Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/660 E. 2020/369 K. 09.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/660 Esas
KARAR NO : 2020/369

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/12/2018
KARAR TARİHİ : 09/07/2020

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkil ile davalı arasında——– malzemeleri, aşınmaya dayanıklı ————— yılından beri anlaşma bulunduğunu, bu anlaşma gereği faturalar düzenlendiğini ve davalının faturalara itiraz etmediğini, davalının—– tutarlı borcunu ödememesinden dolayı icra takibi başlatıldığını fakat davalının takibe itiraz ettiğini, anılan bu nedenlerle davanın kabulü ile %20’den az olmamak üzere davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve talep etmiştir.
CEVAP:
Davalıya usulüne uygun olarak tensip zaptı ve dava dilekçesi Tebligat Kanunun 35.maddesine göre tebliğ edilmiş olup, davalının davaya katılmadığı ve cevap dilekçesi de sunmadığı görülmüştür.
DELİLLER:
Bilirkişi raporu, İstanbul Anadolu ——–.İcra Dairesinin ——– Esas sayılı dosyası,
SMM uzmanı bilirkişisinin raporunda özetle; taraflar arasında akdedilen bir sözleşme bulunmadığı, davacı tarafından 12.647,15 TL tutarlı olarak düzenlenen faturalann davalıya teslim edildiğini gösterir nitelikte posta teslim listesinin dosyaya ibraz edildiği, davalı adına 49.366,89 TL tutarlı olarak düzenlenen faturanın davalıya teslim edildiğini gösterir nitelikte herhangi bir posta evrakının ibraz edilemediği, buna karşın dosyaya celp edilen davalıya—– beyannamelerinden tespit edildiği üzere davacı tarafından düzenlenen faturaların davalı tarafından kabul edilerek kayıtlara alındığı, ——— takip tarihi itibariyle davacı nezdinde davalının —— borçlu olduğunun beyan edildiği görülmüştür.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, davalı tarafından İstanbul Anadolu —-. İcra Dairesinin—– sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali talebine ilişkindir. Bu haliyle her iki tarafın da tacir olduğu ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesine ilişkin olduğu anlaşılmakla mahkememiz dava konusu uyuşmazlığın hallinde görevli ve TBK 89. maddesi gereği dava konusu borç götürülecek borçlardan olduğundan davacı alacaklı şirketin bulunduğu yer mahkemesi olarak yetkili mahkemedir.
Ticari defterlerin sahibi lehine olması için HMK m. 222/2’de öngörülen şartlar; defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olması, defterlerin açılış ve kapanış onaylarının yaptırılmış olması ve ticari defterlerin birbirini doğrulamış olması gerekmektedir.
Yargıtay —–. HD, —— sayılı kararında, “Davacı tarafından delil olarak dayanılan ticari defter ve kayıtlara ilişkin alınan bilirkişi raporu ve ek raporundan, davacının ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin mevcut olmayıp usulüne uygun tutulmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca mali müşavir bilirkişi raporu ve ek raporunda cari hesaplarındaki borç bakiyesinin davalı şirkete ait olduğunun davacı defterlerinden tespitinin mümkün olmadığı belirtmiştir. Bu durumda mahkemece davacı tarafça takip dayanağı faturalardaki işlerin yapılıp teslim edildiği kanıtlanamadığı, davacının ticari defterlerinin eksiksiz ve usulüne uygun tutulmamış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamamış olması sebebiyle, 6100 sayılı HMK’ nın 222/2-3 maddeleri gereğince davacının lehine delil olamayacağı gibi bu haliyle dahi alacağın varlığını ispata yeterli olmadığı anlaşıldığından ispat edilemeyen davanın reddine, kabul şekli itibariyle de ……..kararın bozulması uygun görülmüştür” şeklinde hüküm tesis ederek, birbirlerini doğrulamayan ticari defterlerin, sahibi lehine delil olması tek başına yeterli olmayacağı belirtilmiştir.
