Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/56 E. 2020/78 K. 04.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/56 Esas
KARAR NO: 2020/78
DAVA : Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/12/2018
KARAR TARİHİ: 04/02/2020
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkilinin———— müşteri numaralı —————– hesapları ile aynı şubede ——-numaralı vadesiz ——bu hesaba bağlı —- numaralı bankamatik kartı bulunduğunu, ——– tarihinde saat — müvekkilin dolar hesabına girilerek ————– doların — doları ——–üzerinden bozdurularak ——— liraya çevrildiği daha sonra Bu paranın——– numaralı ———- hesabına —- TL olarak— yoluyla transfer edildiğini, kısa bir süre sonra, hesapta kalan —— da —– üzerinden bozdurularak ———- liraya çevrildiğini, bu işlem sırasında müvekkilinin tesadüfen hesaplarını kontrol etmek amacıyla banka uygulamasına girdiğinde işlemleri farkettiğini ve bankayla iletişime geçip ikinci işlemin başka bir bankaya transfer edilmemesini ve hesabını dondurmalarını söylediğini, bilahare de bankaya başvurarak internet bankacılığı şifre ve kullanıcı bilgilerinin ele geçirilerek ——– işlemi yapıldığını, yapılan işlemin iptal edilmesini, böyle bir işleme onay vermediğini ve rızası olmadığını belirttiğini, ——– işleminin durdurulmasını, diğer bankayla iletişime geçilerek paranın çekilmemesi için bilgilendirilmesini istediğini fakat bankanın paranın başka bir bankaya gitmiş olması nedeniyle yardımcı olamayacaklarını söylediğini, savcılığa şikayet dilekçesi veren müvekkilin ertesi gün ——- tarihinde ———-uygulamasına girdiğinde telefonundan başka bir numaraya yönlendirme yapıldığını fark ettiğini, ———-arayarak bu İşleme kimin onay verdiği hakkında bilgi almak istediğini fakat——- böyle bir işlemin sistemlerinde görünmediğini beyan ettiğini, bunun üzerine müvekkilinin ek dilekçe vererek yönlendirme yapılan numara sahibi hakkında da şikayetçi olduğunu, işlemlerin müvekkilin bilgi ve rızası dışında olduğunu, davalı bankanın ne para transferi sırasında ne de sonrasında bilgilendirme yapmadığını ve onay istemediğini, işlemlerden tesadüfen haberdar olduğunu, bu transfer işlemleri yapılırken davacının cep telefonu ve kartlarının yanında olduğunu, müvekkilinin hiçbir kusuru olmadığını, müvekkilinin mevduatını korumanın bankanın görevi olduğunu, müvekkilinin uğradığı zararın tazmini için ihtar çektiklerini ancak bankanın cevap vermediğini, davalılardan ——— de dava konusu parayı hesabına alarak sebepsiz zenginleştiğini, müvekkilinin davalı şirketle hiçbir ilişkisinin bulunmadığını, şirketin parayı iade etmesi gerektiğini açıklanan nedenlerle ——- davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, —- tarihinden itibaren ———- avans faizi ile birlikte iade edilmesini talep ettiği görülmüştür.
CEVAP:
Dosyada davalılar tarafından verilmiş cevaplar görülememiştir, davalılardan ———- tarafından mahkemece gönderilen müzekkerelere ccvaben yazılmış ——— tarihli, müşteriye verilen cevabın sureti ile, hesap hareketlerine ilişkin dökümlerin ekli olduğu bir yazı bulunmaktadır.
DELİLLER:
——- tarafından mahkemece gönderilen müzekkerelere ccvaben yazılmış —– tarihli yazısı, ——- CBS’nın —- Soruşturma sayılı dosyası, ———– tarihli bilirkişi raporu, —— Ağır Ceza Mahkemesinin ——— esas sayılı dosya sureti,
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, Bankacılık işlemlerinden kaynaklanan tazminat davasıdır.
Dava konusu uyuşmazlığın; davacının davalı bankanın ——-şubesinde açtırmış olduğu hesaptan kendi rızası dışında sahte eft talimatıyla ———- gönderilmiş olduğu iddiasından dolayı sahte eft işlemi olup olmadığı, davalı bankanın kusuru olup olmadığı, kusursuz sorumluluk kuralı gereğince sorumlu olup olmadığı, bu olay sebebiyle davacının davalılardan alacaklı olup olmadığı hususlarında olduğu tespit edilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/1-k maddesinde tüketicinin; “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade edeceği, 3/1-l maddesinde ise tüketici işleminin; “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade edeceği düzenlenmiş, aynı Kanun’un 73/1 maddesinde de; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara dair davalara bakmaya tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiştir.
Aynı Yasa’da görev ve yetkiye dair hükümlerin niteliğine ve zaman bakımından uygulanmasına dair hükümlere de yer verilmiş, Kanun’un 83/2. maddesinde, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemlerle ilgili diğer kanunlarda hüküm olması halinde dahi, 6502 Sayılı Kanun’un görev ve yetkiye dair hükümlerinin uygulanacağı belirtilerek, maddenin özel hüküm niteliğinde olduğu vurgulanmış ve 6502 Sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinde Kanun’un yürürlüğü sonrası açılacak davalarda usul kurallarının derhal uygulanması gerektiği hüküm altına alınmıştır.
Belirtilen düzenlemeler karşısında, bankacılık işlemlerinden kaynaklı Tüketici Kanunu’nda düzenlenmiş olması sebebiyle davanın mutlak ticari dava olduğunun kabulüyle davanın ticaret mahkemesinde görülmesine imkan bulunmadığı açıktır (Yargıtay ——- Hukuk Dairesinin ——— esas ve karar sayılı,——günlü ilamı, Yargıtay —- Hukuk Dairesinin ——-esas, —- karar sayılı, ——- günlü ilamı, ——— Adliye Mahkemesi — Hukuk Dairesinin ———–esas ve karar sayılı, ———günlü ilamı vb).
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının, kendi adına banka hesabı açmış olduğu, hesabın ticari amaçla açılmamış olduğu, taraflar arasındaki ilişkinin 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanununun 3. maddesi kapsamındaki bankacılık işlemlerinden kaynaklanan bir uyuşmazlık olduğu, bu haliyle davaya bakmakla görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğu anlaşılmakla mahkememizin görevsizliği ile davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın HMK’nun 114/1-C ve 115/2. maddeleri uyarınca görevsizlik nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2- HMK.20/1. maddesi uyarınca, kararın kesinleşmesinden itibaren (süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren) 2 hafta içinde mahkememize başvurularak dilekçe ile dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi halinde dosyanın bu davaya bakmaya görevli ————- TÜKETİCİ MAHKEMESİNE gönderilmesine, aksi taktirde HMK.20/1. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
3- Gider avansının kullanılmayan bölümünün görevli mahkeme veznesine yatırılması için ilgililerine iadesine,
4- HMK’ nun 331/2. maddesinde yapılmış olan ‘görevsizlik ve yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceği, gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceği’ şeklindeki düzenleme nazara alınarak, yargılama giderleri konusunda bu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, davacı asil ve vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde ———– Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı 04/02/2020