Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/874 E. 2020/31 K. 23.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/874 Esas
KARAR NO : 2020/31
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 28/12/2018
KARAR TARİHİ: 23/01/2020
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Davacı ile davah arasında ticari mal alım-satımından kaynaklanan uzun süredir devam eden ticari İlişki kapsamında, davacı tarafından davalı yana mal satışı yaptığını ve davalı yanca belli mala ya da faturaya——— kısım kısım ödemeler yaptığını; Davacı tarafından davalı yana mal satılmış ve teslim edilmiş olmasına rağmen davalı yanın davacıya ödemediği ——– borcunun kaldığını, alacağın ödenmemesi üzerine ———– İcra Müdürlüğünün ———- E. sayılı dosyası ile davalı——– aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlunun icra dosyasına sunduğu itirazında borçlu olmadığını, taraflar arasında sözleşme yapılmadığını belirterek tüm alacak miktarı bakımından takibe itiraz ettiğini, davacı şirket ile davalı ş-irket arasındaki ticari ilişkinin uzun sûredir devam ettjğini, davacı tarafından yaklaştl ———- tutarında mal satışı yapıldığım, davalı yanın muhtelif tarihlerde davacıya yaklaşık ——— tutarında ödemeler yaptığını ancak takip konusu borç miktarını ödemediğini bu nedenle davalı-borçlunun itirazında haksız ve kötü niyetli dayanaksız olduğunu, taraflar arasında ticarete konu malların alım-satımında hukuken yazılı sözleşme yapma zorunluluğunun olmadığını; belirterek davalı-borçlunun itirazının iptali ile takibin aynı koşullarda devamına, davalı yanın haksız ve kötü niyetli itirazı nedeniyle dava konusu ———-alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesini, tüm yargılama giderlerinin davalıya yükletil meşine karar verilmesini talep ettiği,
CEVAP:
Davalı taraf usulüne uygun tebligata rağmen dosyaya herhangi bir cevap ve beyan dilekçesi ibraz etmemiştir.
DELİLLER:
Dosya ekinde mevcut ————– icra Müdürlüğü’nün ——– Esas sayılı dosyası,
——— tarihli yazısı, ——–tarihli bilirkişi raporu, —— tarihli yazısı ile gönderilen davacı şirkete ait BA/BS formları———– tarihli davalı şirkete ait BA/BS formları,
SMMM uzmanı bilirkişi ile nitelikli hesap uzmanı tarafından düzenlenen ——— tarihli bilirkişi raporunda; davacı taraf ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan —– alacaklı olduğu, iş bu alacağa 3095 sayılı kanunun 2. maddesi gereği takip tarihinden itibaren %19,50 oranında avans faizi talep edilebileceği belirtilmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
Ticari defterlerin sahibi lehine olması için HMK m. 222/2’de öngörülen şartlar; defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olması, defterlerin açılış ve kapanış onaylarının yaptırılmış olması ve ticari defterlerin birbirini doğrulamış olması gerekmektedir.
————–sayılı kararında, “Davacı tarafından delil olarak dayanılan ticari defter ve kayıtlara ilişkin alınan bilirkişi raporu ve ek raporundan, davacının ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin mevcut olmayıp usulüne uygun tutulmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca mali müşavir bilirkişi raporu ve ek raporunda cari hesaplarındaki borç bakiyesinin davalı şirkete ait olduğunun davacı defterlerinden tespitinin mümkün olmadığı belirtmiştir. Bu durumda mahkemece davacı tarafça takip dayanağı faturalardaki işlerin yapılıp teslim edildiği kanıtlanamadığı, davacının ticari defterlerinin eksiksiz ve usulüne uygun tutulmamış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamamış olması sebebiyle, 6100 sayılı HMK’ nın 222/2-3 maddeleri gereğince davacının lehine delil olamayacağı gibi bu haliyle dahi alacağın varlığını ispata yeterli olmadığı anlaşıldığından ispat edilemeyen davanın reddine, kabul şekli itibariyle de ———kararın bozulması uygun görülmüştür” şeklinde hüküm tesis ederek, birbirlerini doğrulamayan ticari defterlerin, sahibi lehine delil olması tek başına yeterli olmayacağı belirtilmiştir.
Yargıtay ————- sayılı kararında, dayanak belgeleri olmaksızın davacının defter kayıtlarının esas alınmayacağını, “ Dava, cari hesaptan doğan alacağın tahsili istemine ilişkin alacak davası olup, ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacıdadır. Davacı önce icra takibine, sonra iş bu davaya konu ettiği alacağın varlığını usulüne uygun delillerle kanıtlamalıdır. Tek yanlı olarak düzenlenen ve dayanakları bilirkişi raporundan anlaşılamayan davacının kendi ticari defter kayıtları esas alınarak, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir” şeklinde belirtmiştir.
Somut olayda; davacı, davalıdan olan alacağının tahsili amacıyla ———- İcra Müdürlüğü’nün ——– Esas sayılı icra takip dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlattığı, davalının itirazı ile icra takibinin durmuş olduğu, davacı tarafın itirazın iptali talebiyle mahkememizde süresi içerisinde huzurdaki davayı ikame etmiş olduğu, yapılan yargılama sırasında davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesinde ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun olarak yapıldığı, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan ——–alacaklı olduğunun tespit edildiği, davalı tarafın verilen kesin süreye rağmen süresi içerisinde ticari defter ve kayıtlarını mahkememize sunmamış olduğu görülmüştür.
Ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak değerlendirilebilmesi için defterlerin usulüne uygun olarak açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılmış olması ve ayrıca dayanak belgeleri ile birlikte bir bütünlük teşkil etmesi ve faturaların yanında teslim belgelerinin de bulunması gerekmektedir. Bu haliyle; davacının faturaya konu malın teslim edildiğini usulüne uygun delillerle ispatlaması gerekir. Davacı taraf dava dilekçesinde ticarî defterlerine delil olarak dayanmış olup bu ticarî defter kavramı içerisinde BA-BS formları da girmektedir. ————-
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan toplam ——–alacaklı olduğu, davalı tarafça açık hesap ilişkisine dayalı faturalara ilişkin bağlı bulunduğu vergi dairesine bildirim yapılmış olduğu, bu hususun davalıya ait BA-BS form örneklerinde de görüldüğü, dava konusu alacağın dayandığı faturaların davalının vergi kayıtlarında olması nedeniyle davacı lehine malların davalıya teslimi hususunun karine olarak sabit olduğu ———— bu karinenin aksinin davalı tarafından ispat edilememesi karşısında davalının borca itirazında haksız olduğu, alacağın açık hesap ilişkisine dayalı ve likit olması karşısında davacının ayrıca icra inkar tazminatına müstahak bulunduğu anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile davalı borçlunun ——– İcra müdürlüğünün ———— Esas sayılı dosyasındaki takibe itirazının iptaline ve takibin aynen DEVAMINA,
2-Davalının takibe itirazı haksız görüldüğünden hüküm altına alınan —-TL’nin % 20 si olan ——— TL icra inkar tazminatının davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
3-Harçlar yasası uyarınca başlangıçta peşin alınan 165,06 TL harcın, alınması gereken 933,55 TL harçtan mahsubu ile geri kalan 768,49 TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan 165,06 TL harç ve 2.120,90 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 2.285,96 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 3.400,00 -TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde ——– Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 23/01/2020