Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/867 E. 2021/880 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/867
KARAR NO: 2021/880
DAVA: Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ: 01/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Fesih İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkili ile davalı ve—- kurmuş oldukları —-tescil ve ilanını istedikleri ve aynı noter kanalıyla imza beyannamesini yaptırarak şirket tescil ve ilan edildiği ve —– getirildiği ve şirketin faaliyete geçtiği, daha sonra —- yöneticinin azli için dava açıldığı ve —- azline karar verildiğini; ayrıca —ortklıktan çıkma davası açıldığı, davacı müvekkili —- davalı arasında derdest olan şirket ortaklığından çıkma davası kapsamında —– feshi ile tasfiyesi davası ile —- dosyası ile derdest olan iş bu davanın birleştirilmesine karar verilmiş olmasına rağmen talep etmelerine karşın dosyanın—— arasında gidip geldiğini;ortak tarafından açılan davalar nedeni ile şirket ortaklığının ve şirketin devamının mümkün olmadığını, bütün bu nedenlerle —- feshini ve tasfiyesini, davanın gerekirse bilcümle harç ve masraflarların ve masraflarla avukatlık ücretinin davalı şirkete tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalıya usulüne uygun olarak tensip zaptı ve dava dilekçesi tebliğ edilmiş olup, davalının davaya katılmadığı ve cevap dilekçesi de sunmadığı görülmüştür.
—- tarihli talep dilekçesi ile; müvekkilinin müdahale talebinde bulunan —- davada davalı olan ve tasfiyesi istenen —- nispetinde ortağı, diğer ortak davacı — olduğu ve aleyhine taraflarınca —- azli talebiyle—— davanın ikame edildiği, davanın kabulüne karar verildiği ve davanın —– onandığı, iş bu onama kararının sadece vekalet ücreti kısmı bakımından taraflarınca —- temyiz edildiği, bu kısım için temyiz aşamasında olduğu; ayrıca yine taraflarınca müvekkili — şirketten alacaklarının tahsili talebi ile —— numarası ile dava açıldığı ve davanın bilirkişi incelemesi aşamasında olup, halen derdest olduğunu: bütün bunlardan başkaca huzurdaki davacılar tarafından—— şirketin tasfiyesi konulu dava açıldığı, davanın reddine karar verilmekle birlikte kararın henüz kesinleşmediği bu nedenle davanın derdest olduğunu; huzurdaki davanın neticesinin müvekkilini ve müvekkilinin haklarını yakinen ilgilendirmesi ve etkilemesi söz konusu olduğundan davalının yanında katılan davalı olarak yer almak istediklerini, davada katılan davalı olarak yer almalarına karar verilmesini talep etmelerinin zaruretinin hasıl olduğunu; davanın esası yönünden davaya katılmalarına karar verilmesi halinde derdestlik itirazlarının olduğu, taraf yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesini, ivedi olarak davalı yanında davaya katılmalarını, işbu taleplerinin kabulü halinde usul ve yasaya aykırı, haksız, mesnetsiz ve tamamen kötü niyetli davanın reddini, dava ve vekalet ücreti giderlerinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava haklı nedenle şirketin feshi istemine ilişkindir. Davacı yukarıda belirtilen nedenlerden ötürü şirketin feshini talep etmiştir.
Yüksek mahkemelerin şirketin feshi konusunda verdiği bazı emsal kararlar aşağıda alıntılanacak, bilirkişi raporu değerlendirlecek ve en son somut olay bazında hukuki nitelendirme yapılacaktır.
6102 sayılı TTK’nın 636/4. Maddesi ” haklı sebeplerin varlığında her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme istem yerine davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkmasına veya duruma uygun düşen kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir ” hükmünü getirmiştir.
——uyarınca açılmış olup, anılan madde metninde de açıkça belirtildiği üzere, her ne kadar ortaklardan birinin talebi ve muhik sebebin varlığı halinde mahkeme kararıyla şirketin feshine karar verilebilir ise de, hiç kimsenin kendi kusurlu davranışları nedeniyle kendi lehine sonuçlar çıkaramayacağına ilişkin genel hukuk kuralı uyarınca dava açan ortağın fesih nedeni olarak gösterilen hususlarda kusurlu olmaması gerekir. Somut uyuşmazlıkta, davalı taraf mahkemenin feshe gerekçe yaptığı hususlara davacının neden olduğunu, davacının sahtecilik suçundan mahkumiyeti bulunduğunu savunduğuna göre mahkemece bu savunma üzerinde durulup davacının dava açma hakkının bulunup bulunmadığı hususu değerlendirilerek neticesine göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın davalı şirket yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” belirtmiştir. ——–Oysa haklı nedenlerle fesih davası açılabilmesi için davacı ortağın, haklı nedenlerin ortaya çıkmasında kendi eylem ve işlemlerinin katkısının bulunmaması, diğer bir anlatımla feshe dayanak gösterilen haklı nedenlerin diğer ortaklardan kaynaklandığının kanıtlanması gerekir. Hiç kimse kendi eylem ve işlemlerine dayanarak kendi lehine sonuç çıkaramaz ilkesi de bunu gerektirmektedir.——–bu konudaki yerleşmiş uygulaması da, kusurlu ortağın, kendi kusuruna dayanarak, haklı nedenlerin gerçekleştiği iddiasıyla fesih ve tasfiye isteyemeyeceği yönündedir. ” belirtmiştir. —– feshini isteyen ortak daha az kusurlu olmalıdır.Yukarıdaki içtihatlarda nitekim bu durum belirtilmiştir.
