Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/534 E. 2021/259 K. 17.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/534 Esas
KARAR NO: 2021/259
DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/12/2018
KARAR TARİHİ: 17/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı yüklenici firma,——– tarihli sözleşme kapsamında müvekkili şirkete ait taşınmaz arsa üzerinde davalı yüklenici firmanın depo inşaatını üstlendiğini, anahtar teslim inşaatın sözleşmeye uygun olarak tamamlanmadığı ve süresinde deponun teslim edilmediğini, dolayısıyla müvekkili şirketin maddi zarara ve kira kaybına uğradığını, en geç —— tarihinde teslimi gereken işin ancak — tarihinde teslim edildiğini, —— tarihlerinde davalıya ihtarname yollandığını, cezai şart sorumluluğu kapsamında ——-bedelli gecikme cezası faturaları gönderildiğini, müvekkili şirkete teslim tarihi itibariyle takribi—- günlük gecikme karşılığı beher gün için —– gecikme cezası ödeme yükümlülüğü bulunduğunu, davalı yüklenicinin işi süresinde ve sözleşmeye uygun bitimlemesi nedeniyle müvekkili şirket nczdinde kira kaybı söz konusu olduğunu, dava dışı kiracı şirkete —– tarihinde teslimi gereken deponun —— tarihinde teslim edilebildiğini, kira kaybı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birilikte davalıdan tahsil edilerek davacıya verilemesini, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi özetle; Davacı yanın dava dilekçesinde belirttiği üzere müvekkili şirket ile davacı şirket arasında——– adresinde bulunan taşınmazı üzerine anahtar teslimi depo yapılması hususunda bir eser sözleşmesi yapıldığını, müvekkilinin şirketi iş bu sözleşme çerçevesinde deponun soğuk hava deposu imalat, montaj ve kurulum işlerini dava dışı —- tarihinde —— devrettiğini, müvekkilinin şirket sözleşme yaptığı dava dışı ——- hava deposu imalatını taahhüt ettiği tarihte teslim edemediğini, bu durum davacı şirkete yazılı ve sözlü olarak bildirildiğini, dava dışı —– işi bitirememesi üzerine müvekkilinin eksik kalan işleri yaptırarak davacı şirkete teslim ettiğini, müvekkili şirketin dava dışı ——— gecikmeden kaynaklanan zararlarının tazmini bakımından——– sayılı dosyası ile eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat davası açtığını, davacı tarafın davaya konu edilen gecikmenin tamamen üçüncü kişinin kusurundan kaynaklandığını, bu nedenle müvekkili şirketin gecikmenin önlenmesi ve zararın en aza indirilmesi için elinden geleni yaptığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava eser sözleşmesinden kaynaklı cezai şart ve kira kaybı alacağının tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında davacının maliki bulunduğu ——adresinde bulunan taşınmaz üzerinde depo inşaatı işinin —- tarihli sözleşme ile davalı şirkete verildiği anlaşılmıştır. Sözleşmeye göre en geç —– tarihinde eserin tamamlanıp davacı şirkete teslim edileceği kararlaştırılmıştır. —-tarihinde teslim edilmesi gereken eserin davacı şirkete ——– tarihinde teslim edildiği hususu dosya kapsamında mübrez teslim tutanağından anlaşılmıştır. Davalı yan süresi içerisinde eseri teslim edemediği hususunu kabul etmiş, gecikmeye alt yüklenici olan ———- isimli şirketin sebebiyet verdiğini, zira soğuk hava deposu imalatı işinin bu şirkete verildiğini, bu şirketçe zamanında işin bitirilmemesi nedeni ile işin tamamlanamadığını savunmuştur. Davalının işi süresinde teslim edemediği hususu sabit olup alt yüklenici ile arasındaki hususları asıl iş sahibine karşı ileri sürmesi mümkün değildir.
Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle temerrüde düşer. ——
Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.——
Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, taraflardan biri temerrüde düştüğü takdirde diğeri, borcun ifa edilmesi için uygun bir süre verebilir veya uygun bir süre verilmesini hâkimden isteyebilir —— Borçlunun içinde bulunduğu durumdan veya tutumundan süre verilmesinin etkisiz olacağı anlaşılıyorsa veya borçlunun temerrüdü sonucunda borcun ifası alacaklı için yararsız kalmışsa ya da borcun ifasının, belirli bir zamanda veya belirli bir süre içinde gerçekleşmemesi üzerine, ifanın artık kabul edilmeyeceği sözleşmeden anlaşılıyorsa borçluya süre verilmesine gerek yoktur (TBK 124/1).Eser sözleşmesinde yüklenicinin temerrüdü halinde iş sahibinin sahip olduğu seçimlik haklar yönünden TBK 125. madde hükümleri uygulanmalıdır. Bu maddeye göre; temerrüde düşen borçlu, verilen süre içinde, borcunu ifa etmemişse veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklı, her zaman borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat isteme hakkına sahip ise de (TBK 125/1) alacaklı, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir (TBK 125/2). Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler———
Eser sözleşmesinde yüklenici sözleşmeyi imzalamadan önce yapılacak işi, işin yapılacağı yeri tüm durum ve koşulları ile inceleyip değerlendirilerek sonucuyla ilgili iş sahibini de bilgilendirdikten sonra sözleşme şartlarını belirlenmesi gerekir. Aksi halde kusuruyla sorumlu olur.———
Taraflar arasındaki eser sözleşmesinin davalının geç ifasına rağmen davacı yanca feshedilmediği hususu sabittir.Davacı yan davalıya gönderdiği ——— tarihli yevmiyesi ile hem kira alacağı hem de gecikme cezasını talep etmiştir.
Davacının talepleri ile ilgili tek tek hukuki değerlendirme yapılacaktır. Davacının dava dilekçesinde birinci talebi dava konusu eserin süresinde tamamlanıp teslim edilmemesi nedeni ile mahrum kalınan kira kaybı alacağına ilişkindir. Taraflar arasındaki sözleşmenin ” gecikme cezası” başlıklı 9.3 maddesi “iş zamanında bitirilip teslim edilmediği taktirde iş sahibinin gecikmeden kaynaklanan kar kaybı dahil müsbet-menfi tüm zararlarını talep hakları saklı kalmak kaydı ile yüklenici gecikilen her bir gün için ——-gecikme cezasını peşin nakden iş sahibine ödemeyi kabul beyan ve taahhüt eder” hükmü bulunmaktadır.
——— Sayılı ilamında “…. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.Eser sözleşmesi nedeniyle kira kaybı alacağı ——- kural olarak, sözleşmede kararlaştırılan teslim tarihi ile eserin fiilen teslim edildiği süre için istenebilir. Sözleşmede aksine bir hüküm yoksa, kira kaybı da râyiç bedel üzerinden mahkemece tespit edilir.” belirtmiştir. ,
——– ilamında——Bundan ayrı davada kira kaybı talep edilmiş, mahkemece bu talebin de kabulüne karar verilmiştir. Kira kaybı müspet zarar kapsamında olup, fesih halinde bu tür zarar talep edilemez. Mahkemece bu talebinde reddi gerekirken aksi yönde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı bulunmuş kararın bozulması gerekmiştir. ” belirtmiştir.
Kira kaybı eser sözleşmelerinde müspet zarar kapsamında kabul edilmektedir. Sözleşmenin 9.3. Madde ve fıkrası uyarınca davacı iş sahibine cezai şarttan ayrı olarak kira kaybı alacağı olan müsbet zararını da talep etme hakkı tanınmıştır. Sözleşme davacı yanca feshedilmediğinden davacının kira kaybı alacağı talep edebileceği açıktır.
