Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/479 E. 2021/756 K. 19.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/479 Esas
KARAR NO : 2021/756

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/12/2018
KARAR TARİHİ : 19/10/2021

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
DAVA: Davacı vekili —- tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı şirket ile uzun yılardır —-dayalı ticari iş yürütüldüğünü, davacı şirketin davalı borçlu şirketten 12.261,85 TL alacaklı olması sebebiyle ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından haksız ve kötüniyetli olarak itiraz edildiğini, davalı borçlu —– borcunu ödemediğini belirterek itirazın iptaline, asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere İcra inkar tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yüklenilmesine karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür.
CEVAP:
Davalı vekilinin dosyaya sunduğu cevabi dilekçesinde özetle; davacı—–kapsamında davacı ——- kullanılan —–hastalarda kullanılan bu malzemelerin —— edildiğini, —– kesinti yapılması halinde yansıtılan —- yansıtılması gerektiğini, sözleşmenin 6. maddesinde: “inceleme sürecinin uzaması veya ödeme aşamasında kesinti/gecikmeye neden olursa tedarikçiye yansıtılacaktır.” Sözleşmenin 7. maddesinde: %10 oranında fiyat farkı” hükümlerinin mevcut olduğunu, davacı —- devam ettiğini, henüz muaccel olmayan bir alacağa karşı icra takibi yapılması ve dava açılmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek haksız ve hukuka aykırı davanın reddini, haksız takip yapıldığından dava konusu alacağın alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep ettikleri görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, —– ilamsız takip dosyasına yapılan itirazın iptali davasıdır.Ödeme emrinin borçluya—- tebliğ edildiği ve borçlu vekilinin — tarihinde yasal 7 günlük süresi içerisinde borca itiraz ederek takibi durdurmuş olduğu görüldü.Davacının itirazın iptali dvasında yalnızca asıl alacak üzerinden harçlandırma yaparak itirazın iptalini talep ettiği,eldeki davada işlemiş faiz yönünden itirazın iptalinin talep edilmediği anlaşılmıştır.
—- sayılı takip dosyasının dosyamız arasına celp edildiği görüldü.
—- ——— müzekkere cevabının dosya içerisine alındığı görüldü.
01.10.2019 tarihli duruşma ara kararı uyarınca dosyanın Mali Müşavir bilirkişiye tevdiine karar verildi.
Mali Müşavir Bilirkişi tarafından mahkememize —- defterleri ve dayandığı belgeler ile yardımcı defterlerinin birbirini tamamlaması, teyid etmesi ve usulune uygun tutulmuş olması nedeniyle HMK 222. madde gereğince sahipleri tehine delil niteliğinde olduğu; davacı — — defterlerindeki kayıtların birbirini teyit ettiği, davacı — alacaklı olduğu; Sayın Mahkemenizin alacaklı lehine avans faizi hakettiğine hüküm vermesi halinde, davacı tarafın 3095 sayılı yasaya istinaden icra takip———- tarihinden itibaren ise —– avans faizi de talep edebileceği ” şeklinde tespitte bulunulmuştur.