——-Şirket adına kayıtlı —–bulunduğu ,halihazırda bir ticari faaliyetinin bulunmadığı,şirketin amacının gerçekleşme ihtimali bulunmadığı ,esasen şirketin faaliyetsiz bulunduğu istinaf başvuru dilekçesindede açıkça kabul edildiğinden; davacının fesih ve tasfiye talep hakkı bulunduğu, şirketin haklı sebeble feshi ve tasfiyesi koşullarının gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Haklı sebeple fesih yerine alternatif çözüme hükmedilebilmesi için bu çözümün ilgililerin menfaatine olması gerekmektedir. Elde davalı şirketin feshi yerine yaşatılmasını gerektirecek ekonomik ve rasyonel veriler mevcut değildir.Şirketin ticari faaliyetinin olmadığı ,şirketin devamında genel ekonomik menfaatler için yarar bulunduğunun tesbit edilemediği ,hiç kar dağıtmayan ve uzun zamandır zarar eden ekonomik yönden kötü durumda olan bir şirkette diğer pay sahibinin şirketin devamına ilişkin menfaatinin önemli görülemeyeceği sonucuna varılmaktadır.Ekonomik faaliyeti durmuş bulunan şirketin devamında genel ekonomik menfaatler açısından bir fayda bulunmadığı kabulüyle şirketin fesih ve tasfiyesine karar veren ilk derece mahkemesinin delilleri takdirinde isabetsizlik bulunmamaktadır.” belirtmiştir.
——–Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davalı şirket yöneticilerinin görev ve yükümlülüklerini kanuna uygun biçimde yerine getirmedikleri, davalı şirketin ortakları arasında uzlaşma imkanının bulunmadığı, taraflar arasında pek çok dava ve çekişmenin bulunduğu, davacının diğer pay sahiplerinden farklı muameleye tabi tutulduğu,şirket imkanlarının davacı dışındaki ortaklara tahsis edildiği, şirketin —— yapılmadığı, davacının bilgi alma hakkının engellendiği, tüm bu hususların şirketin feshine haklı sebep teşkil ettiği, şirketin feshine karar verilmesi yerine davacıya şirketteki paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerinin ödenip davacının şirketten çıkartılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verilebilecek ise de davalı şirket vekilince sunulan dilekçede davalı şirketin mali sıkıntı içinde bulunduğu davacının şirketteki paylarının devir alınmasının mümkün olmadığının belirtildiği, somut olaya uygun düşebilecek başkaca bir çözümün bulunmadığı gerekçesiyle davalı —- fesih ve tasfiyesine, tasfiye memuru olarak mali müşavir ——- atanmasına karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.” belirtmiştir.
——iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava tarihi itibariyle davalı şirketin herhangi bir ticari faaliyetinin bulunmadığı ve borca batık olduğu, sermaye artışı için yapılan —- davalı ortak —-red oyuyla sermaye artışının gerçekleşemediği, şirket ortakları arasında anlaşmazlıkların olduğu, şirketin temsil ve ilzamının müşterek imza ile olmasına karar verilmiş olmasına ve davalı ortağın şirket müdürlüğünden istifa etmiş olmasına rağmen temsil ve ilzam konusunda yeni bir kararın alınamadığı, bu nedenle de şirketin temsil ve ilzamının mümkün olmadığı, ortakların bir araya gelerek gerekli tedbirleri alamadıkları, şirketin feshi için haklı sebeplerin oluştuğu, şirketin herhangi bir ticari faaliyetinin olmaması ve borca batık olması nedeniyle tek ortakla ticari hayata devam etmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı, davalı —- vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, mahkemenin davalı ortağın şirket müdürlüğünden istifa etmiş olmasına rağmen temsil ve ilzam konusunda yeni bir kararın alınmadığından şirketin temsil ve ilzamının mümkün olmadığı gerekçesi yerinde değilse de, haklı nedenle fesih koşulları oluştuğundan bu durumun sonuca etkili bulunmamasına göre, davalı — vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.” belirtmiştir.
—– Davacılar, 6102 sayılı TTK’nın 531. maddesi uyarınca davalı şirketin haklı nedenlerle feshine karar verilmesi istemişlerdir. 6102 sayılı TTK’nın 531. maddesi uyarınca haklı sebeplerin varlığı halinde, şirket sermayesinin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden pay sahiplerinin şirketin feshine karar verilmesini isteyebileceği, mahkemece fesih yerine, davacı pay sahiplerine, pay bedellerinin karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenmesi suretiyle davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme de karar verebileceği öngörülmüştür. Şirketler hukuku bakımından şirketin devamlılığının sağlanılması esas olup; düzenleme uyarınca, ekonomik değer taşıyan şirketin feshi yerine şirketi ayakta tutacak diğer çözüm yollarının hakimce değerlendirilmesi zorunlu kılınmıştır.
