Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/627 E. 2020/669 K. 15.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/627 Esas
KARAR NO: 2020/669
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 26/12/2018
KARAR TARİHİ : 15/10/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili —harç tarihli dava dilekçesinde özetle; — sevk ve idaresindeki — plaka sayılı aracı ile — plaka sayılı araçtan düşen engele çarpmamak için sağa manevra yaptığı esnada —sevk ve idaresindeki — plaka sayılı araca çarpması, çarpmanın etkisi ile — plaka sayılı aracın takla atması ve akabinde -plaka sayılı aracın bariyere çarparak, bu sırada — sevk ve idaresindeki — plaka sayılı aracında — plaka sayılı araca çarpması sonucu maddi hasarlı ve zincirleme trafik kazası meydana geldiğini,—–tarihinde davalı nezdinde trafik sigorta poliçesi ile sigortalı —- plaka sayılı aracın tçarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana gelmiş olduğunu, sigortalı — plaka sayılı araç sürücüsünün % 43 kusurlu olduğunu, bu kapsamda müvekkili tarafından — ödeme yapılmış olduğunu, davalı şirketin sigortalısının % 43 oranında kusurlu olması nedeni ile Eklenen tazminatın kusur oranı nispetindeki — takip tarihinden önce —-n ödenmiş olduğunu, ancak –bakiye borcun ödenmemiş olduğunu, bu nedenle—- icra takibinin başlatılmış olduğunu, davalının itirazının haksız olduğunu bu nedenle itirazların reddi ve takibin devamına hükmedilmesi talep ve dava etmiştir.
Usulüne uygun tebligatta rağmen davalı tarafın herhangi bir cevap dilekçesi sunmadığı anlaşıldı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava–tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle davacı— dış sigortalısı olan— plakalı araç sahibine ödemiş olduğu bedelin kazaya karışan araçlardan — plakalı aracın —- davalıdan rücuen tahsiline ilişkin tazminat davasıdır.
—–sayılı takip dosyasının dosyamız arasına celp edildiği görüldü.
—- tarihli ara karar ile dosyanın seçilen bir kusur ve hasar konusunda uzman bilirkişi ile bir sigortacı bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve —- tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi Heyet Raporunda özetle;
Dava konusu olayın Karayolları Trafik kanunu Kapsamında maddi hasarlı zincirleme trafik kazası olduğunu,
Meydana gelen olayda kaçınılmazlık faktörünün etkisinin olmadığını, önlenebilir bir kaza niteliğinde olduğunu,
Söz konusu arçta —- hasar oluştuğunu, söz konusu kaza ile hasar durumunun uyumlu olduğunu,
Dava konusu kazalı aracın yapılan internet ve piyasa araştırmaları neticesinde kaza tarihi itibariyle 2. El piyasa rayiç değerinin —- civarında olduğu,
Söz konusu aracın onarımının ekonomik olmaması nedeni ile — olarak kabul edilmesi gerektiği,
Bu kapsamda söz konusu aracın sovtaj değerinin yaklaşık – gerçek zararın ise – – civarında olacağı,
Sn. Mahkemede aracın —- olmayacağı yönünde kanaat oluşması durumunda söz konusu kazalı aracın onarımının yetkili servis ve tamir atölyelerinin iş yükü ile doğru orantılı olmakla birlikte yaklaşık —–
Davaya konu Trafik Kazası Kapsamında;
–plaka sayili araç sürücüsü —% 60 kusur oranı ile ASLİ KUSURLU olduğu,
–plaka sayılı araç sürücüsünün % 20 kusur oranı ile TALİ KUSURLU olduğu.
— plaka sayılı araç sürücüsünün % 20 kusur oranı ile TALİ KUSURLU olduğu. ‘
—- plaka sayılı araç sürücüsü—– olduğu,
Davacı —- sigortalısına ödediği tazminat tutarını, kusur oram nispetinde daval—– etme hakkı bulunduğu,” Şeklinde tespitte bulundukları görülmüştür.
—-tarihli ara karar ile dosyanın “Davacı ve davalı vekillerinin itirazlarını karşılar şekilde; yapılan ödemeler ve kusur oranı da dikkate alınarak talep edilebilecek miktarın ne olduğu hususu da belirtilerek ek rapor alınmasına,” yönünde ara karar kurulmuş ve —- tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi heyeti ek raporunda özetle;
— plaka sayılı araç—- plaka sayılı araç — – plaka sayılı araç ——
— plaka sayılı aracın sigortasını yapan Davalı—- tutarında ödeme yaptığı da dikkate alınarak, Davacı —–tutarında ödeme yapması gerektiği” şeklinde tespitte bulundukları görülmüştür.
