Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/932 E. 2021/226 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/932 Esas
KARAR NO: 2021/226
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 04/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin— tarihli dava dilekçesinde özetle; — tarafından tüm aktif ve pasifiyle devir alınması —- sebebiyle icra takibi — olsada iş bu itirazın iptali davasının — yöneltildiğini, müvekkil şirketi ile — arasında imzalanan —- uyarınca—zamanında tam ve eksiksiz hizmet sunduğunu, müvekkil şirket cari hesap kayıtlarındaki —- davalı firma tarafından ödenmediğini, —– sayılı dosyasına da itiraz edildiğini, takibin durdurulması sebebiyle iş bu davanın açıldığını, — numaralı,—- tarihli, — bedelli, —— numaralı —bedelli faturaların —-tarihine kadar ödenmediğini, davalı firmaya tevdi edilen ve davalı firmaca da kabul edilen faturaların sözleşmeye göre —– ödeme süreleri olduğunu ayrıca ihtara gerek kalmaksızın temerrüdün oluştuğunu ve temerrüt faizinin işletileceğini, davalının temerrüd oluşmadığı iddiası ile faize itirazının haksız olduğunu itirazının iptalinin gerektiğini, davalı tarafın itiraz dilekçesinde avukatlık ücretine, icra harç ve masraflarına yönelik itirazlarının da yersiz ve kötü niyetli olduğunu, davalının zaman kazanmak amacıyla kötü niyetli ve haksız olarak borca itiraz ettiğini, davalı şirketin alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, haksız ve mesnetsiz itirazın iptali ile takibin devamına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin —- tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davalı vekilinin esas dosyaya sunduğu ——- tarihli cevabı dilekçesinde mealen özetle; Davacı tarafça müvekkil firmaya kesilen faturaların tamamının ödendiğini borcunun olmadığını, faturaların müvekkil şirkete tevdi edildiğine dair beyanın iddiadan ibaret olduğunu kayıtlarında bu faturaların yer almadığını bilirkişiler ile de ticari defter ve kayıtların incelenmesi ile sübuta ereceğini belirterek davacının haksız davasının reddine, icra inkar tazminatına yer olmadığına dair karar verilmesine, davacı aleyhine % 20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
RAPOR:Bilirkişinin — tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davalı —— ticari defterleri ve dayandığı belgeler ile yardımcı defterlerinin birbirini tamamlaması, teyid etmesi ve usulune uygun tutulmuş olması nedeniyle HMK. 222. madde uyarınca sahibi lehine delil olarak kullanılma niteliğinde bulunduğunun, davalı —- yılllarına ilişkin incelenen ticari defter ve kayıtlarına göre davalı —-borcunun bulunmadığının, Asıl Dosya yönünden; Davacının, ekstreye dayalı olarak asıl alacak yönünden takibe geçtiği toplam tutarı —– olan faturalar içeriği hizmetlerin verilip verilmediği ve söz konusu faturaların davalı şirkete teslim edilip edilmediği dosya içeriğindeki belge ve incelemedeki kayıtlardan tespit edilemediğinden faturaya ilişkin davacı şirketin hizmeti gerçekleştirdiğine dair ispat yükünü üzerinde taşıdığının, bu konudaki takdirin mahkememize ait olduğunun, Birleştirilen Dosya yönünden; Birleştirilen davaya dayanak cari hesap ekstresinde yer alan davacı tarafından davalıya düzenlenmiş, —- davacı çalışanı —- mahkeme sonucu kıdem tazminatı, bayram ve yıllık izin çalışmaları ödemesinden kaynaklı, —– tutarlı davalı kayıtlarında bulunmayan e-fatura detayında bahis konusu ödemelerin yasal sürelerinde ödenmemiş olmasında sorumlunun hangi taraf olacağı, dava dosyası ekinde yer alan sözleşme şartlarında yer alan maddelere uygunluğunun, dava dışı —– sözleşme süresince davalının iş yerlerinde davalı şirketin bilgisi ve onayı İle çalıştığına dair ispat yükünü davacı tarafın üzerinde taşıdığının, bu konudaki takdirin mahkememize ait olduğunun sonuç ve kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, açık hesap ilişkisine dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf ,bedeli ödenmeyen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.
