Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/811 E. 2021/867 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/811 Esas
KARAR NO : 2021/867

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 25/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle;—– ve sorumluluk —- kapsamında müvekkil tarafından —– ödendiğini, buna karşın davalının borcunu ödemediğini, bu nedenle icra takibi başlatıldığını fakat davalının borca haksız olarak itiraz ettiğini, anılan nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamını, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini iddia ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilin davacı ——- konusunda anlaşmadığını, davacı taleplerinin zamanaşımına uğradığını, talep edilen poliçelerle ilgili müvekkilin dava dışı —— kapsamda ——- müvekkilin ——- olmaması nedeniyle söz konusu poliçelerin davaa içerinden düzenlendiğini———— ilgili bedelleri davaaya aktardığını, bu nedenle davacının gerçek muhatabının—- davanın—— edilmesi gerektiğini,—— davaa tarafından tanzim edilmesinin davaa ile——– gereği olduğunu, talep edilen poliçe bedellerinin —— müşterilerden tahsil edildikten————- ödendiğini, anılan nedenlerle müvekkilin davacıya borcu olmadığından hareketle davanın reddini ve davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
RAPOR: Bilirkişi raporunda özetle;”Davacı ——– defterlerinin TTK hükümlerine uygun olarak noter açılış tasdiklerinin süresi içerisinde alındığı,—–kapanış tasdiklerinin gerçekleştirilmediği görülmüştür, huzurdaki davaya konu poliçe tutarlannın TTK 64.maddesi kapsamında davaa ticari defterlerine kaydedilmediği, Davalı —– 183-184-185 maddeleri ve 6102 Sayılı TTK’nın 64.maddesinde belirtilen usul ve esaslara uygun olarak tutulduğu, kayıtlarının usulüne uygun olarak gerçekleştirildiği, Vergi Usul Kanunu 223-224-225 maddeleri ile TTK’nın ilgili hükümlerine uygun olarak noter açılış tasdiklerinin süresi içerisinde alındığı ve dolayısıyla ticari defterlerin delil niteliğine haiz olduğunun anlaşıldığı, Davacının—- tutartannın tamamının davalı nezdinde dava dışı—- kayıtlı bulunduğu ve adı geçen firmaya cari hesap kapsamında çeşitli tarihlerde çeşitli tutarlarda ödeme gerçekleştirildiğinin —- tarihi İtibariyle davaa nezdinde davalının borç alacağının bulunmadığı, aynı tarih itibariyle davalı nezdinde davacının herhangi bir borç alacağının bulunmadığı, alacak borç ilişkisinin ticari defter kayıtlanna yansımasının yukarıda gösterildiği;— — yazı cevabına —-, bahse konu poliçelerin primlerinin davaa tarafından —– aktanldığı; davalının sigorta —- bu poliçeler sebebiyle davacıya ödeme yapmadığı; dava dışı ihbar olunan — ödeme yaptığı; —davacıya bu poliçeler sebebiyle, yaptığı ödemelerin belirginleşmediğı; yukarıda uyuşmazlığın irdelemesi başlığı altında (D) sayılı—– davacının yaptığı tahsilatların gösterildiği; ancak —– ile ilişkisi ve poliçe bazında eşleştirilemediği; —– ispatlayamaması halinde davacının, davalıdan— ilişkinin davalı ile —-oluşacağı; bu ihtimale göre itirazın iptaline ilişkin takip dosyası kapsamında yapılan incelemede: Asıl alacak tutarının, davaa talebiyle bağlı kalınarak—- olduğu; Davaanın takibinde birikmiş faiz talebi olduğu;—- takip tarihi arası için 54.906,38 TL talep ettiği; ancak muaccel bir borcun borçlusunun alacaklının ihtarıyla mütemerrit olduğu (TBK.m,117/l); bu yönde temerrüt ihtanna dosyada rastlanılmadığı, davacının asıl alacağına takip tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesini talep ettiğinin görüldüğü,” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
