Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/552 E. 2021/421 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/552 Esas
KARAR NO : 2021/421

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/12/2018
KARAR TARİHİ : 20/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında uzun süreli bir ticari ilişki olduğu, —-itibariyle sözleşmelerin yenilenmediği, ancak zorunlu olarak var olan — ilgili hizmetlerin verildiği ve bazı parçaların değiştirilmek zorunda kalındığı, dava konusu — bedelli,— İlişkin kesilmiş olup, davacı tarafından da kabul edildiği, ancak ödemelerinin yapılmadığı beyan edilerek, açıklanan nedenlerle, borçlunun icra takibine yaptığı itirazının iptaline, takibin —. sayılı dosyası üzerinden devamına, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla borçlunun takip konusu borcun, takip dosyasında belirtilen işlemiş yasal faiziyle ödemeye ve takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
RAPOR: Bilirkişinin raporunda özetle; “Davacı ve davalının tacir oldukları, davacının yukarıdaki usulüne uygun olarak noter açılış ve kapanış tasdiklerini yaptırdığı —– oluşturduğu ticari defter ve kayıtlarına göre davalıdan— takip tarihi itibariyle —-cari hesap alacağının gözükmekteyse de, davacının icra takibine konu ettiği 6 adet 60.955,85 TL. faturaya karşılık davalı 6 adet 60.955,85 TL. iade faturası düzenlemiş ve davacıya iade etmiş, davacıda bu faturaları ‘ —– defter ve kayıtlarınla işlemiştir. Başka bir anlatımla icra takibine konu edilen faturalardan dolayı davacının davalıdan alacağı bulunmadığı, davalının yukarıdaki usulüne uygun olarak — açılış ve kapanış tasdiklerini yaptırdığı— oluşturduğu ticari defter ve kayıtlarına göre davalıdan —- İtibariyle davacıys herhangi bir borcunun bulunmadığı, davalının yukarıdaki ticari defter ve kayıtlarında: davacının icra takibine konu ettiği—- yapmış, ancak bu faturalara karşılık davalı—— İade faturısı düzenlemiş ve davacıya iade etmiş, davacıda bu faturaları ticari defter ve kayıtlarınla işlemiştir. Yapılan tespitler çerçevesinde davacının icra takibine konu ettiği faturalar karşılığında iade faturası aldığı ve ticari defterlerine işlediği, dolayısıyla bu faturalardan alacağının bulunmadığı, mahkememizce icra takibine konu edilen fatura haricinde davacının cari hesap alacağı yönünde kanaati oluşması halinde; davacının 69.131,99 TL. cari hesap alacağı görülmekte olup, davalının kayıtları ile karşılaştırıldığında yıllar itibariyle farklar bulunmuş olup, taraflar bu farklara ilişkin belge ve kayıtları sunmaları gerektiği.” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığını beyan edilmiştir.
RAPOR: Bilirkişinin raporunda özetle; “Davacı —- yıllarına ait ticari defterlerinin tutmakla mükellef olduğu,—- süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulduğu, defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, ticari defter kayıtlarına göre davacı — takip tarihi itibariyle davalıdan — alacaklı görüldüğü, buna karşın davalı — davacıya borcu bulunmadığı görülmektedir. Mutabakatsızlığın giderilmesi amacıyla yaptığımız incelemeye göre davacının kayıtlarında yer alan bazı faturaların davalı —Kayıtlarında işlenmediği, davacının — alan söz konusu faturalara davalının 8 günlük yasa sürede itiraz ettiğine ilişkin bir belge olmadığından davacı —-bakiyesinin lehine kabul edilmesi gerektiği, davacının kayıtlarında yer almadığından kabul etmediğini dava dosyasında beyan ettiği, davalı—, davalının —- beyan ettiği mal ve hizmet satışlarına— alması ve söz konusu iade faturalarına davacının— yasal sürede itiraz ettiğine ilişkin bir belge de olmadığından davalı — ticari defter kayıtlarında lehine— alacak kabul edilerek davacıya olan borcundan düşülmesi gerektiği, taleple bağlı olarak davacı —–, davalı aleyhine ayrı devam eden dosyalarından dolayı alacak talep etti toplam 11.740,74 TL’ nin 26.10.2018 icra takipğ tarihindeki ticari defter kayıtları bakiyesi 69.131,99 TL’ dan düşürülmesi gerektiği, neticede davacı —– icra takip tarihi itibarıyla davalıdan 69.131,99 TL alacaklı görüldüğü, davacı kayıtlarında yer almayan davalı— ile diğer davalardan takip edilen —- —– alacağı toplamı 11.740,24 TL’ nin düşğlmesiyle kalan net 33.244,91 TL bakiyenin davacı lehine davalı—durumda olduğu” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
