Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/472 E. 2021/199 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/472 Esas
KARAR NO : 2021/199
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/12/2018
KARAR TARİHİ : 25/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğunu, bu kapsamda davalı adına ——— tutarlı faturaların tanzim edildiğini, faturalara konu malların davalıya teslim edildiğini fakat davalının ödeme yapmadığını, bu nedenle davalı aleyhinde icra takibi başlatıldığını fakat davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini, anılan nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamını, borçlunun %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini iddia ve talep etmiştir.
RAPOR: Bilikişinin raporunda özetle; Taraflara ait yasal ticari defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğu, ——- ile noter açılış kapanış tasdiklerinin süresi içerisinde gerçekleştirildiği ve her iki taraf ticari defterlerin lehe delil olarak ileri sürülebileceğinin, dava konusu uyuşmazlıkla ilgili taraflar arasında akdedilmiş herhangi bir sözleşmenin bulunmadığı, somut uyuşmazlığa konu iade faturalarının hangi şartlarda tanzim edileceğine dair taraflar arasında başkaca bir anlaşmanın bulunmadığının, davacı —-tarafından davalı —– tutarlı irsaliyeli faturaların davalı kayıtlarında usulüne uygun olarak yer aldığının, davalının davacıdan aldığı — tutarlı faturalara konu ürünlerin ——- tutarlı iade irsaliyeli fatura ile iade edildiğinin savunulduğunun, buna karşın iade irsaliyelinin teslim alan kısmında herhangi bir isim ve imza bilgisinin yer aldığının görüldüğünün, davalının düzenlediği iade irsaliyeli fatura tarihinin —- fatura üzerinde yer alan fiili sevk tarihinin —-olduğu, ürünlerin sevk edildiğini gösterir —– tarihlerinin —–olduğunun görüldüğünün, bu yönüyle iade irsaliyeli fatura üzerinde belirtilen fiili sevk tarihi ile —- tarihleri arasında uyumsuzluk olduğunun anlaşıldığının, ibraz edilen—- ait faturalar üzerinde veya ekinde, —– faturası ile nakliyesi yapılan ürünlerin gerçekten davacıya iade edildiği iddia edilen ürünler olup olmadığı anlaşılamadiği, anılan nedenlerle davalının —– tutarlı iade irsaliyeli fatursına konu ürünlerin davacıya teslim edildiği yönündeki savunmasının ispat edilmediğinin, bu yönüyle davalı kayıtlarında yer alan ——— tutarlı iade faturasının davacı açısından herhangi bir değer ifade etmeyeceğinin anlaşıldığı, buna karşın nihai değerlendirmenin Mahkememizin takdirinde olduğunun, davalının davacı adına ——- açıklamasıyla farklı bir irsaliyeli fatura düzenlediği, faturanın da teslim alan kısmında herhangi bir isim ve imza bilgisinin yer almadığı, söz konusu faturanın davacıya teslim edildiğinin ispat yükü üzerinde olan davalının bu hususu tespite elverişli belge ile ispat edemediği, bu nedenle davalının tek taraflı olarak davacı adına tanzim ettiği —— tutarlı kargo bedeli yansıtma faturasının da davacı açısından herhangi bir değer ifade etmeyeceğinin anlaşıldığının, buna karşın nihai değerlendirmenin mahkememizin takdirinde olduğunun, mahkememizin davacı lehinde hüküm kurması halinde — takip tarihi itibariyle davalıdan istenebilir tutarın —-olacağının sonuç ve kanaatine vardığını beyan etmiştir.
EK RAPOR: Bilikişinin raporunda özetle; —– tarafından gönderilen müzekkere cevabında, davalının davacı adına düzenlediği iade faturasına konu ürünlerin taşındığı kargonun davacıya teslim edilmediğinin belirtildiğinin, davalı tarafından düzenlenen iade irsaliyeli faturaların teslim alan kısımlarında herhangi bir imza bilgisinin yer almadığının, yer verilen tespitler ışığında davalının iade edilen ürünlerin davacıya teslim edildiği yönündeki savunmasını ispat edemediğinin anlaşıldığının, bu nedenle —- takip tarihi itibariyle davalıdan istenebilir tutarın —–olacağının, icra takibi ile birikmiş faiz talebinde bulunulmadığının, tarafımca tespit edilmiş hesaplanmışsa da takdirin mahkememize ait olduğunun kanaatine vardığını beyan etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, fatura alacağından kaynaklı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf, bedeli ödenmeyen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. Tarafların ticari defterlerinde yapılan incelemeye göre —- takip tarihi itibariyle davalının uyuşmazlığa konu —– düzenleme tarihli iki adet faturanın davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarına işlendiği, davalı —– Firmasının davacıdan aldığı ürünler için düzenlediği iade faturasından kaynaklı ürünleri davacı şirkete iade edildiği yönünde iddiası bulunduğu, buna karşı iade irsaliyesinin teslim alan kısmında herhangi bir isim ve imza bilgisinin yer almadığı, söz konusu faturanın davacıya teslim (iade) edildiğinin sipat yükü üzerinde olan davalının bu hususu tespite elverişli belge ile ispat edemediği, denetime elverişli hükme esas alınabilecek vasıf ve mahiyette bulunan —- teslim alınma tarihli kök ve—- tarihli ek rapordaki tespitler nazara alınarak davacının davalıdan takip tarihi itibariyle —– alacaklı olduğunun anlaşıldığı bu nedenle aşağıdaki gibi davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Alacağın likit olması konusunu ——– kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır. Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
Yargıtayın yerleşik kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir. ——- kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir (likit, hesap edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Somut olayımızda davacının talep ettiği alacağın faturaya bağlı alacak olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Davanın KABULÜNE; davalı tarafından—— sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin DEVAMINA,
2-Davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından kabul edilen asıl alacak olan —- üzerinden % 20 oranında olmak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya VERİLMESİNE,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 3.333,85 TL karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak alınan 589,45 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.744,4‬0 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 7.144,62 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvuru harcı, 589,45 TL peşin harç toplamı 625,35‬ TL ile Tebligat, E-tebligat ve diğer dosya masrafları ile birlikte 1.031,40 TL olmak üzere toplam 1.656,75‬ TL olan yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde ——Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 25/02/2021