Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/870 E. 2020/186 K. 26.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/870 Esas
KARAR NO : 2020/186
DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ: 28/12/2018
KARAR TARİHİ: 26/02/2020
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin — yıldan daha uzun bir süredir ———– yaşadığını——- yılında arkadaşı dava dışı ancak davalı şirketin diğer ortağı olan ——— müvekkiliyle telefon v— yolu ile temasa geçtiğini, — eğlence merkezi olduğunu, —-işletmecilerinin işi bırakmak istediğini, birlikte ortaklık kurarak bu —– işletmesini almayı genel konjonktür gereğince yer ve zaman olarak müsait ve iyi olduğunu, ticari anlamda iyi yatırım olacağını ve her ay düzenli olarak bir gelir elde edeceklerini söylediğini, müvekkilinin eski arkadaşı olan——– olan güveni ve — yatırım yapma isteğiyle teklifi kabul ettiğini, bunun üzerine ————— tarihinde ——–adresi olan— ortaklık yapısına sahip olan —- numarası ile kayıtlı———– kurduklarını, şirkete müdür olarak — yıllığına ——-atandığını, müvekkilinin bunun yanında — işletmesini devir almak için de eski işletmecilerine — da payı dahil olmak üzere toplam——— TL ödeme yaptığını, şirket kurulup işletme devir alındıktan kısa bir süre sonra işletme açıldığını ve faaliyetine başladığını, müvekkilinin yurtdışında yaşadığından şirketin işleyişi ve hesaplan hakkında şirketin müdürü ———— haberleşme konusunda mutabık kaldıklarını, şirket müdürü ile birkaç ay şirketin işleyişi hakkında sıradan bilgiler vermekle birlikte gerçek anlamda şirketin hesapları ile ilgili olarak hiçbir açıklayıcı bilgi vermediğini, son iki yıldır ise şirket müdürü——— müvekkilin telefonlarına çıkmadığı gibi ———- mesajlarına dönmemeye ve şirket ile ilgili hiçbir bilgi ve hesap vermemeye başladığını, müvekkili şirket kurulduğundan beri şirket hesaplan ile ilgili olarak hiçbir bilgi alamadığı gibi hesaplarla ilgili olarak resmi veya gayri resmi olarak da hiçbir evrak veya banka kaydının da kendisine gönderilmediğini, bunun yanında şirketin müvekkiline bilgi vermemek için bu zamana kadar kanunen hesap dönemi sonundan itibaren 3 ay içinde yapması gereken genel kurulları dahi yapmadığını, müvekkilinin ticari anlamda istismar edildiğini ve dolandırıldığını, bir şirketi ayakta tutan birkaç unsurdan birisi ortaklar arası güven ve faaliyetlerin gelir-giderlerin sarihliği ve ortak karar alma ve yönetme olguları olduğunu belirtmiş olup, açıklanan sebepler gereğince müvekkilinin haklı sebeplerden dolayı davalı şirketten çıkmasına izin verilmesine, karara en yakın tarih itibariyle davalı şirketin gerçek piyasa değeri üzerinden hesaplanacak ayrılma akçesinin davalı şirketten alınarak müvekkiline verilmesini, bu zamana kadar ödenmemiş kar payının davalı şirketten alınarak müvekkiline ödenmesini, ayrılma akçesi ve kar payına dava tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı şirkete usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve tensip zaptı tebliğ edilmiş olmasına rağmen davaya katılmadığı gibi cevap dilekçesi de sunmamış olup, davalı vekili son duruşmaya iştirak ederek alınan bilirkişi raporları doğrultusunda davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, ortaklıktan haklı sebeple çıkma ve pay akçesi ile kar payı alacağının tahsiline karar verilmesi davasıdır.
——- tarih ve — sayılı cevabi yazısıyla, davalı —- — sermayesinin ———– olduğu, şirketin ana sözleşmesinin tescil tarihinin — tarihi olduğu, şirket ortaklarının ——– olduğu, şirketin yetkilisinin — olduğu ve şirketin son tescilinin ———–tarihinde yapıldığı beyan edilmiştir.
Taraf delilleri toplanmıştır.
