Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/859 E. 2021/920 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/859 Esas
KARAR NO: 2021/920
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 28/12/2018
KARAR TARİHİ: 09/12/2021
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
DAVA: Davacı vekili — harç tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında — tarihinden itibaren gıda malzemelerinin satışı konusunda ticari ilişki bulunduğunu, düzenlenen faturalara davalının süresi içerisinde itiraz etmediğini, davalının cari hesap borcunun sürekli arttığını, —-tutarlı cari hesap mutabakatının dosyaya ibraz edildiğini, cari hesap borcunun ödenmemesi nedeniyle davalı aleyhinde icra takibi başlatıldığını fakat davalının takibe kötü niyetli itiraz ettiğini, takip ile talep edilen %9 oranındaki yasal faizin makul olduğunu ve davalının bu yöndeki itirazının da yersiz olduğunu, anılan bu nedenlerle davanın kabulü ile %20’den az olmamak üzere davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Usulüne uygun tebligata rağmen davalı tarafın davaya cevap vermemiş olduğu görüldü.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava,açık hesap ilişkisine dayalı —- sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali davasıdır.
Her ne kadar takip cari hesap alacağı adı altında başlatılsa da taraflar arasındaki ilişki açık hesap ilişkisidir
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nın 87) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Taraflar arasındaki ilişkinin cari hesaba değil açık hesap ilişkisine dayalı olduğu anlaşılmış ve mahkememizce bu yönde yargılama sevk ve idare edilmiştir.
— tarihli ara karar ile dosyanın bir mali müşavir uzmanı bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve—- tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi kök raporunda özetle; “dava dosyasında davacı olan —— firmasının yasal defterlerinin TTK hükümlerine uygun olarak noter açılış-kapa niş tasdiklerinin süresi içerisinde gerçekleştirildiği, davalıya usulüne uygun olarak tensip zaptı ve dava dilekçesi Tebligat Kanunun 35.maddesine göre tebliğ edildiği, davalının davaya katılmadığı ve cevap dilekçesi de sunmadığı, Sayın Mahkemenin —– incelenmek üzere defterlerin Mahkeme salonunda hazır bulundurulması yönünde karar kurduğu, buna karşında belirtilen gün ve saatte Mahkeme salonunda hazır bulunmama rağmen davalının defter ve belgelerini ibraz etmediği, davacı tarafından düzenlenen faturalara konu ürünlerin davalıya teslim edildiği bilgisini içerir, teslim alan kısmında çeşitli isim ve imzaların bulunduğu irsaliyeli faturaların dosyaya ibraz edildiği, buna karşın irsaliyelerde yer alan isimlerin davalı firmada istihdam edilip edilmediğinin dosya kapsamından anlaşılamadığı, konuyla ilgili nihai değerlendirmenin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, ticari defterlerine delil olarak dayanan davacının İşbu raporun—- Sayfasında ayrıntıları ile yer verildiği üzere bazı fatura ve davalıdan tahsil ettiği anlaşılan çek tutarlarına ticari defterlerinde yer vermediği, bu nedenle dosyaya ibraz edilen mutabakat mektubunda yazılı bulunan —- üzerinde nasıl bir mutabakat sağlandığının dosya kapsamından anlaşılamadığı, davacı vekilin icra dosyasına ibraz ettiği fotokopi mutabakat mektubunda tarafların—- tutarlı bakiye üzerinde mutabık kaldığının görüldüğü, bu belgenin tespite elverişli delil niteliğine haiz olduğu bilgisinin Sayın Mahkeme nezdinde hasıl olmasına binaen, —- takip tarihi itibariyle davalıdan istenebilecek tutarın —- olacağı, dosyada mübrez mutabakat mektubunun Sayın Mahkemece tespite elverişli delil olarak görülmemesi halinde, davalıdan tahsil edildiği anlaşılan fakat davacının ticari defterlerinde yer almayan ——çek kopyalarının dosyaya celp edilmesi, sonrasında çeklerin muhatap bankalarından son durumları hakkında bilgi sorulmasına müteakip konunun ek rapor ile tekrar değerlendirilebileceği” sonuç ve kanaatine varıldığı görülmüştür.
— tarihli ara karar ile dosyanın ek rapor alınması yönünde ara karar kurulmuş ve —- tarihli bilirkişi ek raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi ek raporunda özetle; “Sayın Mahkemenin davacı lehinde hüküm kurması halinde —– takip tarihi itibariyle davalıdan istenebilir tutar —- sonuç ve kanaatine varıldığı görülmüştür.şeklinde rapor tanzim ederek mahkememize raporu teslim ettiği anlaşılmıştır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Davacı taraf bedeli ödenmeyen faturalardan kaynaklanan açık hesap ilişkisine dayalı alacak talebinde bulunmaktadır.Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür.6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu,süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine,adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir.Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır.Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle,adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması,faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir.Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.
.Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Her iki ticari defterlerde yer alan kayıtlar birbiri ile uyuşması halinde ticari defterler ,içeriğine göre delil vasfına sahip olabilecektir.
Davalı tarafın ticari defterlerini sunmaması nedeniyle usulüne uygun davacı defterlerinin davacı lehine delil teşkil ettiği kanaatine varılmıştır.Davacı ticari defterleri ve davacının dava dilekçesi ekinde sunmuş olduğu mutabakat göz önüne alınarak davanın asıl alacak yönünden kabulüne karar verilmiştir.Ancak takip öncesi davalı taraf temerrüde düşürülmediğinden işlemiş faiz talebi yönünden kısmen red kararı verilmiştir.
Alacak faturalara dayalı olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçeler ışığında ticari defterlerin delil niteliği göz önüne alınarak davacının ticari defter kayıtlarının talebini tevsik eder nitelikte olduğu ve dava dilekçei ile sunmuş olduğu her iki tarafın imzası bulunan mutabakat mektubu göz önüne alınarak davanın asıl alcak yönünden kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile;—— aslı alacak üzerinden iptaline, kabul edilen asıl alacağa takip talebindeki talep doğrultusunda takipten itibaren yasal faiz işletilerek takibin devamına, işlemiş faiz talebinin reddine,
2-Kabul edilen asıl alacak miktarı olan 61.253,73 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca davanın kabul edilen 61.253,73 TL’lik kısım yönünden alınması gereken 4.184,24 TL harçtan peşin alınan 1.049,16 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.135,08 TL karar harcının davalıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
4-Harçlar yasası uyarınca davacı tarafından yatırılan 1.049,16 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 8.786,55 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından yapılan toplam 800,00 TL bilirkişi ücreti ve 349,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.149,00 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre belirlenen 1.145,61 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geri kalan bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına, kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/12/2021