Bu kanaatte olan hakim şirketi feshetmek yerine fesih talebinde buluna pay sahiplerinin paylarının gerçek değerinin ödenmesine ve şirketten çıkarılmalarına karar verilebilir. Bunun yerine duruma uygun düşen ve sadece davacının değil, diğer pay sahiplerinin ve hatta işçiler gibi bu karardan etkilenebilecek üçüncü kişilerin de kabul edebileceği başka bir çözüme de karar verebilir. Bu bağlamda şirketin sona ermesi dışında duruma uygun düşen alternatif bir çözümün bulunması gereklidir. Bu alternatif çözüm, özellikle davacı azlık pay sahiplerinin menfaatlerini yeterli bir şekilde koruyacak bir çözüm olmalıdır. Bu —-, dava konusu somut olayda sözkonusu olan çoğunluk pay sahiplerinin haklarını kötüye kullanmasını sona erdirmeli ve bu kötüye kullanmaya karşı da azlık pay sahiplerini de koruyabilmelidir. Duruma uygun olma şartı yanısıra bu çözümün ilgili tüm taraflarca kabul edilebilir bir çözüm olmalıdır. Burada temel esas, —- ilkesidir. Bu —–, feshi talep eden azlık pay sahiplerinin menfaatleri ile şirket tüzel kişiliği ve diğer pay sahiplerinin çıkarlarının korunması arasında bir denge kurmalıdır. Duruma uygun düşen alternatif bir çözüme karar verme konusunda takdir hakkı hakimde olduğundan bu çözüm resen uygulanır. —— kâr dağıtma zorunluluğu, davacı azlık pay sahipleri arasından birinin yönetim kuruluna alınması, sermaye azaltma yolu ile kısmi tasfiye, şirketin işlev görmesini tekrar tesis edecekse, fesih yerine esas sözleşmede daha hafif değişiklikler yapılabilmesi ve hatta dava esnasında tespit edilen ve geçersiz kabul edilen esas sözleşmedeki bir hükmün esas sözleşmeden çıkarılması, şirketin işletmesinin ayrılarak bir yavru şirket kurulması ve bu şirketin paylarının satılmasına karar verilmesi, şirketin bölünmesi —- verilebilir —–
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olaya gelince; dava konusu şirketin kuruluşundan buyana ana sözleşmesinde yer alan faaliyet amaçlarını gerçekleştirmeye yönelik herhangi bir faaliyetinin bulunmadığı gibi devamlı zarar ettiği, gayri faal olan şirketin tek mal varlığı olan taşınmazı üzerindeki tesisi kiraya verdiği, olağan genel kurul toplantılarının ortakların bir araya gelemediğinden yapılamadığı bu itibarla davada haklı nedenlerle fesih koşullarının gerçekleştiği sabittir. —- mahkemesince de somut olayda haklı nedenlerin bulunduğu kabul edilmiş ve fakat davadan sonra gerçekleştirilen davalı şirketin genel kurulunda tüm ortakların şirket taşınmazı üzerindeki tesisin kiraya verilmesi konusunda oy birliği ile hareket etmeleri karşısında şirketin tüzel kişiliğinin devamı yönünde iradelerinin bulunduğu, ayrıca davacı ortakların, pay bedellerinin karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerleri ödenmek suretiyle şirket ortaklığından çıkarılmalarını talep etmemiş olmalarını dikkate alınarak davanın reddine karar verilmiştir.
Somut olayda davalı şirketin kuruluşundan buyana anasözleşmesinde yer alan amaçların dışında şirkete ait fabrika binasının kiraya verildiği ihtilafsız olduğuna göre, davacı ortakların ——- bu yöndeki karara olumlu oy kullanmış olmalarının şirketin devamı yönünde iradelerinin bulunduğu sonucunu doğurmadığı gibi fabrika binasının kiraya verilmesi durumunda şirketin, ——- tanımlanan ticari faaliyette bulunması ihtimalinden de sözedilemeyecektir. Bunun yanında davacı ortakların iştirak etmediği —–davalı şirketin taşınmazı üzerinde ——kurulmasına ilişkin kararı da şirketin anasözleşmesinde gösterilen amaçlar arasında bulunmamaktadır.
Davacı ortakların, pay bedellerinin karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerleri ödenmek suretiyle şirket ortaklığından çıkarılmalarını talep etmemişlerdir. Esasen gayri faal olan ve zarar ettiği sabit olan şirketin taşınmazı ve üzerindeki fabrika tesisi tek mal varlığı olduğundan somut olayda —– uygulanma kabiliyeti bulunmamaktadır. Çünkü, davacıların çıkmasına karar verilmesi halinde, çıkma paylarını ödeyecek yedek akçeler mevcut değildir. Çıkma paylarının ödenmesi için şirketin tek mal varlığının paraya çevrilmesi gerekecektir ki, bu durum şirketin tasfiyesi anlamına gelecektir.” belirtmiştir.
