Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/770 E. 2020/40 K. 28.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/770 Esas
KARAR NO: 2020/40
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/12/2018
KARAR TARİHİ: 28/01/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili ———– harç tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin———————— Seri No’lu faturalardan kaynaklanan ticari alacağının tahsili amacıyla davalı/borçlu aleyhine———————İcra Müdürlüğil’nün ————Esas sayılı icra dosyasıyla ilamsız icra takibine başlattığını, bunun üzerine borçlu şirket böyle bir borcu bulunmadığını belirterek borca itiraz ettiği ve takibin durduğunu, borçlu-davalışirket, müvekkilden birkaç otomobilin mekanik ve kilometre bakımı, onarımı ve parça değişimi ile ilgili hizmet talep ettiğini, taraflar bu hizmetin yerine getirilmesi hususunda anlaştığını, talep edilen bu hizmetin yerine getirilmesi için müvekkili tarafından faturalarda belirtilen malların, davalı-borçlu şirket tarafından bakım, onarım ve parça değişimi yapılmasını talep ettiği araçlara montesini yaparak faturada belirtilen malların teslimi ve taraflar arasında verilmesi anlaşılan hizmet borcunu yerine getiridiğini, müvekkilinin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmiş olmasına rağmen borçlu şirket tarafından teslim edilen bu mallara ve yerine getirilen hizmete yönelik herhangi bir ödeme yapmadığını, buna rağmen davalı şirketin bahse konu icra takibine yapmış olduğu böyle bir borcun olmadığını ve borca, faizine, ferilerine ve tüm takibi kabul etmediklerine dair itirazın haksız olduğunu, belirtilen sebeplerle borcunu ödemeyerek müvekkiline zarara uğratan davalının itirazının iptali ile beraber yaptığı itiraz sebebiyle icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından hesap mutabakatı yapılamamış olması nedeniyle hak kaybı yaşamamak adına borca itiraz edildiğini, davacı-alacaklı ile anlaşma ihtimallerinin bulunduğunu, bu nedenle kötü niyetten söz edilemeyeceğini, davacının sair aleyhe iddialarına külliyen itiraz ettiklerini, anlaşma için taraflarına duruşma gününe kadar süre verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava faturaya dayalı takipte ödeme emrine yapılan itirazın iptali davasıdır.İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.İcra dosyası incelendiğinde ödeme emrinin ——— tarihinde tebliğ edildiği,ödeme emrine itirazın yasal süresi içerisinde ——– tarihinde yapıldığı anlaşılmıştır.
——-tarihli ara karar ile dosyanın seçilecen bir mali müşavir bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve ———- tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.Bilirkişi raporunda özetle ” takibe konu faturaların usulüne uygun tutulmuş davacı ve davalı ticari defterlerine işlendiği,davacı şirket defterlerinde ———— tarihinde davalı tarafından yapılmış ——— TL ödeme kaydı bulunduğu ,davacı ve davalı ticari defterlerinin birbiriyle uyumlu olduğu ve her iki tarafın da ticari defterlerine göre davacı şirketin ——- Tl alacaklı olduğu” denilmiştir.
Ticari defterlerin delil olması 6100 sayılı HMK’nın 222.maddesinde düzenlenmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 222/2 ve 3. Fıkraları şu şekildedir :” Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” İlgili kanun maddelerine göre kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun tutulan ticari defterlerde yer alan kayıtlar birbirini doğruluyor ise davacı lehine delil teşkil edecektir.Tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde ,takibe konu faturaların her iki tarafın da ticari defterlerinde yer aldığı ,alacak-borç bakiyesinin farklılık arz etmediği tespit edilmiştir.Alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davacı tarafın faturaya konu hizmeti davalıya sunduğu ve alacak miktarının ———- TL olduğu anlaşılmıştır.Davacının dava açılmadan önce davalıyı temerrüde düşürmediği anlaşılmakla işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmiştir.
İcra-İnkar tazminatı İİK 67/2 maddesinde “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.Buna göre icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için :1) Geçerli bir ilamsız icra takibinin bulunması gerekir,2) Borçlu süresi içinde ödeme emrine itiraz etmiş olmalıdır 3)Süresi içinde açılmış bir itirazın iptali davası olmalıdır 4) İcra inkar tazminatı talep edilmiş olmalıdır 5)Borçlunun icra dairesine yapmış olduğu itirazında haksız olması gerekir 6)Alacak likit olmalıdır.
Alacağın likit olması konusunu —————Kurulu ,—— E. ve———K. Numaralı kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır.Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek,alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.Davalı taraf vermiş olduğu cevap dilekçesinde alacak miktarı konusunda davacı tarafla anlaşmazlık olduğu,taraflar arasında hesap mutabakatı yapılmadığı için alacak-borç miktarının belirli olmadığını dile getirmiştir.Alınan bilirkişi raporu sonrasında davacı tarafın ticari defterlerinde ,davalı tarafından yapılmış ———- TL ödemenin yer aldığı görülmüştür.Yapılan inceleme sonucunda taraflar arasındaki alacak-borç miktarının belirli olmadığı anlaşılmakla icra-inkar tazminatının reddine karar verilmiştir.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarı açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile ———-İcra Müdürlüğünün —— E.sayılı dosyasına yapılan itirazın ——– TL asıl alacak yönünden iptaline, işlemiş faize ilişkin talebin ve fazlaya ilişkin talebinin reddine,
2- Alacak belirli olmadığından icra inkar tazminatının reddine,
3-Harçlar yasası uyarınca davanın kabul edilen 15.894,60 TL lik kısım yönünden alınması gereken 1.085,76 TL harçtan peşin alınan 205,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 880,51 TL karar harcının davalıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
4- Harçlar yasası uyarınca davacı tarafından yatırılan 205,25 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 3.400,00 -TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 1.099,27 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yapılan toplam 800 TL bilirkişi ücreti ve 96,05 TL posta gideri olmak üzere toplam 896,05 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre belirlenen 838,08 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geri kalan bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına, kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3-Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, ————— Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı.28/01/2020