Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/661 E. 2020/697 K. 20.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/498 Esas
KARAR NO : 2020/549
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/12/2018
KARAR TARİHİ : 22/09/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili ——– harç tarihli dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ticari iş ilişkisi kurulduğunu, müvekkili şirket adına davalı-borçlu hakkında — tarihinde ————- esas sayılı icra takip dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalı, borca, işlemiş faize ve borcun ferilerine itiraz ettiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu, davalı şirketçe yasal süresi içerisinde müvekkili şirket tarafından gönderilen ürün ve faturalara herhangi bir itirazda bulunulmadığını, borcun ödenmesi için sözlü girişimde bulunulduğunu, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen davaya herhangi bir cevap verilmediği görüldü.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava açık hesap ilişkisine dayalı takipte ödeme emrine yapılan itirazın iptali davasıdır.İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.İcra dosyası fiziken celp edilmiş ,ödeme emrinin borçluya—— tarihinde tebliğ edildiği ve borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde —— tarihinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
Her ne kadar takip cari hesap alacağı adı altında başlatılsa da uygulamada takip başlatan vekil ve asiller tarafından sıklıkla açık hesap ilişkisi ve cari hesap sözleşmesinin karıştırıldığı görülmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nın 87) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Taraflar arasındaki ilişkinin cari hesaba değil açık hesap ilişkisine dayalı olduğu anlaşılmış ve mahkememizce bu yönde yargılama sevk ve idare edilmiştir.
—– tarihli ara karar ile dosyanın bir Mali Müşavir bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve —– tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
— tarihli bilirkişi raporu özetle:—– sayılı dosyada ve davacının işyerinde bütün belge ve bilgiler üzerinde Sayın Mahkemenin emri doğrultusunda,——— gereğince yapılan ayrıntılı inceleme ile; ————— yılları kanuni defterlerinin, açılış ve kapanış tasdiklerinin———— yapılmış olduğu tespit edilmiş olup, HMK.nun 222. Maddesi hükmü gereğince lehine delil teşkil edecek vasıfta olduğu,————– uygun olarak ve süresinde usulüne uygun olarak noter açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırılmış olduğu işyerinde görülerek tespit edildiği, bu konuda tenkid edilecek bir husus bulunmadığı, Davacının, davalıya düzenlediği faturaların ve davalının davacıya yaptığı ödemelerin—————yılları kanuni defterlerinde ——————- yapılmış usulüne ve süresinde doğru olarak yapılmış olduğu,———- yılları kanuni defterlerinde tespit edilen davacı şirketin alacağının,— Takip tarihi itibari ile ———–olduğu tespit ve hesap edildiği, Davalı———- ve yetkililerine ulaşılamadığı ve telefonları cevap vermediği ve takip konusu alacağın icra safhasında Davalı——–vekili olan —- konu ile ilgili olarak telefonda————— yapılan görüşmede “davalının vekilliğinden istifa ederek çekildiklerini beyan ettiklerini, kendilerinin telefonlarını bulabilirsem size ulaştırırım” beyanında bulundukları ve daha sonra sayın vekilden bir telefon ve bilgi gelmediği ve başka bir — de ulaşılamadığı için, ——— üzerinde bir tespit yapılamadığı, davalının adresinin meçhul olduğu, Sayın Mahkeme Tarafından gönderilen tebligatların da———- kaydı ile iade edilmiş olduğu, Davalı şirketin ———-Bilirkişi sıfatı ile şifaen sorulduğu ancak, ——– davalı———–hakkında bir bilgi verilmediği, sadece Sayın Mahkemeye Bilgi verebileceklerini söyledikleri, Taraflar arasında — yılında ticari bir alış veriş ve ödeme işleminin geçekleşmediğinin davacı——–incelenen defter v e belgelerinden tespit edildiği, kanaat ve sonucuna varılmıştır. ” şeklinde tespitlerde bulunarak raporu mahkememize teslim etmiştir..
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Davacı taraf bedeli ödenmeyen faturalardan kaynaklanan açık hesap ilişkisine dayalı alacak talebinde bulunmaktadır.Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür.6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu,süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine,adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir.Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır.Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle,adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması,faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir.Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.Taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı ,davalı tarafın ticari defterlerini inceleme günü incelemeye sunmaması nedeniyle taraflar arasında açık hesap ilişkisinin bulunup bulunmadığı da tespit edilememiştir.Ancak davalı tarafın ticari defterlerini sunmaması nedeniyle kendi lehine hak yaratamayacağı göz önüne alınarak 6100 sayılı Hmk’nın 220/3. Maddesi uyarınca davalı tarafın herhangi bir mazeret göstermeksizin ticari defterlerini sunmaması nedeniyle davacı defterlerinde yer alan içeriğin ,kayıtların davacı lehine delil teşkil ettiği kanaatine varılarak davacı tarafın dava dilekçesi ile yalnızca asıl alacak yönünden itirazın iptaline karar verilmesi talebi de göz önüne alınarak davanın takipte yer alan asıl alacak miktarı olan ——— üzerinden kabulü ile bu miktar yönünden itirazın iptaline karar verilmiştir.
Alacağın likit olması konusunu ————– kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır.Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek,alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
———– göre fatura alacakları likit niteliktedir.———– kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir (likit, hesap edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Alacağın faturaya bağlı alacak olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre ; bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelikte bilimsel ve yeterli teknik nitelikte olduğu görülmüş, Davanın kabulü ile davalının ——— sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın asıl alacak miktarı olan ——– üzerinden iptaline, kabul edilen asıl alacak miktarına takip tarihinden itibaren takipte talep edilen yasal faiz uygulanmak suretiyle takibin devamına ,kabul edilen asıl alacak miktarı olan —- üzerinden hesaplanacak %20 icra-inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile davalının——-sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın asıl alacak miktarı olan ——- üzerinden iptaline, kabul edilen asıl alacak miktarına takip tarihinden itibaren takipte talep edilen yasal faiz uygulanmak suretiyle takibin devamına,
2-Kabul edilen asıl alacak miktarı olan —– üzerinden hesaplanacak %20 icra-inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 339,36 TL harçtan, peşin yatırılan 84,85 TL harcın düşümü ile geri kalan 254,51 TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan 84,85 TL peşin nispi harç, 800 TL bilirkişi ücreti ve 200 TL posta gideri olmak üzere toplam 1084,85 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 3.400,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-280 TL Arabulucu ücretinin davalıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.22/09/2020