—-sayılı dosyası—– isteminden celp edilerek incelenmiş, — tarihli karar ile davacı —- yöneticilikten mahkeme kararı ile azline karar verildiği, verilen kararın ——- davalarında husumetin, azli istenen —– gerekli ve yeterli olup, davalı şirket hakkındaki davanın husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine” gerekçesi ile verilen karar bu yönü ile kaldırılmış, şirket yönünden pasif husumet yokluğundan dava red edilmiş, —— azli yönünden verilen karar onanmıştır. Verilen bu kararın temyiz edilmesi üzerine —– karar onanmıştır. Yerel mahkemece verilen karar incelenmiş davacı şirkete ait olan —— kain taşınmazların gerçek değerinin altında —- satmak suretiyle açık şekilde davalı şirketi doğrudan zarara uğratıldığı, şirketin malvarlığının azalmasına bağlı olarak da şirket ortaklarının da zarara uğramasına sebep olduğu davalı müdürün, özen ve bağlılık yükümünü ağır bir biçimde ihlal ettiği sonucuna varıldığı gerekçesi ile davacı ortağın azledildiği anlaşılmıştır.
—– kararlarında da belirtildiği üzere fesih davası açan ortağın daha az kusurlu olması gerektir. Mahkememizce dosya uzman bilirkişi heyetine tevdii edilmiştir.
Bilirkişi heyeti raporunda ” TTK m.636/1ll uyarınca: Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.Maddenin gerekçesi şu şekildedir:
Üçüncü fikra: Şirketin kişisel niteliği gözönünde tutularak ve 639 uncu maddenin birinci fikrası da dikkate alınarak her ortağa haklı sebeplerle şirketin feshini isteme hakkı tanınmıştır. —— da yer alan bu hak ortağın çoğunluğa karşı konumunu kuvvetlendirecektir.——- alan hükme paralel olarak düzenlenmiş ve yargıca şirketin yararına geniş müdahale hakkı tanınmıştır.
TTK m.531 uyarınca haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, —– bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.
TTK m.531 çerçevesinde azınlığın açacağı fesih davasında ancak —— bulunması durumunda mahkeme tarafından feshe karar verilebilecektir. Dolayısıyla anonim ortaklığın bu maddede düzenlenmiş olan özel fesih nedeni ——Esasen maddenin uygulanması bakımından tespiti gereken en önemli husus da, anonim ortaklığın feshini gerektirecek derecede öneme sahip sebep veya sebeplerin neler olabileceğidir. ——- konusunda herhangi bir tanım veya örnek gösterilmemiştir.
TBK m.629/111 uyarınca haklı sebepler, özellikle yönetici ortağın görevini aşırı ölçüde ihmal etmesi veya iyi yönetim için gerekli olan yeteneği kaybetmesi durumlarında vardır. TTK m.219 uyarınca yönetim işleri şirket sözleşmesiyle bir ortağa verilmiş ise, onun yönetim hak ve görevi diğer ortaklar tarafından sınırlandırılamayacağı gibi kendisi görevden de alınamaz. Ancak, haklı sebeplerin varlığında, ortaklardan birinin istemi üzerine, mahkeme kararı ile yönetim hak ve görevi sınırlandırılabilir veya geri alınabilir. Görevin yerine getirilmesinde basiretsizlik, ağır ihmal veya yönetimde iktidarsızlık gibi hâller, haklı sebep sayılır. TIK m.245/1 uyarınca haklı sebep, şirketin kuruluşuna yol açan fiili veya kışısel sebeplerin şirketin işletme konusunun elde edilmesini imkânsız kılacak veya güçleştirecek şekilde ortadan kalkmış olmasıdır; özellikle;
a) Bir ortağın, şirketin yönetim işlerinde veya hesaplarının çıkarılmasında şirkete ihanet etmiş olması,
b) Bir ortağın kendisine düşen asli görevleri ve borçları yerine getirmemesi,
c) Bir ortağın kişisel menfaatleri uğruna şirketin ticaret unvanını veya mallarını kötüye kullanması,
d) Bir ortağın, uğradığı sürekli bir hastalık veya diğer bir sebepten dolayı, üstüme aldığı şirketin işlerini yapmak için gerekli olan yeteneği ve ehliyetini kaybetmesi, gibi hâller haklı sebeplerdendir.
