Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/818 E. 2020/193 K. 27.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/497 Esas
KARAR NO : 2020/190
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 26/12/2018
KARAR TARİHİ: 27/02/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili ——— harç tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin alacağı nedeniyle borçlu aleyhine—— İcra Müdürlüğünün —— Esas sayılı dosyasında takip başlattığını, borçlunun işlemiş faize ve borcun tüm ferilerine itiraz ettiğini ve takibi durduğunu, davalının siparişi üzerine —–markalı üründen—- müvekkili şirketçe düzenlenen——- seri no’lu—– tutarlı — gün vade tarihli – adet fatura ile şirket çalışanına sevk irsaliyesi imzalatılmak suretiyle ——— bizzat elden teslim edildiğini, müvekkili şirket tarafından gönderilen ürün ve faturaya herhangi bir itirazda bulunulmamasına rağmen davalı şirketçe vadesinde müvekkili şirket fatura bedelinin ödenmediğini, itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, davalının fatura bedelinin ödenmemesi nedeniyle vade tarihinden itibaren faiz ödemesi gerektiğini, bu nedenle haksız ve kötü niyetli itirazın iptalini, %20’en aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa usulüne uygun tebligata rağmen dosyaya herhangi bir cevap dilekçesi vermediği anlaşıldı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava faturaya dayalı takipte ödeme emrine yapılan itirazın iptali davasıdır.İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.İcra dosyası fiziken celp edilmiş ve incelenmesinde ödeme emrinin borçluya —-tarihinde tebliğ edildiği,borçlunun ——- tarihinde yasal itiraz süresi içerisinde ödeme emrine itiraz ettiği görülmüştür.
—— tarihli ara karar ile dosyanın bir mali müşavir bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve —– tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.Bilirkişi raporunda özetle : ” Davacı/Alacaklı——- ait ticari defterlerin TTK. ve VUK. hükümlerine uygun tutulduğu,
Takip konusu —— tarih ve numaralı——— bedelli faturanın davacının ticari defterlerinde ——tarih ve yevmiye numarası ile kayıtlı olduğu,
Davacı/Alacaklı ———- ticari defter kayıtlarına göre; davacının takip tarihi——– itibarı ile davalı/borçlu ———- alacaklı olduğu ve alacağının devam ettiği ” şeklinde tespitlerde bulunulmuştur.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Davacı taraf bedeli ödenmeyen faturalardan kaynaklanan açık hesap ilişkisi dolayısıyla alacak talebinde bulunmaktadır.Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür.6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu,süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine,adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir.Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır.Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle,adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması,faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir.Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.Davalı taraf cevap dilekçesi ve ticari defterlerini sunmamıştır.Davalı tarafça ticari defterler sunulmadığı için uyuşmazlığa konu faturanın davalı defterlerinde yer alıp almadığı belirlenememiştir.İş bu sebeple davalı şirket merkezine Tebligat Kanunu 35. Maddesi ile tebliğ olan isticvap davetiyesi çıkarılmış,davalı şirket yetkililerinin ——– tarihli duruşmada hazır bulunarak uyuşmazlığa konu faturaya istinaden düzenlenen irsaliyeli faturada yer alan imzanın şirkette mal teslimine yetkili biri tarafından atılıp atılmadığı,uyuşmazlığa konu malların kendilerince teslim alınıp alınmadığı hususlarında isticvap edilecekleri belirtilmiş,gelmemeleri halinde mal teslim olgusunun ispatlanacağının kabul edileceği ihtarı yapılmıştır.Buna rağmen davalı şirketin herhangi bir yetkilisi isticvapa icabet etmemiştir.
Alacağın likit olması konusunu ————– E. ve ——–Numaralı kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır.Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek,alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
Yargıtayın yerleşik kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir. —- Hukuk Dairesi’nin ——— — Numaralı kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir (likit, hesap edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Alacağın faturaya bağlı alacak olması nedeniyle yüzde 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Tarafların tacir olduğu görülmekle takipte talep edilen faizin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Dava konusu faturaya istinaden düzenlenen irsaliyeli fatura,davalı şirkete çıkarılan isticvap davetiyesine icabet edilmemesi ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Her ne kadar bilirkişi raporunda işlemiş faize ilişkin hesaplama yapılmışşsa da ,davacı tarafın takip öncesinde davalıyı temerrüde düşürmedği anlaşılmakla işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmiştir.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile; ——- İcra Müdürlüğünün——- esas sayılı dosyasına yapılan itirazın ———TL asıl alacak üzerinden iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Asıl alacak miktarı olan 4.410,84 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca davanın kabul edilen 4.410,84 TL lik kısım yönünden alınması gereken 301,30 TL harçtan peşin alınan 77,26 TL harcın mahsubu ile bakiye 224,04 TL karar harcının davalıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
4- Harçlar yasası uyarınca davacı tarafından yatırılan 77,26 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 3.400,00 -TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından yapılan toplam 800 TL bilirkişi ücreti ve 97,95 TL posta gideri olmak üzere toplam 897,95 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre belirlenen 875,49 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geri kalan bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına, kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.27/02/2020