Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/571 E. 2020/897 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/571 Esas
KARAR NO : 2020/897
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/12/2018
KARAR TARİHİ : 17/12/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin —–yaptığını,—- sermayesi bulunduğunu bu sermayenin ——– olduğunu, —- Davalı —- olan şirket hissesinin —- satış ve devrine ilişkin anlaşma yapıldığını,—– henüz şirketin hissesini almadan anlaştıkları miktarın müvekkili şirkete ait çekleri —– teslim ettiğini, çeklerin günü geldiğinde davalının çekleri bankaya ibraz ettiğini, davalının müvekkili hakkında iki ayrı icra takibi başlattığını,—– hissedarı olduğu şirketlerin malvarlığına haciz koydurduğunu, müvekkilinin dosya borcunu ödemek zorunda kaldığını, müvekkilinin zor duruma düştüğünü, bu nedenlerle davanın kabulü ile —- manevi tazminat ve —– manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, para alınmadan hisse devrinin söz konusu olamayacağını, çekin ödeme vaadi olduğunu ve ödemeye yerine geçemeyeceğini, çekin asıl borç ilişkisinden bağımsız olduğunu, ödenmiş çekler ile ilgili karşılıksız çek dosyalarının takip edilmeyerek düştüğünü, müvekkili şirketçe parası ödenmiş hisseleri devretmek istediğini ancak davacının buna yanaşmadığını, bu nedenlerle davanın reddine yargılama giderleri ile davacının dava konusu miktarın %20 si oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, ücreti vekaletin davacıdan tahsiline karar verilmesini bilvekale arz ve talep etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava ticari itibarın zedelenmesinden kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı şirketin hissedarı davalı— dava dışı diğer şirket hissedarı —-kendisine ait şirket hissesinin —-satış ve devir ilişkisi nedeniyle her biri —- miktarlı —– adet çek verildiği, çekin ibrazında karşılıksızdır kaşesi basıldığı, davalının çek alacağını tahsil amacıyla davacı şirket hakkında —— İcra dairelerinde icra takibi başlattığı, icra takibi neticesinde davacı şirket malvarlığına, banka hasaplarındaki paralara haciz konulduğu, haciz baskısı altında davacı şirketin borçları ödediği, sonuç olarak davacı şirketin 2 ayrı icra takip dosyası açılması, bankalardaki tüm mevduatlarına haciz-bloke konulmuş olması nedeni ile gerek ticari çevrede ve gerek bankacılık sisteminde çok ciddi manada ticari itibar sarsılma yaşandığından bahisle davacı şirketin ticari itibarı ve kredibilitesinin sarsılması nedeni ile —- manevi tazminat ve şimdilik —maddi tazminat talep edildiği anlaşılmıştır.
İhtilafa konu—- keşide tarihli—- bedelli çekten kaynaklı davacı ———- sayılı dosyasında icra takibine ve ve ödeme emrinin iptaline karar verilmesi amacıyla talepte bulunduğu, mezkur mahkemece “Davacınnı ——– sayılı takipte borca itirazının Reddine” karar verildiği görülmüştür.
İhtilafa konu —— keşide tarihli çekle ilgili karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme sucundan müşteki ——hakkında———-sayılı dosyasında şikayetçi oluduğu, müştekinin şikayetine istinaden başlatılan muhakeme sonucunda ————hakkında suçun işlendiğinin sabit olmasından bahisle adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği görülmüştür.
Dosyamız arasında mübrez——– sayılı dosyasında————- sayılı dosyası hakkında borca itirazda bulunduğu, daha sonra haciz baskısı altında icra dosyasına ödeme yapıldığını, mahkemeye açılmış olan davanın konusuz kaldığını bildirdiği, bu nedenle mahkemece “Davanın konusuz kalmakla karar verilmesine yer olmadığına” yönünde karar verdiği görülmüştür. ———dosyasının incelenmesinde taraflar arasındaki sürecin nasıl gerçekleştiğine yönelik davalı —– dosyaya konu ile alakalı —- görüşmelerini sunduğu görülmüştür. —– görüşmelerinin içeriğinden —– kişilerin çeklerin ödeme gününde ödenmemesi, kafenin ekonomik durumunun iyi olmaması, samet adlı kişinin mali sıkıntı içinde olduğu, ödemelerin yapılması için karşı tarafın —- adli kişiye bir süre daha beklemesi yönünde talebinin olduğu, ödemelerin yapılması amacıyla —-adlı kişinin bir süre daha beklediği, ödemenin beklenildiği günde başka ödemelerin olmasından bahisle bir süre daha bekletilmesi talep edildiği, —–adlı kişinin karşı tarafın çek ödemesi ve vade günü ile alakalı kendisini planladığını, kendi işlerinin kötüye gittiğini, her iki tarafında çeklerinin yazıldığını karşılıklı olarak birbirlerine bildirdikleri görülmüştür. Söz konusu —– görülmelerinin çeklerin karşılıksızdır şerhi düşülmesi neticesinde başlayan bir dizi hukuki süreç sunucu davacı— davalı —–karşı açmış olduğu işbu maddi manevi tazminat talebi ile alakalı olduğu anlaşılmıştır.
