Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/635 E. 2019/877 K. 05.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/412 Esas
KARAR NO: 2019/853
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ: 30/01/2019
KARAR TARİHİ: 28/11/2019
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekilinin—- tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili kurum ile dava dışı 3. Şahıs … arasında Tüketici Kredi ve Rehin Sözleşmesi imzalandığını ve —- marka — model, kamyonet cinsi aracın kaydına müvekkili kurum lehine rehin şerhi işlendiğini, kredi borçlusunun söz konusu aracı davalı … şirketine — sayılı poliçe ile sigorta ettirdiğini, kredi borçlusunun sözleşmenin gereklerini yerine getirmemesi üzerine taraflarınca yasal takip başlatıldığını, İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğü’nün— E. sayılı dosyası ile Rehnin Paraya Çevrilmesi Yolu ile Takip dosyasından ödeme emri gönderildiğini ve takibin kesinleştiğini, takip işlemlerinin devamı esnasında rehne konu aracın çalındığını, davalı … şirketi tarafından da hırsızlık olayına ilişkin olarak kredi borçlusu ile aralarında meydana getirilen — poliçe numaralı sigorta poliçesi kapsamında — numaralı hasar dosyası açıldığını, açılan hasar dosyasına binaen yapılacak ödemenin rehin alacaklısı olarak ‘‘dain ve mürtehin’’ sıfatını haiz olmaları sebebiyle taraflarına yapılması gerekmekte olduğunu, aracın çalınması nedeniyle hasar talep etmeye de haklarının bulunmakta olduğunu, arz ve izah ettikleri sebeplerden dolayı fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak üzere mahkemece tespit edilecek sigorta poliçe teminat bedelinin İhtarname tebliğ tarihinden itibaren ticari (avans) faiziyle dain-i mürtehin olarak taraflarına ödenmesini, dava masrafları ve ücreti vekaletin karşı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … şirketi davaya cevap vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, sigorta teminat bedelinin ödenmesi istemine ilişkindir.
Davalı … şirketinden poliçe ve hasar dosyası celp edilmiş, yapılan incelenmesinde; davalı … şirketi ile dava dışı …’ın maliki olduğu— plaka sayılı araca ilişkin olarak — tarihli genişletilmiş kasko sigorta poliçesinin akdedildiği, davacı –. İle dava dışı … arasında da — plaka sayılı aracı ilişkin olarak tüketici kredi sözleşmesi yapıldığı, tüketici kredisi kullandırıldığı, — plaka sayılı aracın trafik kaydında aracın kulanım amacının hususi olduğu anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle ticari işlerle ilgili bütün davalar ticaret mahkemelerinin görev alanına sokulmamış, yalnızca uzmanlık gerektiren hususların ticaret mahkemelerince karara bağlanması esası getirilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) 2. maddesinde, Kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” şeklinde açıklanmıştır. Kanunun “Tanımlar” başlıklı 3/1-(l) maddesinde de, tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda, tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında, Kanunun 83. maddesinde de, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Dosyanın yapılan incelenmesinde; davalı şirket ile dava dışı araç maliki arasında —- tarihli genişletilmiş kasko sigorta poliçesinin akdedildiği, davacı .- ile dava dışı … arasında da —- plaka sayılı araca ilişkin olarak tüketici kredi sözleşmesi yapıldığı, dosyaya celp edilen araç kaydının incelenmesinde; —-plakalı aracın sahibinin gerçek kişi olduğu ve aracın kullanım amacının hususi olduğu, dava dışı araç sahibi olan gerçek kişi ile davalı … şirketi arasında kasko sigorta sözleşmesinin bulunduğu ve aralarındaki bu ilişkinin 6502 sayılı TKHK’nın 3. maddesi anlamında bir tüketici işlemi olduğu, davacının dava dışı tacir sıfatı bulunmayan gerçek kişi sigortalı ile aralarında yapılan tüketici kredi sözleşmesi hükümlerine göre rehin alacaklısı sıfatı ile davalıya karşı açtığı işbu alacak davasının yukarıda etraflıca anlatıldığı üzere mutlak ve nispi ticari dava niteliğinin bulunmadığı, böylece tüketici hukukundan kaynaklanan davanın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği için davacı tarafından davalı aleyhine açılan işbu davanın; mahkememiz görevsizliği nedeni ile HMK.115-(2) maddesi uyarınca dava şartı noksanlığından usulden reddine, görevli mahkemenin İstanbul Anadolu Tüketici Mahkemesi olduğuna dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın mahkememizin görevsizliği nedeniyle; HMK 115-2 md uyarınca dava şartı noksanlığından usulden REDDİNE,
2-HMK m.20/1 uyarınca kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde ve talep halinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmek üzere Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmesine,
3-Yargılama giderlerinin, HMK’nun 331-(2) md uyarınca yargılamaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde bu mahkemece karara bağlanmasına; görevli mahkemede davaya devam edilmez ise talep halinde dosya üzerinden mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 28/11/2019