Davacı yan kira kaybı alacağını yabancı para birimi ile talep etmiştir 6098 sayılı TBK’nın 99. maddesi (BK 83. md) uyarınca konusu para olan borç ülke parasıyla ödenir. Ancak ödemenin ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödenmesi kararlaştırılmış ise alacak ödemenin bu para birimiyle veya ülke para birimiyle ödenmesini istemede seçimlik hakka sahiptir. Sözleşme incelendiğinde davacıya kira kaybı alacağını yani müsbet zararlarını da yabancı para birimi üzerinden talep etme hakkının tanınmadığı görülmüştür. Davacı kira kaybı alacağını bu nedenle yabancı para birimi üzerinden talep edemeyecektir. Eserin davacıya —— tarihinde davalı yanca teslim edildiği hususu uyuşmazlık dışıdır. Davacı yan bu yeri dava dışı şirkete —— tarihinde teslim edebildiğini belirterek sözleşmeye göre teslim tarihi olan —– tarih aralığı için kira kaybı alacağı talep etmiştir. Ancak söz konusu eserin davacıya —— tarihinde teslim edildiği sabit olup——– tarihine kadar kira kaybı alacağının hesaplanması hatalıdır. —– tarihine kadar olan gecikmeden davalı sorumlu ise ——– tarihinden sonrası için herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Her ne kadar bilirkişi—- kira kaybı alacağı hesaplamış ise de ——- için hesaplama yapılmalıdır.
Bilirkişi kök raporuna taraf vekilleri itiraz etmiş, 1. Ek rapora sadece davacı yan itiraz etmiş 2. Ek rapora ise her iki taraf da itiraz etmemiş ve davacı yanca buna göre ıslah yapılmıştır. Bilirkişi ek raporundaki hesap yöntemi hukuka uygun bulunmuş —–hesabına göre alacak mahkemece resen hesaplanmış davacının bu talebi kısmen kabul edilmiştir. ——-
Davacının ikinci talebi cezai şart alacağına ilişkindir. Sözleşmenin 9.3. Maddesinde ” iş zamanında bitirilip teslim edilmediği taktirde iş sahibinin gecikmeden kaynaklanan kar kaybı dahil müsbet-menfi tüm zararlarını talep hakları saklı kalmak kaydı ile yüklenici gecikilen her bir gün için ——– gecikme cezasını peşin nakden iş sahibine ödemeyi kabul beyan ve taahhüt eder” hükmü bulunmaktadır.
——– ilamında “…Taraflar arasında düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmesinin 3/h bendinde yükleniciye tapu devri yetkisinin süresinde verilmemesi halinde günlük —— cezai şartın ödenmesi kabul edilmiş olup, kararlaştırılan bu cezai şart niteliği itibariyle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 179/2. maddesinde ——– düzenlenen ifaya ekli cezadır. Sözleşmede aksi bir düzenleme bulunmadığından ve bu cezanın talep edilebilmesi için teslim anında ihtirazi kayıt konulması gerekirken dosya kapsamına göre birleşen dosya davacısı yüklenicinin tapu devir talepli ihtarnamesinden sonra gerekli vekaletnamenin verildiği tarihte ihtirazi kayıt ileri sürdüğünü kanıtlayamadığı anlaşıldığından birleşen davanın reddi yerine kabulü doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur. ” belirtmiştir. ——- Sayılı ilamı “….Taraflar arasında imzalanan sözleşmelerde kararlaştırılan cezai şart niteliği itibariyle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 179/2. maddesinde ——- düzenlenen ifaya ekli cezadır. Bu cezanın talep edilebilmesi için eser teslim alınırken anılan cezayı isteme hakkının saklı tutulması veya sözleşmede ihtirazi kayda gerek olmaksızın cezai şart istenebileceğine dair bir hüküm bulunması gerekir. Aksi halde ihtirazi kayıt konulmaksızın eserin teslim alınması durumunda ceza düşer. Somut olayda davacı yan tarafından eserin teslim alındığı dava dilekçesi ve ihtarnamede açıklanmakla birlikte, cezai şarta ilişkin bu hakkın saklı tutulduğu davacı yan tarafından iddia ve kanıtlanmış olmadığından cezai şart talebine ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.” şeklinde içtihatta bulunmuştur. Eser sözleşmelerinde ifaya ekli cezai şartın talep edilebilmesi için eseri teslim alırken ihtirazı kayıt konulması gerektiğine dair birçok içtihat bulunmakta olup birkaçı burada alıntılanmıştır. Taraflar arasındaki sözleşme feshedilmediğinden ifaya ekli cezai şart halen talep edilebilir durumdadır. Taraflar arasındaki sözleşmenin 9.3. Maddesinde belirlenen hüküm ifaya ekli cezai şart mahiyetindedir ve kural olarak bu cezanın talep edilebilmesi için eser teslim alınırken cezayı isteme hakkının saklı tutulması veya sözleşmede ihtirazi kayda gerek olmaksızın cezai şart istenebileceğine dair hüküm bulunması gerekmektedir. Taraflar arasında imzalanan —–tarihli ——– başlıklı belge incelenmiş davacı iş sahibinin cezai şart yönünden herhangi bir ihtirazi kayıt olmaksızın teslim tesellüm tutanağı tutanağı imzalayıp eseri kabul ettiği görülmüştür.
