Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/858 E. 2020/241 K. 12.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/858 Esas
KARAR NO : 2020/241

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 12/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili 28/12/2018 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki 02.01.2017 tarihli satım sözleşmesi gereğince davacının davalıya sözleşmenin 1. paragrafında sayılan malları 400.000 Euro + 150.680,00 TL KDV bedelle sattığının, sözleşmenin 2. paragrafında sayılan mallan da davalıdan 70.000,00 Euro + 18.000,00 TL KDV bedelle aldığının, satış bedellerinin mahsubu sonucunda davalı şirketin davacı şirkete 330.000 Euro + 132.680,00 KDV ödemekle yükümlü olduğunun ve 330.000,00 Euro + 132.680,00 TL KDV’nin 200.000 TL’sinin nakit havale ve kalan 1.153.680 TL’sinin 24×48.070TL’lik sıralı çekler ile ödeneceğinin kararlaştırıldığını; sözleşme tarihindeki —— alış kurunun 3,70TL olduğunu (330.000,00 Euro x 3,70TL= 1.221,000TL), sözleşmenin 4. paragrafında çeklerin tahsil edildiği gün Merkez Bankası Euro alış kuru üzerinden Euroya çevrilip sözleşme tarihi ile tahsil tarihi arasındaki kur farkının altı ayda bir faturanlandırılarak davalıdan KDV’si ile tahsil edileceğinin kararlaştırıldığını; sözleşme gereğince sözleşme tarihindeki kur ile çeklerin vade tarihindeki kur arasındaki farkın davacı tarafından usulune uygun faturalandığını, boçlu şirket tarafından 272.649,26TL toplam tutarlı bir kısım fatura bedellerinin ödenmediğini, e-fatura şeklinde iletilen bu faturalara borçlu şirketin itirazda bulunmadığını, iade fatura düzenlemediğini ve fatura içeriklerini kabul ettiğini; kur farkı alacaklarının çeklerin tahsil edildiği gün itibari ile muaccel hale geldiğini, ancak borcun bugüne kadar ödenmediğini, İstanbul Anadolu ——-. İcra Müdürlüğü’nün ——. Sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalı borçlu şirketin haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiğini ve takibin durduğunu; borçlunun ayrıca faturalara ve faturaların muhtevasına da itirazda bulunduğunu, TTK m. 21/2 gereği 8 gün içerisinde itirazda bulunmadığını, fatura ve içeriğini kabul ettiğini, borca itiraz ile birlikte fatura ve içeriğine ilişkin yaptığı itirazında usul ve yasaya aykırı ve geçersiz olduğunu; borcun ifa edileceği günün birlikte belirlendiğini bugünün geçmesiyle borçlunun temerrüde düştüğünü, faturalara konu olan kur farkı alacakları bakımındansözleşmede öngörülmüş olan vadenin belirlenebilir olduğunu, bı nedenle ayrıca bir ihtar gönderilmesine gerek kalmaksızın TBK m. 117 hükmü gereği zaten borçlu temerrüdüm düştüğünü, takibe konu kur farkı alacağı tacir niteliğinde olan iki ticaret şirketinin ticari işinden kaynaklandığındar uygulanması gereken faizin ticari (avans) faizi olduğunu; davalının 2017 2. aydan 9. aya kadar olan kur farkı faturaların ödemesine rağmen 2017/10. aydan sonraki kur farkı faturalarını hiçbir haklı gerekçesi yokken ödemekten kaçındığın borçlu tarafında icra takibine yapılan itirazın takibi durdurduğunu belirtmiş ve itirazın iptali ile takibin devamına, icr takibine konu alacaklarının (284.028.-TL) her bir fatura tarihinden itibaren ayrı ayrı işletilerek ticari (avans) faizi il davalı borçludan tahsilini, itirazında haksız ve kötüniyetli olan davalı/borçlunun borç miktarının %20’sinden aşaj olmamak üzere icra inkar tazminatınahükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmilin karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle Davalı özetle davacı tarafça kur farkı faturasının her ay düzenlendiğini, davacı tarafça icratakibine konu olan faturalarda kur farkına ilişkin hesaplamaların hatalı olduğunu, bunun yanında üke genelinde oluşan ekonomik sıkıntı nedeniyle iç ticarette döviz kurunun beklenenden daha yüksek seviyede fahiş miktarda artması sebebi ile dövizli