Yargıtay —– sayılı kararında, dayanak belgeleri olmaksızın davacının defter kayıtlarının esas alınmayacağını, “ Dava, cari hesaptan doğan alacağın tahsili istemine ilişkin alacak davası olup, ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacıdadır. Davacı önce icra takibine, sonra iş bu davaya konu ettiği alacağın varlığını usulüne uygun delillerle kanıtlamalıdır. Tek yanlı olarak düzenlenen ve dayanakları bilirkişi raporundan anlaşılamayan davacının kendi ticari defter kayıtları esas alınarak, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir” şeklinde belirtmiştir.
Somut olayda; davacı, davalıdan olan alacağının tahsili amacıyla İstanbul Anadolu —–. İcra Dairesinin —- esas sayılı icra takip dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlattığı, davalının itirazı ile icra takibinin durmuş olduğu, davacı tarafın itirazın iptali talebiyle mahkememizde süresi içerisinde huzurdaki davayı ikame etmiş olduğu, yapılan yargılama sırasında davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesinde ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun olarak yapıldığı, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 28.397,29 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, davalı tarafın verilen kesin süreye rağmen süresi içerisinde ticari defter ve kayıtlarını mahkememize sunmamış olduğu görülmüştür.
Ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak değerlendirilebilmesi için defterlerin usulüne uygun olarak açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılmış olması ve ayrıca dayanak belgeleri ile birlikte bir bütünlük teşkil etmesi ve faturaların yanında teslim belgelerinin de bulunması gerekmektedir. Bu haliyle; davacının faturaya konu malın teslim edildiğini usulüne uygun delillerle ispatlaması gerekir. Davacı taraf dava dilekçesinde ticarî defterlerine delil olarak dayanmış olup bu ticarî defter kavramı içerisinde —— formları da girmektedir.———–
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan toplam 28.009,57 TL alacaklı olduğu, davalı tarafça icra takibine konu edilen ve ödenmediği iddia edilen faturalara ilişkin bağlı bulunduğu vergi dairesine bildirim yapılmış olduğu, bu hususun davalıya —— form örneklerinde de görüldüğü, dava konusu alacağın dayandığı faturaların davalının vergi kayıtlarında olması nedeniyle davacı lehine malların davalıya teslimi hususunun karine olarak sabit olduğu ———— bu karinenin aksinin davalı tarafından ispat edilememesi karşısında davalının borca itirazında haksız olduğu, davalının icra takip tarihinden evvel temerrüde düşürüldüğüne dair dosyada herhangi bir bilgi ve belgenin yer almadığı, bu nedenle davacının işlemiş faiz alacağı talebinin yerinde olmadığı, alacağın ödenmeyen bakiye fatura alacağına dayalı likit alacak olması karşısında davacının ayrıca icra inkar tazminatına müstahak bulunduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE; davalı tarafından İstanbul Anadolu ——–. İcra Dairesinin ——- sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın———- asıl alacak yönünden iptaline, takibin bu şekilde DEVAMINA, fazlaya dair istemin REDDİNE,
-Davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından asıl alacak olan 28,009,57 TL üzerinden % 20 oranında olmak üzere 5,601,91 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya VERİLMESİNE,
2-Alınması gereken karar ve ilam harcı 1.913,33 TL olmakla baştan alınan 484,96 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 1.428,37 TL’nin davalı taraftan tahsili ile hazineye İRAT KAYDINA,
3-Davacı tarafından yatırılan 484,96 TL harç ve yapılan 1.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 126,60 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.126,60 TL yargılama giderinin kabul/red oranına göre 1.111,21 TL’lik kısmının davalıdan tahsili ile davacı tarafa ÖDENMESİNE, geri kalan bakiyenin davacı üzerinde BIRAKILMASINA, davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine YER OLMADIĞINA,
4-Davacı taraf yargılamada kendisini vekil marifetiyle temsil ettirmiş olmakla —– gereği 4.201,43 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ÖDENMESİNE,
5-Kararın kesinleşmesi ve talep halinde HMK 333. maddesi gereği artan gider avansının yatırana İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.