Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/530 E. 2021/486 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/530 Esas
KARAR NO : 2021/486

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/12/2018
KARAR TARİHİ : 17/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davacı şirket ile davalı şirket arasında — sağlama yönündeki sözleşmesel ilişki sebebiyle açık hesap ilişkiline dayalı ticari iş yürütüldüğünü, davacı şirketin sözleşme gereği — davalı tarafın talep ettiği konumlarda— olarak çalıştırarak edinimlerini gereği gibi yerine getirdiğini, fatura keserek ödemelerin bir kısmını aldığını, davalı larafça 03.10.2018 tarihinde onaylanması için davacı şirkete gönderdikleri mutabakat mektubundaki davacı—- kalınmasına rağmen davalı tarafından ödeme yapılmadığını, davacı şirket lehine —— ihtarname keşide edildiğini 163.691,12 TL’nin ödenmesinin istendiğini ancak davalı tarafın süresinde ödeme yapmaması sebebiyle—- dosyası ile yasal takibe geçildiğini, davalı tarafça kötü niyetli olarak borcun olmamasından bahisle takibe itiraz edıdıgını, sabit olan mutabakat ile davalı tarafça kabul edilen davacı alacağının tahsiline yönelik itirazın iptali davası açıldığını belirterek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini, davalı aleyhine %’20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmedim, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı tarafın —-yokmuş izlemi uyandırmak için cevap dilekçesinde çeşitli savunmalar ilen sürdüğünü, davacı şirketin insan kaynağı bulma ve çalıştırmak içırı bunları sunma hizmeti verdiğini davalı tarafın konuyu karıştırm açabasında olduğunu; Davalı tarafın mail mutabakatı ile alacağı kabul ettiklerini,— onayları verdiklerini, cari hesap ilişkisinde defterlerine ödemeleri kaydektikleri sabit iken, proje sorumlularının bir çok faturayı elden imzalı ve şirket kaşeli olarak teslim almışken davalının aramızda sözleşmesel ilişki yok demesi gerçeklen uzaklaşma ve kotu niyet olduğunu, sadece faturaya dayanamadığını ticari defterler, tanıklar, ödemeler, mutabakat., mail yazışmaları, açık cari hesap kayıtları, bazı faturaların davalı— elden teslim alınması ile bu ilişkinin varlımı ve hizmetlerin verildiğinin sabit olduğunu, boz konusu alacağın mevcudiyetinin, dava dosyasına sunulan davacı tarafından düzenlenen davalı tarafından suresi içerisinde itiraz etmediği ve— defterlerine işlediği faturalar, carı hesap özeti, davalı tarafça onaylanması——–davacı şirkete gönderilen cari hesap mutabakat mektubu, davalı tarafça banka kanalıyla yapılan Ödemeler, ilişkiyi ve mutabakatı ortaya koyan mail yazışmaları, davalı şirket çalışanı tarafından ——– itiraz edilmeyen faturalar, taraflarm ticari defterleri,—- ve tanıklar ile sabit olduğunu belirterek davalı borçlunun icra takibine itirazının iptali ile takibin devamına karar —-davalı aleyhine %’20’den zı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
RAPOR:Bilirkişinin raporunda özetle; “Davacı—- —- tamamlaması,– uygun tutulmuş olması nedeniyle HMK 222. madde gereğince sahipleri lehine delil niteliğinde olduğu; Davalı —-alacaklı olduğunu bildirdiği, —- bu tutarda mutabık olduklarını teyit ettiği ve —– davacı tarafından— belirtilen —– göre alacak tutarının tespitindeki kararın —–alacaklı lehine avans faizi hakettiğine hüküm vermesi halinde, davacı tarafın 3095 sayılı yasaya istinaden İcra takip tarihi olan —- tarihînden İtibaren — tarihine kadar %19,50 oranında,— tarihinden — tarihine kadar %18,25 oranında, —tarihinden —- tarihine kadar %13,75 oranında, ———tarihinden itibaren ise %10,00 oranında avans faizi de talep edebileceği,” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