Davacı tanığı .———– günlü beyanında özetle; Davacının abisi olduğu olduğunu, davacının uzun sureden beri———– yaşamakta olduğunu, abisiyle şirketin diğer ortağı ———— arkadaş olduklarını, kendisini bu vesile ile tanıdığını, — yılında —– arkadaşı olan abisine ———isminde bir ———– olduğunu bu işletmeyi şirket olarak devir alabileceklerini söylediğini, telefonla ve abisinin —– geldiği zaman yüz yüze görüştüklerini, kendisinin bu görüşmeler sırasında hep yanlarında olmadığını, ancak olaylara —- olduğunu, abisinin yapılan teklifi kabul ettiğini, abisinin davalı şirketin devrinin alınması ve ortaklık yapılması hususunda —- yılında kendisinin banka hesabına ——– para gönderdiğini, bu parayı ————- bankada çektikten sonra notere gittiklerini, davacı adına şirketin devri ile ilgili işlemleri vekaleten yaptığını, Noterde şirketin devri ile ilgili belgeleri imzaladıktan sonra ——— TL’yi ——— elden verdiğin, bunun karşılığında kendisinden herhangi bir belge almadığını, kendisinden belge istememe rağmen vermediğini, daha sonra davacının —– daha kira bedeli olarak — vermek suretiyle toplam —— TL ödeme yaptığını, davacı abisinin göndermiş olduğu toplam ——- TL bedelin şirketin toplam sermayesi mi yoksa her bir ortağa düşen sermaye miktarı mı olduğu hususunda bir bilgisi olmadığını, ancak ——–davacıya bir bira firması ile yapmış olduğu sözleşmeden dolayı alacağı ücreti tahsil etmek suretiyle ağabeyime—————-TL para ödeyeceğini bildiğini, bu konuda abisi ile görüştüğünü kendisine söylediğini, aynı zamanda buna dair ——– mesajlarını gördüğünü, bu anlaşmanın ——— tarihinde yapılmış olmasına rağmen davacı abisinin ödemiş olduğu paranın kendisine iade edilmediğini, davalı şirket tarafından bugüne kadar davacıya herhangi bir ad altında hiçbir ödeme yapılmadığını, davalı şirkete ait işletmenin halen faal olduğunu ve diğer ortak ——— tarafından işletilmekte olduğunu, davacının davalı şirketin diğer ortağına sürekli olarak —- ve mesaj göndererek paranın ödenmesini istemesine rağmen en son —- tarihinde ——– parayı henüz toparlayarnadığmı belirten bir cevap vermiş olduğunu, ondan sonra herhangi bir şekilde davacı abisi ile irtibata geçmeyip kendisine bir bilgi vermediğini bizzat bildiğini, her iki ortak arasında bir husumet yoktur ancak ödenmiş bulunan bedelin iade edilmemesinden dolayı tarafların görüşmediğini beyan etmiştir.
Davalı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup mali müşavir bilirkiş——— tarafın düzenlenen ——- günlü kök raporda özetle ”…Davalı Defter İncelemesi ———- yılı yasal defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin TTK. ve VUK hükümlerine göre zamanında yapıldığını, davalı şirketin — yılında —–TL zarar ettiği, ———- yılında —— yılında ise —– TL kar etmiş olduğunu, davalı şirketin —- tarihi itibarıyla öz kaynakları (Rayiç değeri) ——– TL olduğunu, davacının hissesinin %50 olup hissesinin —— olduğunu, ortaklardan hiçbirinin———– tarihli mali verilere göre şirketten borcu ya da alacağı olmadığını savacı ortak, hesap vermeme, bilgi alamama, yapılması gereken genel kurulların yapılmadığını, insiyatif sahibi, imza yetkili ortağın şirketi tamamıyla kendine hasrettiğini, sebebiyle güvenin kalmadığı, ayrılma akçesi ile birlikte ortaklıktan ayrılmanın şartlarının oluştuğu yönündeki iddia yönünden davacının ortaklıktan ayrılma şartlarının oluşup oluşmadığının değerlendirmesi, şirketler hukuku konusunda uzman akademisyen bilirkişi tarafından yapılabileceğini…” beyan etmiştir.
Davcının iddia ettiği hususların ortaklıktan çıkma için haklı sebepler olup olmadığının değerlendirilmesi için bilirkişi nitelikli hesaplama uzmanı ticaret hukuku bilirkişisi———mali müşavir bilirkişi ————— günlü ek bilirkişi raporu alınmış olup işbu raporunda özetle—- haklı sebeple çıkma, yasal çıkma hali olup esas sözleşmede buna yönelik bir hüküm olmasına gerek olmadığı gibi pay sahibinin TTK md. 638 f.2’de düzenlenen bu hakkının sözleşme ile bertaraf edilmesi veya başka şekilde engellenmesi mümkün değildir. Bir başka deyişle TTK md. 638 f.2 her ortağın kişiliğinin korunması gereği mutlak bir haktır.