Öncelikle tespit edilmesi gereken husus taraflar arasındaki uyuşmazlığa hangi kanun maddelerinin uygulanacağıdır.Davacı sigorta ,dava dışı sigortalısına hasar bedelini ödeyerek 6102 sayılı TTK’nın 1472.maddesi uyarınca dava dışı sigortalının haklarına halef olmuştur.TTK nun 1472-(1)maddesi; “Sigortacının, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlululara karşı dava hakkı var ise bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmış ise, sigortacı mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek ,dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.” şeklindedir. Halef olma (halefiyet) bir kişinin hukuken diğerinin yerine geçmesi anlamına gelir.
TTK’nın 1472/1 maddesinde düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472/1. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak ————— da, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği şüphesizdir.
Yukarıda yer alan TTK 1472. Maddesi ve İçtihadı Birleştirme kararı doğrultusunda uyuşmazlık incelendiğinde; dava dışı sigortalı hangi gerekçe ve hukuki nedenle davalıya karşı talepte bulunabilecek idiyse sigortalının haklarına halef olan davacı sigorta da o nedenlere dayalı olarak talepte bulunabilecektir.
Davalı sigorta ise sigortalısı olan—- plakalı aracın trafik kazasındaki kusuru oranında davacıya karşı sorumlu olacaktır.Alınan bilirkişi raporu ile davacı sigortanın dava dışı sigortalısı olan —– plakalı aracın trafik kazasında kusursuz olduğu, —plakalı aracın %60 kusurlu olduğu,—- plakalı aracın %20 kusurlu olduğu ve davalı sigortanın dava dışı sigortalısına ait —- aracın %20 kusurlu olduğuna ilişkin tespitte bulunulmuştur.Her iki taraf vekilinin de itirazları doğrultusunda —- tarihli ara karar ile ek rapor alınmasına karar verilmiş ve bilirkişi ek raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Her ne kadar davacı vekili davalı sigortanın sigortalısının %43 kusurlu olduğu yönünde itirazda bulunmuşsa da ek rapor ile bilirkişi heyeti davalı sigortanın sigortalısının %20 kusurlu olduğuna ilişkin görüşünü korumuş ve mahkememizce de davalı tarafın sigortalısının %20 kusurlu olduğuna ilişkin kanaat oluşmuştur.
Davacı sigortanın sigortalısının aracında oluşan hasarın —-olduğu anlaşılmış ve davalı sigortanın sigortalısının %20 kusur oranı nedeniyle —ile sorumlu oludğu görülmüştür.Davalı sigortanın davacı sigortaya —-ödeme yapmış olduğu göz önüne alınarak yapılan ödeme sorumlu olduğu miktardan mahsup edilmiş ve davalının—–miktarınca sorumluluğunun kaldığı anlaşılmıştır.Takip talebinde asıl alacağa yasal faiz işletilmesinin talep edildiği görülmekle kabul edilen miktar üzerinden takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiği kanaatine ulaşılmıştır.Her ne kadar icra-inkar tazminatı talep edilmişse de davaya konu uyuşmazlığın trafik kazasından kaynaklı hasar alacağı olduğu,tarafların kusur oranında sorumlu olduğu ve takip tarihi itibariyle alacağın bu nedenlerle belirli olmadığı görülmekle icra-inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçeler ve hükme esas alınabilecek yeterli teknik nitelikte bilirkişi kök ve ek raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde karar kurulmuştur.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile,
—- sayılı takip dosyasına davalının yapmış olduğu itirazın—- asıl alacak üzerinden iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alacak belirli ve likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Harçlar yasası uyarınca davanın kabul edilen 7.382,30 TL lik kısım yönünden alınması gereken 504,28 TL harçtan peşin alınan 198,66 TL harcın mahsubu ile bakiye 305,62 TL karar harcının davalıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
4- Harçlar yasası uyarınca davacı tarafından yatırılan 198,66 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yapılan toplam 1600,00 TL bilirkişi ücreti ve 93,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 1693,50 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre belirlenen 1.074,73 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geri kalan bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına, kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/10/2020