EK RAPOR: Bilirkişinin ek raporunda özetle; “Davalı —– döneminde —- ——izahatlara uygun şekilde —- incelememizden davacı—- teslim edildiği anlaşıldığından dolayısıyla davacının ticari defter kayıtlarına almadığını ifade ettiği—-edildiği anlaşıldığından —- dava ve icra konusu— teknik kılavuzundaki şartlara haiz olarak—- incelememizden davalıya tebliğ ettiği, davalı —– düzenleyerek davacının 6 adet faturasından kaynaklanan cari hesap borcunu hesaben kapattığını, 6 adet karşılıklı faturalaşmaya hem davacı ve hem de davalının—vasıtasıyla bir itirazının mevcut olmadığından faturaların her iki taraf için de kabul edilmiş sayılacağı, sayın mahkemenin takdirine göre davacının 27.02.2020 tarihli ıslah dilekçesi dikkate alındığında uyuşmazlık konusunun esasen cari hesap kayıtları olması durumunda davacının —— —– —– uygun şekilde— görüntüleyici incelememizden davacıya usulüne uygun şekilde tebliğ etmiş olup 8 günlük yasal sürede —–. vasıtasıyla herhangi bir itirazı mevcul olmadığından faturaların davacı taraf için de kabul edilmiş sayılacağı, — düşen 6 faturayı davacının ticari defler kayıtlarına almakla yükümlü olduğu, zaten 4 adedini kaydedip sadecc — tutarlı 2 adedini yükümlü olduğu halde kayıtlarına almadığı dolayısıyla 6 adet karşılıklı faluralaşmayla sınırlı olarak davalının cari hesap borcu olmadığı, davacı — ve davalı tarafından aynen iadesini yaptığı yukarıdaki tablodaki 6 adet fatura bedeli 60.955,85 TL’ nin taraflar arasında karşılıklı eşitlenerek cari hesap alacak-borç bakiyesinin değişmemesi sonucunda ticari defter kayıtlarında 26.10.2018 icra takip tarihi itibarıyla davalıdan 69.131.99 TL alacaklı olmaya devam ettiği, bu tutardan davacı kayıtlarında yer almayan ancak davalının—-görüntüleyici sistemi incelememizden teslim edildiğini tespit ettiğimiz davalı— diğer davalardan rakip edilen —bölgesi alaeağı toplamı 11.740.74 TL’nın da düşülmesiyle kalan net 33.244,91 TL (—— davalı —– borcu olduğu ve davacıya ödemesi gerektiği” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
ISLAH: Davacı vekilinin ıslah dilekçesinde özetle; Davalarının 57.391,25-TL alacak davası olarak ıslah ettiklerini, ticari defterlerin incelenmesini, davalının cari borcu olduğunu bilmesine rağmen itiraz etmesi nedeniyle %20 kötüniyet tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, faturaya dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkin iken davacı tam ıslah ile davasına alacak davası olarak belirlemiştir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının—-alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, — lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf, bedeli ödenmeyen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura —– anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin —-ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.
19/11/2019 tarihli duruşmada, tarafların önceki raporlara karşı itirazları da nazara alınarak “Mahkememizin—-esas sayılı dosyasına konu davalının—- esas sayılı dosyasına konu davalının —- ait cari hesap ilişkisinin dışlanarak hesap yapılması” amacıyla yeniden bilirkişi marifetiyle taraflara ait ticari defterlerinin incelenmesi için dosyanın celse arasında — müşavire tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde karar kurulmuş ve 05/03/2021 tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi raporunda ise ; davacı/alacaklı—- tutulduğu, davacının takip tarihi—- olduğu, davalı/borçlu —–usulüne uygun tutulduğu, takip tarihi (26.10.2018) tarihi itibari ile davacı —— alacaklı olmadığı, yapılan incelemeye göre davacının kayıtlarında yer alan bazı faturaların davalı —– davacı şirketin— kayıtlarında — icra takip tarihi itibarıyla davalıdan 69.131,99 TL alacaklı görüldü, bu tutardan davacı kayıtlarında yer almayan—- faturası bedeli— diğer davalardan (mahkememizin —- esas sayılı dosyaları) takip edilen ——- topamı — düşülmesiyle kalan net 33.244,91 TL bakiyenin davacı lehine davalı şirketten alacaklı durumda olduğu tespit edildiği anlaşılmıştır.
—– ticari işletmesi ile ilgili olarak yasalarda belirtilen zorunlu defterleri yasalarda öngörüldüğü şekilde tutmak zorundadır. Bu husus 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 64. maddesinde ise şu şekilde düzenlenmiştir”(Değişik: — Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, —-yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri—- hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.
Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan —— —- saklamakla yükümlüdür.