Öte yandan, haklı sebebin varlığının tespiti mahkemece tayin ve tespit edilir. Kanunda limited şirketlerde çıkmayı mümkün kılacak haklı sebebin ne olduğu kanunda belirtilmemiş olsa da hem 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hem de Türk Ticaret Kanunu’nun kollektif şirketlere dair md. 219/son cümlesinde haklı sebep olabilecek durumlar sayılmıştır. Ancak burada kanun koyucu örnekseme yoluna gitmiştir, dolayısıyla tahdidi bir sayımdan bahsedilemez. Bununla birlikte haklı sebep; ortaklık ilişkisinin ve akdinin dürüstlük kuralı uyarınca devamını olanaksız kılan bir hukuki olaydır.
Limited şirkette hem ortaklık ilişkisinden doğan uyuşmazlıklar hem de ortaklık dışı, ortaklar arasındaki kişisel sebeplerden doğan uyuşmazlıklar haklı sebep olarak kabul edilebilir———–
Limited şirkette haklı çıkma sebepler aşağıdaki gibi sıralanabilir:
Azlık hakları ile bireysel hakların süreklilik taşıyan şekilde ihlal edilmesi,
Şirketteki hakimiyetin ( çoğunluk gücünün) kötüye kullanılması,
Ortakların şirket bilgilerinin gizliliği sınırları dahilinde bilgi alma ve inceleme haklarının engellemesi,
Ortaklık ilişkisinin çekilmez hale gelmesi,
Ortaklardan belirli bir gruba veya kişiye haksız menfaat sağlanması,
Genel kurulun kanundaki usule aykırı olarak bir çok kez toplantıya çağrılması,
Şirket pasiflerinin sürekli olarak artış göstermesi,
Ortaklara kâr payı dağıtılmaması…
Önemli olan, durumun şartları incelendiğinde haklı sebeple çıkma talep eden ortak bakımından ortaklık ilişkisinin dürüstlük kuralı uyarınca devam ettirilmesinin mümkün olmadığıdır. Somut olayda:
Davalı şirketin son tescilinin ——— tarihinde yapıldığı, ——- yıllığına şirket müdürü olarak atanmış olduğunu, işbu davanın açılma tarihinin ise —- olduğunu, davanın şirket kurulduktan – yıl sonra açılmış olduğunu;
Davacı taraf dava dilekçesinde; Şirket müdürü ile birkaç ay şirketin işleyişi hakkında sıradan bilgiler vermekle birlikte gerçek anlamda şirketin hesapları ile ilgili olarak hiçbir açıklayıcı bilgi vermediğini iddia etmiş olduğunu, davacının söz konusu iddialarının şirket tarafından cevaplanmaması sebebiyle bu iddiaların doğruluğu hususunda bir değerlendirme yapılamadığını, davalı şirketin genel kurul yapmaması davacı ortağın ortaklık haklarını kullanması karşısındaki en önemli engellerden biri olduğunu, davanın açıldığı tarih itibariyle davalı şirketin —- yılma ait olağan genel kurulu—- içerisinde gerçekleştirmediğinin anlaşıldığını, bu durumda davalı şirket kuruluş ve dava tarihi arasında yapması gereken sadece 1 adet genel kurulu gerçekleştirmemiş olduğunu, davalı tarafın işbu davaya cevap vermemesi, davalı tarafın ortaklık hakları konusundaki umursamaz tavrını da ortaya koymakta olduğunu ancak şirketin kuruluşu ve davanın açılma tarihi arasındaki sürenin kısalığı, bu süre içerisinde taraflar arasında yaşanan olumsuz bir duruma dair dosya kapsamında bir delilin bulunmaması, tanık beyanının sadece taraflar arasındaki para trafiğini ortaya koyması, sürenin kısalığı sebebiyle davacının şirketten çıkmasında haklı sebep olarak nitelendirilebilecek kronik bir hukuka aykın uygulamanın henüz oluşmaması sebebiyle TTK m. 638 f.2 uyarınca haklı sebep unsurunun gerçekleşmediği kanaatine varıldığını, TTK m. 638 f.2 mahkeme kanalıyla pay satışını organize eden bir hüküm olmadığını, şirket birlikteliğinin çekilmez olması halinde uygulama bulabilecek bir düzenleme olduğunu, 2 yıllık bir şirkette sadece genel kurul yapılmamasının haklı sebep olarak kabul edilemeyecek olduğunu, davacı tarafın bilgi alma hakkının kullandırılmadığına dair iddialarını destekler delillerin dosya kapsamında bulunmadığını, dava dilekçesinde telefonlarına cevap verilmediğini iddia etmesine karşın, davalı şirketten bilgi ve belge talebine ilişkin somut deliller dosya içeriğinde olmadığını, bu hususlar da TTK m. 638 f.2 uyarınca haklı sebebin oluşmadığı kanaatine varıldığını” beyan etmişlerdir.
