Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/731 E. 2021/639 K. 15.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/731
KARAR NO: 2021/639
DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ: 27/12/2018
KARAR TARİHİ: 15/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı dava dilekçesinde özetle; dava dışı —- tarihleri arasında geçerli olmak üzere —- edildiğini, dava dışı —-makinesi sattığını, —– nakliyesi işini —-üstlendiğini, — makinelerin satıcı şirketin — alınarak—- davalı —-taşıma sözleşmesinin yapıldığını——- tarihinde —yüklenerek alıcıya teslim edilmek üzere yola çıktığını, —— sevk ve idare eden sürücü —- — seyir halinde iken yoldan çıkmak ve yan yatmak suretiyle tek taraflı trafik kazası yaptığını, kaza sonrasında sürücüye trafik cezasının kesildiğini, yani kazanın davalı —-sürücüsünün ağır kusurlu davranışı sonucu meydana geldiğini, kaza nedeniyle taşıma konusu makinelerin çok büyük hasara uğradığı, hasarlı bir şekilde başka bir nakliyeciye aktarılarak alıcıya teslim edildiğini, —- hasar talep yazısı gönderilerek makinelerin fatura bedelleri olan ——- tutarında tazminat talebinde bulunulduğu, poliçe nedeniyle ödenmesi gereken miktarın —- tespit edildiğini, davacı yan tarafından sigortalıya ödeme yapıldığını ve bu tutarın davalı—- talep edildiğini, fakat davalı —- yana herhangi bir ödemede bulunulmadığını, davalılar arasında sorumluluk sigortası olduğunu, davalı — sigortacısı olduğunu, bu sebeple davacı yanın davalı— konusunda görüşme yaptığını fakat sonuç alamadığını, davalı —-tarafından da davacı yana herhangi bir ödemenin yapılmadığını, meydana gelen zarara davalı —- davranışının sebep olduğu, bu nedenle müvekkili şirket tarafından —– istinaden sigortalıya ödenen —- tutarındaki tazminatın faiziyle birlikte —edilmesi istemiyle icra takibi başlatıldığını ancak davalıların haksız itirazları nedeniyle takibin durduğunu; davalarının kabulü ile—-Esas sayılı icra takibine davalılar tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamını, takip miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı borçlular aleyhine hükmedilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı —- vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davalı ——– sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, davalı —-sorumlu tutulabilmesi için, hasarın davalı —-tarafından tanzim edilen poliçenin teminatı kapsamına girdiğinin ispat edilmesinin gerektiğini ve bu hususun davacı yan tarafından ispat edilemediğini, taraflar arasındaki uyuşmazlığın —- kapsamında değerlendirilmesinin gerektiğini ve —-hesaplanmasının gerektiğini, dava konusu hasara ilişkin —–dava konusu emtialarda meydana gelen hasar tutarının — olduğunun tespit edildiğini, davacı yana bu tutarda ödeme yapılmasının teklif edildiğini, fakat davacı yanın bu tutarı kabul etmediğini, belirtilen — – göre hasar tutarının — tutarında olduğuna ilişkin tespit karşısında, davacı tarafın —- tutarındaki dava konusu talebinin haksız, fahiş ve gerçek zarar miktarını yansıtmadığını, poliçe teminat kapsamında olmayan haksız ve mesnetsiz taleplerin reddi ile red sebepli vekalet ücretinin davacı aleyhine lehlerine takdir edilmesini talep etmiştir.