——- ilamında “…Bilindiği üzere “ihtirazi kayıt” kavramı, bir hakkın korunmasına yarayan yenilik doğuran bir hak olarak nitelendirilebilir ve kural olarak herhangi bir şekil şartına da bağlı değildir. Alacaklının borçluya yönelteceği, ulaşması gerekli bir irade beyanıyla kullanılabilir. İhtirazi kayıt konulan herhangi bir hukuki ilişkide aranacak husus, böyle bir kaydın ileri sürüldüğünün anlaşılabilir olmasıdır, yoksa bu kayıtta belirli bazı kelimelerin bulunması şart değildir. BK’nın 158/II. maddesinde tarif edilen ifaya ekli cezai şartın talep edilebilmesi için de aksi kararlaştırılmamışsa bu özellikte bir ihtirazi kaydın eserin kabulü sırasında veya en geç kabulden sonra hemen bildirilmesi gerekir. Eserin kabulünden önce ileri sürülen ihtirazi kaydın ise ancak cezai şartı isteme iradesinin kabul zamanında da devam ettiğinin açıkça anlaşılması durumunda geçerli olabileceği söylenebilir. Aksi takdirde alacaklının cezai şartı isteme hakkından zımnen vazgeçtiğinin kabulü gerekir. Zira BK’nın 158/II. maddesinde belirtilen ihtirazi kayıt ileri sürülmeksizin bir edimin kabulü cezai şarttan zımnen feragat hükmündedir. Somut olaya dönüldüğünde, davacı eseri kabulden bir süre önce gönderdiği ihtarname ile ceza isteme hakkını açıkça saklı tuttuğu gibi, kabul sırasında da düzenlenen tutanaklara aynı iradesini devam ettirip sözleşmeden doğan haklarını saklı tuttuğunu yazarak ihtirazi kaydını değişik bir söyleyişle yinelemiştir. Bu durumda ihtirazi kayıt ileri sürülmeksizin eserin kabul edildiği ya da cezai şartı isteme hakkından zımnen vazgeçildiğinin ifade edilebilmesi mümkün görülmemiştir. Şu halde davacının eseri ihtirazi kayıtla kabul ettiği sonucuna varılarak sözleşmede kararlaştırılan ifaya ekli cezai şartı isteme hakkının bulunduğunun kabulü ile mahkemece aynı yöndeki gerekçe ile kurulan hükmün onanması gerekirken bozulması bu sefer yapılan inceleme sonucu yerinde görülmemiş, bozma kararının kaldırılarak yerel mahkeme kararının onanması uygun bulunmuştur.” belirtmiştir.