(Değişik: 26/6/2012-6335/8 md.) Fiziki ortamda tutulan yevmiye defteri, defteri kebir ve envanter defteri ile dördüncü fıkrada sayılan defterlerin açılış onayları, —- ve kullanılmaya başlanmadan önce noter tarafından yapılır. Bu defterlerin izleyen faaliyet dönemlerindeki açılış onayları, defterlerin kullanılacağı faaliyet döneminin ilk ayından önceki ayın sonuna kadar notere yaptırılır. Pay defteri ile genel kurul toplantı ve müzakere defteri yeterli yaprakları bulunmak kaydıyla izleyen faaliyet dönemlerinde de açılış onayı yaptırılmaksızın kullanılmaya devam edilebilir. Yevmiye defteri —-onayı, izleyen faaliyet döneminin üçüncü ayının sonuna kadar — yaptırılır. —-defterlerin açılışı —- — tarafından da onaylanabilir. Açılış onayının noter tarafından yapıldığı hâllerde noter, —- Ticari defterlerin —- ortamda tutulması hâlinde bu defterlerin açılışlarında ve yevmiye defteri ile yönetim kurulu karar defterinin kapanışında noter onayı aranmaz. Fiziki ortamda veya—- ticari defterlerin nasıl tutulacağı, defterlere kayıt zamanı, onay yenileme ile açılış ve kapanış onaylarının şekli ve esasları —–müştereken çıkarılan tebliğle belirlenir.
Pay defteri, —– karar defteri ve genel kurul toplantı ve müzakere defteri gibi işletmenin muhasebesiyle ilgili olmayan defterler de ticari defterlerdir.
(Değişik: 26/6/2012-6335/8 md.) Bu Kanuna tabi gerçek ve tüzel kişiler, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun defter tutma ve kayıt zamanıyla ilgili hükümleri ile aynı Kanunun 175 inci ve mükerrer 257 nci maddelerinde yer alan yetkiye istinaden yapılan düzenlemelere uymak zorundadır. Bu Kanunun —– karşılıklar, hesaplar, değerleme, saklama ve ibraz hükümleri 213 sayılı Kanun ile diğer vergi kanunlarının aynı hususları düzenleyen hükümlerinin uygulanmasına, vergi kanunlarına uygun olarak vergi matrahının tespit edilmesine ve buna yönelik mali tabloların hazırlanmasına engel teşkil etmez.”
HMK 222. Maddesinde ise “Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.” Şeklinde düzenlenmiştir.
Taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu çekişmesizdir. Uyuşmazlık, davaya konu fatura bedellerin ödenip ödenmediği hususunda toplanmaktadır. Bilirkişi marifetiyle davacı ve davalı tarafın ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda takibe konu 6 adet fatura hakkında davacının kayıtlarında yer alan bazı faturaların davalı —– inlenmediği davacının vergi dairesine beyan ettiği —-yer alan söz konusu faturalar davalının 8 günlük yasal sürede itiraz ettiğine ilişkin bir belge olmadığından davacı şirketin ticari defter kayıtlarındaki alacak tutarı bakiyesine üstünlük tanınarak davalının ödeme yaptığına ilişkin bilgi -belge bulunmadığı anlaşılmıştır.
İcra-İnkar tazminatı İİK 67/2 maddesinde “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için :1) Geçerli bir ilamsız icra takibinin bulunması gerekir, 2) Borçlu süresi içinde ödeme emrine itiraz etmiş olmalıdır, 3) Süresi içinde açılmış bir itirazın iptali davası olmalıdır, 4) İcra inkar tazminatı talep edilmiş olmalıdır, 5) Borçlunun icra dairesine yapmış olduğu itirazında haksız olması gerekir 6)Alacak likit olmalıdır.
Alacağın likit olması konusunu —- ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır. Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
Yargıtayın yerleşik kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir. —–. Numaralı kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir (likit, hesap edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir.
——– itirazın iptali hakkında kısmen kabul kısmen red kararı verilmesinin icra-inkar tazminatına hükmedilmesini engellemeyeceğini, her uyuşmazlığın kendi şartları içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiş ve mahkememizce yapılan yargılamada 6 adet fatura hakkında davanın kabul edilen kısmı açısından yuzde 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği kanaatine varılmış ise de davacının 27/02/2020 tarihli tam ıslah dilekçesi ile davasını itirazın iptali davasından alacak davasına tebdil ettiği, alacak davasında icra inkar tazminatı müessesesinin olmadığı hususları nazara alınarak davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmemiştir. Aynı şeklide tam ıslah dilekçesinde davacının faiz alacağını talep etmemesi hususu nazara alınarak faiz alacağına hükmedilmemiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile 33.244,91 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin itirazının reddine,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 3.920,39 TL harçtan, dava açılırken peşin olarak alınan 983,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.937,29‬ TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvuru harcı, 983,10 TL peşin harç toplamı 1.019‬ TL ile 2.041,55 TL (—- diğer dosya masrafı giderleri) olmak üzere toplam 3.060,55‬ TL yargılama giderinden davanın kabul 0,57 ve red 0,43 oranına göre hesaplanan 1.744,51 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan bir gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Taraflarca dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
6-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —-Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 4.986,74 TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —- Ücret Tarifesine uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.