Davalı —– cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin talep edilen tutardan sorumlu olmadığını, davacı tarafından müvekkili şirketin —- istihdam edenin sorumluluğuna göre talep edilen tutardan sorumlu olduğunun belirtildiğini, müvekkili şirketin tüm dikkat ve özeni göstermiş olmasına rağmen hasara neden olan kazanın önlenemez şekilde meydana geldiğinden müvekkili şirketin sorumluluğunun kalktığını, bu nedenle davacı tarafından dava dışı sigortalısına ödenen tutarın müvekkili şirketten tahsilinin hukuken mümkün olmadığını, tüm yükümlülüklerin yerine getirildiğini, müvekkili şirketin istihdam ettiği araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu tutulabileceğini, davacı tarafından sunulan kusura ilişkin belgelerin müvekkiline tebliğ edilmediğini, taşınan malların hasara uğramasının iş bu kazadan kaynaklanıp kaynaklanmadığının ispata muhtaç olduğunu ve davacı tarafından herhangi bir delilin sunulmadığını, davacı tarafın sigortalısı dava dışı—- alıcı firmaya ödeme yapıldığını, bu anlamda davacı yan sigortalısının zarara uğradığını gösterir herhangi bir delilin bulunmadığını, bu sebeple davacı sigortalısının zararının sabit olmadığını ve davacı tarafından yapılan ödemenin davalı —- hukuken mümkün olmadığını, bu kapsamda zarar miktarının —- maddeleri kapsamında taşıyıcının sorumlu tutulabileceği maksimum tutarın dikkate alınarak belirlenmesinin gerektiğini, diğer davalı —- tarafından yaptırılan hasar çalışmasında zarar tutarının — olarak tespit edildiğini ve davacı yan tarafından —– olarak ileri sürüldüğünü, bu tutarın fahiş olduğunu, davalı —- kusurlu ve sorumlu bulunması ihtimalinde, taşınan emtiaların diğer davalı —– teminatı altında olduğunu ve dava neticesinde hükmedilecek muhtemel alacağın davalı sigorta şirketinden tahsilinin gerektiğini, haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile davacının dava değerinin %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı yapmış olduğu ödemelerin tahsili amacı ile davalılar aleyhinde—- tarihinde icra takibine girişilmiş, davalı —- takip durmuştur. Eldeki bu dava icra takibinin devamını sağlamak amacı ile —- tarihinde açılmıştır. İcra takibinde borcun sebebi olarak—-kapsayan —- dava dışı —makinelerin satışına dair düzenlenen fatura, —- navlun bedeline ilişkin faturası gösterilmiştir.
Dava, — İtirazın İptali davasıdır. Dava konusu taşıma —- yapılmıştır. — uluslararası kara taşımalarına uygulanacak olan hükümleri düzenleyen uluslararası bir sözleşme olup —– tarihinde taraf olmuştur. — yerinin iki ayrı—– bunlardan en az birinin —- uygulanması gerekmektedir.
Dava dışı —-tarihli— mal karşılığı nakit ödemeli ——- satışını yaptığı ve taşıma işini yine dava dışı — firmaya verdiği, —- olduğu ve — davalı— verdiği, —fabrikasından sağlam şekilde aldığı—davalı—firmanın çalışanının tek taraflı yaptığı kaza nedeni ile yükün hasarlandığı, davacının —-dayanarak sigortalısı olan —– ödeme yaptığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış uzman bilirkişi heyetinden raporlar alınmıştır. —- tarihli bilirkişi heyeti raporu hesaplama yöntemi ve içerik itibarı ile denetime uygun bulunmamış, —- rapor alınmıştır.
Dava öncesi alınmış — bulunmakta olup davacı hasar miktarının —olarak tespit edilen rapora istinaden sigortalısına ödeme yapmıştır. Kazalı ——-olduğu görülmektedir. —- kullanılmamış sıfır makinalar olduğu—– çalışmasında ciddi etkilerinin olacağı,bu nedenle hasarlanan makinalardaki —– hayati önemde olduğu, hasara uğrayan bir kısım parçalar tamire uğrasa bile montaj sonrası teknik sorunların ortaya çıkabileceği ve sıfır durumdaki verimliliği göstermeyeceği anlaşılmıştır.