——— Sayılı ilamında “….Taraflar arasında düzenlenen üç ayrı sözleşmedeki kararlaştırılan cezai şart ifaya ekli cezai şart niteliğinde olup, bozma ilamında da belirtildiği üzere bu cezanın istenilmesi için teslim anında talep hakkının saklı tutulması veya sözleşmede ihtirazı kayda gerek olmaksızın cezai şart talep edilmeyeceğine ilişkin bir hüküm bulunması gerekir. Taraflar arasında düzenlenen —- tarihli birinci sözleşme ve ——-tarihli olup aydınlatma armatürlerine ilişkin olan ikinci sözleşmede teslim alındığı anda bir ihtirazı kayıt ileri sürülmemiş ise de —— tarihli, balkon teraslarına ait hareketli mobilyalar ile kapalı havuzda kullanılacak olan ahşap şezlong ve sehpaların imalatına ilişkin olan üçüncü sözleşmede teslim —– tarihinde gerçekleşmiş, teslimden önce gönderilen—— nolu ihtarnamesi ile davacı yüklenici cezai şart alacağını talep ettiğinden bu ihtarname ihtirazî kayıt niteliğinde sayılıp üçüncü sözleşmeye ilişkin cezai şart talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği bu kez yapılan incelemede anlaşıldığından davacı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının değişik bu şekli ile bozulması gerekir. ” belirtmiştir.
—— ilamında “…Sözleşmenin 6. maddesinde kararlaştırılan cezai şart işin süresinde bitirilmemesi halinde ödenmek üzere kararlaştırılmış olduğundan sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 158/II. maddesinde düzenlenen ifaya ekli cezai şarttır. Gerçekten de anılan maddede eserin teslimi anında iş sahibince ihtirazi kayıt ileri sürülmemesi halinde cezai şarttan vazgeçilmiş sayılacağı belirtilmiş ve somut olayda da sözleşme kapsamındaki işler iş sahibi yetkilisi şantiye şefince ihtirazi kayıt ileri sürülmeksizin teslim almış ise de taraflarca imzalanan sözleşmenin 6. maddesinde iş sahibinin bu sözleşmeden ve yasalardan doğan ve doğacak haklarını herhangi bir mehil, ihbar ve ihtirazi kayıt olmaksızın ileri sürmek hakkına sahip olduğu ve işsahibinin bu sözleşmeden doğan bir hakkından açıkça ve yazılı olarak vazgeçmedikçe her zaman talepte bulunabileceği kararlaştırıldığı ve iş sahibince cezai şart isteme hakkından vazgeçildiğine dair bir feragatnamenin bulunduğu da ileri sürülüp kanıtlanmadığından davalı karşı davacı iş sahibinin ceza istemine hakkının düştüğü kabul edilemez. Kural olarak davalı karşı davacı iş sahibi işin teslimindeki gecikmeden dolayı cezai şart isteyebilir. ——–belirtmiştir.
Somut olaya gelecek olursak davacı yan eseri —– tarihinde ihtirazi kayıtsız teslim almıştır. Ancak eseri teslim almadan kısa süre evvel davalıya noter aracılığı ile gönderdiği —— ihtarnameler ile hem cezai şart alacağını hem de kira kaybı alacaklarını talep etmiş ve davalıyı gecikmiş ifaya davet etmiştir. Eseri teslim aldığı tarihten çok kısa bir süre sonra da —– tarihinde bu davayı açmıştır. Ayrıca taraflar arasındaki sözleşmenin —— Maddesinde ” iş sahibinin gecikme tazminatına hak kazanması hiçbir ihbar,ihtar vs. Şekil şartına bağlı değildir. ” hükmü bulunmaktadır. Bu nedenle davacının cezai şart talep edebileceği sonucuna varılmıştır.
Davacı cezai şart alacağını dava dilekçesinde yabancı para birimi üzerinden talep etmiş ancak ıslah dilekçesinde —–talepte bulunmuştur.
—— ilamında “…6098 sayılı TBK’nın 99. maddesi (BK 83. md) uyarınca konusu para olan borç ülke parasıyla ödenir. Ancak ödemenin ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödenmesi kararlaştırılmış ise alacak ödemenin bu para birimiyle veya ülke para birimiyle ödenmesini istemede seçimlik hakka sahiptir. Ancak yenilik doğurucu nitelikteki bu hakkın kullanılmasıyla birlikte hakkı kullanan kişi bu kararından geri dönemez. Somut olayda davacıdan davalı Banka tarafından döviz cinsinden erken kapama komisyonu alınmış ise de, davada—– cinsinden talepte bulunan davacı alacaklının yargılama sırasında bu tercihinden dönerek ıslah dilekçesi vererek borcun yabancı para üzerinden tahsilini isteyemeyeceği gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken Mahkemece hatalı değerlendirmeye dayalı olarak yazılı şekilde yabancı para üzerinden hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” belirtmiştir.
