Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/787 E. 2020/99 K. 06.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/787 Esas
KARAR NO : 2020/99

DAVA : İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/12/2018
KARAR TARİHİ : 06/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili 27/12/2018 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; keşidecisi——-vade tarihli çekin, dava dışı olan ciranta ——- tarafından müvekkiline araç satımına istinaden ciro edildiğini, akabinde, çekin tahsili için keşideci —- İstanbul Anadolu —. İcra Dairesi —-. Sayılı dosyasında ilamsız icra takibi başlatıldığını, başlatılan icra takibine dair ödeme emri davalıya —- tarihinde tebliğ edildiğini, akabinde davalı tarafın işbu takibe 15.03.2018 tarihinde haksız olarak itiraz etmiş olup, işbu itiraz nedeniyle icra takibinin durdurulduğunu, davalının haksız itirazının iptali ile borçlunun takip konusu borcu takip dosyasında belirtilen faiziyle ödemeye ve takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafın dosyaya herhangi bir cevap sunmadığı anlaşıldı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava süresinde bankaya ibraz edilmeyip kambiyo senedi vasfını yitiren çek dayanarak gösterilerek başlatılan ilamsız takipte ödeme emrine yapılan itirazın iptali davasıdır.İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.Davalı borçlunun 15/03/2018 tarihinde ödeme emrine itiraz ettiği görülmüştür.Her ne kadar takip talebinin borçluya tebliğine ilişkin tebligat mazbatası dosyada bulunmasa da takip tarihinin 12/03/2018,itiraz tarihinin ise 15/03/2018 olduğu görülmekle itirazın süresinde olduğu anlaşılmıştır.
Davacının çeki ciro yoluyla iktisap ettiği ve davalının ise çekin keşidecisi olduğu anlaşılmıştır.
Kural olarak çek yasal süresinde ibraz edilmediği takdirde TTK 808. Madde gereğince hamil, kambiyo hukukuna dayalı müracaat hakkını kaybeder. Bu durumda müracaat hakkını yitiren hamilin alacağına kavuşabilmesi için aralarında temel ilişki bulunan keşideciye yada cirantaya karşı çeke yazılı delil başlangıcı olarak dayanmak suretiyle dava açması gerekecek, yada TTK 818. madde atfıyla çeklerde uygulanması gereken 732. Madde uyarınca sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda keşideciden alacağını talep etmesi gerekecektir.
Çeki ciro yolu ile devralan davacı hamil ile davalı keşideci arasında temel ilişki bulunmayıp, alacağını ancak TTK 732. madde çerçevesinde tahsil edebileceği değerlendirilmiştirDavacı dava dilekçesinde açıkça belirtmemiş olsa da HMK 25. 26. Maddeler ve 33. madde hükümleri karşılaştırıldığında, hakim bir davada sadece tarafların ileri sürdükleri maddi vakalar ve netice-i taleple bağlı, dayandıkları kanun hükümleriyle ve onların tavsifleriyle bağlı olmadığı ve kanunları resen uygulayarak talepleri karara bağlamakla mükelleftir. Davanın hukuki sebebini belirleme, mahkemenin görevidir.TTK 732. madde gereği davanın hukuki nedeni sebepsiz zenginleşme olarak değerlendirilmiştir.Kıymetli evraktan kaynaklanan sebepsiz zenginleşme davalarında ispat yükü çeki düzenleyen keşidecide olup,davalının sebepsiz zenginleşmediğini ispat etmesi gerekmektedir.TTK 732/1. madde gereği keşidecinin süresinde ibraz edilmeyen çeki lehdara vermek suretiyle borçlandığı, borcunu ödememe durumunda hamilin zararına sebepsiz zenginleştiği kabul edilecektir.Dosya kapsamı incelendiğinde davalı keşidecinin davaya cevap vermediği görülmekle sebepsiz zenginleşmediğini ispat edemedği anlaşılmıştır.
Alacağın likit olması konusunu Yargıtay Genel Kurulu —– Numaralı kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır.Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek,alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.Dava konusunun süresinde bankaya ibraz edilmeyip kambiyo senedi vasfını kaybeden çek olduğu göz önüne alındığında alacak miktarının belirli ve likit olduğu kabul edilerek icra-inkar tazminatına hükmedilmiştir.
Her ne kadar kısa kararda davanın kısmen kabulüne denilmişse de dava ,kabul edilen miktar olan 65.000,00 TL üzerinden açılmış olup tam kabul yapılmıştır. Kısa kararın yazıldığı duruşma sırasında iş bu hatanın sehven yapıldığı ,kısa kararda fazlaya ilişkin talebin reddine ilişkin herhangi bir hükmün olmamasından da sehven yapılan hatanın açık olduğu görülmektedir.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile İstanbul Anadolu —–. İcra Müdürlüğünün —- esas sayılı takip dosyasına davalının yaptığı itirazın asıl alacak miktarı olan 65.000,00 TL üzerinden iptali ile takibin kabul edilen miktar olan 65.000,00 TL üzerinden devamına,
2-Asıl alacak miktarı olan 65.000,00 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca davanın kabul edilen 65.000,00 TL lik kısım yönünden alınması gereken 4.440,15 TL harçtan peşin alınan 769,49 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.670,66 TL karar harcının davalıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan 769,49 TL harç ve 19,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 788,96 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan ——-.Tarifesinin 13/2.maddesi uyarınca 9.250,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair; gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.