Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/64 E. 2020/423 K. 16.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/64 Esas
KARAR NO : 2020/423

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/12/2018
KARAR TARİHİ : 16/07/2020

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; davalının kendisinden; üçüncü kişilere lisans sağlanması hususunda e-posta yoluyla fiyat isteminde bulunduğunu, sonrasında siparişlerinin işleme alınmasını tailep ettiğini, bunun üzerine tarafların üçüncü kişilere li$ans sağlanması hususunda anlaştıklarını, Türk Borçlar Kanununun 4/2 maddesi aralarında gerçekleşen önerinin, hazır olanlar —– yapılmış sayıldığını ve bu nedenle, davalı ile arasında sözledme ilişkisinin kurulduğunu, e-posta yazışmalarının bunu gösterdiğini, anlaşma üzerine gerekli lisansların sağlandığını, faturaların düzenlendiğini, Türk Ticaret Kanununun 21/f.2 hükmü gereği davalinm faturayı aldığı tarihten itibaren sekiz gün içerisinde faturanın içeriği hakkında itirazda bulunmadığı için fatura içeriğini kabul etmiş sayılacağını, vade tarihinde faturaların ödenmediğini, tTK 1530/2 maddesinde “ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklı, kanundan veya söileşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu, gecikmeden sorumlu tutulmayacağı haller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde borcunu ödejmezse, ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşer” hükmü uyarınca boirçlunun temerrüde düştüğünü, faturaya itiraz edilmediğini, yapılan takibe itiraz edildiğini, vaki itirazın iptali ve takibin devamı : için işbu davanın açılması zaruretinin doğduğunu beyan etmiş; davalı itirazının haksız ve kötü niyetli olduğu için alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ;davacının kendisine hizmet verdiğini ve bundan kaynaklanan bir alacağı olduğunu yazılı deliller ile ispatlaması gerektiğini, hizmetin verilmediğini, Türk Ticaret Kanunu’nun 1530/2. maddesine dayanarak, ihtar olunmaksızın faiz talep edilebileceği iddiasının dava konusu uyuşmazlık için uygulanabilir olmadığını, ödeme emrinde hangi tarihten itibaren faiz işletildiğinin dahi belirtilmediğini beyan etmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
İstanbul Anadolu—-.İcra Müdürlüğünün —- Esas sayılı dosyası, bilirkişi heyet kök raporu ve ek raporu,
—– uzmanı ve borçlar hukuku uzmanı bilirkişileri tarafından düzenlenen 27.08.2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; taraflar arasında muteber bir sözleşmenin kurulduğu, davacının, lisans sertifikalarını çıkarmak suretiyle borcunu ifa ettiği sonucuna varılabileceği,Davacı ve davalının defterlerine göre 12.10.2018 takip tarihinde davacının davalıdan ————— esas sayılı dosyada yürütülen takipte faize hak kazanıldığının beyan edildiği, 05.04.2020 tarihli ek raporda özetle ;taraflar arasında muteber bir sözleşmenin kurulduğu, davacının, lisans sertifikalarını çıkarmak suretiyle borcunu ifa ettiği sonucuna varılabileceği,davacı ve davalının defterlerinin delil mahiyetinde olduğu, davacı defterlerinin sahibi lehine delil mahiyetinde olduğu,davacı ve davalı defterlerine göre 12.10.2018 takip tarihinde davacının davalıdan 16.158,15 USD alacaklı olduğu,bu alacağın miktarı kolayca hesap edilebileceğinden, defterlerde görüldüğünden alacağın likid olduğu, değerlendirme bölümünde gösterildiği üzere, —– esas sayılı dosyada yürütülen takipte, davacının faize hak kazandığının beyan edildiği görülmüştür.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, davalı tarafından İstanbul Anadolu —-. İcra Dairesinin —– Esas sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali talebine ilişkindir.
Ticari defterlerin sahibi lehine olması için HMK m. 222/2’de öngörülen şartlar; defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olması, defterlerin açılış ve kapanış onaylarının yaptırılmış olması ve ticari defterlerin birbirini doğrulamış olması gerekmektedir.
Yargıtay —- HD, ——sayılı kararında, “Davacı tarafından delil olarak dayanılan ticari defter ve kayıtlara ilişkin alınan bilirkişi raporu ve ek raporundan, davacının ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin mevcut olmayıp usulüne uygun tutulmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca mali müşavir bilirkişi raporu ve ek raporunda cari hesaplarındaki borç bakiyesinin davalı şirkete ait olduğunun davacı defterlerinden tespitinin mümkün olmadığı belirtmiştir. Bu durumda mahkemece davacı tarafça takip dayanağı faturalardaki işlerin yapılıp teslim edildiği kanıtlanamadığı, davacının ticari defterlerinin eksiksiz ve usulüne uygun tutulmamış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamamış olması sebebiyle, 6100 sayılı HMK’ nın 222/2-3 maddeleri gereğince davacının lehine delil olamayacağı gibi bu haliyle dahi alacağın varlığını ispata yeterli olmadığı anlaşıldığından ispat edilemeyen davanın reddine, kabul şekli itibariyle — ……..kararın bozulması uygun görülmüştür” şeklinde hüküm tesis ederek, birbirlerini doğrulamayan ticari defterlerin, sahibi lehine delil olması tek başına yeterli olmayacağı belirtilmiştir.