EK RAPOR: Bilirkişi ek raporunda özetle; “Kök raporun (B.2) sayılı bendinde gösterilen dava dışı —— ettireni davalı olan poliçelerde — davacı olduğu; dava dışı—- poliçelerle bu bağlamda —- dayanak poliçelerde—- davacı şirket olmasına, sigorta primi ödeme yükümlüsünün davalı olmasına göre, davalının— davacının poliçelere dayalı— alacağının davalıdan istemesine engel teşkil eden akdi ve yasal bir delil sunulmamasına göre, davalının—— yaptığı ödemelerin rucu hakkı saklı kalmak kaydıyla, davacının davalıdan itirazın iptaline ilişkin takip dosyasındaki alacak kalemleri bağlamında kök rapordaki tespit ve görüşlerin cari olduğu sonucuna varıldığı” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
EK RAPOR: Bilirkişi ek raporunda özetle;”Gerek kök gerekse ek raporda yer verilen değerlendirmelerle ilgili değişikliğe gidilecek herhangi bir husus tespit edilememiştir. Bu durumda ——- verilen davacı tarafından düzenlenen davalının sigorta ettireni olduğu poliçelerin primlerinin davalıdan tahsil ettikten sonra davacıya aktarmaması halinde, sorunun davalı ile —- arasında iç ilişki olacağı; davacının—aktarması nedeniyle, davalıdan alacaklı kalacağı sonucunun ortaya çıkacağı, bu ihtimale göre itirazın iptaline ilişkin takip dosyası kapsamında yapılan incelemede; Asıl alacak tutarının, davacı talebiyle bağlı kalınarak —- Davacının takibinde birikmiş faiz talebi olduğu; —- ancak muaccel bir borcun borçlusunun alacaklının ihtarıyla mütemerrit olduğu (TBK.m,117/1); bu yönde temerrüt ihtarına dosyada rastlanılmadığı, Davacının asıl alacağına takip tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesini talep ettiğinin görüldüğü” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, sigorta poliçelerine ilişkin prim borcuna dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler — alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi —–dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf, bedeli ödenmeyen sigorta poliçelerine dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Davacı taraf kendi ticari defter ve kayıtlarına dayanmıştır.
Taraf şirketlerin ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifeti ile incelenmesi neticesinde oluşturulan bilirkişi raporunda; “Dava dosyası— ile poliçelere istinaden gerçekleştirilen ödeme tutarlan taraf ticari defterlerinde incelenmiştir. Yapılan incelemede poliçeleri düzenleyen— defterlerine kaydetmediği tespit edilmiştir.Mahkeme salonunda davacı ticari defterlerinin incelenmesi sırasında davaa yetkilisine davalı adına düzenlenen poliçelerin neden ticari defterlere kayıt edilmediği sorulmuş ve verilen cevapta —kaydedilmeden harici bir ortamda takip edildiği belirtilmiştir.” şeklinde değerlendirmeye yer verildiği görülmüştür.
TTK 64. maddesinde:’Her tacir ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde ekte edilen neticeleri bu kanuna göre açkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.
Aynı bilirkişi raporunda dava şirket hakkında; —- ışığında icra takibine —- kaydetmeyen mevcut alacak iddiasını ticari defterleri ile destekleyemediği, — defterlerin—– uygun olarak tutulmadığı, bu nedenle davacıya ait ticari defterlerin delil niteliğine haiz olmadığı ve davalı ticari defterlerinde yer alan aleyhe hususlan kabul etmek durumunda olacağı anlaşılmaktadır.” şeklinde değerlendirmelerde bulunulduğu görülmüştür.
28/09/2020 tarihli bilirkişi raporunun —- yevmiye defteri kapanış tasdiklerinin gerçekleştirilmediği tespit edilmiştir.—- — tarafından düzenlenen—–havale tarihli Bilirkişi Raporu —- defteri kapanış tasdiklerinin yaptırılmamış olduğu, davacı şirketin uyuşmazlığa ilişkin faturaların yasal defterlere kaydının yapıldığı, faturaların açık fatura olarak kesildiği ve bu defter kayıtlarına göre davacının davalıdan 11.329,77.-TL alacaklı olduğu, ancak davalı şirketin de adına kesilen faturaları yasal defterlerine işlemiş olduğu ancak yapılan ödemeler ile davalı şirket defterlerine göre davalı şirketin davacı şirkete toplamda—- tespit edilmiştir.
