Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/617 E. 2021/58 K. 22.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/617 Esas
KARAR NO : 2021/58
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 26/12/2018
KARAR TARİHİ : 22/01/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirket tarafından —- kapsamında —- tarihleri arası dönem için sigortalandığını, —-seyir halinde olan sigortalı araç, döner kavşağa geldiği sırada sağ yan kısımlarına—- plakalı aracın çarpması sonucu kaza ve hasar meydana geldiğini, meydana gelen kazada ——- plakalı araç sürücüsü %100 kusurlu olduğunu, poliçe kapsamında hasar nedeni ile sigortalı araç için müvekkili şirket tarafından —- ödendiğini, meydana gelen kaza sonucu oluşan hasardan davalıya ait araç sürüşücü araç maliki ile birlikte hasardan %100 sorumlu olduğunu, Kanun gereğince gerçekleşen rücu şartları nedeni ile ödeme talep edildiğini, ödeme yapılmaması üzerine davalı şirket hakkında ——–dosyası ile takip başlatıldığını, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Dava konusu kaza — tarihinde meydana geldiğini, dava ise —-tarihinde ikame edildiğini, iki yıllık zamanaşımı süresinin geçmiş olması nedeniyle zamanaşımı yönünden davanın reddine karar verilmesini, kazaya karışan —-plakalı müvekkili şirkete ait araç kaza tarihinde ——-muadil araç olarak verildiğini bu sebeple müvekkili aracın kaza tarihindeki işleteni olmadığını, kazaya karıştığı iddia edilen— iken, tutanakta aracın —–olduğu belirtildiğini, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiğini, alacağın likit olmadığını, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava ,sigortanın sigortalısına ödediği bedelin sorumludan rücuna ilişkin başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davasıdır.Ödeme emrinin borçluya — tarihinde tebliğ edildiği ve davalı borçlunun süresi içerisinde —-tarihinde borca itiraz ederek takibi durdurmuş olduğu görüldü.
Her ne kadar borçlu vekili tarafından ödeme emrine itiraz dilekçesi ile icra takibinin yetkisine de itiraz edilmişse de ,ön inceleme duruşmasında kaza yerinin ——olması ve haksız fiilden kaynaklanan uyuşmazlıklarda haksız fiilin işlendiği yer mahkemeleri ve icra dairelerinin de yetkili olması nedeniyle bu itiraz reddedilerek dava şartlarının mevcut olduğu görülmüştür.
— tarihli ara karar ile dosyanın —–uzman bilirkişilere tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve —-tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
— tarihli bilirkişi raporunda özetle: Davalının maliki olduğu, — plaka sayılı araç sürücüsü dava dışı —- %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu, dava konusu —- model araç sürücüsü dava dışı —- tarihinde meydana gelen kaza sonucu oluşan hasara ilişkin tespitlerin,—— plakalı araçta meydana gelen maddi hasar ile uyumlu olabileceği, hasarın durumunun kazanın oluş şekline alınan darbeye ve hasar fotoğraflarına uygun olabileceği, dava konusu— plaka sayılı ——model araçta meydana gelen toplam hasar tutarının — olabileceği, davalı taraf sürücüsünün kusuruna isabet eden tutarın;—- olabileceği,—— asıl alacak üzerinden icra takibinin yapıldığı, davalı —-tarafından davaya konu —- pakalı vasıtanın uzun süreli kiralandığına ilişkin belge ve kira bedelinin ödendiğinedair fatura ibraz edilmediği, davalı —-tarafından dava dışı —- Plakalı vasıtaya ilişkin kira kontratı ibraz edildiği, davaya konu —plakalı aracın —– plakalı vasıta yerine kiracıya muadil araç olarak verildiğine dair araç teslim belgesinin de ibraz edilmediği, davalı tarafından ibraz edilen iş emirlerinde —- plakalı vasıtaya ilişkin iş emir tarihinin — olduğu ve teslim edilecek aracın — olarak yer aldığı, kaza tarihinin ise —-olduğu, kaza tarihi itibari ile davaya konu edilen —- plakalı vasıtanın henüz kiralık olarak tesliminin gerçekleşmediği, davalı ——- sıfatını koruduğu ve meydana gelen zarardan dolayı davacı sigorta şirketine karşı sorumlu olacağı sonuç ve görüşlerine varılmıştır. Şeklinde tespitlerde bulunarak raporu mahkememize teslim etmiştir.
Öncelikle tespit edilmesi gereken husus taraflar arasındaki uyuşmazlığa hangi kanun maddelerinin uygulanacağıdır.Davacı sigorta ,dava dışı sigortalısına hasar bedelini ödeyerek 6102 sayılı TTK’nın 1472.maddesi uyarınca dava dışı sigortalının haklarına halef olmuştur.TTK nun 1472-(1)maddesi; “Sigortacının, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlululara karşı dava hakkı var ise bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmış ise, sigortacı mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek ,dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.” şeklindedir. Halef olma (halefiyet) bir kişinin hukuken diğerinin yerine geçmesi anlamına gelir.
