Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/639 E. 2019/910 K. 17.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/641 Esas
KARAR NO: 2019/843
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 26/12/2018
KARAR TARİHİ: 26/11/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin —- tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında ticari ilişki olduğunu, davalının müvekkili şirketten çeşitli hizmetler aldığını, itiraz konusu takipten doğan borcun davalının —— verdiği hizmetten kaynaklandığını, takip konusu dosyaya dayanak teşkil eden faturalardan doğan cari hesap sebebiyle müvekkili şirket tarafından borçluya —TL tutarında cari hesap bakiye borcunun tahsili için İstanbul Anadolu 6. İcra Müdürlüğünün — E. sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, itirazın haksız ve mesnetsiz olduğunu bu nedenle beyanlarının kabulü ile birlikte borçlunun itirazının iptali ile takibin devamına, —- -TL asıl alacak ile asıl alacağa takip tarihinden sonra işleyecek reeskont avans faizinin ferileriyle birlikte tahsiline %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili duruşmadaki beyanında; davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
Davacı, davalıdan olan alacağının tahsili için İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğü’nün —Esas sayılı dosyasında davalı aleyhinde icra takibi başlatmış olup, davalının itirazı ile icra takibi durmuştur. Davacı taraf süresinde açmış olduğu bu dava ile itirazın iptalini ve takibin devamını talep etmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.
Somut olayda davacı, icra takibine konu alacağını hizmet teslimine dayandırmış, davalı ise akdi ilişkiyi ve borcu inkâr etmiştir. Bu durumda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığını ispat yükü davacı taraftadır.
Öte yandan ticari defterlerle ispat ise 6100 sayılı HMK.nun 222. maddesinde düzenlenmiştir. Bir tarafın ticari defterlerinin ibrazının istenebilmesi ve talep edilmesine rağmen ticari defterlerin ibraz edilmemesinin defter sahibinin aleyhine sonuç doğurması, anılan kanun hükmünün 5. Fıkrası uyarınca, ancak karşı tarafın münhasır delil olarak bunlara dayanmasına bağlıdır. Aynı husus Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun—- Tarihli. –E. —K. S.lı kararında da vurgulanmış olup, HMK.nun “Tarafların belgeyi ibraz etmesi” başlıklı 220. Maddesinin ticari defter ve belgelerin ibrazında da uygulanması görüşü benimsenmemiştir.
Davacı, davalının ticari defterlerine münhasır delil olarak dayanmış değildir; defterler dışında da deliller bildirmiş ve bunları mahkeme huzuruna getirmiştir. Davacı dava açarken davalının defterlerine münhasıran dayanmadığından, davalının ticari defterlerini hazır etmemesinin aleyhine sonuç doğurması yukarıda bahsedilen içtihat uyarınca mümkün değildir.
Mahkememizce dosya mali müşavir bilirkişiye tevdii edilerek rapor alınmıştır. — tarihli bilirkişi raporunda özetle; dava dosyasında davacı olan — dava dosyasına ibraz ettiği yasal defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, — beratların süresi içerisinde alındığı, envanter defterinin ise TTK hükümlerine uygun olarak noter açılış tasdiklerinin süresi içerisinde alındığı ve dolayısıyla ticari defterlerin lehe delil olarak ileri sürülebileceği, davalıya usulüne uygun olarak tensip zaptı ve dava dilekçesinin Tebligat Kanunun 35.maddesine göre tebliğ edildiği, davalının davaya katılmadığı ve cevap dilekçesi de sunmadığı, davalı firmanın iletişim bilgilerinin dosyaya ibraz edilmemiş olması nedeniyle davalı firma ile irtibat sağlanamadığı, dolayısıyla davalının ticari defterlerinin incelenemediği, davacının ticari defterlerinde yapılan incelemeye göre, — takip tarihi itibariyle davalının — TL borçlu olduğu, taraflar arasında akdedilmiş herhangi bir sözleşmenin dosya içeriğinde bulunmadığı, icra takibi ekine davacı tarafından ibraz edilmiş—– isimli çalışmada ise davacı ile davalı firmanın kaşe ve imzalarının bulunduğunun tespit edildiği, bu yönüyle akdi ilişkinin ispat edilip edilmediğinin Mahkemenin takdirinde olduğu, —- gönderdiği müzekkere cevabı ekinde bulunan davalı firmaya ait Form Ba(Bilanço Alım) beyannameleri incelemesinde, dava konusu uyuşmazlığa ait davacının aylar itibariyle düzenlediği faturaların davalının defter kayıtlarında yer aldığının anlaşıldığı, buna karşın faturaların ödendiğinin ispat yükü üzerinde olan davalı firmanın dosya içeriğine herhangi bir ödeme belgesi ibraz etmediğinin görüldüğü, Mahkememizin davacı lehinde hüküm kurması halinde, takipteki talebe bağlılık ilkesi gereği — takip tarihi itibariyle istenebilir tutarın — TL olabileceği sonuç ve kanaate vardığını beyan etmiştir.
Mahkememizce tüm dosya kapsamı dikkate alınarak yapılan değerledirme sonucunda; Davacı alacak iddiasını takip talebinde belirttiği fatura konusu hizmet teslimine dayandırmış olup, davacı, davalı ile aralarındaki ticari ilişkinin ve mal teslim olgusunun ispatı bakımından yazılı bir delil ibraz etmemiş ise de, vergi dairesinden gelen kayıtlardan davalı şirketin, davacı şirketle olan ticari ilişkisinden dolayı kesinlen faturaları BA beyannamesi ile vergi dairesi bildirdiği böylelikle davacı tarafından davalı adına düzenlenen faturalardaki KDV tutarlarının indirim konusu yapıldığı, dolayısıyla faturaların defterlerinde kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. Buna karşılık faturaların bedellerinin tamamının ödendiğinin ispat yükü üzerinde olan davalı tarafından herhangi bir ödeme belgesi ibraz edilmemiştir. Davacının ticari defterleri ve davalının BA kayıtları birlikte değerlendirildiğinde davacının davalıdan — TL alacağının bulunduğu anlaşıldığından hüküm kurmaya ve denetime elverişli bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kabulüne dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
Davalı borçlunun İstanbul Anadolu -. İcra Müdürlüğü’nün— E. Sayılı icra takip dosyasında icra takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin — TL asıl alacak bakımından kaldığı yerden DEVAMINA,
Asıl alacak miktarının %20 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Asıl alacak miktarına takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 2.061,40 TL karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak alınan 515,36 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.546,04 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvuru harcı, 515,36 TL peşin harç toplamı 551,26 TL ile 1.066,60 TL ( 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 0,70 TL Kep reddiyatı, 60,40 TL posta masrafı, 4,50 TL elektronik posta masrafı, Dosya ücreti 1,00 TL) olmak üzere toplam 1.617,86 TL olan yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra davacıya iadesine,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/11/2019