Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/790 E. 2022/566 K. 28.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/790
KARAR NO : 2022/566

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 28/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında bir ——— —- satışı ve hizmetlerin gerçekleştirilmesi yönünde ticari ilişki kurulduğunu; bu çerçevede tüm satış ve hizmetlerin faturalandırılarak davalıya teslim edildiğini; taraflar——– tarihli cari hesap mutabakatı bulunduğunu; bu kapsamda davalının ——— borçlu olduğunu kabul ettiğini; bu mutabakattan sonra müvekkiline hiçbir ödeme yapılmadığı, bunun üzerine ——- ihtarname keşide edildiğini; olumlu bir sonuç çıkmaması üzerine ———takip başlatıldığını; davalının haksız olarak itiraz ettiğinden bahisle, iptalini, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen dava dosyasına herhangi bir cevap vermediği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava taraflar arasında mal satımından kaynaklı olarak cari hesap ilişkisinden kaynaklı başlatılan icra takibine vaki davalının itirazının iptali istemine ilişkindir. Davacı tarafından davalı aleyhine————- dosyasında icra takibine girişilmiş, davalının —– tarihli itirazı ile takip durmuş, duran takibin devamını sağlamak için eldeki bu dava —- ikame edilmiştir.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış dosya alanında uzman bilirkişiye tevdii edilmiştir. Bilirkişi heyeti kök raporunda özetle davacının usul ve yasaya uygun olarak tutulmuş ticari defter ve kayıtlarına göre icra takip tarihi itibarı ile davacının davalıdan——olduğunu, davalı şirkete—— tarafından kayyım atanması nedeni ile bu kişilere tebligat yapılıp yapılmaması hususundaki takdirin mahkemeye ait olduğunu belirtmiştir. Mahkememizce —– yapılmış——tarihli dilekçe ile davalı şirkete ——- dosyasından kayyım atandığını, davalı şirketin —— bağımsız olarak tüzel kişiliğinin devam ettiğini, davalı şirketin —- bağımsız olarak hak ve alacaklarına sahip, borçlarından da sorumlu olduğunu belirtmiştir. Davacı icra takibine cari hesap mutabakatı başlıklı belge ile icra takibi başlatmıştır. Bu belgenin tanzim tarihi şirkete kayyım atanma tarihinden sonrasına ait olduğundan bu belgeyi kimin —– cari hesap mutabakatını imzalayan ——şirket çalışanı olan ——, temsil ve ilzama yetkisiz olduğu bilgisi verilmiştir. Cari hesap mutabakatı başlıklı belgeye bu nedenle itibar edilmemiştir. Öte yandan esasen taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi de olmadığı görülmüştür.
Davalı şirket hakkındaki —— denetimi tedbiri kaldırıldığından şirket sahiplerine iade edilmiştir. Mahkememizce davalı şirketin de ticari defter ve kayıtları incelenmiş bu hususta alınan ——- bilirkişi heyeti raporunda belirtildiği üzere davalının kendi ticari defter ve belgelerinde icra takip tarihi itibarı ile davacıya —— borçlu göründüğü tespit edilmiştir. Davacının icra takip tarihinde davalıdan takipteki meblağ kadar alacaklı olduğu hususu hem davacı hem de davalı ticari defter ve belgelerinden anlaşılmıştır.
—– sayılı ilamında da açıklandığı üzere; genel bir kavram olarak ——- hesaplanabilir alacaktır”—- alacaktan söz edilebilmesi için; ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek durumda olması gerekir. Bu koşullar yoksa, likit bir alacaktan söz edilemez—– aranan “borçlunun, talep edilen alacağı veya alacağın bütün unsurlarını bilmesi veya bilmek (kolayca hesap edebilmek) durumunda olması; bu bağlamda alacağın miktarının belirlenmesi için tarafların ayrıca mutabakata varmasına (anlaşmasına) veya mahkemenin tayin edeceği bilirkişi eliyle bir değerlendirme yapılmasına ihtiyaç bulunmaması, diğer bir anlatımla borçlunun, yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması” ölçütü birçok tartışmayı sona erdirmekle beraber, bir davada bilirkişi incelemesine gidilmesinin, alacağın likit olup olmadığı ile ilgili başlı başına bir kıstas olarak kabul edilmesi de doğru değildir. Çünkü mahkeme uygulamasında “hesap işi”, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerden olduğundan borçlunun, kendi başına hesaplayabilecek durumda olduğu asıl alacak ve temerrüt faizine itiraz etmesi halinde, mahkemenin, alacaklının alacağının miktarını, bizzat tespit etmeyip bilirkişi vasıtasıyla belirleyeceğinden, likit olan bir alacağın sırf bilirkişi incelemesi yapıldığı gerekçesi ile likit sayılmaması doğru olmayacaktır. (———Sayılı ilamı, benzer gerekçeler için———Somut olayda Alacak likit ve davalı itirazında haksızdır. Nitekim davacıya yapması gereken ödeme davalı yanca belirlenebilir durumdadır.Alacak miktarı da davalının ticari defterlerinde kayıtlıdır. Bu nedenle icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
—–Sayılı ilamında “…Buna göre, mahkemece harcın, dava tarihindeki kur karşılığı —- karar tarihindeki nispi harç oranına göre alınması, yine davacı yararına kabul olunan kısmın dava tarihindeki kur karşılığı —-üzerinden karar tarihindeki tarifeye göre,davacı yararına nispi vekâlet ücreti tayini gerekirken fazla ilâm harcı ve kabul olunan kısım için davacı yararına fazla vekâlet ücreti tayini usul ve yasaya aykırı olup..” belirtmiştir. Dava tarihi — olup davada talep edilen toplam alacak —- Dava tarihi olan —– tarihinde bir gün önceki ——-. Harç ve vekalet ücreti bu rakama göre belirlenmiştir.
Tüm bu anlatılan nedenlerden ötürü davanın kabulüne karar verilmiş, likit asıl alacağa vaki haksız itiraz nedeni ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-DAVANIN KABULÜNE;
a) Davalı tarafından—— sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin devamına,
b) Likit alacağa vaki haksız itiraz nedeniyle asıl alacak———— karşılığı üzerinden) % 20 oranında olmak üzere —— icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
c) Asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı Kanunun 4/a. maddesi gereğince —– vadeli mevduata uyguladığı en yüksek faiz oranının uygulanmak suretiyle faiz işletilmesine,
2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken —– alınan —- mahsubu ile bakiye kalan 78.183,32 TL harcın davalıdan tahsiliyle hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvuru harcı, 16.875,41 TL nispi harç olmak üzere toplam 16.911,31 TL harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 3.500,00 TL bilirkişi ücreti, 216,20 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.716,20 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı taraf yargılamada kendisini vekil marifetiyle temsil ettirmiş olmakla—– nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ÖDENMESİNE,
6-Kararın kesinleşmesi ve talep halinde HMK 333. maddesi gereği artan gider avansının yatıran taraflara İADESİNE,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle,—– nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar, oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.