Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/77 E. 2019/764 K. 31.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2018/77
KARAR NO:2019/764
DAVA: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:18/12/2018
KARAR TARİHİ:31/10/2019
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelenmesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkil banka ile —- ile imzalanan protokol kapsamında maaşını —-aracılığıyla alan—- emekliliklerine ve — çalışanlarına kredi kullandırılması yönünde kredi kullandırımlarında —– adına —- merkezi tarafından —- lik —– merkezi tarafından —-TL lik kredinin sahte kimlik ile başvuru yapan kişi/kişilere kullandırıldığının tespit edildiğini, —— adına kullandırılan kredilere ilişkin suç duyurusunda bulunulduğunu, davalı hakkında resmi belgede sahtecilik suçu ile dava açıldığını, davanın sonuçlanıp kararın —tarihinde kesinleştiğini, bu nedenlerle davalıdan müvekkil bankanın uğradığı —– TL tutarındaki zararın olay tarihinden itibaren bankaların ticari kredilere uyguladığı en yüksek faizi oranı uygulanmak suretiyle faizi ile birlikte tahsiline, müvekkil bankanın uğradığı —- TL tutarındaki zararın olay tarihinden itibaren bankaların ticari kredilere uyguladığı en yüksek ticari faizi oranı uygulanmak suretiyle faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asliye Ticaret Mahkemeleri, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevine giren ticari davaların çözümlendiği mahkemelerdir. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevine giren işler dışında kalan tüm uyuşmazlıklar Asliye Hukuk Mahkemesince çözümlenir. Hangi davaların ticari dava olduğu 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde sayılmıştır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 4. maddesi ve 5/2. maddesiyle özel yasalarda hangi davaların ticari dava olduğu açıkça yazılmıştır. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın ticari nitelikte olduğu kabul edilen davalardır. Nispi ticari davalar ise her iki taraf için ticari sayılan konulardan doğan davalardır. Nispi ticari davadan söz edebilmek için iki koşulun bir arada olması gerekir. Birinci koşul her iki tarafın da tacir olması, ikinci koşul ise davaya konu uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesi ile ilgili olmasıdır ———
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Dava Şartları başlıklı 114/(1)-c maddesine göre mahkemenin görevli olması dava şartlarındandır, aynı kanunun 115 maddesine göre de mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır, mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
Eldeki dosya incelendiğinde ,davacı,davalının Gebze 2.Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılamadan da anlaşılacağı üzere sahte kimlikle müvekkili bankadan kredi kullandığı,sahte belge düzenleyerek kredi kullandırılması sebebiyle müvekkili bankanın zarara uğradığı bahsiyle eldeki davayı davalıya husumet atfederek açmış bulunmaktadır.Görev hususunun irdelenmesi amacıyla öncelikle davanın mutlak ticari dava olup olmadığı hususunu irdelemek gerekmektedir.Davacı vekilinin dava dilekçesinde belirttiği hususlar göz önüne alındığında ,davalının sahte kimlik düzenlediğinin ve kullanılan kredilerin bu surette temin edildiğinin belirtildiği görülmektedir.Talep ise sahte kimlik nedeniyle kredi kullanımı sebebiyle haksız fiile dayanmaktadır.Davalının sahte kimlik ile 3.şahıslar adına kredi kullandığı ileri sürülmüştür.Dolayısıyla davalı ile davacı arasında geçerli bir bankacılık işlemi bulunmamaktadır.Sahte belge kullanımı iddiası göz önüne alındığında davalı ile davacı arasında geçerli bir kredi sözleşmesinden bahsedilemeyecektir. Davalının gerçek kimliği ile kullandığı geçerli bir kredi sözleşmesinin bulunması ve kredi sözleşmesinin akabinde usulsüzlük sebebiyle zarar iddiası bulunması halinde geçerli bir davalı ile davacı arasında bankacılık işleminden söz edilecektir.Ancak uyuşmazlığın gerçek kimlik kullanılarak akdedilen kredi sözleşmesinden kaynaklanmadığı anlaşılmıştır.Yukarıda belirtilen gerekçeler göz önüne alındığında ,geçerli bir bankacılık işlemi bulunmadığından davanın mutlak ticari dava olmadığı anlaşılmıştır.
Bir davanın nispi ticari dava olması için hem iki tarafın tacir olması hem de aralarındaki uyuşmazlığın ticari işletmelerinin ticari işlerinden doğması gerekmektedir.Uyuşmazlığın, davalının sahte kimlik düzenleyerek kredi kullanımı sebebiyle bankanın zarara uğramasından kaynaklandığı gözetildiğinde davalının ticari işletmesinden kaynaklanan bir ticari işin mevcut olmadığı şüphesizdir.Bu nedenle davanın nispi ticari dava olmadığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin değerlendirilmesine göre, dava konusu uyuşmazlığın 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında mutlak ticari dava veya nisbi ticari dava olmaması ve davacının tacir olmaması sebebiyle görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan mahkememizin görevsizliğine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Davanın HMK 114/1-c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olması ile ilgili dava şartı yokluğu sebebiyle HMK 115/2. Maddesi gereğince USULDEN REDDİNE,
3-HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşme tarihinden itibaren taraflardan birinin 2 hafta içerisinde mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli NÖBETÇİ İSTANBUL ANADOLU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
4-Aksi taktirde davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
5-HMK 331/2. Maddesi uyarınca yargılama giderleri hakkında görevli mahkemece KARAR VERİLMESİNE,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 31/10/2019