——-Sayılı ilamında “…Davacı tarafça, başlangıçta —– cinsinden talepte bulunulabilecekken, bu tercih edilmemiş ve döviz olarak alacağın tahsili istenmiştir. Bu itibarla —- cinsinden talepte bulunma hakkından feragat edilmiş sayılacağından, artık bir daha ıslah yolu ile dahi —- üzerinden talepte bulunulamaz. O halde, mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, HUMK.’nın 74’üncü maddesindeki taleple bağlılık ilkesi çerçevesinde bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.” belirtmiştir.
Somut olayda sözleşmenin 9.3. Madde ve fıkrası davacıya cezai şart alacağını yabancı para birimi ile talep etme hakkı vermektedir. Davacı yan dava dilekçesinde —– para birimi üzerinden talepte bulunma hakkı varken bunu kullanmamış yabancı para birimi üzerinden talepte bulunmuştur. Seçimlik hakkını TBK 99. Maddesine göre yabancı para birimi yönünde seçen davacının ıslah yolu ile dahi talebini değiştirmesi mümkün değildir. Davacı yanca ıslah dilekçesinde —- gün karşılığı ——- talep edilmiş ve bu talep karşılığı da harç ödenmiştir. Davacının talep edebileceği cezai şart alacağı ——talep ettiğinden ve talebi kadar harcı yatırdığından talebi ile bağlı kalınmıştır—— için uygulanması gereken faiz türü de 3095 Sayılı Kanunun 4/a maddesi gereğince devlet bankalarının —- açılmış bir yıl vadeli maveduat hesabına uygulanan en yüksek faiz oranıdır.
———- ilamında “…Buna göre, mahkemece harcın, dava tarihindeki kur karşılığı —— üzerinden karar tarihindeki nispi harç oranına göre alınması, yine davacı yararına kabul olunan kısmın dava tarihindeki kur karşılığı —– üzerinden karar tarihindeki tarifeye göre,davacı yararına nispi vekâlet ücreti tayini gerekirken fazla ilâm harcı ve kabul olunan kısım için davacı yararına fazla vekâlet ücreti tayini usul ve yasaya aykırı olup..” belirtmiştir. Dava tarihi olan —-tarihindeki —- olup kabul edilen —–Yine kabul edilen kira kaybı alacağı da —- olup toplam kabul edilen alacak —- Red edilen alacak ise —– Harç ve vekalet ücreti bu miktarlara göre hesaplanmıştır. Tüm dosya kapsamı, yukarıda yapılan tüm hukuki nitelendirmeler ve hesaplamalar doğrultusunda davanın kısmen kabulü yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜNE;
A-) — kira kaybı alacağının —-dava tarihi —- tarihinden, kalan kısmının ıslah tarihi —— tarihinden itibaren işleyecek avans faiz oranı ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
B-) —- cezai şart alacağının —– kısmının dava tarihi —- tarihinden, kalan kısmının ıslah tarihi —- tarihinden itibaren işleyecek 3095 Sayılı Kanunun 4/a maddesi gereğince devlet bankalarının —– açılmış bir yıl vadeli maveduat hesabına uygulanan en yüksek faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2- 492 sayılı harçlar kanunu gereği alınması gerekli 42.686,50 TL nispi harçtan davacı yanca dava açılırken yatırılan —- ıslah harcı —- mahsubu ile bakiye —- harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvurma harcı, 2.049,30 TL nispi harç, 8.712,43 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 10.797,63 TL harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 1.299,40 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.290,12 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Davalı yanca yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım yönünden yürürlükte olan A.A.Ü.T uyarınca 48.294,70 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden red edilen kısım yönünden yürürlükte olan A.A.Ü.T uyarınca 4.080 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, ———- Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, taraf vekillerinin yüzene karşı verilen karar oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/03/2021