Haklı sebep, ortaklık işlerinden doğmuş olabileceği gibi, ortaklık ilişkisi dışında kişisel ilişkiden de doğmuş olabilir. Önemli olan husus; böyle bir olayın ortaya çıkması durumunda ortaklık ilişkisinin devamının objektif olarak çekilmez bir hal almasıdır. Şirketten çıkacak ortağın haklı sebebin meydana gelmesinde kusurlu olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır. Davacı pay sahiplerinden şirketin devamı objektif olarak beklenemez bir hal aldığı bir durumda haklı sebeplerin mevcut olduğu kabul edilebilir. Ayrıca haklı sebebin gerçekleştiği hususunun kabulünde davacı pay sahipleri dışında kalan diğer menfaat sahiplerinin —– haklarının da dikkate alınması gerekmektedir. Dolayısıyla haklı sebep ve bunun devamında fesih, ancak bu kimselerin menfaatlerinin haleldar edilmemesi kaydı ile ve son çare —-olarak kabul edilebilir.—— ilişkin haklı sebep olarak nitelendirilen bazı örneklere bakacak olursak:
– Şirketin, çoğunluk pay sahibi tarafından kötü yönetilmesi sebebiyle, mali sıkıntı içinde bulunması,
– Şirket kasasının sistematik bir şekilde boşaltılması,
– Mali açıdan hiçbir geçerli sebep bulunmamasına rağmen, en az —— boyunca kâr payı dağıtılmaması,
– Azınlık pay sahiplerinin haklarının sistematik bir şekilde ve sürekli olarak kısıtlanması. Bunlar dışında, genel kurulun sürekli olarak toplantıya davet edilmemesi, şirket amacı ile bağdaşmayan faaliyetler, şirket organlarının çalışamayacak şekilde bloke edilmesi —– diğer örnekler olarak sayılmaktadır——-
Yargıtay şirketin —- haklı sebep olduğu görüşündedir. Konuya ilişkin karar örnekleri şu şekildedir:
“Şirketin uzun yıllar ciddi bir faaliyeti olmamışsa, fesih için yasal haklı nedenler oluşmuştur——
—-Şirketin faaliyete geçemeyip atıl durumda kaldığı, şirket giderlerini ortaklardan aldığı borçlarla kapatmaya çalıştığı, bu borçlara ilişkin icra takiplerine uğradığı —- halde— için kanuni haklı nedenlerin oluştuğu kabul edilmelidir—- çerçevesinde, anonim şirketin haklı nedenle feshi için ileri sürülen sebepler birkaç başlık altında toplanabilir:
-Şirketin kötü yönetilmesi,
——- yapılmaması, toplantıya katılım olmamasına rağmen imzaların şüpheli şekilde tamamlanması, şirket fiilen iflas etmiş ve borca batık bir durumda olmasına rağmen, Kanunun ilgili maddeleri ısrarla tatbik edilmeyerek bu konuda genel kurulun olağanüstü toplantıya çağırılmaması şeklinde gerçekleşen —— usulsüzlükler,
– Şirketin bireysel çıkarlara yönelmesi suretiyle ortaklık amacından uzaklaşması, şirket yönetim kurulu üyelerinin şirketin amacını gerçekleştirme doğrultusunda faaliyetlerde bulunmaması, şirketin amacını gerçekleştirmede kullanılan tüm tesis ve teçhizatların satılması nedenleriyle artık amacın gerçekleştirilmesinin mümkün olmaması,
– Paydaşlara ihtara rağmen şirketin mali durumu hakkında bilgi verilmemesi, şirketin gelir ve giderlerinin incelenmesine izin verilmemesi, ortakların şirketin yönetimi, malvarlığı ve kâr- zarar durumu hakkında bilgilendirilmemesi, ortakların denetim ve bilgi edinme haklarının engellenmesi suretiyle bilgi alma ve inceleme haklarının kısıtlanması,
– Uzun süre pay sahiplerine kâr payının dağıtılmaması, paydaşların kâr payı alma hakkının
engellenmesi, şirketin yüksek kârlılığa rağmen paydaşlara kâr payı dağıtılmaması,
– Ortaklar arasında güven ilişkisinin kalmaması, ortağın bakiye borcunu ödemede temerrüdü, ortaklar arasında ciddi anlaşmazlıkların olması ve bunların yargıya intikal etmesi, davacı ile şirketin diğer ortakları olan kardeşleri arasındaki ilişkilerin tamamen bozulmasının aile şirketi niteliğindeki şirketin işleyişine de yansıması suretiyle ortaklar arasında giderilemeyecek ölçüde güvensizlik ve anlaşmazlığın ortaya çıkması,
— sona erme sebeplerinden biri olan haklı sebeple fesih, Türk Ticaret Kanunu’nun 636. maddesinin IlI. fıkrasında düzenlenmektedir. Haklı sebeple şirketin feshini talep hakkı, limited şirket ortaklarına aittir. Diğer bir söyleyişle, davacı sıfatı limited şirket ortaklarınındır. Şirketin feshini isteyen ortak, dava süresince ortak sıfatını taşımaya devam etmelidir. Haklı sebeplerin bulunması halinde her bir ortağın mahkemeye başvurarak şirketin sona erdirilmesini talep hakkı vardır. Ancak fesih sebebini meydana getiren kusurlu şirket ortağının, bu davayı açma hakkı yoktur. Ortağın açacağı davada husumet şirkete yönlendirilir.Haklı sebeple şirketin feshi talebi davasının açılabilmesi için belli bir süre yoktur. Haklı sebep devam ettiği sürece fesih davası açılabilir.
Somut olayda davalı şirket ortaklarının karşılıklı ileri sürdükleri iddialar incelendiğinde, davalı şirketin ekonomik faaliyetlerini gerçekleştiremediği, ortaklar arasındaki iletişimin tamamen koptuğu ve ortaklık ilişkisinin fiilen sona erdiği anlaşılmaktadır. Tarafların paylarının—– oranlarda olduğu da dikkate alındığında, ortaklıktan çıkma talebinin diğer ortak bakımından ciddi bir ekonomik yük olacağı açıktır. Şirketin feshi değerlendirmelerinde dikkate alınan en önemli menfaat unsuru olan işleyen çarkların bozulmaması, şirket faaliyetlerinin sona erdirilmemesi hususunun somut olayda gayri faal durumda bulunan davalı şirket bakımından zaten söz konusu olmaması sebebiyle şirketin feshinin sebep olacağı ekonomik bir yıkım da bulunmamaktadır. Bu durumda nihai takdir —- ait olmak üzere yukarıda ortaya konan —- uyarınca davalı şirketin uzun yıllar ciddi ticari bir faaliyetinin bulunmaması ve ortaklar arasında süregelen anlaşmazlıklar sebebiyle —- uyarınca fesih şartlarının oluştuğu kanaatine varılmaktadır.” şeklinde görüş bildirmiştir.
