Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/845 E. 2020/51 K. 28.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/845 Esas
KARAR NO: 2020/51
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ: 28/01/2020
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; …’nin———-da bulunan şirket merkezinde her katı ——— m2 den oluşan toplamda 4 katın tüm elektrik, data , server vs. İşçilik işleri davacı … tarafından ——– TL bedelle yapılmak üzere anlaşıldığını, anlaşmaya uygun olarak müvekkili tarafından elektrik işçilikleri eksiksiz olarak davalı şirkete hizmet sunulduğunu, bununla ilgili müvekkili şirket tarafından yapılan iş karşılığında davalı şirkete fatura gönderilmiş ve bu faturaya herhangi bir itirazda bulunulmadığını, davalı şirketin bu iş bedeli olan ——–TL’nin —————– tarihinde ———- TL ve —– tarihinde —–TL’si olmak üzere toplam —– TL sini ödediğini, yapılan ödemelerin açıklamaları da bu ödemlelerin elektrik işlerine ait ödemeler olduğunu, ödenmeyen bedelin ——- TL olduğunu, davalı şirket devamlı ödeme yapacağını söylemesine rağmen ödeme yapmadığını beyan ederek müvekkilinin bu iş karşılığında ödenmeyen ———— TL’lik alacağını, temerrüde düşülen tarihten başkanarak işleyecek avans faiz ile davalıdan alınarak taraflarına verilmesini yargılama ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf dava dilekçesinde haksız ve hukuka aykırı bir şekilde: ” Müvekkil Şirket tarafından iş karşılığında seri no:——nolu fatura —– yolu ile ———- barkod nolu posta evrakı ile gönderildiğini ve herhangi bir itirazda bulunmayarak kesinleştiğini” iddia ettiğini, davacı tarafın iddiaları maddi gerçek ile bağdaşmadığını, müvekkili Şirket’in davacı tarafa herhangi bir borcu söz konusu olmadığından haksız olarak talep edilen ——— iade edildiğini, müvekkil Şirket tarafından verilen verilen bilgi ve talimata göre:———– tarafından kargo teslim bilgilendirme mailinde ————- tarihinde iade faturanın ——- tarafından teslim alındığı” bilgisinin verildiği tarafımıza bildirildiği, ——–Gönderi kodu ile kontrol edildiğinde faturanın tebliğ edildiği şeklinde davacı tarafın iddiasının Sayın Mahkemeyi yanıltma amacı taşıdığı, taraflar arasında hem Türk Borçlar Kanunu hem de sair mevzuat hükümlerine göre borçlu-alacaklı ilişkisi hiçbir zaman ve hiçbir şekilde gerçekleşmemiştir. Davacı, sözleşme kapsamında Müvekkil Şirket’e herhangi bir iş ve hizmet vermeyi taahhüt etmiş durumda değildir. Aynı şekilde Müvekkil Şirket’in de davacıya karşı hiçbir şekilde iş veya hizmet talebi olmadığından, karşılığında bir bedel ödemeyi taahhüt etmediğini, kısaca Müvekkili Şirket tarafından davacıdan dava konusu dışında talep edilen birtakım ufak tefek işler için gerekli ödemeler yapılmış olup başka hiçbir borç ilişkisi kurulmadığını, verdiği hizmetin alıcısı olma konusunda müvekkil şirket davacıya değil, diğer ihbar olunan Şirket ile hukuki ilişki kurmuş olup, bu kişiden talep etmiş olması gerektiğini, müvekkili Şirket’in davacı tarafa hiçbir borcu bulunmadığın beyan ederek yargılama harç ve giderleri ile vekâlet ücretinin Davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini, bu nedenle işbu davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER:
———- yazısı,——— tarihli yazısı, Tanık beyanları,
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Davanın alacak davası olarak açıldığı görüldü.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 Sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı kanunun 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve dair usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının 6102 Sayılı TTK’nda ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 Sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup 6102 Sayılı TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatını haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır.
Tüm dosya kapsamı bir arada incelendiğinde; Her ne kadar davalı şirket tacir ise de davacı asilin dava konusu uyuşmazlığa ilişkin olayda vergi dairesine yazılan müzekkere cevabı doğrultusunda tacir sıfatıyla hareket etmediği, açıklanan sebepler gereğince dava konusunun mutlak ve nispi ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği ve 6102 sayılı TTK hükümlerinin veya özel kanun hükümlerinin uygulanmasını gerektirir ticari bir uyuşmazlıktan söz edilemeyeceği, uyuşmazlığın çözümünün genel mahkemelerin görev kapsamında kaldığı anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın görev yönünden REDDİ ile mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 sayılı HMK nın 20. maddesi uyarınca, görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde davacılar tarafından yapılacak müracat halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
4-Tarafların yukarıda belirtilen süre içerisinde başvarmamaları halindemahkememizce dosyanın re’sen ele alınarak, 6100 Sayılı HMK’nın 20/1. maddesi gereğince davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verileceğinin ihtarına,
5-6100 sayılı HMK nın 331/2 maddesi uyarınca harç, yargılama gideri, vekalet ücreti ve gider avansı gibi hususların görevli ve yetkili mahkemece hüküm altına alınmasına,-
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı , davacı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.28/01/2020