Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/701 E. 2021/742 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/701 Esas
KARAR NO : 2021/742

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/12/2018
KARAR TARİHİ : 14/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili; davalı——- arayarak — isteyip istemediklerini sormak süretiyle davalı — kurumlarına kayıt yaptırmaları yönünde telkinde bulunduğu, — katılmaları teklifinde bulunulduğu, aynı zamanda davacı —- müşterilerin —-hukuka aykırı şekilde elde edildiğini ileri sürerek haksız rekabet oluşturduğu iddiasıyla maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
CEVAP: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davacının iddiasının haksız ve mesnetsiz olduğunu, bu nedenle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Mahkememizce imza incelemesi için dosya bilirkişiye tevdii edilerek rapor alınmıştır. —, Davalının, dava dışı kişilere ilişkin —- davacıdan elde ettiğinin ispatlanamadığı, bu bilgilerin— mümkün olduğu, Davalının, davacının müşterilerini dürüstlük kuralına aykırı davranarak ayarttığından ve dolayısıyla TTK m. 55/1 -b(1) bağlamında bir haksız rekabet eyleminden söz edilemeyeceği sonuç ve kanaatine varmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, haksız rekabete dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Dava haksız rekabetin tespit ve men’i de maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Haksız rekabet, TTK m. 54-63 maddelerinde düzenlenmiştir. TTK m. 54/1 hükmü haksız rekabet hukukunun amacını “Haksız rekabete — hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.” şeklinde belirterek, bu kısma ilişkin hükümlerin yorumlanmasında dikkate alınacak temel ilkeyi vurgulamıştır.
Gerekçeden de anlaşılacağı üzere “—– dürüstlük kurallarına, —“Bozulmamış —- çok daha geniş bir kavram olup en genel haliyle “—–anlayışını temsil etmektedir.
Hangi durumda bir rekabetin “dürüst ve bozulmamış” olarak nitelendirileceği ise her şeyden önce haksız rekabet hukukunun kadim ilkelerinden—- —- kendi emeğini ortaya koymadan gerçekleşen ve rakipleri rekabette engellemeye yönelik her türlü davranışın haksız olduğu anlamına gelmektedir. Başka bir ifadeyle, “kendi emeğine dayanmayan rekabet haksızdır” —- haksız rekabeti, “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” şeklinde tanımlamıştır.
Görüldüğü üzere TTK m. 54 hükmü, haksız rekabetin tanımlanmasında “dürüstlük ——- görmüştür. Buna göre bir eylemin haksız rekabet olup olmadığının belirlenmesindeki, o eylemin dürüstlük kuralı ile örtüşüp örtüşmediğine bakılmalıdır——–
Haksız rekabetin genel tanımını veren bu hükmün yanı sıra, TTK m. 55 hükmü uygulamada sıkça karşılaşılan haksız rekabet hallerini sınırlayıcı olmayacak şekilde saymıştır. Bununla birlikte TTK m. 55’te sayılan haksız rekabet hallerinin sınırlayıcı olmadığı, sadece TTK m. 54/2’de belirtilen haksız rekabet eyleminin örnekseme yoluyla sayılmış örnekleri olduğu açıktır.
TTK m. 55/1 -b(1) hükmü “-b) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek; özellikle;-1. Müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek” eylemini bir haksız rekabet hali olarak nitelemiştir. Bu haksız rekabet halinden söz edebilmek için bir kimsenin “sözleşme ilişkisi içinde olduğu” müşterilerinin, “bizzat kendisi iş yapabilmek amacıyla” “sözleşmeyi sonlandırmaya”, yönlendirilmiş olması” gerekir. Bu haksız rekabet halinde dürüstlük kuralına aykırı olan husus, yönlendirme eylemidir. Bu eylemin dürüstlük kuralına aykırı bir şekilde gerçekleşmesi gerekir.
Dosya gerekli bilgi ve belgeler celp edildikten sonra bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olup bilirkişi heyetinin — tarihli bilirkişi raporu incelendiğinde; “davalının dava dışı kişilere ait verileri “münhasıran” davacıdan elde ettiğinin teknik olarak ispatlanamayacağı, —- ve bu verilerin internetten dahi alınabileceğinin belirtildiği görülmektedir. Diğer bir ifade ile, dava dışı—- elde edilen veriler kullanılarak “ayartıldığı” teknik olarak ispatlanamamaktadır. Bu durumda davalının davacıya karşı bir haksız rekabet eyleminde bulunduğundan söz etmek kanaatimizce olanaklı değildir.” şeklindeki tespitlere yer verildiği görülmüştür.
Gerçekten de bilirkişi raporunda ortaya konulmuş hali ile —— olduğu, bir tam —– davacı —– ayrılarak davalı —–yaptırması olayında —- itibariyle haksız rekabet teşkil edecek yoğunluğun bulunmadığı, aynı—— arasında —– geçişi olmasının ——— hukuka aykırı şekilde davalı —- elde edildiğine yönelik iddianın davacı —–tarafından ispatlanamadığı, davalı — üzerinde yapılan incelemelerde de mezkur verilerin hukuka aykırı şekilde elde edildiğine yönelik bir tespitin yapılamadığı hususları hep bir arada değerlendirilerek davalının, dava dışı kişilere ilişkin—- davacıdan elde ettiğinin ispatlanamadığı, bu bilgilerin birçok farklı kanaldan elde edilmesinin mümkün olduğu; davalının, davacının müşterilerini dürüstlük kuralına aykırı davranarak ayarttığından ve dolayısıyla TTK m. 55/1 -b(1) bağlamında bir haksız rekabet eyleminden söz edilemeyeceği vicdani kanaatine ulaşılarak davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
Benzer konuya ilişkin——- sayılı ilamında; ” Dava, haksız rekabetin tespiti ve men’i ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Mahkemece yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verilmiştir. Davacı taraf, esasen her biri ayrı bir davaya konu olabilecek istemlerini tek bir dava içinde talep etmiştir. Davacıların davalıya karşı ileri sürebileceği farklı istemlerini tek bir davada isteyebilmesi mümkün olup,—- birleşmesi denilmektedir. Bu durum karşısında, davacıların reddedilen istemlerinin her biri için davalı yararına hüküm tarihinde yürürlükte bulunan —-10. ve 13. maddeleri uyarınca ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tek bir vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiş ise de yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün vekalet ücretine ilişkin bu kısmının düzeltilerek onanması gerekmiştir. ” şeklindeki açıklamalarının ışığı altında maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkin iş bu davada ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-1)Davacının davalıya karşı açmış olduğu Maddi Tazminat davanın ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 85,39 TL harçtan mahsubu ile bakiye 26,09‬ TL harcın davacıya İADESİNE,
3-Davalı taraf Maddi Tazminat davasında kendisini vekil ile temsil ettirdiği için karar tarihinde yürürlükte —- vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
B-1)Davacının davalıya karşı açmış olduğu Manevi Tazminat davanın ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 170,78 TL harçtan mahsubu ile bakiye 111,48‬ TL harcın davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafından yapılan 20,20 TL’nin yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya iadesine,
5-Davalı taraf Manevi Tazminat davasında kendisini vekil ile temsil ettirdiği için karar tarihinde yürürlükte bulunan —— göre tespit —– davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı maddi tazminat bedelinin kesinlik sınırının altında kalması nazara alınarak KESİN olarak, HMK 341/2. maddesinde manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı miktar veya değerlere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabileceği hususu nazara alınarak manevi tazminat bakımından gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.