ticareti dengelemek adına Türk parasını koruma hakkında —– sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile değişiklik yapıldığını, 06.10.2018 tarihli 2018-32/51 sayılı tebliğin 8. maddesinin 6. fıkrasında iş makineleri satışındaki ödeme yükümlülüklerinin dövize endeksli olarak kararlaştırılamayacağı, 21. Fıkrasında ise aynı kararın 8. Maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten önce düzenlenen sözleşmelerin de bu kapsamda yeniden düzenleneceğinin hüküm altına alındığını;söz konusu tebliğ kapsamında iş makinesi alım satım bedellerinin 13.09.2018 tarihinden itibaren 30 gün içinde Türk Parasına çevrilerek tekrardan düzenlenmesi gerektiğini, davalı tarafın davacı tarafa bu husutaki talebini bildirdiği halde davacı tarafça mevcut sözleşme hükümleri doğrultusunda kur farkına ilişkin 08.10.208 tarihli, 103.094,95 TL’lık fatura keserek davalıya gönderildiğini, bu fatura içeriğine ve miktarına karşı Üsküdar —– Noterliği ——–yevmiye nolu ihtarname ile itiraz edilerek faturanın davacıya iade edildiğini, sözleşmede döviz olarak tespit edilen bedelin tebliğin 8. maddesinin 24. fıkrasının 1. bendinde düzenlendiği şekilde yeniden hesap edilerek düzenlenmesi gerektiğini; ayrıca sözleşmede ödeme günü konusunda açıklık olmadığını, TBK 117. maddesine göre davacının davalı … icra takibinden önce temerrüde düşürmediğini, bu sebeple davacının işlemiş faiz talebinin kabulünün mümkün olmadığını, davacı tarafın takip öncesi faiz talebinin haksız ve mesnetsiz olduğunu talebin reddinin gerektiğini; icra inkar tazminatına alacağın likit olması halinde hükmedilebileceğini, alacak konusu faturaların içeriklerine ilişkin taraflar arasında ihtilaf bulunduğunu, alacak miktarının tam olarak belli olmadığını yargılama aşamasında belli olacağını belirterek davanın reddini, haksız icra inkar tazminatı talebinin reddini, davacı tarafın takibinde haksız olması sebebi ile %20’den az olmamak üzere davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenilmesini talep ettikleri görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca çeklerin tahsil edildiği gün —- alış kuru üzerinden Euroya çevrilip sözleşme tarihi ile tahsil tarihi arasındaki kur farkının tahsil edileceğine dayanak olarak düzenlenen faturalara dayalı olarak başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.İcra dosyası fiziken celp edilmiş ve incelenmesinde ödeme emrinin borçluya 17/10/2018 tarihinde tebliğ edildiği,borçlunun 23/10/2018 tarihinde yasal itiraz süresi içerisinde ödeme emrine itiraz ettiği görülmüştür.
10/10/2019 tarihli ara karar ile dosyanın bir borçlar hukuku nitelikli hesap uzmanı ve mali müşavir bilirkişi heyetine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve 19/11/2019 tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.17/12/2019 tarihli celsenin bir numaralı ara kararı ile rapora yapılan itirazları karşılayacak şekilde ve mahkeme hakimince —- resmi internet sitesinde çıktı alınarak çıkartılan gösterge niteliğindeki merkez bankası kurları dikkate alınarak keşide tarihi resmi tatil günlerine denk gelen çekler açısından bir sonraki iş gününde yer alan kur dikkate alınması gerektiği hususu, davanın itirazın iptali davası olduğu ve icra takibinin faturaya dayalı yapıldığı gözetildiğinde incelemenin yalnızca takibe konu faturalar açısından yapılması gerektiği, dolayısıyla faturalara konu edilmeyen aylara ilişkin kur farkı hesaplaması yapılmaması gerektiği hususu göz önüne alınarak ek rapor düzenlenmesine ilişkin ek rapor tanzimi istenmiş ve ek rapor 22/01/2020 tarihinde mahkememize teslim edilmiştir.Bilirkişi heyet raporu ve ek raporda özetle : ”
Davacının ve davalının ticari defterleri ve dayandığı belgelr ile yardımcı defterlerin birbirini tamamlaması ve teyid etmesi, usulüne uygun tutulmuş olması nedeni ile HMK’nın 222. Maddesi uyarınca delil niteliğindedir.