Taraf şirketlerin ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifeti ile incelenmesi neticesinde oluşturulan bilirkişi raporunda;
“Asıl Dosya yönünden; Davacının, ekstreye dayalı olarak asıl alacak yönünden takibe geçtiği toplam tutarı —–olan faturalar içeriği hizmetlerin verilip verilmediği ve söz konusu faturaların davalı şirkete teslim edilip edilmediği dosya içeriğindeki belge ve incelemedeki kayıtlardan tespit edilemediğinden bu konudaki takdirin Yüce Mahkemeye ait olduğu” yönündeki tespitlere istinaden — nolu celsede; “Davacı tarafa dava Asıl Davaya—- konu edilen
a)—– tutarlı fatura,
b)—- tutarlı fatura,
c)—- tutarlı fatura ile alakalı olarak hizmetlerin verildiğine ve söz konusu —- adet faturanın davalı şirkete teslim edildiğine ilişkin varsa ellerinde bulunan bilgi ve belgeleri dosyaya ibraz etmek üzere iki haftalık kesin süre verilmesine” rağmen davacı tarafça —- faturanın davalı şirkete teslim edildiğine ilişkin belgeyi mahkememize sunamadıkları, bu yönüyle davacı üzerinde olan ispat külfetini yerine getiremedikleri nazara alınarak——-sayılı dosyası hakkındaki itirazın iptali davasının miktar bakımından kesin olarak reddine karar vermek gerekmiştir.
Aynı şekilde taraf şirketlerin ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifeti ile incelenmesi neticesinde oluşturulan bilirkişi raporunda;
“Birleştirilen davaya dayanak cari hesap ekstresinde yer alan davacı tarafından davalıya düzenlenmiş, —-numaralı davacı çalışanı —– mahkeme sonucu kıdem tazminatı, bayram ve yıllık izin çalışmaları ödemesinden kaynaklı, —- tutarlı davalı kayıtlarında bulunmayan e- fatura detayında bahis konusu ödemelerin yasal sürelerinde ödenmemiş olmasında sorumlunun hangi taraf olacağı, dava dosyası ekinde yer alan sözleşme şartlarında yer alan maddelere uygunluğunun, dava dışı ——sözleşme süresince davalının iş yerlerinde davalı şirketin bilgisi ve onayı İle çalıştığına dair ispat yükünü davacı tarafın üzerinde taşıdığını, bu konudaki takdirin — ait olduğu;” yönündeki tespitlere istinaden –nolu celsede; “Birleşen dava dosyasında –görülmekte olan itirazın iptali davasına konu —-sayılı icra dosyasına konu edilen dava dışı işçi —- kıdem, bayram ve yıllık izin çalışmalarından kaynaklı ödenen tazminatla ilgili davalı şirkete rücu hakkının varlığı olarak ileri sürelen ve taraflar arasında imzalanan —– hangi maddelerine istinaden davalı şirketin borçlu olduğunun yazılı olarak bildirilmesinin istenilmesine” rağmen davacı vekilinin mahkeme ara kararına istinaden —- tarihli beyan dilekçesi incelendiğinde konu hakkında; “Müvekkil şirket ile davalı firma arasında akdedilen sözleşmenin mali yükümlülükleri düzenleyen 6. Başlıklı Mali Hükümler maddesinin 6.2.2 bendinde— tarafından hizmet verilen ay ile ilgili fatura tutarı ile ilgili ayın —-Gününü takip eden ilk salı günü ödenecektir” hükmü ile taraflar arasında borcun ifa edileceği gün birlikte belirlenmiştir
Yukarıda yer alan açıklamalar kapsamında, davalı firmaya tevdi edilen ve davalı firmaca da kabul edilen faturaların, —günlük ödeme sürelerinin olduğu ve—– günün sona ermesi ile ayrıca bir ihtara gerek kalmaksızın temerrüdün oluşacağı, faturalara bu tarihten sonra temerrüt faizi işletilebileceği; dolayısıyla da icra takibinde talep edilen —– alacağın olduğu açıktır” şeklindeki beyanları ile haklılıklarını ispat etmeye çalışmışlardır. Birleşen dava dosyasında —– görülmekte olan itirazın iptali davasına ve —- dosyasına konu edilen dava dışı işçi —-kıdem, bayram ve yıllık izin çalışmalarından kaynaklı ödenen tazminatla ilgili davalı şirkete rücu hakkının varlığı olarak ileri sürelen ve taraflar arasında imzalanan —- davacı vekilinin —– tarihli beyanları bir arada incelendiğinde davalı tarafın sözleşmeden kaynaklı dava dışı işçilere işçilik tazminatını ödeme yükümlülüğünün bulunduğunu davacı