—- göre davalı—–zayi olan kısmın brüt ağırlığı ile hesap edilebilecektir. Hasarlı olan emtianın ağırlığı — olduğundan — teşkil etmektedir. Bur durumda sorumluluk üst sınırı —- hesaplanmaktadır. Meydana gelen hasar sonrası hesaplanan tazminat tutarı ise bu sınırın çok altında olduğu için davacının ödediği tazminatın rücuan tahsil talebinde hesaplanan gerçek zarar esas alınmıştır. Yukarıda ifade edildiği üzere emtiaların toplam fatura tutarları —-bedeli ve poliçedeki ——- —- tenzilinden sonra toplam hasar—-olarak hesaplanmaktadır. Makinaların sıfır bedellerinin —olduğu, hasarlı haldeki bedelinin —- olabileceği bilirkişi raporundan anlaşılmıştır.Hasarlanan makinalerın yukarıda bahsedilen özellikleri ve uğradıkları hasar dikkate alındığında — tarihli bilirkişi raporu ve dava öncesi alınmış olan —- katılmak mümkün olmamıştır.
Bilirkişi heyeti —raporunda taşınan emtianın —- satıldığı için satıcının deposunda yükleme sonrası malın mülkiyetinin alıcıya geçtiğini, mal üzerinde sigorta yaptırma yükümlülüğün alıcı —- olduğunu, malın mülkiyetinin bu firmada olduğunu, davacı sigorta şirketinin takipte dayandığı poliçenin meydana gelen rizikoya teminat sağlamadığını, bu kapsamda yapılan ödemenin hatır ödemesi vasfında olabileceğini , malı mülkiyetinde bulunduran alıcıya gerçek zarar karşılığı ödeme yapıldığının yada alıcıdan alınmış bir temliknamenin varlığı halinde davacının tazminat talebinde bulunabileceğini belirtmiştir.
Davacı yan rapora itiraz etmiş ekinde sigortalısı — firmasına yaptığı —- ibraz etmiştir.
—nolu ara karar ile “Davacı ve davalı vekilinin rapora vaki itirazının karşılanması, davacı vekilinin söz konusu poliçenin karayolunda yapılan—- faaliyetlerini de kapsadığı yolundaki itirazları, poliçe üzerinde ——- kısmında yazan —- ibarelerinin söz konusu poliçenin karayolunda yapılan taşımacılığa teminat sağlayıp sağlamadığının sigorta hukuku ve —— gereği yorumlanıp bu hususta ek rapor alınması için dosyanın bilirkişi heyetine tevdiine, ” gerekçeleri ile bilirkişi heyetinden ek rapor alınmıştır.
Dosyaya orjinali ve tercümesi sunulan swift mesajına göre davacının dava dışı sigortalısı ve akdi taşıyıcı konumunda olan —- tarihinde —- kazanacak şekilde hasar gören emtia üzerinde hak sahibi olan—- ödediği, bu tutarın kök raporda tespit edilen hasar sonrası sovtaj sonrası zarar tutarı olan bedele tekabül ettiği, davacının sigortalısının emtia üzerinde hak sahibi olan —zararı ödediği tespit edilmiştir. Davacı ile dava dışı sigortalısı arasındaki — olduğu ek raporda tespit edilmiştir. Yine bilirkişi heyeti kök raporunda söz konusu poliçenin meydana gelen rizikoya teminat sağlamadığı—- yolundaki hatalı görüşlerini ek raporda revize etmiştir.
Tüm dosya kapsamı denetime uygun bulunan — tarihli ek bilirkişi heyeti raporu bütün olarak değerlendirilmiş —- gereği davalı ve sigortalısının meydana gelen zararı belirlenen üst sorumluluk sınırı içinde tazminle yükümlü oldukları, —- davalı alt taşıyıcının sorumluluktan kurtuluş beyyinelerinden herhangi birine dayanamadığı, vaki zarardan sigortacısı ile müştereken sorumlu olduğu kanaatine varılmıştır. Davacı sigorta şirketinin tazminat talebini davalıya— tarihinde bildirdiği anlaşılmıştır. —- gereği ödeme isteğinin yazılı olarak taşıyıcıya gönderildiği tarihten itibaren davacı faize hak kazanmaktadır. Ancak davacı icra takibinde — tarihinden itibaren faiz talep etmiştir. — takip tarihine kadar davacının talep edebileceği faiz—– talep ettiğinden taleple bağlı kalınmıştır .