Mahkememizin —– dosyanın —- tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından mahkememize —— Davacının sattığı bu ürünlerin davalı tarafından—— esasına göre yapılan incelemede, davalı —- tahsilat biçimini benimsediği; —— oranı belirlendiği; ancak bunun anlamının davacı tarafından satılan ürünleri de kapsadığı sonucunun doğrudan içermediği; —— örnekleme yönteminin——- —– anılan —— yine yukarıda tanıtılan örnekleme yöntemine yatarak tedavilerde —– kesinti yaptığı; örnekleme yöntemi kapsamında aynı oranın uygulanması cihetine gidildiği; —– 2.742,50 TL tutarlı faturalar kestiği; bir başka anlatımla—–Anılan —– kapsamında yukarıda tanıtılan örnekleme yöntemine göre, —– —– tedavilerde ise, % 2,7217 hata oranı belirlendiği; örnekleme yöntemi kapsamında aynı oranın uygulanması— yılında —- kesilen fatura bulunmadığı; —– mutabakat —- almadığı; hal böyle olunca, mevcut delil durumuna nazaran,—- ürünleri kapsamında davacı hastaneye yukarıdaki fatura dönemlerinde uygulanan———- defterleri bakiyelerinin birbirini teyit ettiği; toplam tutarının 12.261,85 TL olduğu; buna göre tespit edilen kesinti tutarının bakiyeden indirilmesi sonucu davacının isteyebileceği alacak tutarı (12.261,85 TL — 501,43 TL =) 11.760,42 TL olduğu; Taraflar arasındaki sözleşme kapsamında, davacının sözleşmeye aykırı fiyatla fatura edildiği iddiası mevcut ise, hangi ürün olduğu; —- faturayla ilişkili olduğunun davalı tarafından ispatlanması, bir başka anlatımla somutlaştırılması gerektiği; Davacının davalıya kestiği faturalarını dosyada bulunmadığı; Dolayısıyla görevlendirme kararında işaret edilen —- fiyatlandırılmadığının denetleme imkanı bulunmadığı; Yukarıda —- faturaların doğrudan birer birer incelenmediği, — Dolayısıyla hal böyle olunca da, aynı yöntemin yukarıda uygulandığı ” şeklinde tespitte bulunulduğu görülmüştür.
Mahkememizin— tarihli ara karar ile dosyanın davalının cevap dilekçesindeki— sözleşmede —- ilişkin alacağın muaccel oluşunu düzenleyen 6. maddesinin hakimin hukuk bilgisiyle çözümlenmesinin sağlanması amacıyla— sisteminin —- önüne alınarak bu hususların bilirkişi tarafından açıklanması— anlaşılır hale getirilmesi amacıyla sözleşmenin 6 ve 7. maddelerinin yorumlanması ve davacının talep ettiği dönemlere —– ve davalı tarafından —- kurulmuş ve bilirkişiye heyeti tarafından 28.06.2021 tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından mahkememize sunulan 28.06.2021 raporunda özetle; Taraf ticari defterlerinde cari hesap bakiyesinin uyumlu olduğu; ancak daha önce düzenlenen raporda davacının fatura kestiği— uygulanan kesinti oranının yansıtıldığı; buna göre davacının itirazın iptaline ilişkin takip dosyasındaki asıl alacak tutarının 11.760,42 TL olarak benimsendiği, davacının takibinde birikmiş faiz talebi mevcut ise, TBK.m.117/1 hükmü uyarınca, muaccel bir borcun borçlusunun alacaklının ihtarıyla mütemerrit olmasına; bu yönde dosyada ihtarnameye rastlanılmadığından, birikmiş faiz talebinin iştirak edilmediği; davacının takip tarihinden itibaren asıl alacağına %19,50 avans faizi yürütülmesini istediğinin görüldüğü ” şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.
Her ne kadar takip cari hesap alacağı adı altında başlatılsa da taraflar arasındaki ilişki açık hesap ilişkisidir
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nın 87) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Taraflar arasındaki ilişkinin cari hesaba değil açık hesap ilişkisine dayalı olduğu anlaşılmış ve mahkememizce bu yönde yargılama sevk ve idare edilmiştir.
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. —- aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari —- sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın —- defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari—– kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm—- lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Davacı taraf bedeli ödenmeyen faturalardan kaynaklanan açık hesap ilişkisine dayalı alacak talebinde bulunmaktadır.Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür.6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu,süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine,adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir.Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır.Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle,adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması,faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir.Akdi ilişkiye yönelik düzenlenen faturanın akdi ilişkiye aykırı olmaması,sözleşmede yer alan hükümleri aleyhine fatura düzenlenen aleyhine genişletmemesi gerekir.