Müdahil vekili bu rapora davacı —- mahkeme kararı ile azledildiğini, şirkete zarar verdiğinin sabit olduğunu, kendi sebep olduğu olaylardan dolayı şirketin feshini talep etmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, hukuk düzeninin bunu korunmaması gerektiğini, şirkete karşı alacak davası açtıklarını ve —– dosyasında davanın görülmekte olduğunu, davacının asıl amacının bu davayı etkisiz kılmak olduğunu, bu davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini iddia etmiştir. Mahkememizce müdahil vekilinin itirazlarının karşılanması amacı ile bilirkişiden ek rapor alınmış, bilirkişi ek raporunda —-Kök raporda yer alan değerlendirmemizde ifade ettiğimiz üzere“Haklı sebeplerin bulunması halinde her bir ortağın mahkemeye başvurarak şirketin sona erdirilmesini talep hakkı vardır. Ancak fesih sebebini meydana getiren kusurlu şirket ortağının, bu davayı açma hakkı yoktur.” Kimse kendi kusuruna dayanarak bir hak devşiremez, genel hukuk prensibi fesih davaları bakımından da geçerlidir. Ortaklardan birinin kusurlu davranışlarından dolayı şirketin feshi bakımından haklı sebep olarak kabul edilen vakıalar ortaya çıkmışsa, o ortak fesih davası açamaz. Burada dikkat edilmesi gereken husus; kusurlu davranışların feshi sebebini meydana getirmesidir. Örneğin şirket yönetiminde bulunan ortağın şirketin kötü yönetildiği gerekçesi ile fesih davası açması kabul edilemeyecektir. Eğer şirketin feshini isteyen ortağın kusurlu davranışlarının fesih sebebi ile bir ilgisi yoksa, bu ortağın fesih davası açmasına ve dava sonucunda da fesih kararı verilmesine bir engel yoktur.Kök rapordaki değerlendirmelerimizde fesih sebebi olarak kabul edilen konular ifade edilmiştir: Somut olayda davalı şirket ortaklarının karşılıklı ileri sürdükleri iddialar incelendiğinde, dayalı şirketin ekonomik faaliyetlerini gerçekleştiremediği, ortaklar arasındaki iletişimin tamamen koptuğu ve ortaklık ilişkisinin fiilen sona erdiği anlaşılmaktadır. Tarafların paylarının —– oranlarda olduğu da dikkate alındığında, ortaklıktan çıkma talebinin diğer ortak bakımından ciddi bir ekonomik yük olacağı açıktır. Şirketin feshi değerlendirmelerinde dikkate alınan en önemli menfaat unsuru olan işleyen çarkların bozulmaması, şirket faaliyetlerinin sona erdirilmemesi hususunun somut olayda gayri faal durumda bulunan davalı şirket bakımından zaten söz konusu olmaması sebebiyle şirketin feshinin sebep olacağı ekonomik bir yıkım da bulunmamaktadır. Bu durumda nihai takdir —— ait olmak üzere yukarıda ortaya konan Kanun hükmü ve —–uyarınca davalı şirketin uzun yıllar ciddi ticari bir faaliyetinin bulunmaması ve ortaklar arasında süregelen anlaşmazlıklar sebebiyle —- şartlarının oluştuğu kanaatine varılmaktadır.
Fesihsebebi olarak:
1. davalı şirketin ekonomik faaliyetlerini gerçekleştiremediği,
2. ortaklar arasındaki iletişimin tamamen koptuğu ve
3. ortaklık ilişkisinin fiilen sona erdiği, başlıkları ortaya konmuştur. Görüldüğü üzere fesih sebebi olarak tespit edilen başlıklar ile davacı ortağın kusurlu davranışları arasında bir bağ bulunmamaktadır. —– faaliyetinin bulunmaması ve ortaklık bağının sona ermesi, sadece bir ortağın davranışları ile ortaya çıkan bir durum olmayıp, ortaklığın genel yapısına ilişkin tespitlerdir. Bu sebeple davacı ortağın kusurlu davranışlarının bulunması, fesih davası açmasına engel olmadığı gibi, dava sonucunda şirketin feshi yönünde karar verilmesine de engel değildir.Müdahil vekilinin itirazları arasında, şirketin ticari faaliyetinin bulunduğu ve ortaklar arasındaki ilişkinin aslında çok iyi olduğu maddeleri bulunmamaktadır. Bu sebeple kök raporda tespit ettiğimiz fesih sebeplerinin somut olayın şartlarına uygun olduğu düşünülmektedir. Diğer şirket ortağı —şirketten alacaklarının tahsili talebi ile davalı şirket aleyhine —— davanın devam ettiği, fesih kararı verilmesi halinde alacağın tahsil edilemeyeceği ifade edilmektedir.Bu itirazın şirket tasfiyesi konusundaki bilgi eksikliğine dayandığı kanaatindeyim. Fesih kararı ile tasfiyeye giren şirket, taraf olduğu davalar sona ermeden sicilden terkin edilmemektedir. Tasfiye halindeki şirketler de normal şirketler gibi alacaklarını tahsil etmekte, borçlarını ödemekte ve rutin faaliyetlerini sürdürmektedir. Davalı şirketin aktif bir ticari faaliyeti bulunmadığı dikkate alındığında, tasfiye sürecinin başlaması ile şirkete ilişkin mali tablonun daha iyi anlaşılacağı ve hak taleplerinin daha iyi sonuçlandırılacağı kanaatindeyim. Bu sebeple şirket ile ortağı arasında alacak davasının bulunmasının TTK m.636/1T1 uyarınca fesih kararı verilmesine engel olmadığı mütalaa olunmaktadır.” şeklinde görüş bildirmiştir.