Yargıtay ————— sayılı kararında, dayanak belgeleri olmaksızın davacının defter kayıtlarının esas alınmayacağını, “ Dava, cari hesaptan doğan alacağın tahsili istemine ilişkin alacak davası olup, ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacıdadır. Davacı önce icra takibine, sonra iş bu davaya konu ettiği alacağın varlığını usulüne uygun delillerle kanıtlamalıdır. Tek yanlı olarak düzenlenen ve dayanakları bilirkişi raporundan anlaşılamayan davacının kendi ticari defter kayıtları esas alınarak, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir” şeklinde belirtmiştir.
Somut olayda; davacının, davalıdan olan alacağının tahsili amacıyla İstanbul Anadolu —- İcra Dairesinin —–sayılı icra takip dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlattığı, davalının itirazı ile icra takibinin durmuş olduğu, davacı tarafın itirazın iptali talebiyle mahkememizde süresi içerisinde huzurdaki davayı ikame etmiş olduğu, yapılan yargılama sırasında davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesinde ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun olarak yapıldığı, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 16.158,15 USD alacaklı olduğunun tespit edildiği görülmüştür.
Ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak değerlendirilebilmesi için defterlerin usulüne uygun olarak açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılmış olması ve ayrıca dayanak belgeleri ile birlikte bir bütünlük teşkil etmesi ve faturaların yanında teslim belgelerinin de bulunması gerekmektedir.
.”..Yukarıda belirtilen, kanun maddesine ait gerekçede de açıklandığı üzere, TTK 1530.maddenin konuluş amacına baktığımızda, mal tedarik sözleşmeleri kapsamında küçük ve orta ölçekli tedarikçiyi, büyük şirketlere karşı korumak amacıyla getirilmiş bir hüküm olduğu, tacirler arası satım sözleşmelerinde uygulanmasının söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır.Bu sebeple davacının, Mahkemenin olayda TTK’nın 1530.maddesi hükmünü uygulamamış olmasına yönelik istinaf sebebi Dairemizce yerinde görülmemiştir.” —–
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan toplam —– alacaklı olduğu, usulüne uygun olarak tutulmuş taraf defterlerinin alacak ve borç kayıtlarının birbiri ile örtüştüğü, faturanın davalı defterlerine işlenmiş olmasının malın teslim edildiğine/hizmetin yerine getirildiğine dair karine olduğu, malın teslim edilmediğinin/hizmetin yerine getirilmediğinin davalı tarafça yazılı delille kanıtlanması gerektiği, ancak davalı tarafın hizmetin yerine getirilmediğine ilişkin bir delil sunamadığı——-, yukarıda yer verilen BAM kararında da belirtildiği üzere somut uyuşmazlığa TTK 1530. madde hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı, faturaları alan ve defterlerine kaydeden davalı borçlunun artık iş bu vade tarihlerini kabul etmiş sayılacağı ve ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek olmadığı anlaşılmakla alacağın fatura alacağına dayalı likit alacak olması karşısında davacının icra inkar tazminatına müstahak bulunduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE; davalı tarafından İstanbul Anadolu —-. İcra Dairesinin —– sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın —– faiz alacağı yönünden iptaline, takibin bu şekilde devamına, fazlaya dair istemin reddine,
-Davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından asıl alacak olan 16.339,34 USD nin takip tarihindeki TL karşılığı olan (16.339,34 TLx6,00) 98.036,04 TL’nin % 20 oranında olmak üzere 19.607,20 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken karar ve ilam harcı 6.696,84 TL olmakla baştan alınan 1.696,54 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 5.003,00 TL’nin davalı taraftan tahsili ile hazineye İRAT KAYDINA,
3-Davacı tarafından yatırılan 1.696,54 TL harç ve yapılan bilirkişi ücreti ve posta gideri olmak üzere toplam ——- yargılama giderinin kabul red oranına göre 1.946,05 TL lik kısmının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 300,00 TL yargılama giderinin red kabul oranına göre 3,95 TL’lik kısmının davacıdan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı taraf yargılamada kendisini vekil marifetiyle temsil ettirmiş olmakla — gereği 13.263,42 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ÖDENMESİNE,
6-Davalı taraf yargılamada kendisini vekil marifetiyle temsil ettirmiş olmakla —-gereği 1.307,15 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine,
7-Kararın kesinleşmesi ve talep halinde HMK 333. maddesi gereği artan gider avansının yatırana İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.