Yukarıda belirtilen ticari defterlerin delil niteliği ile faturaların delil niteliğine ilişkin açıklamalar sonrasında eldeki dosya incelendiğinde davacı tarafın birtakım malları tedarik ettiği ve davalının da bu malları teslim aldığı, her iki tarafın ticari defterlerinin uyumlu olması ve davacının kesmiş olduğu faturaların davalı defterlerinde yer alması nedeniyle ispatlanmıştır.İncelenmesi gereken konu her ne kadar davalı kayıtları ile davacı kayıtları birebir örtüşse de taraflar arasındaki yazılı sözleşmeye uygun şekilde talep olup olmadığıdır.Nitekim sözleşmenin 6 ve 7. Maddelerinde ödeme yöntemi ile sözleşme süresince –yansıtılacak kesintiler;davalının tedarikçiden mahsubunu talep edebileceği bedeller belirlenmiştir.Tarafların ileri sürdüğü ve sözleşme kapsamında işin ifası sürecinde yer kaplayan —- incelenmek suretiyle sektör bilirkişi de bilirkişi heyetine eklenerek rapor alınmıştır.—yer aldığı ek raporda — davalı arasındaki ödeme biçminin örnekleme yöntemi ile devam ettiğinin tespit edildiği bildirilmiştir.Bu yönteme göre — tarafından faturaların—- sonucunda hatalı olanların tespit edilmesi halinde tüm hizmetlere aynı oranın yansıtıldığı ve bu nedenle diğer faturalara konu mallarda hata olmasa bile bu oranın hatasız malların da bulunduğu faturalar dahil olmak üzere tüm hizmetlerden aynı oranda kesinti yapıldığı belirtilmiştir.Bilirkişi tarafından— uygulanmış ve alacağa konu faturalardan — sonrasında asıl alacak tutarının — olacağı tespit edilmiştir.Mahkememizce de taraflar arasındaki sözleşmenin 6 ve 7. Maddeleri uyarınca — sonrasında bulunacak oran doğrultusunda davalının davacıdan mahsup hakkının bulunduğu kanaatine varılmış,davalının cevap dilekçesinde bu yönde itirazının da olduğu görülmekle davacının talep edebileceği miktarın 11.760,42 TL olduğu kanaatine varılmakla bu miktarca davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dava dilekçesi ile yalnızca asıl alacak miktarının harçlandırıldığı ve bu nedenle davacının işlemiş faiz yönünden itirazın iptalini talep etmediği görülmekle işlemiş faiz yönünden herhangi bir karar kurulmamıştır.
Her ne kadar alacak faturaya bağlı olsa da taraflar arasındaki sözleşmenin 6 ve 7 . Maddeleri uyarınca birkısım kesinti ve mahsupların yapılmasına ilişkin anlaşma olduğu,bu kesintilerin yalnızca taraflara bağlı olmadığı ,—- açısından sözleşmenin— görülmekle —- tarafından yapılacak kesintilern ne miktarda olacağının taraflarca talep öncesinde bilinemeyeceği ve bu nedenle asıl alacağın likit ,belirlenebilir olmadığı görülerek icra inkar tazminatına hükmedilmemiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçeler ışığında davanın kısmen kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; ——- sayılı dosyasına yapılan itirazın 11.760,42 TL asıl alacak üzerinden İPTALİNE, kabul edilen asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak üzere takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Alacak belirli olmadığından icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Harçlar yasası uyarınca davanın kabul edilen 11.760,42 TL lik kısım yönünden alınması gereken 803,35 TL harçtan peşin alınan 209,41 TL harcın mahsubu ile bakiye 593,94 TL karar harcının davalıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
4-Harçlar yasası uyarınca davacı tarafından yatırılan 209,41 TL peşin harcın davalıdan tahsiliyle davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden— ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden red edilen miktar üzerinden— ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yapılan toplam 1681,50 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre belirlenen 1.612,73 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya VERİLMESİNE, geri kalan bakiyenin davacı üzerinde BIRAKILMASINA, kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa İADESİNE,
8-Davalı tarafından yapılan toplam 100,00 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre belirlenen 4,09 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya VERİLMESİNE, geri kalan bakiyenin davalı üzerinde BIRAKILMASINA,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.