Davalının davacıyı borçlu olup olmadığı hususunda yapılan incelemede kur farkı faturalarının, davacının ve davalının resmi defter kayıtlarında mevcut olduğu ve takibe konu edildiği, taraflar arasında sözleşmenin 02.01.2017 tarihinde kurulduğu görülse bile icra takibinin başlatıldığı 12.10.2018 tarihi, söz konusu tebliğde değişikliğin yapıldığı 06.10.2018 tarihinden sonraki bir tarih olduğundan davacının, hukuken korunan çıkarını, yeni hukuki düzenlemeye göre isteyebileceği; Sözleşmede çeklerin tahsil edildiği günki Merkez Bankası’nın Euro alış kuru üzerinden Euro’ya çevrilip aradaki kur farkının altı ayda bir faturanlandırılarak davalıdan KDV’si ile tahsil edileceğinin kararlaştırıldığı, çeklerin tahsil edildiği gün belirlenebilir olmakla kur farkı alacağının muaccel hale gelebilmesi için TBK m. 117/11 hükmü gereğince “muacceliyet ihtarı”na gerek olmadığı, çeklerin tahsil edildiği gün itibariyle kur farkı alacağının muaccel hale geldiği, davalının davacıya güncel tarih itibari ile 423,197,35TL borçlu olduğu,
Faturaya davalı icra takibinine yapılan itirazın haklı olup olmadığı hususunda yapılan incelemede KDV Genel Uygulama Tebliği’nin lll/A-5.3 “Kur Farkları” başlıklı bölümünde yer alan “Teslim veya hizmetin yapıldığı tarih ile bedelin tahsil edildiği tarih arasında ortaya çıkan lehte kur farkı için satıcı tarafından fatura düzenlenmek ve faturada gösterilen kur farkına, teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte bu işlemler için geçerli olan oran uygulanmak suretiyle KDV hesaplanır.” hükmü gereğince davacı tarafından düzenlenmiş kur farkı faturaların usulune uygun düzenlendiği, ancak kur farkı faturalarının 3.912.80 TL (KDV dahil) eksik hesaplanmış olduğu, 12.10.2018 tarihi itibari ile islemiş ticari faiz tutarının 11.214,11TL olduğu, ancak icra dosyasındaki işlemiş ticari faiz tutarı olan 11.379,52 TL’nin, 165,41TL fazla hesaplamış olduğu
Davaya konu çeklere ait kur farkı hesabı sonunda ,kur farkının virgül sonrası 4 basamak dikkate alınarak yapılan hesapta ,hesaplanan kur farkının toplamda 277.735,18 TL olduğu
Sözleşmenin 4. Paragrafında kur farkının 6 ayda bir faturalandırılarak KDV’sinin tahsil/tediye edileceği kararlaştırılmış olmasının kur farkı tutarını değiştirmeyeceği,kur farkı doğduğu ilgili ayda KDV açısından faturanın ilgili ayda düzenlenmesi gerektiği ” şeklinde tespitlerde bulunarak rapor ve ek rapor tanzim etmiştir.
Her ne kadar bilirkişi heyet raporunda tarafların ticari defterlerinde yer alan tüm alacak borç ilişkisi incelenmişse de ,icra takibinin yalnızca vade farkına dayalı faturalara ilişkin olduğu gözetilerek ,raporda yer alan çeklere ilişkin yapılan kur farkı hesabı dikkate alınmış olup ,takibe konu faturaların dışında kalan diğer hususlar göz önüne alınmamıştır.Dolayısıyla her ne kadar raporun sonuç bölümünde davalının davacıya 423.197,35 TL borçlu olduğu dile getirilmişse de mahkememizce ek raporda yer alan 277.735,18 TL’lik kur farkı hesabı dikkate alınmış ve takibe konu faturaların 30/09/2018 tarihine kadar yer alan borç/alacak bakiyesi olduğu gözetilerek bu tarihe kadar olan borç/alacak ilişkisi dikkate alınmıştır.Alınan bilirkişi raporu ve ek rapor doğrultusunda davacının taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca alacaklı olduğuna kanaat getirilmiştir.
Her ne kadar davalı tarafça faturalandırmanın 6 ayda bir yapılması gerektiği belirtilip ,davacının sözleşmeye aykırı şekilde her ay faturalandırma yaptığı dile getirilmişse de Kdv açısından kur faturasının kur farkı doğduğu ayda faturalandırılması gerektiği ve ayda bir faturalandırılması ile 6 ayda bir faturalandırılmasının kur farkı miktarını değiştirmeyceği nedeniyle iş bu itiraz reddedilmiştir.
Alacağın faturaya dayalı olması ve bu nedenle likit ve belirlenebilir olması nedeniyle asıl alacağın yüzde 20si miktarınca icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
Dosya kapsamında toplanan deliller,hükme esas alınabilecek nitelikte olan bilirkişi raporu ve ek raporu doğrultusunda ,tarafların ticari defterlerinde yer alan kayıtların birbirini doğrular nitelikte olması,bilirkişi heyetince kur farkının virgül sonrası 4 basamak dikkate alınarak yapılan hesabı,bilirkişi heyeti tarafından yapılan işlemiş faiz hesabı,dava konusu makinaların iş makinası olmaması ve dolayısıyla davacının kur farkını talep edebilecek olması ve taraflar arasında akdedilen sözleşmede yer alan ödeme yöntemi göz önüne alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıda yer alan şekilde hüküm kurulmuştur.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile; İstanbul Anadolu—–. İcra Müdürlüğünün —— esas sayılı icra takip dosyasına yapılan itirazın 272.649,26 TL asıl alacak + 11.214,11 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 283.863,37 TL üzerinden iptaline,
2-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Asıl alacak miktarı olan 272.649,26 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Harçlar yasası uyarınca davanın kabul edilen 283.863,37 TL lik kısım yönünden alınması gereken 19.390,70 TL harçtan peşin alınan 3.430,37 TL harcın mahsubu ile bakiye 15.960,33 TL karar harcının davalıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
5- Harçlar yasası uyarınca davacı tarafından yatırılan 3.430,37 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
6- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan —- göre alınması gereken 28.320,44 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden hesaplanan — göre alınması gereken 165,40 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
8- Davacı tarafından yapılan toplam 1.400,00 TL bilirkişi ücreti ve 118,40 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.518,40 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre belirlenen 1.517,51 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geri kalan bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına, kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı ve davalı vekilinn yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.