Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/900 Esas
KARAR NO : 2021/9
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 07/01/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili 28/12/2018 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı borçlu ——— sayılı beyanname kapsamındaki emtianın müvekkili şirketin—– tarafından ———– ve —— arasında farklılık bulunması sebebiyle Gümrük Kanununun— maddesi para cezası tatbik edildiğini ve ——- ile mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verildiğini, Davalı şirket tarafından—-tarih sayılı—– beyannamesinde hatalı beyan oluştuğunu, beyannamelerinde—– yazı ile müvekkilinden,—- hale geldiği, söz konusu —–bulunmadığı, miktarı, eşya hakkında adli ve idari takibat olup olmadığı hususlarının araştırılması ve tasfiyeye engel bir durumun bulunmaması halinde Tasfiye Yönetmeliğinin 30.maddesine göre tasfiye listesi ve eşyanın 4 adet fotoğrafının bildirilmesinin istenildiğini, müvekkili tarafından da —- eşyanın antrepoda bulunduğu ve tasfiyeye engel bir durumun olmadığının bildirildiğini, Müvekkilince emtia için ———— bedeli faturası düzenlendiğini, davalı tarafından ise müvekkilinin alacağı konu faturaya—– miktarlı iade faturası düzenlenmesi üzerine müvekkili tarafından—–iade faturası düzenlendiğini, Davalı şirket ile yapılan e-mail yazışmasında ardiyenin olmaması gerektiği ifade edilmiş ise de davalıya ——kapsadığının bildirilmiş olmasına rağmen davalının ödeme yapmadığını, Alacağın tahsili amacıyla——- dosyasıyla başlatılan icra takibine borçlu/davalının kötü niyetli olarak yaptığı itiraz neticesinde takibin durduğunu, arz ve izah olunan nedenler ve fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davalarının kabulüne, borçlunun itirazının iptaline, takibin devamına, davalının; alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekâletin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketinin adresinin——– nedeniyle davanın yetkisiz mahkemede açıldığını ve yetkili mahkemenin —- Mahkemeleri olduğunu, Müvekkilinin, davacı şirket ile ticari ilişkilerinden kaynaklanan ilgili ödemelerini gerçekleştirdiğini,—-davaya konu faturanın kesildiğini, ilgili faturanın yasal süresi ——- numaralı ihtarnamesi ile iade edildiğini, bahse konu ihtarname içeriğinde iadeye konu fatura bedelinin gerekçesi ve— bilgisi sorulduğu ancak davacı tarafından bu hususta hiçbir bilgi verilmediğinin ifade edildiğini, ihtarname içeriğinde de ifade edildiği gibi takibe konu faturanın neye ilişkin olduğunun belirsiz olduğunu, davacı şirkete iddia edildiği gibi bir borç bulunmadığını, Davacı tarafın ileri sürdüğü iddiaların kabulünün mümkün olmadığını, ifade edilen ürünlere ilişkin 01/04/2016 tarihinde mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararı alındığını, bu tarihten sonra müvekkilinin herhangi bir tasarrufunun kalmadığını, davacı firma tarafından kesilen faturanın ilgili teamül ve mevzuata uygun olmadığını, ödenmediği iddia edilen fatura bedelinin uygun şekilde incelenmesinin gerektiğini, bu nedenle davacı tarafın bu husustaki taleplerinin kabul edilemeyeceğini, Davacının talep ettiği icra inkar tazminatının yerinde olmadığını, ortada likit bir alacak bulunmadığından böyle bir talebin öne sürülemeyeceğini, Arz ve izah olunan nedenlerle ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla yetkiye, husumete ve esasa ilişkin itirazları dikkate alınmak suretiyle davanın reddine, yasaya aykırı takibin iptaline, ilgili takibin kötü niyetle yapılması nedeniyle talep edilen bedelin %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin de davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava faturalara dayalı takipte ödeme emrine yapılan itirazın iptali davasıdır.Borçlu vekilinin ödeme emrine süresi içerisinde 06/11/2018 tarihinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
——– Esas sayılı takip dosyasının dosyamız arasına celp edildiği görüldü.
———– tarihli yazı cevabının— taahhuk belgesinin dosyamız arasına celp edildiği görüldü.
——– tarihli ara karar ile dosyanın bir ——— uzman bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde—-tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi raporunda özetle;
Davacı———–alacaklı olduğu,
Davacının takipte talep etmiş olduğu işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı,
Davalı firmanın, mezkur faturayı iade ihtarnamesi ile daha önce talep ettiğini belirttiği ve VUK 230/4 maddesi gereği olması gereken, fatura — hakkında davacı tarafından davalıya bir açıklama yapıldığına dair —– dosyada mevcut olmadığı, fatura açıklaması olarak belirtilen hizmetin—– aşamasında belli olduğu, bu nedenle temerrüt tarihini belirlemenin hukuki bir — içereceği, bunun da sayın mahkemenin uhdesinde yer aldığı,
Tarafların tacir olması nedeniyle, 3095 sayılı kanunun 2/2 maddesi gereği, sayın mahkemenin belirleyeceği temerrüt tarihinden itibaren davacının 5.605,00TL alacağına ticari avans faizi oranında faiz talep edebileceği sonuç ve görüşlerine ulaşıldığı, nihai takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere arz olunu” şeklinde tespitte bulunmuştur.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak—şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Davacı taraf bedeli ödenmeyen faturalardan kaynaklanan açık hesap ilişkisine dayalı alacak talebinde bulunmaktadır.Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür.6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu,süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine,adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir.Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır.Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle,adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması,faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir.Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.Faturalara konu ——— hale gelen eşyanın davacıya ait —-kalan mallara ilişkin olduğu,tasfiyelik hale gelen ürünün —giriş yaptığı,05/04/2016 tarihinde — beyannamesinin tescil edildiği,18/12/2017 tarihinde tasfiye edilebilir hale geldiği,11/01/2018 tarihinde — tahakkuk belgesi düzenlendiği ve taraflar arasındaki akdi ilişkinin kanıtlanmış olduğu,davacının 5.605,00 TL miktarınca fatura yönünden alacaklı olduğu anlaşılmış ve davacının dava dilekçesi ile davacının yalnızca asıl alacak üzerinden itirazın iptalini talep ettiği görülmekle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Alacağın likit olması konusunu — Numaralı kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır.Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek,alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
Yargıtayın yerleşik kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir. ——Numaralı kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir (likit, hesap edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Alacağın faturaya bağlı alacak olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Tarafların tacir olduğu görülmekle takip tarihinden itibaren asıl alacağa talep edilen avans faizinin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın kabulü ile;
1——Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın asıl alacak miktarı olan 5.605,00 TL üzerinden iptaline, takip tariniden itibaren asıl alacağa ticari faiz işletilerek takibin devamına,
2- Kabul edilen asıl alacak miktarı olan 5.605,00 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 382,87 TL harçtan, peşin yatırılan 66,08 TL harcın düşümü ile geri kalan 316,79 TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan 66,08 TL harç , 800,00 TL bilirkişi ücreti ve 77,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 943,58 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan—– vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.