Çek TTK’nın 780/1-b maddesine göre kayıtsız şartsız belirli bir bedelin ödenmesi için havaleyi içerdiğinden sebepten mücerret bir borç ödeme aracı olduğuna ilişkin karine bulunmaktadır.
Davalı —– kendisine verilen çeklerden kaynaklı ödemesini tahsil amacıyla bir dizi hukuki süreç başlattığı anlaşılmaktadır. İcra takibleri sonucunda çeklere bağlanan alacağını tahsil ettiği anlaşılmaktadır. Davacı şirket vekilinin dava dilekçesinde iddia ettiği gibi “davalının kendisine teslim edilen çekleri günü geldiğinde bankaya ibraz etmiş ve arkasını karşılıksızdır kaşesi ile yazdırmıştır.” şeklindeki iddiasının yersiz olduğu, zira çekin karşılıksız olmasının sebebinin çek hesabında paranın olmamasından kaynaklandığı, kayıtsız şartsız belirli bir bedelin ödenmesi için havaleyi içeren ve sebepten mücerret bir borç ödeme aracı olan çekin bankaya ibrazı neticesinde çek hesabında para bulunmaması kişinin kötü niyetli olduğunu göstermez, çekin karşılıksız çıkmasından sonra başlatılan icra takibi, ihtiyati haciz talebi ve çekle ilgili karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme sucundan ilgililer hakkında şikayette bulunulması hukukun tanıdığı meşru hak arama hürriyeti kapsamında değerlendirilmelidir. Kişiye verilen ve ödemesi gerçekleşmeyen çek sebebiyle başvurulan ihtiyati haciz müessesesinin bir neticesi olarak borçlu şirkete ait banka hesaplarındaki mevduatlara haciz-bloke konulmuş olması alacaklının alacağını tahsil amacını güttüğünün kabulu gerektiği aksi takdirde borçlunun ticari itibarını zedelemek amacıyla gerçekleştirdiğini kabul etmek durumunda ihtiyati haciz müessesesinin kullanılamaz huhuki bir yol olacağı sonucunu doğurmaktadır.
Haksız fiil Türk Borçlar Kanunun 49. maddesinde; “ Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” Yine Borçlar Kanununun maddesinde; “Hakim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığın göz önüne alarak belirler.” denilmektedir. Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmakta ve unsurları; eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak belirlenmektedir. Buna göre, haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğması zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunun 6. maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Sonuç olarak, davalının davacı şirket aleyhine 2 ayrı icra takip dosyası açması, bankalardaki tüm mevduatlarına haciz-bloke konulmuş olması nedeni ile davacı şirketin gerek ticari çevrede ve gerek bankacılık sisteminde çok ciddi manada ticari itibar sarsılma yaşandığı iddia edilen olaylarda, davalının —- görüşmelerinde süreci karşı tarafa aktardığı ve nihayetinde davalının kayıtsız şartsız belirli bir bedelin ödenmesi için tanzim edilen sebepten mücerret ödeme aracı olan çekin tahsili amacıyla bir dizi icra takibi, müşteki sıfatıyla şikayette bulunması, mahkemelerden ihtiyati haciz talebi ile birlikte alacağına kavuşması olaylarında davalının hak arama hürriyeti kapsamında icra daireleri ve mahkemeler yoluyla alacağını tahsil etmesi olayında hukuka aykırı bir fiil bulunmadığı vicdani kanaati ile davacı tarafın yerinde görülmeyen maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının Maddi ve Manevi Tazminat Taleplerinin REDDİNE,
2-Alınması gereken 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 1.195,43 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.141,03‬ TL harcın davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde BIRAKILMASINA,
4- Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiği için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.ye göre tespit edilen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde —— Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.17/12/2020