Kar payı dağıtılmasının ortaklıktan çıkmak için haklı sebep oluşuşturup oluşturmayacağı hususunda bilirkişilerden ——— Ek bilirkişi raporu alınmış olup işbu raporda özetle ”..Kar payı alınması şirket ortaklarının bir şirkete ortak olmaktaki en önemli motivasyon olduğunu, bu beklentinin şirkette alınan kararlar sonucu ortadan kalkması, doğal olarak şirket ortaklarının şirkette ortak olarak devam etme düşüncesini de ortadan kaldırmakta olduğunu kanun koyucu da bu durumu dikkate alarak kar payı alma hakkı elinden alınan ortağın haklı sebep ile şirketten çıkmasına imkân sağlamış olduğunu, ———— günlü ilamının da bunu vurgulamış olduğunu, — kararlarında bu sürenin —yıllık bir zaman olarak kabul edilmiş olduğunu————“Haklı sebep ” ile kast edilen örneğin; şirket ortaklığım çekilmez kılacak nitelikteki husumet, şirketin işleyişi, yönetimi ve faaliyetleri hakkında bilgi vermenin süreklilik kazanması, ortakların şirketten dışlanması, şirket yöneticilerinin kişisel menfaatleri yönünde hareket edip şirketi borca batık hale sürüklemesi, şirkete ihanet etmesi olarak sayılabildiğini,.. Somut olayda şirketin ana sözleşmesinin tescil tarihinin — olduğunu, işbu davanın açılma tarihinin ise — olduğunu, davanın açıldığı tarih itibariyle——- yılına ait genel kurulun yapılmamış olduğunu, diğer bir ifade ile dağıtılmayan sadece ilk yıla ait şirket kârı söz konusu olduğunu, bir şirketin kuruluş yılındaki kar dağıtmamasının ticari hayatın olağan akışına uygun olduğunu, ——— yılına ait kârın ise, dağıtımına —– yılında yapılacak genel kurul ile karar verilebileceğini, huzurdaki davanın ise —– yılında açıldığı gözetiltiğinde işbu davanın kapsamı dışında olduğunu,.. Sonuç olarak süreklilik arz eden bir kar dağıtmama durumunun somut olayda söz konusu olmaması sebebiyle kök rapordaki görüşlerini muhafaza ederek TTK m. 638 f.2 uyarınca haklı sebebin oluşmadığı kanaatine varıldığı” beyan edilmiştir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 638/1 maddesi gereğince şirket sözleşmesi, ortaklara şirketten çıkma hakkını tanıyabilir. Bu hakkın kullanılmasını belirli şartlara bağlayabilir. Ancak somut olayda, davalı şirketin sözleşmesinde bu yönde bir düzenlenme öngörülmemiştir. Bununla birlikte TTK m. 638/2 uyarınca her ortak haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Yani, çıkma hakkı Mahkemeye başvurularak dava açma yoluyla kullanılabilir. Böyle bir durumda haklı sebebin var olup olmadığına mahkeme takdir eder. Çıkma isteğinde bulunan ortağın öne sürdüğü sebep veya sebeplerin gerçekten var olup olmadığını yahut haklı olup olmadığım Mahkeme değerlendirecektir. Nitekim yüksek—————-sayılı kararında” anılan maddede ortağa haklı sebeplerin varlığı halinde çıkma davası açabilme olanağı tanınmıştır. Bu nedenle, çıkma isteğinde bulunan ortağın öne sürdüğü sebep veya sebeplerin gerçekten var olup olmadığını yahut haklı olup olmadığım mahkeme değerlendirecektir” demek suretiyle bu esası vurgulamıştır. Mahkemenin çıkmaya ilişkin kararı, dava tarihinde değil, kararın kesinleştiği tarihle geçerli olur ve Şirket ile ortak arasındaki hukuki ilişkiye son verir.
Çıkmanın en önemli sonucu olan ayrılma akçesi, TTK. madde 641 ve madde 642’de düzenlenmiştir. Ayrılık akçesi TTK’nin 641. maddesinin birinci fıkrasında “Ortak şirketten ayrıldığı takdirde esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesini istem hakkına haizdir” diye yazmaktadır. Bu kanunla getirilen yenilik ayrılma akçesinin ayrılan ortağın esas sermaye payının “gerçek değerine uyması” gerekliliğidir.
