek rapora gönderilmiştir. ——– görevlendirme—– belgesinde isimleri bulunmayan kişilere yapılan ödeme tutarının——–üzere toplam 4.199,40 TL olduğu ancak söz konusu ödemelere ilişkin dekontların açıklamalarında davalı —– kayıtlarından davalının çalışanı olan ———- yapılmış olması, yapılan toplam ödemeler ile davacının cari hesaptan kaynaklı talep ettiği toplam bedelin birbiri ile uyuşuyor olması, davalı tarafın davalı —- açıklama yapılarak bir kısmının davalı çalışanları olduğu ———— anlaşılmasına rağmen inkar ediyor olması, tüm ödeme dekontlarında davalı şirketin isminin açıklama kısmına—– edilmiş olması hususu hep bir arada değerlendirilerek davalı tarafın ödemeleri almadığına yönelik savunmalarına itibar edilmeyerek davacının ticari defterlerinde yapılan incelemeye göre—- olduğu anlaşılmıştır.
Alacağın likit olması konusunu —–. —; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır. Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
Yargıtayın yerleşik kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir. —— Numaralı kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir—– olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Alacağın faturaya bağlı alacak olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE; davalı tarafından—— sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin DEVAMINA,
2-Davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından kabul edilen asıl alacak olan 6.143,60 TL üzerinden % 20 oranında olmak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya VERİLMESİNE,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 419,66 TL karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak alınan 74,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 345,46‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan ——- göre hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvuru harcı, 74,20 TL peşin harç toplamı 110,10 TL ile 3.524,10 TL ( bilirkişi ücreti,—– masrafı, elektronik posta masrafı, Dosya ücreti) olmak üzere toplam 3.634,2‬ TL olan yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra davacıya iadesine,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.