—–karma nitelikli bir ticaret ortaklığıdır. —–ortaklarına yaklaştırdığı, deyim yerinde ise bir — ortaklık haline dönüştürdüğü söylenebilir. Şu halde kural olarak az — haklı sebep oluşturan olguların —– de haklı sebebin oluşmasında belirli bir payı olabileceği kabul edilmektedir. —-davacının şirketten dışlanmış, ortaklar arası geçimsizliğin şiddete ve suça dönüşüp ortağın şirkete girmesinin engellenmesini güven temelinin çökmesi olarak nitelemiş, gayrı faal şirketin son —- yıldır kayyım marifeti ile yönetilmesinin de bu nedenlere eklenmesi ile fesih için yeterli haklı sebebin oluştuğu sonucuna varmıştır. —— Yine bunun gibi —– diğer ortak hakkında açılan ceza davalarının çoğunun mahkumiyetle sonuçlanmış ve davacıya fiziksel şiddet uygulandığının yargı kararı ile subuta ermiş olmasının limited ortaklığın feshi için yeterli haklı sebep olarak görmüştür. —– —– süregelen hukuk ve ceza davalarının karşılıklı güven duygusunu ve iş birliğini yok ederek ortakların şirketi birlikte yönetme ve sürdürme koşullarını ortadan kaldırması olgusu da —– şirketin feshi için yeterli haklı sebep sayılmaktadır.—-
—- yanında ortaklığa ve piyasa koşullarına ilişkin nesnel sebepler de fesih için yeterli haklı sebep oluşturabilir. Kaynağı ve sebebi her ne olursa olsun devamlı kar kaybı veya şirketin devamını güçleştiren borç yükü de somut olayda feshi gerektiren haklı sebeplerdir——- mahkemece belirtilen kronik hale gelen kârlılık kaybının ortaklığın devamını güçleştirmesi ve özellikle şirketin borca batık olması karşısında sonucu itibarıyla fesih kararının doğru olmasına göre,—– benzer bir karar için —— Davalı şirket yönünden kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince; Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalı şirketin, resmi kurumlara olan borçları da gözetildiğinde öz sermayesinin —— fazlasını yitirdiği, şirket aktifinin borçları karşılamaktan uzak olduğu, başka bir deyişle borca batık olduğu açıklanmış olup davalı taraf davaya cevap vermediği gibi feshi istenilen şirketin ticari faaliyetinin devam ettiğine ilişkin bir bilgi ve belge de mevcut değildir. O halde mahkemece, davalı şirketin amacına ulaşmasının mümkün olmadığının ve bu durumun da limited şirketin feshi için haklı neden oluşturduğunun kabulü ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken——-
Somut olayda davalı şirketin ticaret sicil kayıtları incelenmiş yapılan incelemede —- kurulduğu,—– olduğu anlaşılmıştır. —– ortaklıdır. —– mahkeme kararı ile görevden azledildiği anlaşılmıştır.Azil nedeni ise şirketin —– bulunan gayrımenkullerini gerçek değerinin altında 3. Kişilere satması ve bu nedenlerle şirketi zarar uğratmasıdır. Şirketin—- incelendiğinde kurulduğu günden beri genel kurul icra etmediği, yönetici ortağın —— yıllığına müdür olarak seçildiği kaldı ki——- tarihli ara kararı ile yönetim, temsil kayyımı atandığı anlaşılmıştır. Şirket ortaklarının bir araya gelip genel kurul icra edemedikleri, husumet içinde oldukları, aralarında iş birliği ve uyumun yitirildiği, şirketin uzun süre organsız kaldığı, kayyım atandıktan sonra da yeni yönetici tayini için bir çaba göstermedikleri anlaşılmıştır. Nitekim şirketin —- ortağı bulunmakta olup —– tanesi iş bu davada davacı diğeri ise müdahil sıfatına haiz olup bahsi geçen —— dosyasında da müdahilin davacı sıfatına haiz olduğu, ortaklıktan çıkma ve ayrılma akçesi talepli davasının uzun zamandır derdest olduğu, ortaklar arasında uzun zamandır uyum ve ahengin kalmadığı sabittir. Şirketin mali verileri incelendiğinde davalı şirketin —– zarar ettiği, zararın nedeninin genel yönetim giderlerinden kaynaklandığı, başka bir anlatımla davalı şirketin herhangi bir ticari faaliyetinin olmadığı, şirketin demirbaşlarının rayiç değerinin —-olduğu, gayrımenkullerin rayiç değerinin —- olduğu, şirket adına kayıtlı sadece —– bulunduğu, bunlardan birinin —- olduğu anlaşılmıştır. ——bulunduğu,—- tutarında kamu haczi bulunduğu tapu kayıtlarından anlaşılmıştır. Bahsi geçen —-üzerinden incelenmiş —- tarihli rapora göre şirket adına kayıtlı taşınmazların —- yıllarında satıltığı, bu