Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/832 E. 2020/88 K. 04.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/832 Esas
KARAR NO: 2020/88
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 28/12/2018
KARAR TARİHİ: 04/02/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin —– tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalıya — tarihinde — adet pantolon sattığını ve teslim ettiğini ve aynı tarihte ——- bedelli fatura düzenlediğini, davalı tarafın almış olduğu bu malların bedelini müvekkiline ödememesi üzerine ———- İcra Müdürlüğü’nün ———– E. sayılı dosyası ile icra takibinin başlatıldığının, davalı tarafın—— tarihinde icra takibine itiraz ederek takibi durdurduğunu, itiraz dilekçesinde takibe konu faturanın karşılığının ödendiği iddiasında bulunduğunu, davalının itirazlarının haksız ve kötü niyetli olduğunu, davalının icra dosyasına yaptıgı itirazının iptali ile icra takibinin devamını, %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, muhakeme masrafları ve avukatlık ücretinin de davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı adına dava dilekçesi ve tensip zaptı ekli duruşma gün ve saatini bildiren davetiye tebliğ edilmiş, davalı duruşmaya gelmemiş, davaya cevap da vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
Davacı faturadan kaynaklanan alacağının tahsili amacıyla davalı hakkında —————- İcra Müdürlüğü’nün ——- Esas sayılı takip dosyasında genel haciz yolu ile takip başlatmıştır. Davalının süresinde itirazı üzerine davacı süresinde açmış olduğu iş bu dava ile ödeme emrine itirazın iptalini ve takibin devamını talep etmektedir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.
Somut olayda davacı, icra takibine konu alacağını mal teslimine dayandırmış, davalı ise borcu inkâr etmiştir. Bu durumda, alacağın varlığını ispat yükü davacı taraftadır.
Öte yandan ticari defterlerle ispat ise 6100 sayılı HMK.nun 222. maddesinde düzenlenmiştir. Bir tarafın ticari defterlerinin ibrazının istenebilmesi ve talep edilmesine rağmen ticari defterlerin ibraz edilmemesinin defter sahibinin aleyhine sonuç doğurması, anılan kanun hükmünün 5. Fıkrası uyarınca, ancak karşı tarafın münhasır delil olarak bunlara dayanmasına bağlıdır. Aynı husus————- kararında da vurgulanmış olup, HMK.nun “Tarafların belgeyi ibraz etmesi” başlıklı 220. Maddesinin ticari defter ve belgelerin ibrazında da uygulanması görüşü benimsenmemiştir.
Dosya mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş bilirkişi tarafından düzenlenen ——- tarihli ek raporda; davacı şirketin——–yılı ticari defterlerini işletme defteri olarak tuttuğu, TTK’ya göre açılış tasdiklerinin yasal süresi içinde yapıldığı, işletme defterinin kapanış tasdik zorunluluğu bulunmadığı, sahibi lehine delil vasfına sahip olduğu kanaatine varıldığı, davalı şirketin incelemeye esas olmak üzere herhangi bir ticari defter ve kayıt ibraz etmediği ve yerinde incelemede talep etmediği, uyuşmazlığa konu faturanın davacı tarafın işletme defterinde kayıtlı olduğu, faturanın ya da içeriğinin davalı tarafa teslim edildiği yönünde davalı tarafın imzası olan bir belge ibraz etmesinin istendiği davacı vekilinin böyle bir belgeleri olmadığını ibraz edemeyeceklerini beyan ettiği, söz konusu fatura üzerinde davalı tarafa teslim edildiği yönünde herhangi bir imza v.s. görülmediği, davacı taraf uyuşmazlığa konu faturayı kayıtlarına almış ise de bu fatura ve içeriğinin davalıya teslim edildiği yönünde dayanak bir belgesi ibraz edilemediği için davacının davalı taraftan alacaklı olduğu yönünde bir değerlendirme yapılamadığını ancak davacı tarafın faturayı kayıtlarına almış olmasının tek başına yeterli olup olmayacağı ve davacının davalı taraftan alacaklı olup olmayacağı hususunun mahkemeye ait olduğu, davacı tarafın alacaklı olduğu yönünde kanaat oluşması halinde ise davacı tarafın davalı tarafı temerrüde düşürdüğü yönünde herhangi bir belgenin dosya kapsamında olmaması nedeniyle takip öncesi faizin uygun olmadığı, takip sonrası dönem için taraflar arasındaki ilişkinin ticari olması nedeniyle avans faizi işletilmesinin uygun olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Davacı, davalının ticari defterlerine münhasır delil olarak dayanmış değildir; defterler dışında da deliller bildirmiş ve bunları mahkeme huzuruna getirmiştir. Davacı dava açarken davalının defterlerine münhasıran dayanmadığından, davalının ticari defterlerini hazır etmemesinin aleyhine sonuç doğurması yukarıda bahsedilen içtihat uyarınca mümkün değildir.
Davalı icra takibine itiraz dilekçesinde davacı ile alışveriş yaptığını beyan etmiştir. Bu durumda taraflar arasında akdi ilişki bulunduğu hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacının ticari defterleri, fatura ile birlikte davalının itiraz dilekçesinde beyanları birlikte değerlendirildiğinde davacının alacak iddiasını ispat ettiği, davalının ise borcu ödediğini ispat edemediği bu durumda davanın asıl alacak bakımından kabul edilmesi gerektiği anlaşıldığından davanın kabulüne ve şartları oluştuğu için davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE;
Davalı borçlunun ————— İcra Müdürlüğü’nün —–Esas Sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin ———- asıl alacak bakımından kaldığı yerden devamına,
Asıl alacak miktarının %20′ si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Asıl alacak miktarına takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faiz uygulanmasına,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 327,43 TL karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak alınan 84,94 TL harçtan mahsubu ile bakiye 242,49 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvuru harcı, 84,94 TL peşin harç toplamı 120,84 TL ile 878,40 TL ( 750,00 TL bilirkişi ücreti, 117,40 TL tebligat masrafı, 11,00 TL elektronik posta masrafı) olmak üzere toplam 999,24 TL olan yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra davacıya iadesine,
Dair, dava konusunun miktarı gereği kesin olmak üzere davacı davalı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/02/2020