RAPOR:Bilirkişinin raporunda özetle; “İnceleme ve değerlendirmeler — davacının; Tarafların karşılıklı—- yazışmaları ile mutabık kaldıkları hususu) göz Önüne alındığında, takip tarihi itibarıyla 163.691,12 TL alacaklı olduğu, takip tarihinden sonra yapılan ödemeler dikkate alındığında, davalı kayıtlarına göre, 79.822,72 TL alacaklı olduğu ancak davalı tarafın —-dosyası hesabına ilişkin yaptığı teminat ödemesi dikkate alınmadığı durumda, — davalı kayıtlarına göre, —- alacaklı olduğu, Sayın Mahkemenizin alacaklı lehine avans faizi hakettiğine hüküm vermesi halinde, davacı tarafın 3095 sayılı yasaya istinaden icra takip tarihi olaln —– tarihinden itibaren ise %10,00 oranında avans faizi de talep edebileceği” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığını beyan edilmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, açık hesap ilişkisine dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden— tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm—– kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf, bedeli ödenmeyen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz ———-hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin— ilişkin olduğundan — bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. Davacının ticari defterlerinde yapılan incelemeye göre —— borçlu olduğu,
Davalının — yapılan incelemeye göre — takip tarihi itibariyle davalının 163.691,12 TL borçlu olduğu,
Tarafların 2017-2018 yıllarında yaptıkları satışların ve alımların birbirini teyit ettiği bağlı bulundukları vergi dairelerine de beyan ettikleri — beyannamelerinden tespit edildiği,
03/10/2018 tarihli davacı şirket tarafından ——- anlaşıldığı,
Davacı tarafından düzenlenen faturaların —-herhangi bir itiraza uğramadan davalı kayıtlarında usulüne uygun olarak yer aldığı, davacının—- olarak takip konusu yapıldığı, bu haliyle söz konusu faturaların taraflara—- tespit edildiği anlaşıldığından davanın aşağıdaki şekilde kabulüne karar verilmiştir.
Alacağın likit olması konusunu —- ”— kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır. Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
Yargıtayın yerleşik kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir. —– kararına göre; —davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir–, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Alacağın faturaya bağlı alacak olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
TASHİH
Her ne kadar — “Davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından kabul edilen asıl alacak olan —- üzerinden % 20 oranında olmak —tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya VERİLMESİNE,” şeklinde hüküm kurulmuş — yanlış yazılmış ve davacı vekili tarafından— havale tarihli dilekçe ile beyanda bulunulmuş.
6100 sayılı kanunun 304. Maddesi “Hükümdeki —— resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse —tarafları dinlemeden—düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir. ” hükmüne yer verilmiştir. Henüz karar tebliğe çıkartılmadan söz konusu hata davacı vekilinin beyanları üzerine fark edildiğinden re’sen tashih yapılmıştır. Bu nedenle hükmün 2. Maddesinin “Davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından kabul edilen asıl alacak olan 163.691,12 TL üzerinden % 20 oranında olmak üzere 32.738,22 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya VERİLMESİNE,” şeklinde resen tashih edilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE; davalı tarafından—– takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin DEVAMINA,
2-Davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından kabul edilen asıl alacak olan 163.954,12 TL üzerinden % 20 oranında olmak üzere 32.790,82 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya VERİLMESİNE,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 11.181,74 TL karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak alınan 1.976,98 TL harçtan mahsubu ile bakiye 9.204,76‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —- hesaplanan 19.500,66 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvuru harcı, 1.976,98 TL peşin harç toplamı 2.012,88‬ TL ile 1.191,50 TL (Bilirkişi ücreti, tebligat, — ve diğer dosya masrafları) olmak üzere toplam 3.204,38‬ TL olan yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra davacıya iadesine,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.