Türk Ticaret Kanununa göre her tacir tutmakla yükümlü olduğu defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerini yaptırmak zorundadır aksi taktirde kapanışı —dayanamaz. Dava konusu olayda, her iki taraf tacir — tasdiklerinin yapılmış olmasına rağmen kapanış tasdiklerinin yapılmamış olması dikkate alındığında, defterlerin delil olarak değerlendirilmesi yasa gereği mümkün değildir.” şeklindeki açıklamalarının ışığı altında davacı yanın tacir olarak tutmakla yükümlü olduğu defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerini yaptırmak zorunda olduğu, kapanışı yapılmayan defterlere delil olarak dayanamayacağı, bilirkişi tarafından yapılan incelemede davacının 2011 yılına ait yevmiye defteri kapanış tasdiklerinin gerçekleştirilmediği, böylece davacı taraf tacir olup şirket defterlerinin açılış tasdiklerinin yapılmış olmasına rağmen kapanış tasdiklerinin yapılmamış olması dikkate alındığında, davacı şirket defterlerin delil olarak değerlendirilmesi yasa gereği mümkün olmamıştır.
Sonuç olarak, davacıya— haiz olmadığı, davacının alacak iddiasına konu icra takibinde belirtilen alacağa yönelik davalı tarafın dava —– ödemeye ilişkin belgeleri sunduğu, davacının ticari defter ve kayıtlarının eksik ve / veya hatalı olduğu anlaşılmakla ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerektiği nazara alınarak davacı tarafın —- sayılı icra dosyası hakkındaki itirazın iptali davasının miktar bakımından istinaf yolu açık olmak üzere reddine karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davacı taraf alacak iddiasının kanıtlayamadığı sabit ise de davanın kötüniyetle açıldığının da sabit olmaması nedeniyle davalı yanın kötü niyet tazminatı isteminin reddi gerektiği anlaşılmakla koşulları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir. —-
Bilindiği üzere —- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 179 ve 195. maddelerine göre Yargıtay kararlarında; dava veya cevap dilekçesinde yemin delili açıkça belirtilmiş veya taraf delil dilekçelerinde belirtilen delillerin yanında eğer “diğer deliller, ve sair deliller, tüm kanuni deliller” gibi bazı ifadeler kullanmışsa bu ifadelerin içine “yemin” delilinin de gireceğinden, hakimin yemini hatırlatması gerektiği ifade edilmekteydi.—– tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda ise mahkeme hakiminin yemin teklif etmek isteyip istemediğini taraflardan birisine hatırlatmak ödevi olduğunu gösteren bir hüküm bulunmamaktadır. Medeni usul hukukumuza —- ilkesidir. 6100 sayılı HMK’nin 24. maddesine göre; —- olmaksızın kendiliğinden bir davayı inceleyemez ve karara bağlayamaz. Hiç kimse, kanunda açıkça belirtilmedikçe kendi lehine olan bir davayı açmaya veya hakkını talep etmeye zorlanamaz.” Mahkemeler, özel hukuka ilişkin bir uyuşmazlığı kendiliğinden çözmeye çalışamazlar. Taraf iradesine öncelik verilmesi ve tarafın talebinin esas alınması sadece davanın açılmasında değil, yargılama sırasında taraflara ait bir çok usul işleminde de kendisini gösterir. Yine HMK’nin 119/e, f ve ğ bendleri ile HMK’nin 129/d, e ve f bentlerinde tarafların açık bir şekilde talep sonuçlarının, iddia ve savunmaları ile iddialarının ve savunmalarının dayanağı olan bütün vakıaları sıra numarası altında açık özetlerinin ve delillerinin nelerden ibaret olduğunun belirtilmesini zorunlu kılmaktadır. HMK’nin 25. maddesinde ise ‘taraflarca getirilme ilkesi’ kabul edilmiştir. Bu ilke gereğince kural olarak Hakim, kendiliğinden taraflarca ileri sürülmemiş vakıaları araştıramaz, dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz. Bu—— olarak tarafların ileri sürmediği vakıaları ve belirli bir delili kendiliğinden araştıramaz ve taraflara hatırlatamaz. —– dava dilekçesi ile açıkça ‘yemin’ deliline dayanmadığı, dava dilekçesinde “—-bulunduğu, yargılama aşamalarında yemin deliline dayanıldığına ilişkin bir beyanın da bulunmadığı anlaşılmakla dosya —- dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller — davacıya yemin delili hatırlatılmamıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının itirazın iptali davasının REDDİNE,
2-Davalı tarafından talep edilen kötü niyet tazimatının yasal şartları oluşmadığından talebinin REDDİNE,
3-Alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 2.188,85 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.129,55‬ TL harcın davacıya İADESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı tarafından yatırılan 100,00 TL gider avansından kalan 90,50 TL’ nin mahsubu ile harcanan 9,5‬0 TL’ nin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,
7-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiği için karar tarihinde yürürlükte ——- —– vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.