tarafın ispatlayamadığı, birleştirilen davaya dayanak cari hesap ekstresînde yer alan davacı tarafından davalıya düzenlenmiş, — numaralı davacı çalışanı —– mahkeme sonucu kıdem tazminatı, bayram ve yıllık izin çalışmaları ödemesinden kaynaklı, — tutarlı davalı kayıtlarında bulunmayan e- faturanın, —yevmiye numaralı— ihtarnamesi ile davalı davalı—– tarafından içeriğine itiraz edilerek davacı şirkete iade edildiği hususlarının hep bir arada değerlendirmeleri ile davacının işçi alacaklarının davalı tarafa rücu hakkının aralarındaki akdi ilişkiden kaynaklandığını ispatlayamaması ve ilgili faturanın iade edilmesi nazara alınarak davacının ——- sayılı icra dosyası hakkındaki itirazın iptali davasının miktar bakımından istinaf yolu açık olmak üzere reddine karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davalı taraf kötü niyet tazminatı talep etmiş ise de davalı tarafın davacının kötü niyetle hareket ettiğini ispatlayamamış olması nazara alınarak davacı aleyhine yasal şartları oluşmayan kötü niyet tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
—– esas sayılı icra takip dosyası celp edilmiş, yapılan incelenmesinde davacı alacaklı tarafından davalı borçluya karşı ilamsız icra takibi yapıldığı, borçlunun süresi içinde icra dairesinin yetkisine itiraz ettiği, yetkili icra dairesinin — olduğunu belirterek borca ve fer’ilerine itiraz ettiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili — tarihli celsedeki imzalı beyanında —- yetkili olduğunu kabul etmiştir.
—— ilamında da belirtildiği üzere; itirazın iptali davasının ancak usulüne uygun bir takip bulunması koşuluna bağlı olması nedeniyle, icra dairesinin yetkisinin itirazın iptali davası bakımından da değerlendirilmesi gerekmektedir. İcra dairelerinin yetkisi bakımından da özel bir düzenleme öngörülmemiş olup, yetki hususunda İİK’nun 50. maddesinde HMK’ya atıf yapılmaktadır. Hem icra dairesinin yetkisine hem de borca itiraz edilmesi halinde ise, itirazın iptali davasında görevli olan genel mahkeme İİK’nun 50. maddesi uyarınca itirazın iptali davasının koşullarından biri olduğundan öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemek ve sonucuna göre bir karar vermek durumundadır. Bu düzenlemeler ışığında HMK m.6 uyarınca davalı tüzel kişinin yerleşim yerinin—olduğu, icra takibinin —- icra dairesinde yapılması gerektiği, icra takibinin yetkisiz icra dairesinde yapıldığı anlaşılmakla davacı tarafından davalı aleyhine açılan işbu davada davanın özel dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının —sayılı Asıl Davaya ve —- esas sayılı dosyasına konu itirazın iptali davasının REDDİNE,
2-Davacının —- sayılı Birleşen Davaya ve —–sayılı dosyasına konu itirazın iptali davasının REDDİNE,
3-Yasal şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
4-Alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 35,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 23,4‬0 TL harcın davacıya İADESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde BIRAKILMASINA,
6——- sayılı Asıl Davada davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiği için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.ye göre tespit edilen 1.928,81 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7—esas sayılı Birleşen Davada davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiği için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.ye göre tespit edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, davacı —- davalı vekilinin yüzüne karşı, —sas sayılı Asıl Davasına konu bedelin —- kesinlik sınırının altında kalması bakımından kesin olarak, —-esas sayılı Birleşen Davasına konu dava değerinin —–kesinlik sınırının üstünde kalması bakımından gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde ——–Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 04/03/2021