Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/546 E. 2020/497 K. 10.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/546
KARAR NO : 2020/497

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/12/2018
KARAR TARİHİ : 10/09/2020

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkil ile davalı arasında uzun süredir ticari ilişki olduğunu , fakat 2018 itibariyle sözleşmenin yenilenmediğini, buna karşın zorunlu olarak var olan — ile ilgili davalıya hizmet verildiğini ve bazı parçaların değiştirildiğini, davalı adına düzenlenen faturaların hizmet ve yedek parçaları kapsadığını, faturaların davalı tarafından kabul edildiğini fakat ödeme yapmadığını, bunun üzerine davalı aleyhinde icra takibi başlatıldığını, davalı vekilin icra takibine 06.11.2018 tarihinde itiraz ettiğini, fakat 07.11.2018 tarihinde 10.148,00 TL ödeme yaptığını, icra takibi neticesinde yapılan kısmi ödemeden sonra davalının faturalardan kaynaklı toplamda 12.512,70 TL borcu kaldığını, anılan nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamına, borçlunun alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili 18.12.2019 tarihli beyan dilekçesinde özetle ;taraflar arasında zorunlu olarak var olan asansör— ilişkin ticari ilişkinin devam ettiğini, davacı tarafından müvekkil şirket aleyhine icra takibinin başlatıldığını, taraflarınca itiraz edildiğini, müvekkil şirketin davacı tarafa hiçbir borcu bulunduğunu kabul anlamına gelmemekle beraber cari hesap borcunun davalı tarafa ödendiğini, son tahlilde müvekkil şirketin cari hesabında davacı yana herhangi bir borcunun bulunmadığını, müvekkil şirket aleyhine başlatılan takibin ispata muhtaç olduğunu, bu nedenle davacının haksız ve kötü niyetli olan talepleri ile davanın tümden reddine, alacak miktarının %20 sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilbesnie, müvekkil şirket aleyhine başlatılan takibin ispata muhtaç olmasından dolayı yeniden bilirkişiye tevdiine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
İstanbul Anadolu — Esas sayılı dosyası, bilirkişi raporu,
SMMM uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen kök raporda özetle ; davacı taraf ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu yalnızca 2017 yılına ait yevmiye defteri kapanış tasdikinin gerçekleştirilmediği , davalı tarafın ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin bulunduğu , davacı tarafça düzenlenen faturaların davalı kayıtlarında yer aldığı , faturalara itiraz edilmediği , davalı tarafın icra takibi ile ödenmesi talep edilen fatura tutarlarının toplu banka ödeme talimatı ile ödendiği yönündeki savunmasının açık anlaşılır ve makul düzeyde ispat edemediği , takip tarihinde istenen tutarın 12.512,70 TL olduğu, takip tarihinden sonra davalı tarafça 10.148,00 TL ödeme gerçekleştirildiği ,ancak ödemenin hangi faturaya ilişkin olduğunun belirtilmediğinin tespit edildiği görülmüştür.
SMMM uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen 25.08.2020 tarihli kök raporda ; icra takibinden sonra yapılan ödemenin öncelikli olarak icra takip tarihinden ödeme tarihine kadar işlenen faiz tutarı, icra vekalet ücreti icra masraflarından mahsup edilerek ödeme tarihindeki bakiye alacağının tespit edildiği görülmüştür.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, davalı tarafından İstanbul Anadolu — İcra Dairesinin — Esas sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali talebine ilişkindir.
Ticari defterlerin sahibi lehine olması için HMK m. 222/2’de öngörülen şartlar; defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olması, defterlerin açılış ve kapanış onaylarının yaptırılmış olması ve ticari defterlerin birbirini doğrulamış olması gerekmektedir.
Yargıtay ———–sayılı kararında, “Davacı tarafından delil olarak dayanılan ticari defter ve kayıtlara ilişkin alınan bilirkişi raporu ve ek raporundan, davacının ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin mevcut olmayıp usulüne uygun tutulmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca mali müşavir bilirkişi raporu ve ek raporunda cari hesaplarındaki borç bakiyesinin davalı şirkete ait olduğunun davacı defterlerinden tespitinin mümkün olmadığı belirtmiştir. Bu durumda mahkemece davacı tarafça takip dayanağı faturalardaki işlerin yapılıp teslim edildiği kanıtlanamadığı, davacının ticari defterlerinin eksiksiz ve usulüne uygun tutulmamış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamamış olması sebebiyle, 6100 sayılı HMK’ nın 222/2-3 maddeleri gereğince davacının lehine delil olamayacağı gibi bu haliyle dahi alacağın varlığını ispata yeterli olmadığı anlaşıldığından ispat edilemeyen davanın reddine, kabul şekli itibariyle de ……..kararın bozulması uygun görülmüştür” şeklinde hüküm tesis ederek, birbirlerini doğrulamayan ticari defterlerin, sahibi lehine delil olması tek başına yeterli olmayacağı belirtilmiştir.
Yargıtay —- —sayılı kararında, dayanak belgeleri olmaksızın davacının defter kayıtlarının esas alınmayacağını, “ Dava, cari hesaptan doğan alacağın tahsili istemine ilişkin alacak davası olup, ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacıdadır. Davacı önce icra takibine, sonra iş bu davaya konu ettiği alacağın varlığını usulüne uygun delillerle kanıtlamalıdır. Tek yanlı olarak düzenlenen ve dayanakları bilirkişi raporundan anlaşılamayan davacının kendi ticari defter kayıtları esas alınarak, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir” şeklinde belirtmiştir.
