Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/502 E. 2021/414 K. 28.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/502 Esas
KARAR NO : 2021/414

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/12/2018
KARAR TARİHİ : 27/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil ile davalı —-ödenmemesi davalı aleyhinde icra takibi başlatıldığını fakat davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini, takipten sonra davalının gerçekleştirdiği — ödemenin harca esas değerden düşüldüğünü, kalan 20.561,29 TL üzerinden itirazın İptali ile takibin devamını, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini ve borçlunun menkul, gayrimenkul ve vasıtaları ile 3.kişilerdeki hak ve alacakları üzerinde İhtiyati haciz kararı verilmesini iddia ve talep etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalıya Tebligat Kanunun 35.maddesine uygun olarak tebligat yapıldığı, davalının duruşmalara katılmadığı ve savunma vermediği görülmüştür.
Mahkememizce dosya bilirkişiye tevdii edilerek rapor alınmıştır. 08/12/2020 tarihli bilirkişi raporu özetle, Davacıya ait yasal defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğu, TTK hükümlerine uygun olarak—-süresi içerisinde alındığı ve dolayısıyla ticari defterlerin lehe delil olarak ileri sürülebileceğini anlaşıldığı, davalıya usulüne uygun olarak tensip zaptı ve dava dilekçesi Tebligat Kanunun 35.maddesine göre tebliğ edildiği, davalının davaya katılmadığı ve cevap dilekçesi de sunmadığı, icra takibi açıklamasında belirtilen “Cari Hesap Alacağf’ ibaresine bağlı kalınarak, davalı —düzenlenen tüm faturalar ile faturalara bağlı — incelenmesi gerektiğinin anlaşıldığı, —-ibraz edilmesi için —beyan edilen kişi — geçildiği, İlgili verilerin ibraz edilmesi için yeterli süre verilmesine karşın, faturaların arşivde olması nedeniyle kısa sürede ibraz edilmesinin mümkün olamayacağı hususunun belirtildiği, bu nedenle davalı adına düzenlenen fatura ve —üzerinde inceleme gerçekleştirilemediği, dosyaya celp edilen davalının —beyannamelerinde yer alan tutarlar ile davacının davalı adına düzenlediği faturaların toplam tutarlarının birbiri ile Örtüşmediği, davalının — beyannamelerinin ise Vergi dairesi tarafından yanlış gönderildiğinin görüldüğü, işbu raporda yer verilen tüm tespit ve değerlendirmeler neticesinde, davacının alacak iddiasının ispata muhtaç olduğunun anlaşıldığı, buna karşın Sayın Mahkeme nezdinde aksi yönde kanaat oluşması halinde, usulüne uygun olarak tutulan davacı ticari defterlerine değer verilmesi neticesinde huzurdaki dava ile davalıdan istenebilir tutarın 26.061,29 TL olabileceğinin görüldüğü, icra takibi ile birikmiş faiz talebinde bulunulmadığı sonuç ve kanaatine varmıştır.
Mahkememizce dosya bilirkişiye tevdii edilerek ek rapor alınmıştır. 16/04/2021 tarihli bilirkişi ek raporu özetle, Davalı adına —tutarlı fatura düzenlendiği,—faturaların teslim alan kısımlarında herhangi—- tutarlı fatura ——– kalan teslim alan kısmında herhangi bir isim imza bilgisinin yer almadığı diğer faturaların yasal itiraz süresinde herhangi bir itiraza uğramadan davalıya — beyannamelerine dahil edildiği anlaşıldığı, davacı tarafından düzenlenen faturaların veya faturalara konu ürünlerin davalıya teslim edildiğinin ispat yükü üzerinde olan davacının,— kalan tüm faturaları davalıya teslim ettiğinin anlaşıldığı, — bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını —- ile bildirmeleri yükümlülüğü getirilmiştir. Buna göre aylık— beyannamelerine göre davalının davacıdan; —- yılında — mal yada hizmet satın alarak kayıtlarına aldığı görüldüğü, bu noktada; davalı adına 2016-2017 ve 2018 yıllarında toplamda— tutarlı fatura düzenlendiği, bu faturaların genel toplamda —- kısmının davalı — beyannamelerinde kayıtlı bulunduğu, aradaki — –geçmemesinden dolayı davalıya ait —- beyannamelerinde usulüne uygun olarak beyan edilmediğinin anlaşıldığı,—– beyannamelerinde fatura bazında — verilmediğinden hangi faturaların davalı kayıtlarında bulunup bulunmadığı — sınırını geçip geçmemesine göre tahmini olarak işbu raporun—- —verilmiştir. Buna karşın kesin sonuca gidilebilmesi için davalı ticari defterlerinin incelenmesinin