Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/765 E. 2020/287 K. 23.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/765 Esas
KARAR NO: 2020/287
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/12/2018
KARAR TARİHİ: 23/06/2020
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Taraflar arası ticari ilişki neticesinde davalı yanın davacı yana cari hesap borcunun bulunduğunu, davalı yan tarafından yükümlülüklerinin yerine getirilmediğini ve bu borcun ödenmemesi üzerine alacağın tahsili amacı ile icra takibi başlatıldığını, davalının haksız ve kötü niyetli itirazı ile takibin durdurulduğunu, bu nedenle davalarının kabulüne, borçlunun itirazının iptaline, takibin ——– asıl alacak üzerinden devamına, davalının; alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekâletin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini” talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı yan tarafından açılan davaya karşılık dava dosyasına cevap dilekçesi sunmadığı görüldü.
DELİLLER:
—— İcra Müdürlüğü’nün —-Sayılı Dosyası, Cari hesap ekstresi ve Faturaların sunulu olduğu görülmüştür.
SMMM uzmanı bilirkişi ile nitelikli hesap uzmanı bilirkişiden oluşan heyet tarafından düzenlenen ——– tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı şirketin takip tarihi itibariyle davalı şirketten —- alacaklı olduğununun beyan edildiği görülmüştür.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
“…davalı-borçlunun icra dairesinin yetkisine itiraz ettiği ancak itirazında yetkili icra dairesinin neresi olduğunun beyan edilmediği bu haliyle yapılan yetki itirazının geçersiz olduğu böylece icranın yetkisinin kesinleştiği sabit olup.—————– ilamında da bahsedildiği üzere davalı borçlu her ne kadar icra dairesinin yetkisine itiraz etmişse de hangi icra dairesinin yetkili olduğunu açıkça belirtmediğinden icra dairesinin yetkisinin kesinleştiği, huzurdaki davada da herhangi bir yetki itirazının bulunmadığı, bu haliyle ikame edilen davanın mahkememiz yetki ve görev alanına girdiği görülmüştür.
Ticari defterlerin sahibi lehine olması için HMK m. 222/2’de öngörülen şartlar; defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olması, defterlerin açılış ve kapanış onaylarının yaptırılmış olması ve ticari defterlerin birbirini doğrulamış olması gerekmektedir.
——————— sayılı kararında, “Davacı tarafından delil olarak dayanılan ticari defter ve kayıtlara ilişkin alınan bilirkişi raporu ve ek raporundan, davacının ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin mevcut olmayıp usulüne uygun tutulmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca mali müşavir bilirkişi raporu ve ek raporunda cari hesaplarındaki borç bakiyesinin davalı şirkete ait olduğunun davacı defterlerinden tespitinin mümkün olmadığı belirtmiştir. Bu durumda mahkemece davacı tarafça takip dayanağı faturalardaki işlerin yapılıp teslim edildiği kanıtlanamadığı, davacının ticari defterlerinin eksiksiz ve usulüne uygun tutulmamış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamamış olması sebebiyle, 6100 sayılı HMK’ nın 222/2-3 maddeleri gereğince davacının lehine delil olamayacağı gibi bu haliyle dahi alacağın varlığını ispata yeterli olmadığı anlaşıldığından ispat edilemeyen davanın reddine, kabul şekli itibariyle de ————- bozulması uygun görülmüştür” şeklinde hüküm tesis ederek, birbirlerini doğrulamayan ticari defterlerin, sahibi lehine delil olması tek başına yeterli olmayacağı belirtilmiştir.
—————— kararında, dayanak belgeleri olmaksızın davacının defter kayıtlarının esas alınmayacağını, “ Dava, cari hesaptan doğan alacağın tahsili istemine ilişkin alacak davası olup, ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacıdadır. Davacı önce icra takibine, sonra iş bu davaya konu ettiği alacağın varlığını usulüne uygun delillerle kanıtlamalıdır. Tek yanlı olarak düzenlenen ve dayanakları bilirkişi raporundan anlaşılamayan davacının kendi ticari defter kayıtları esas alınarak, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir” şeklinde belirtmiştir.
Somut olayda; davacı, davalıdan olan alacağının tahsili amacıyla ——- İcra Dairesinin———– sayılı icra takip dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlattığı, davalının itirazı ile icra takibinin durmuş olduğu, davacı tarafın itirazın iptali talebiyle mahkememizde süresi içerisinde huzurdaki davayı ikame etmiş olduğu, yapılan yargılama sırasında davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesinde ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun olarak yapıldığı, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan ——- alacaklı olduğunun tespit edildiği, davalı tarafın verilen kesin süreye rağmen süresi içerisinde ticari defter ve kayıtlarını mahkememize sunmamış olduğu görülmüştür.
Ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak değerlendirilebilmesi için defterlerin usulüne uygun olarak açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılmış olması ve ayrıca dayanak belgeleri ile birlikte bir bütünlük teşkil etmesi ve faturaların yanında teslim belgelerinin de bulunması gerekmektedir. Bu haliyle; davacının faturaya konu malın teslim edildiği/hizmetin yerine getirildiğini usulüne uygun delillerle ispatlaması gerekir. Fatura beraberinde malların teslimini göstermek için fatura beraberinde kullanılan sevk irsaliyesinin davalı tarafça imzalanması, davacının malları davalıya teslim ettiğini ve dolayısıyla taraflar arasında sevk irsaliyesi ile teslim edilen fatura konusu ürünlerin yapım ve satışına ilişkin bir ticari ilişki olduğunu ortaya koymaktadır.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının ticari defter ve kayıtlarının incelenmesinde davalı taraf adına muhtelif tarih ve bedelli faturalar düzenlendiği, iş bu faturalara ilişkin kısmen yapılmış tahsilatların bulunduğu, davacı tarafça bilirkişi incelemesine sunulan sevk irsaliyelerinin davalı tarafça imzalanmış olduğu, bu durumun fatura konusu malların davalıya teslim edildiğinin göstergesi olduğu, bu haliyle davacı tarafça alacak ve teslim olgusunun ispat edilmiş olduğu, davalı tarafça bilirkişi raporuna yönelik herhangi bir itirazın dosyaya sunulmadığı anlaşılmakla davacı tarafın icra takip tarihi itibariyle davalıdan toplam ——— alacaklı olduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne ve alacağın faturaya dayalı likit alacak olması nedeniyle icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE; davalı tarafından —— İcra Dairesinin —– sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın ———— asıl alacak yönünden iptaline, takibin bu şekilde devamına, fazlaya dair istemin reddine,
2-Davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından asıl alacak olan ——L üzerinden % 20 oranında olmak üzere 3.340,57-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca davanın kabul edilen 16.702,88 TL lik kısım yönünden alınması gereken 1140,91 TL harçtan peşin alınan 196,57 TL harcın mahsubu ile bakiye 944,34 TL karar harcının davalıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından yatırılan 196,57 TL harç ve 1950,00 TL bilirkişi ücreti ve 123,40 TL posta gideri olmak üzere toplam 2073,40 TL yargılama giderinin kabul red oranına göre 1.952,55 TL’lik kısmının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan A.A.Ü.Tarifesinin 13/2. maddesi uyarınca 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/06/2020