Somut olayda; davacı, davalıdan olan alacağının tahsili amacıyla İstanbul Anadolu —. İcra Dairesinin — Esas sayılı icra takip dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlattığı, davalının itirazı ile icra takibinin durmuş olduğu, davacı tarafın itirazın iptali talebiyle mahkememizde süresi içerisinde huzurdaki davayı ikame etmiş olduğu, yapılan yargılama sırasında tarafların ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesinde ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu yalnızca 2017 yılına ait yevmiye defteri kapanış tasdikinin gerçekleştirilmediği, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 12.512,70 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, davalı tarafın ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, icra takibine konu edilen alacağa dayanak faturaların davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarında aynen yer aldığının tespit edildiği görülmüştür.
Ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak değerlendirilebilmesi için defterlerin usulüne uygun olarak açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılmış olması ve ayrıca dayanak belgeleri ile birlikte bir bütünlük teşkil etmesi ve faturaların yanında teslim belgelerinin de bulunması gerekmektedir. Bu haliyle; davacının faturaya konu malın teslim edildiği/hizmetin yerine getirildiğini usulüne uygun delillerle ispatlaması gerekir.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; dava konusu faturaların her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, bu hususun dava konusu alacağa dayanak mal/hizmetin davalı tarafa teslim edildiğinin/yerine getirildiğine karine teşkil ettiği, iş bu hususun ispata yarar herhangi bir delilin dosya içerisinde yer almadığı, icra takibinden sonra davalı tarafından 10.148,00 TL tutarında ödeme yapıldığı , her ne kadar yapılan bu ödemenin açıkça dava konusu faturalara ilişkin yapıldığı banka kayıtlarında belirtilmemiş ise de davacı tarafça icra dosyasına sunulan 19.12.2018 havale tarihli dilekçenin incelenmesinde ödemenin davacı tarafça icra takibine konu fatura alacağına dayalı olarak yapıldığının kabul edildiği, davalı tarafça icra takibinden sonra ancak dava tarihinden önce yapılan 10.148,00 TL lik ödemenin TBK 100.mad gereği öncelikli olarak faiz ve diğer giderlerden mahsup edilmesi gerektiğinden (İstanbul BAM —- Karar) bu yönde yapılan hesaplamada; takip tarihi itibariyle tespit edilen asıl alacak tutarına (12.512,70 TL), davalı tarafın icra takibinden önce temerrüde düşürülmemesi nedeniyle temerrüdün takip tarihi itibariyle başladığı kabul edilerek takip tarihinden ödeme tarihine kadar işleyen faiz tutarı, icra vekalet ücreti, icra masrafları ( 2.019,77 TL) eklenmek suretiyle bulunan tüm borçtan (14.532,47 TL), 07.11.2018 tarihinde yapılan 10.148,00 TL’lik kısmi ödemenin mahsup edilmesiyle ödeme tarihindeki bakiye alacağın 4.384,47 TL olduğunun tespit edildiği anlaşılmakla takibin iş bu miktar üzerinden devamı yönünde davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin kısmi ödeme yapılan miktar bakımından hukuki yarar yokluğu , takip öncesindeki işlemiş faiz alacağı talebi bakımından esastan reddine, alacağın faturaya dayalı ve likit olması nedeniyle kabul edilen miktar üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE; davalı tarafından İstanbul Anadolu ——– sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, kısmi ödemenin TBK’nın 100.Maddesi uyarınca borca mahsup edilerek takibin 4.384,47- TL asıl alacak üzerinden ödeme tarihi olan 07.11.2018 tarihinden itibaren işleyecek değişik oranlarda avans faizi yürütülerek takibin devamına,
-Fazlaya ilişkin talebin hukuki yarar yokluğu ve yerinde olmaması nedeniyle REDDİNE,
-Davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından asıl alacak olan 4.384,47- TL üzerinden % 20 oranında olmak üzere 876,89 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya VERİLMESİNE,
2-Alınması gereken karar ve ilam harcı 299,51 TL den başlangıçta alınan 96,59 TL peşin harcın düşümü ile bakiye TL’nin 202,92 TL nin davalı taraftan tahsili ile hazineye İRAT KAYDINA,
3-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvuru harcı ve 96,59 TL peşin harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ÖDENMESİNE,
4- Davacı tarafından yargılama gideri olarak yapılan 1.075,20 TL’nin kabul/red oranına göre 351,06 TL lik kısmının davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ÖDENMESİNE, bakiye yargılama giderinin davacı taraf üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davacı taraf yargılamada kendisini vekil marifetiyle temsil ettirmiş olmakla—— 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ÖDENMESİNE,
6-Davalı taraf yargılamada kendisini vekil marifetiyle temsil ettirmiş olmakla —–13/3.maddesi gereği 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa ÖDENMESİNE,
7-Kararın kesinleşmesi ve talep halinde HMK 333. maddesi gereği artan gider avansının yatırana İADESİNE,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı ,davalı tarafın yokluğunda miktar bakımından kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.