Davalılar cevap dilekçelerinde davalı —- tarafından tanzim edilen —raporunda belirtilen —- davacıya ödemeyi teklif ettiğini ancak davacının kabul etmediğini bu nedenle davacının alacaklı temerrüdüne düştüğünü, davanın kabulü halinde bu kısım yönünden aleyhlerine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesini talep etmişlerdir. Öncelikle her ne kadar davalılarca davacıya bu ödemenin yapıldığının teklif edildiği iddia olunmuş ise de buna dair somut bir delil ibraz edilmemiştir. Davacı taraf da — dilekçesinde bu durumu belirtmiştir. Alacaklının kısmi ifayı kabul zorunluluğu yoktur —-durumlarda borçlu kısmi ifada bulunabilir ——Borcun tamamı belli ve muaccel ise, alacaklı kısmen ifayı reddedebilir. Alacaklı kısmen ifayı kabul ederse borçlu, borcun kendisi tarafından ikrar olunan kısmını ifadan kaçınamaz” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre borcun tümünün ödenmesine ilişkin kural, borçlu açısından emredici nitelikte olup muaccel olan borcun kısmi ifası borç ilişkisine aykırı bir davranıştır.Alacaklıdan hiçbir menfaati bulunmayan kısmi ifayı kabul etmesi beklenemeyeceği gibi kısmi ifayı kabul etmemesi halinde de mütemerrit duruma düşmez. Ayrıca alacaklının kısmi ifayı reddi, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde değerlendirilmediği gibi ilke olarak dürüstlük kuralına da aykırı değildir. Kısmi ifada bulunmak isteyen borçlunun teklifinin alacaklı tarafından reddi halinde ise borçlu mütemerrit duruma düşer.—– ifanın bütünlüğü ilkesini öngörmesi nedeniyle edimin bölünebilir ya da bölünemez olması sonucu değiştirmez. Fakat edimin niteliği itibariyle bölünemez edimlerde kısmi ifa söz konusu olamaz. Zira bu tür edimlerin bölünebilmesi fiziki durumları itibariyle de mümkün değildir. Davalıların bu savunmalarına yukarıdaki gerekçeler nedeni ile itibar edilmemiştir.
Mahkeme tarafların ileri sürdükleri iddia ve savunmalar doğrultusunda yargılama yapmak ve hüküm vermekle görevlidir. Tarafların ileri sürmediği bir hususun yargılamada resen dikkate alınması mümkün değildir. Alınan son ek bilirkişi raporuna davalılardan —- vekili itiraz etmiştir.Diğer davalı ise süresinde bir itirazda bulunmamıştır. İtirazında teslim şeklinin —- nedeni ile mal üzerinde mülkiyetin alıcıya geçtiği ve yapılan ödemenin lütüf ödemesi vasfında olduğu, davacı ile sigortalısı arasındaki poliçenin hasara teminat sağlamadığı yolunda itirazlar ileri sürülmüştür. Bu itirazların da yanıtları yukarıda izah edilmiş olup malın — teslim şekli ile satıldığı sabittir. Davacının sigortalısı olan —- zararını ödemiş olup davacı şirket de sigortalısına yapmış olduğu ödeme nedeni ile rucuan talepte bulunmaya hakkı vardır. İtirazların yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
—–sayılı ilamında da açıklandığı üzere; genel bir kavram olarak—– Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için; ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek durumda olması gerekir. Bu koşullar yoksa, likit bir alacaktan söz edilemez —–Likit alacak bakımından aranan “borçlunun, talep edilen alacağı veya alacağın bütün unsurlarını bilmesi veya bilmek —-durumunda olması; bu bağlamda alacağın miktarının belirlenmesi için tarafların ayrıca mutabakata varmasına —- mahkemenin tayin edeceği bilirkişi eliyle bir değerlendirme yapılmasına ihtiyaç bulunmaması, diğer bir anlatımla borçlunun, yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması” ölçütü birçok tartışmayı sona erdirmekle beraber, bir davada bilirkişi incelemesine gidilmesinin, alacağın likit olup olmadığı ile ilgili başlı başına bir kıstas olarak kabul edilmesi de doğru değildir. Çünkü mahkeme uygulamasında —- çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerden olduğundan borçlunun, kendi başına hesaplayabilecek durumda olduğu asıl alacak ve temerrüt faizine itiraz etmesi halinde, mahkemenin, alacaklının alacağının miktarını, bizzat tespit etmeyip bilirkişi vasıtasıyla belirleyeceğinden, likit olan bir alacağın sırf bilirkişi incelemesi yapıldığı gerekçesi ile likit sayılmaması doğru olmayacaktır.