gerektiğini, Kök raporda incelendiği üzere davacıya ait yasal defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğu, TTK hükümlerine uygun olarak noter açılış tasdiklerinin süresi içerisinde alındığı ve dolayısıyla ticari defterlerin lehe delil olarak ileri sürülebileceği anlaşılmıştır. Kök raporun ekinde yer verilen davacı nezdinde davalı hesap hareketlerinden görüleceği üzere —borçlu gözüktüğü, davalı adına düzenlenen —tutarlı fatura dışında kalan tüm faturalar ile faturalara konu ürünlerin davalıya teslim edildiği, — —— kalmasından dolayı usulüne uygun olarak davalı — beyannamesinde yer almadığının anlaşıldığı, ilgili faturanın teslim alan kısmında herhangi bir isim imza bilgisinin de ayrıca yer almadığı, bu fatura haricinde diğer tüm faturaların —- beyannamelerinde yer alarak davalının kabulünde olduğu, bu yönüyle davacının alacak iddiasına kısmen, —-tutarlı olarak iştirak edildiği ( —) sonuç ve kanaatine varmıştır.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, açık hesap ilişkisine dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının —– alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
Ticari defterlerin sahibi lehine olması için HMK m. 222/2’de öngörülen şartlar; defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olması, defterlerin açılış ve kapanış onaylarının yaptırılmış olması ve ticari defterlerin birbirini doğrulamış olması gerekmektedir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf ,bedeli ödenmeyen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin —-ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.
Somut olayda; davacı, davalıdan olan alacağının tahsili amacıyla —- sayılı icra takip dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlattığı, davalının itirazı ile icra takibinin durmuş olduğu, davacı tarafın itirazın iptali talebiyle mahkememizde süresi içerisinde huzurdaki davayı ikame etmiş olduğu, yapılan yargılama sırasında davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesinde ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun olarak yapıldığı, davacı tarafından düzenlenen faturalar davalıya ———- faturalara konu ürünleri davalıya teslim edildiğini gösterir irsaliyelerin dosyaya kazandırıldığı, davacının davalıya ——— davalının davacıdan— fatura alarak kayıtlarına intikal ettirdiği, böylece bilirkişi davacı tarafın ticari defterleri ———- incelenmesi neticesinde — davacının davalıdan — alacaklı olduğunun tespit edildiği, davalı tarafın verilen kesin süreye rağmen süresi içerisinde ticari defter ve kayıtlarını mahkememize sunmamış olduğu, davacı vekili dava dilekçesinde — bahisle alacakta mahsup yapılarak toplamda talepte bulunduğu görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan toplam ——davacı tarafın mal teslimine ilişkin sunmuş olduğu— davalının davacıdan—- karşısında– davalı tarafa geçmiş olduğu ve aksinin dosya kapsamı itibariyle ispat edilemediği anlaşılmakla alacağın faturaya dayalı ve likit olması nedeniyle davacının ayrıca icra inkar tazminatına müstahak bulunduğu anlaşılmakla taleple bağlılık ilkesi çerçevesinde 20.561,29 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE; davalı tarafından —- sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın 20.561,29 TL TL asıl alacak bakımından iptali ile takibin bu miktar üzerinden DEVAMINA, fazlaya ilişkin talep olmaması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından asıl alacak olan 20.561,29 TL üzerinden % 20 oranında olmak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya VERİLMESİNE,
3-Hüküm —- üzerinden hesaplanan 1.404,54 TL harçtan, dava açılırken peşin olarak alınan—- karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvuru harcı, 220,83 TL peşin harç toplamı 256,73‬ TL ile 1.483,00 ———– Dosya ücreti) olmak üzere toplam 1.739,73‬ TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan bir gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Taraflarca dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
7-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —– davanın kabul edilen miktarı üzerinden 4.080,00 TL maktu vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.