TTK’nın 1472/1 maddesinde düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472/1. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak ———-sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği şüphesizdir.
Yukarıda yer alan TTK 1472. Maddesi ve İçtihadı Birleştirme kararı doğrultusunda uyuşmazlık incelendiğinde; dava dışı sigortalı hangi gerekçe ve hukuki nedenle davalıya karşı talepte bulunabilecek idiyse sigortalının haklarına halef olan davacı sigorta da o nedenlere dayalı olarak talepte bulunabilecektir.Davacı sigortanın sigortalısı ile davalı arasında meydana gelen trafik kazası ,hukukumuzda borcun kaynakları olarak belirtilen haksız fiilden kaynaklanmaktadır.Dolayısıyla dava dışı sigortalı ile davalı arasındaki borcun haksız fiilden kaynaklanması nedeniyle dava dışı sigortalının haklarına halef olan davacı sigorta da davalıya haksız fiilden kaynaklanan taleplerini ileri sürebilecektir.Haksız fiilden doğan borç ilişkileri 6098 sayılı TBK’nın 49.vd maddelerinde düzenlenmiştir.TBK 50.madde uyarınca zarar gören zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.TBK 50.madde uyarınca öncelikle tespit edilecek hususlar dava dışı sigortalının zararını ve tarafların kusurunu tespit etmektir.Zarar miktarının tespiti özellikle araçlarda meydana gelen hasarlar hakimin hukuki bilgisi ile tespit edilecek hususlar olmayıp mühendislik bilgisi ile tespit edilebilecektir.Nitekim makina mühendisi bilirkişiden alınan bilirkişi raporu ile davacı sigortanın sunmuş olduğu ekspertiz raporunda belirtilen hasar miktarının olaya uygun olduğu belirtilmekle mahkememiz tarafından bilirkişinin teknik nitelikte tespitine hukuken itibar edilmiştir.Yine bilirkişi raporu ile davacı sigortanın sigortalısının kusursuz;davalının ise tam kusurlu olduğuna ilişkin tespite hukuken itibar edilmiştir.
Davalı tarafından her ne kadar aracın dava dışı 3.tarafa kiralandığı bahsiyle husumet yönünden itiraz edilse de mahkememizce davalının işleten sıfatının kalkmadığı bahsi ile bu itiraz reddedilerek davalının pasif husumetinin bulunduğu kabul edilmiştir.Şöyle ki :Trafik kaydında malik olarak görülen kişi kaza yapan aracı trafik kazasından önce bir başkasına kiraladığını iddia ediyor ise işleten sıfatının kalkıp kalkmadığı şu hususlara göre değerlendirilmelidir: a)Kira sözleşmesinin uzun süreli olup olmadığı b)Üçüncü kişileri bağlayacak güçte olup olmadığı c)Aracın fiilen teslim edilip edilmediği c)Araçtan ekonomikl yararlanmanın kime ait olduğu d)Kira sözleşmesi ve bedelinin ——bildirilip bildirilmediği e)Kiraya verenin işletenlik sıfatının devam edip etmediği.
Davalının sunmuş olduğu araç kira sözleşmesine göre kiralanan araç—– plakalı araçtır.Her ne kadar davalı tarafından ,trafik kazasına karışan —–plakalı aracın kira sözleşmesinde belirtilen aracın kaza yapması nedeniyle ikame araç olarak dava dışı kiralanan şirkete kiralandığı belirtilmişse de muadil araç olarak verildiğine ilişkin ve kira bedeli alındığına ilişkin herhangi bir belge sunulmadığı,yalnızca iki adet iş emrinin sunulduğu ve iş emirlerinde de muadil araç olarak verildiği beliritlen aracın hangi maksatla ve hangi süre ile verildiği belirtilmemekle —- plakalı aracın kiralanmış olduğunun ispat edilemediği ,iş emirlerinin —- tarihli olduğu,kazanın ise—— tarihli olduğu ve iş emirlerinin trafik kazası sonrasında düzenlenmiş bulunduğu gözetilerek davalının husumet itirazının reddi gerektiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar davalı vekili tarafından zamanaşımı itirazında bulunulmuşsa da kaza tarihi —- tarihi olup zamanaşımının bitim tarihi —— tarihinde takip başlatmış olduğu görülmekle zamanaşımı defi reddolunmuştur.
Uyuşmazlığın temelinin haksız fiile dayalı olması ve zarar miktarının bilirkişi vasıtasıyla belirlenebilecek olması dikkate alınarak alacağın belirli olmadığı görülerek icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçeler ışığında dvanın kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın kabulü ile;
1—- sayılı takip dosyasına yapılan itirazın — asıl alacak üzerinden iptaline, takibin kabul edilen asıl alacağa takip talebi doğrultusunda faiz işletilerek devamına,
2-Alacak belirli olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 252,48 TL harçtan, peşin yatırılan 44,20 TL harcın düşümü ile geri kalan 208,28 TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan 44,20 TL peşin harç, 1.600,00 TL bilirkişi ücreti ve 142,10 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.786,30 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ 13/2ye göre 3.696,20 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.21/01/2021