——- Asıl dava, nakliyat —- dayalı rücuan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Dava konusu taşıma tarafların ve mahkemenin kabulünde olduğu üzere —- hükümlerine tabidir. — maddesinde faiz oranı yıllık — belirlenmiştir. Mahkemece, dava konusu alacağa —- faize hükmedilmiş ise de dava konusu alacağın —- tahsili talep edilmiş olması sebebiyle dava konusu alacağın —- ile birlikte tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde faiz hükmü kurulması doğru görülmemiş, asıl kararın bu nedenle taraflar yararına bozulması gerekmiştir.
Asıl davaya konu olay tazminat hukukunu ilgilendirdiğinden ve tazmini gerekecek bedel yanlar arasında açıkça kararlaştırılmayıp, tazminatın belirlenmesi için poliçe ve —-hesaplama yapılması gerektiğinden, likit olmayan tazminat niteliğindeki alacağa dayalı takibe itirazın iptali davasında, davacının inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğru görülmediğinden kararın bu nedenle davalılar yararına bozulması gerekmiştir.” belirtmiştir. Somut olayda dava konusu tazminat hukukunu ilgilendirmekte olup , tazminatın belirlenmesi poliçe ve — hükümlerine göre hesaplama yapılmasına bağlıdır. Dolayısı ile ortada likit bir alacak bulunmamaktadır.
—–Buna göre, mahkemece harcın, dava tarihindeki kur karşılığı ——üzerinden karar tarihindeki nispi harç oranına göre alınması, yine davacı yararına kabul olunan kısmın dava tarihindeki kur karşılığı —- üzerinden karar tarihindeki tarifeye göre,davacı yararına nispi vekâlet ücreti tayini gerekirken fazla ilâm harcı ve kabul olunan kısım için davacı yararına fazla vekâlet ücreti tayini usul ve yasaya aykırı olup..” belirtmiştir. Davacı harca esas değeri —- olarak belirtmiştir. Dava tarihindeki merkez bankası efektif satış kuru davacının dava dilekçesinde belirttiği gibi —- olup kabul edilen dava değeri dava dilekçesindeki gibi —- Harç ve vekalet ücreti bu miktara göre hesaplanmıştır.
Tüm dosya kapsamı denetime el verişli bulunan —- tarihli bilirkişi raporu birlikte değerlendirilmiş davanın kabulüne, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine, takip tarihinden sonra alacağa —- dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-DAVANIN KABULÜNE,
Davalıların—- dosyasına vaki itirazlarının iptali ile takibin aynen devamına,
Takip tarihinden itibaren asıl alacağa —- faiz işletilmesine,
Alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine,
2—– harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı tarafından yatırılan — başvuru harcı, — nispi harç olmak üzere toplam — harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan—- yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı taraf yargılamada kendisini vekil marifetiyle temsil ettirmiş olmakla AAÜT gereği —- nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ÖDENMESİNE,
5-Kararın kesinleşmesi ve talep halinde HMK 333. maddesi gereği artan gider avansının yatıran tarafa İADESİNE,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde —- mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak —istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek —- nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekilinin ve davalı —– yüzüne karşı, diğer davalı tarafın yokluğunda, oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/09/2021