satışlar nedeni ile davacı yanca şirket yöneticisi aleyhinde açılmış bir sorumluluk davası bulunmadığı, —-beyannamesi ekindeki gelir tablosununa göre şirketin herhangi bir ticari faaliyetinin olmadığı, sürekli zarar ettiği, —- zarar ettiği, —-bilançolarına göre davalı şirketin —- zarar ettiği, —–zarar ettiği tespit edilmiştir. Raporlar incelendiğinde davalı şirketin en son —— yılında ticari bir faaliyet yürüttüğü uzun zamandır gayrı faal olduğu, her sene zarar ettiği, zararının genel yönetim giderlerinden kaynaklandığı, sermayesinin sürekli eridiği, halı hazırda üzerine kayıtlı —- kaldığı, bunlar üzerinde de hacizler olduğu görülmüştür. Davacı yönetici ortağın kusurlu eylemleri nedeni ile azledildiği sabittir. Ancak —- gerçekleşmiştir. —- önce de şirketin uzun yıllar zarar ettiği, azilden sonra diğer ortakların yeni bir yönetici tayini için bir çaba sarf etmedikleri, bir araya gelemedikleri, genel kurul icra etmedikleri/edemedikleri , aksine davacı ve davalı oldukları, şirketin de uzun yıllarıdır gayrı faal durumda olduğu anlaşılmıştır.Şirketler kar elde etmek amacı ile kurulur. Bu amacın uzun yıllar gerçekleşmemesi şirket açısından haklı fesih nedeni olup bu neden nesnel bir nedendir ve ortakların şahsına ilişkin değildir.Davalı şirketin uzun yıllardır ekonomik faaliyetini gerçekleştiremediği, ortaklar arasındaki iletişimin tamamen koptuğu, ortaklık ilişkisinin fiilen sona erdiği sabittir. Uzun zamandır zarar eden şirketin fiilen ayakta tutulması için geçerli hiçbir neden kalmamıştır.Bilindiği üzere fesih son çeredir. Tarafların paylarının —– olduğu nazara alındığında ortaklıktan çıkma talebinin diğer ortak bakımından ciddi bir ekonomik yük olacağı açıktır.—– verileri de zaten ortadadır. Ayrılma akçeleri ödenmek sureti ile ayrılmalarına karar verilmesi durumunda şirket aktifindeki tek mal varlığını satmak zorunda kalacaktır ve bu durum da dolaylı yoldan şirketin tasfiyesi anlamına gelmektedir. Davalı şirketin feshi yerine yaşatılmasını gerektirecek ekonomik ve rasyonel veriler mevcut değildir. Tüm dosya kapsamı, denetime uygun bulunan bilirkişi raporları, yukarıda atıf yapılan emsal yüksek mahkeme kararları, atıf yapılan hukuki nitelendirmeler nazara alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmış buna dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
DAVANIN KABULÜNE;
1-6102 sayılı TTK’nın 636. maddesi uyarınca davanın kabulü ile — sicil numarasında kayıtlı —– FESİH ve TASFİYESİNE,
2-Davalı şirketin tasfiye işlemlerini yapmak üzere Mali Müşavir —- tasfiye memuru olarak atanmasına,
3-Tasfiye memuru için — ücret takdirine; ücretin ve ayrıca —- tasfiye masraf avansı olmak üzere toplam —- karar kesinleştiğinde davacılar tarafından mahkememiz veznesine yatırılmasına, bundan sonra tasfiye memuruna görevinin tebliğine,
4-Tasfiye memuru ücretinin ve tasfiye masraflarının, tasfiye memuru tarafından tasfiye giderlerine eklenmesine,
5-Kararın kesinleşmesinden sonra, 6102 sayılı TTK’nın 283. maddesi uyarınca —– tescil ve ilanına,
6-Alınması gerekli 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90 TL nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
7-Davacılarca yanca yatırılan 35,90 TL başvuru harcı, 35,90 TL nispi harç olmak üzere toplam 71,80 TL harcın davalıdan alınarak davacılara ödenmesine,
8-Davacılar tarafından yapılan 3.250,00 TL bilirkişi ücreti, 406,85 TL tebligat ve müzekkere masrafı olarak toplam 3.656,85 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacılara verilmesine,
9-Davacılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc. Trf.’ne göre 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacılara verilmesine,
10-Davalı ve Feri Müdahil tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
11-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının taraflara iadesine,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, —– Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekilinin ve müdahil vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafın yokluğunda, oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/12/2021