Yapılan yargılamaya, alınan ve hükme yeterli görülen bilirkişi raporlarına göre, davacının şirket müdürü ile birkaç ay şirketin işleyişi hakkında sıradan bilgiler vermekle birlikte gerçek anlamda şirketin hesapları ile ilgili olarak hiçbir açıklayıcı bilgi vermediğini iddia etmiş olduğu, davalı şirketin genel kurul yapmamasının davacı ortağın ortaklık haklarını kullanması karşısındaki en önemli engellerden biri olduğu ancak davanın açıldığı tarih itibariyle davalı şirketin ——- yılma ait —– yılı içerisinde gerçekleştirmediğinin anlaşıldığı, bu durumda davalı şirket kuruluş ve dava tarihi arasında yapması gereken sadece 1 adet genel kurulu gerçekleştirmemiş olduğu, şirketin kuruluşu ve davanın açılma tarihi arasındaki sürenin kısalığı, bu süre içerisinde taraflar arasında yaşanan olumsuz bir duruma dair dosya kapsamında bir delilin bulunmaması, tanık beyanının sadece taraflar arasındaki para trafiğini ortaya koyması, sürenin kısalığı sebebiyle davacının şirketten çıkmasında haklı sebep olarak nitelendirilebilecek kronik bir hukuka aykın uygulamanın henüz oluşmaması, 2 yıllık bir şirkette sadece genel kurul yapılmamasının haklı sebep olarak kabul edilemeyecek olması, sadece bir yıla ait kar payı dağıtılmamasının ortaklıktan çıkmak için haklı sebep oluşturmayacak olması, davacı tarafın bilgi alma hakkının kullandırılmadığına dair iddialarını destekler delillerin dosya kapsamında bulunmaması, dava dilekçesinde davacının telefonlarına cevap verilmediği iddia edilmesine rağmen davalı şirketten bilgi ve belge talebine ilişkin somut delillerin sunulmaması sebepleriyle 6102 Sayılı TTK’nın 638 f.2 maddesi gereğince haklı sebep unsurunun gerçekleşmediği kanaatine varılmış olduğundan davanın ispatlanamaması sebebiyle reddine karar verilmesi gerekmiştir. Kaldı ki dinlenen davacı tanığı da ortaklar arasında bir husumetin bulunmadığını sadece ödenen bedelin ödenmemesinden dolayı ortakların görüşmediğini beyan etmiştir.
Davacının kar payı alacağına yönelik dava yönünden yapılan yargılamaya göre, şirketin ana sözleşmesinin tescil tarihinin ——— olduğu, işbu davanın açılma tarihinin ise——- olduğu, davanın açıldığı tarih itibariyle —— yılına ait genel kurulun yapılmamış olduğu, diğer bir ifade ile dağıtılmayan sadece ilk yıla ait şirket kârı söz konusu olduğu, bir şirketin kuruluş yılındaki kar dağıtmamasının ticari hayatın olağan akışına uygun olduğu, —– yılına ait kârın ise, dağıtımına—- yapılacak genel kurul ile karar verilebileceği, işbu davanın ise — yılında açıldığı dikkate alındığından davacının talep edebileceği bir kar payı alacağının bulunmadığı anlaşıldığından bu yöndeki davanın da reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucun varılmıştır.
Davacının işletmenin devir alınması ve şirketin kurulması hususunda dava dışı ortağa borç olarak bir para vermiş ise bu bedelin tahsili için dava dışı ortağa bir dava açma hak ve yetkisine sahip olup bu uyuşmazlık işbu davanın konusu olarak değerlendirilmemiştir.
Davacının, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre şirketin genel kurulunu toplantıya çağrılmasını isteyebileceği ile şirketten bilgi edinme talebinde bulunabileceği hususlarında hak ve yetkisinin de bulunduğu da hukuken aşikardır.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin değerlendirilmesine göre, haklı sebeplerle şirket ortaklığından çıkma ve çıkma payı ile kar payı alacağının tahsiline yönelik davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan işbu haklı sebeplerle ortaklıktan çıkma ve çıkma payı ile kar payı alacağının tahsiline yönelik davanın REDDİNE,
2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL maktu harcın peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 18,50 TL harcın davacıdan tahsiliyle hazineye gelir kaydedilmesine,
3- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Ücr. Trf.’ne göre, 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine,
6- 6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının taraflara iadesine,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, ———– Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/02/2020