Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/667 E. 2020/232 K. 10.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2018/667 Esas
KARAR NO : 2020/232

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/12/2018
KARAR TARİHİ : 10/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili ——– harç tarihli dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin kuyumculuk satışı yaptığını, davalı …’ın 22.11.2018 tarihinde müvekkili şirketten——— altın ürün satışı yapmış olduğunu,——- no.lu irsaliye ile bizzat kendi imzasına malların teslim edildiğini ve ———— tutarlı faturanın da teslim alındığını, aradan uzun süre geçmesine rağmen fatura borcunu ödemede temerrüde düştüğünü, bu sebeple İstanbul Anadolu —–. İcra Müdürlüğünün ———– Esası ile takip talebinde bulunulduğunu, ancak 19.12.2018 tarihinde itiraz üzerine takibin durduğunu belirtmiş olup, davanın kabulüne, davalının haksız itirazının iptali ile icra takibinin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderlerini ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerine yüklenmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalıya usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve tensip zaptı tebliğ edilmiş olmasına rağmen cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
Davalı …, İstanbul Anadolu —–. İcra Müdürlüğü ‘nün —— esas sayılı dosyasına vermiş olduğu itiraz dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin alacaklı şirkete hiçbir borcu bulunmadığını belirtmiş olup, açıklanan nedenlerle takibe, borca, faize ve tüm ferilerine itiraz etmiştir.
Ceza davaları devam ettiği için cevap dilekçesi sunulamadı, davacı vekilinin her ne kadar sulh olmama yönünde beyanı olsa da biz sulh için süre talep ediyoruz” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava faturaya dayalı takipte ödeme emrine yapılan itirazın iptali davasıdır.İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.İcra dosyası fiziken celp edilmiş ve incelenmesinde ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiğine ilişkin tebligat mazbatasının bulunmadığı,yapılan tebligatların iade döndüğü ancak borçlunun 19/12/2018 tarihinde ödeme emrine itiraz ettiği görülmüştür.
04/07/2019 tarihli ara karar ile dosyanın bir mali müşavir bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve 30/07/2019 tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.Bilirkişi raporunda özetle : ”
Defterlerin Usulüne Uygun Tutulup Tutulmadığı Yönünden: Davacı şirketin incelenen 2018 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yapılmış olduğu, TTK ve VUK hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu, davalı vekiline 2018 yılı ticari defterlerini sunması için mail gönderilmiş olmasına rağmen defterlerini sunmadığı,
Davacı tarafından sadece davalının ticari defterleri delil olarak gösterilmediğinden davalının defter ve belge sunmamasının tek başına davacının alacaklı olduğunu göstermeyeceği, alacaklı olduğunu iddia eden davacı tarafın malın teslimini somut delillerle ispat edip etmediğinin irdelenmesi gerektiği,
Mal Teslimi, Ticari İlişkinin İspatı ve Davacı Alacağı Yönünden; Verilen yetki ile, tacir olan davacının defter kayıtları incelenmiş, takip konusu faturanın davacının kendi defterlerinde kayıtlı olduğu, 12.12.2018 takip tarihi itibariyle davacı şirketin kendi defterlerinde, 59.924,17 TL alacaklı gözüktüğü yanında takip konusu faturada ve buna ilişkin ———- no.lu sevk irsaliyesinde …’ ın imzasının bulunduğu tespit edilmiştir.
Dosya kapsamında bulunmayan fatura ve sevk irsaliyesi rapor ekinde yer almakta olup, davalı yanın teslim alma imzası taşıyan bu belgelerin davalı tarafa tebliğ edilmesi, itiraz edilmesi halinde, takdiri sayın mahkemeye ait olmak üzere (gerektiğinde isticvap davetiyesi gönderilmek suretiyle) araştırılabileceği, iş bu davada imzaların davalı kişiye ait olduğu varsayımına ve dosya kapsamına göre davacının önce teslim & tesellüm edimini ispat etmiş sayılacağı, takip konusu borcu ödediğine ilişkin dekont sunmadığı hususları topluca değerlendirildiğinde takip konusu alacağını isteyebileceği, davacının 12.12.2018 takip tarihi itibariyle 59.924,17 TL alacağının bulunduğu,
Faiz: Davacı/alacaklı takip öncesinde faiz talebinde bulunmadığı için taleple bağlılık kuralı gereği bu konuda değerlendirmenin yapılmadığı, Sayın Mahkemelin kısmen ya da tamamen Davacı lehine hüküm kurması halinde; tarafların tacir olması, işin ticari iş olması, temerrüt faiz oranının önceden kararlaştırılmamış olması münasebetiyle, takip sonrasında asıl alacağı için 3095 s.k m.2/2 kapsamında reeskont avans talebinin verinde olduğu ” şeklinde tespitlerde bulunularak rapor tanzim edilmiştir.
12/09/2019 tarihli duruşmada irsaliyeli fatura asıllarının sunulması için davacı tarafa 2 hafta kesin süre verilmiş ve ilgili irsaliyeli fatura asılları mahkemeye sunularak kasada muhafaza altına alınmıştır.İrsaliyeli fatura koçanının incelenmesinde teslim alan kısmında davalı …’ın imzasının bulunduğu görülmüştür.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Davacı taraf bedeli ödenmeyen faturalardan kaynaklanan alacak talebinde bulunmaktadır.Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür.6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu,süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine,adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir.Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır.Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle,adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması,faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir.Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.Taraflara ticari defterlerinin sunması için süre verilmişse de davalı taraf incelemeye esas olmak üzere defterlerini sunmamıştır.Davacı tarafça malın teslim edildiğini ispatlar nitelikte bulunan irsaliye sunulmuş olup taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu ve malın teslim edildiği ispatlanmıştır.Faturaya konu bedelin ödendiğine ilişkin davalı tarafça herhangi bir belge sunulmamış olup davalı taraf ticari defterlerini de incelemeye sunmamıştır.Davacı taraf üzerine düşen ispat külfetini yerine getirmiş olup davalı tarafça ödemeye ilişkin herhangi bir delil sunulmaması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmiştir..
Alacağın likit olması konusunu Yargıtay Genel Kurulu ,———-. Numaralı kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır.Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek,alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
Yargıtayın yerleşik kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir. Yargıtay ——. Hukuk Dairesi’nin —– ve ————-Numaralı kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir (likit, hesap edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Alacağın faturaya bağlı alacak olması nedeniyle yüzde 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Tarafların tacir olduğu görülmekle takipte talep edilen faizin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre ; bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelikte bilimsel ve yeterli teknik nitelikte olduğu görülmüş,Davanın kabulü ile; Davanın kabulü ile; İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğünün —- Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptaline,,asıl alacak miktarı olan 59.924,17 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile; İstanbul Anadolu —– İcra Müdürlüğünün ——Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptaline,
2-Asıl alacak miktarı olan 59.924,17 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 4.093,42 TL harçtan, peşin yatırılan 723,74 TL harcın düşümü ile geri kalan 3.369,68 TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan 723,74 TL harç , 800,00 TL bilirkişi ücreti ve 62,70 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.586,44 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan —–Tarifesi uyarınca 8.590,14 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.