Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/646 E. 2020/769 K. 10.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/646 Esas
KARAR NO: 2020/769
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/12/2018
KARAR TARİHİ : 10/11/2020
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; davacı ile davalı arasındaki ticari ilişki nedeniyle sundukları cari hesap ekstresinden de anlaşılacağı üzere davacı şirketin alacaklı durumda olduğunu, davacının alacağı için davalı hakkında —— sayılı dosyası ile icra takibi yaptığını, davalının haksız ve kötü niyetli itirazı üzerine takibin durdurulduğunu bu nedenlerle haksız itırazin iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalıya usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmadığı, herhangi bir cevap, delil listesi dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
DELİLLER:
—– cevabi yazısı, bilirkişi heyet raporu,—– Esas sayılı dosyası,
—- nolu bilirkişi raporunda özetle ; davacı yanla davalı arasında —- toplam tutarlı ticaret olduğu, davalı yan —- ticari defterinde —- açıkmalı kayıtla borcunu sıfırladığı, bu kayda ilişkin herhangi bir belgesinin tarafına sunulmadığı, davalı yan ticari defter kayıtlarına göre davacıya borcunun olmadığı/olmayabileceği, davacının düzenlediği ———— faturaların davalı yan ticari defterlerinde rastlanmadığı beyan edilmiştir.
Mahkememize ibraz edilen —– bilirkişi heyet raporunda özetle; Dosyada mübrez bilirkişi raporunda davalının sadece yevmiye defterinin incelendiği ve davacı bakiyesinin virman olarak kapatıfarak, dayanağı belgenin ispat edilemediği,takdiri Muhterem Mahkemenize ait olmak üzere, dosyada mübrez davalı yanın resmi defterlerinin incelendiği bifirkişi raporunda defteri kebir ve envanter bilgilerinin incelenmediği ve davalının defterlerinin HMK 222/2 anlamında sahibi lehine delil vasfına haiz olmadığı kanaati oluştuğu, davacının—- yıllarına ait sahibi lehine delil vasfjna haiz olan, incelenen resmi defter ve belgelerinde daval’dan —- alacaklı olduğu,davacının —- alacak talebinin yerinde olduğu,—- İcra takip tarihi itibarıyla avans faizi talep edebileceği, icra inkar tazminatı ve sair hususların Sayın Mahkemece değerlendirilebileceği beyan edilmiş, —-tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; davacının davalıdan —-alacaklı olduğu, davacının —- alacak talebinin yerinde olduğu, —– icra takibi itibariyle avans faizi talep edilebileceği , kök raporda değiştirecek husus olmadığı beyan edilmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, davalı tarafından —— sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali talebine ilişkindir.
Ticari defterlerin sahibi lehine olması için HMK m. 222/2’de öngörülen şartlar; defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olması, defterlerin açılış ve kapanış onaylarının yaptırılmış olması ve ticari defterlerin birbirini doğrulamış olması gerekmektedir.
——– sayılı kararında, “Davacı tarafından delil olarak dayanılan ticari defter ve kayıtlara ilişkin alınan bilirkişi raporu ve ek raporundan, davacının ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin mevcut olmayıp usulüne uygun tutulmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca mali müşavir bilirkişi raporu ve ek raporunda cari hesaplarındaki borç bakiyesinin davalı şirkete ait olduğunun davacı defterlerinden tespitinin mümkün olmadığı belirtmiştir. Bu durumda mahkemece davacı tarafça takip dayanağı faturalardaki işlerin yapılıp teslim edildiği kanıtlanamadığı, davacının ticari defterlerinin eksiksiz ve usulüne uygun tutulmamış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamamış olması sebebiyle, 6100 sayılı HMK’ nın 222/2-3 maddeleri gereğince davacının lehine delil olamayacağı gibi bu haliyle dahi alacağın varlığını ispata yeterli olmadığı anlaşıldığından ispat edilemeyen davanın reddine, kabul şekli itibariyle de —-.kararın bozulması uygun görülmüştür” şeklinde hüküm tesis ederek, birbirlerini doğrulamayan ticari defterlerin, sahibi lehine delil olması tek başına yeterli olmayacağı belirtilmiştir.
——- sayılı kararında, dayanak belgeleri olmaksızın davacının defter kayıtlarının esas alınmayacağını, “ Dava, cari hesaptan doğan alacağın tahsili istemine ilişkin alacak davası olup, ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacıdadır. Davacı önce icra takibine, sonra iş bu davaya konu ettiği alacağın varlığını usulüne uygun delillerle kanıtlamalıdır. Tek yanlı olarak düzenlenen ve dayanakları bilirkişi raporundan anlaşılamayan davacının kendi ticari defter kayıtları esas alınarak, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir” şeklinde belirtmiştir.
Somut olayda; davacı, davalıdan olan alacağının tahsili amacıyla —— sayılı icra takip dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlattığı, davalının itirazı ile icra takibinin durmuş olduğu, davacı tarafın itirazın iptali talebiyle mahkememizde süresi içerisinde huzurdaki davayı ikame etmiş olduğu, yapılan yargılama sırasında davacı tarafın usulüne uygun tutulduğu tespit edilen ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesinde takip tarihi itibariyle davacının davalıdan —— alacaklı göründüğü, davalı tarafın usulüne uygun tutulmuş ticari defter ve kayıtlarının incelenmesinde ise davacının davalıdan herhangi bir alacağının olmadığının tespit edildiği, davacı kayıtlarında yer alan ve davalı hesabına borç olarak kaydedilen alacak tutarlarına ilişkin dayanak belgelerin dosyaya ibraz edilemediği, bununla birlikte dava konusu alacağa dayanak fatura konusu malların davalıya teslim edildiğine dair herhangi bir delilin de dosyaya sunulamadığı, her ne kadar faturalara konu malların teslimine ilişkin kargo gönderi bilgisi sunulmuşsa da; gönderinin içeriği belirli olmadığından delil olarak kabulünün mümkün olmadığı, neticeten faturaya konu malların davalıya teslim edildiğine dair tespite elverişli herhangi bir belgenin dosyaya ibraz edilemediği görülmüştür.
Ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak değerlendirilebilmesi için defterlerin usulüne uygun olarak açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılmış olması ve ayrıca dayanak belgeleri ile birlikte bir bütünlük teşkil etmesi ve faturaların yanında teslim belgelerinin de bulunması gerekmektedir. Bu haliyle; davacının faturaya konu malın teslim edildiği/hizmetin yerine getirildiğinin usulüne uygun delillerle ispatlaması gerekir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Davacı taraf bedeli ödenmediği iddia edilen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli olarak incelenmesi gereken husus, alacağa dayanak faturaların ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesi; ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır” şeklindedir. TTK’nın 21/2. maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine,adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; Taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı, her ne kadar davacı tarafça davalı adına düzenlenen dava konusu alacağa dayanak faturalar kendi ticari defter ve kayıtlarına işlenmiş ise de faturaların davalı taraf defterlerinde yer almadığı, alacağa konu malların tesliminin yerine getirildiğine başka bir deyişle akdi ilişkinin varlığına dair herhangi bir yazılı delilin dosyaya sunulamadığı bu haliyle; taraflar arasındaki akdi ilişkinin ispat edilemediği anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken karar ve ilam harcı 54,40 TL olmakla başta alınan 1.399,50 TL peşin harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 1.345,10. TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendisi üzerinde BIRAKILMASINA, davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine YER OLMADIĞINA,
4-Kararın kesinleşmesi ve talep halinde HMK 333. maddesi gereği artan gider avansının yatırana İADESİNE,
Dair; davacı tarafın yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/11/2020