Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/442 E. 2020/85 K. 04.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/442 Esas
KARAR NO: 2020/85
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 25/12/2018
KARAR TARİHİ: 04/02/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dosyasına sunmuş olduğu ———— tarihli dava dilekçesinde özetle; Takibin yetkili icra dairesinde başlatıldığını, davalı borçlunun müvekkili —– olan —— ödemediğini, kredi borçlarının ödenmesi talebiyle ———– tarihli ihtarname çekildiğini, borcun ödenmediğini bunun üzerine, ——-İcra Müd.nün ———– E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalı vekilince; yetkiye, borca, faize, faiz oranına ve borcun tüm ferilerine itiraz edildiğini, itirazın haksız ve mesnetsiz olduğunu, davalıdan talep edilen temerrüt faizinin yasaya ve sözleşmeye uygun olduğunu, bu nedenle itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacaklara her bir kredi için takip talebinde belirtilen tarihler arasında ve takip talebindeki oranlar üzerinden akdi faiz ve temerrüt faizi işletilmelerine ve asıl alacaklar ile birlikte tahsillerine, davalı borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Dava dilekçesi ekli duruşma gün ve saatini bildiren davetiye davalıya tebliğ edilmiş davalı davaya cevap vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
Davacı banka davalı hakkında —— İcra Müdürlüğü’nün ——– Esas sayılı dosyasında, ———– kaynaklanan alacağının tahsili için icra takibi başlatmış olup, davalı süresinde icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz etmiştir.
İcra takibinde yetki kurallarının düzenlendiği 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 50. maddesinin birinci fıkrasına göre “Para veya teminat borcu için takip hususunda HMK’nın yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur.” Eş söyleyişle yetkili icra dairesi ve mahkeme HMK’nun yetkiye dair genel hükümleri çerçevesinde değerlendirilecektir.
HMK.nun 6. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir.
Aynı kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir.
Ayrıca 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 89. maddesi uyarınca para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcu alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. Dolayısıyla dava, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir. ————-
Haksız fiilden doğan davalarda ise, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir (HMK m.16).
Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır (HMK m.7/1).
Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır (HMK m.17). Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular ile kesin yetki hâllerinde, yetki sözleşmesi yapılamaz. Yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı olarak yapılması, uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olması ve yetkili kılınan mahkeme veya mahkemelerin gösterilmesi şarttır (HMK m.18).
Taraflar arasındaki —————– 6.2. Maddesinde taraflar arasında ortaya çıkacak anlaşmazlıklarda kanunda düzenlenen yetki kuralları saklı kalmak kaydıyla ———— Mahkeme ve İcra Dairelerinin yetkili olacağı belirtilmiş, devamında ise müşterinin ikametgahının veya malvarlığının bulunduğu, kredinin nakledildiği şube ikametgahındaki mahkeme ve icra daireleriyle müşterinin ———— sınırları içinde ve dışında malvarlığının bulunduğu ve bulunabileceği her yerde kanuni yollara başvurulabileceği hüküm altına alınmıştır. HMK m.18/2’nci maddesinde belirtildiği üzere yetki sözleşmesinin geçerlilik şartlarından biri de sözleşmeyle yetkili kılınan mahkemenin gösterilmesi, diğer bir ifade ile sözleşme ile yetkili kılınan mahkeme veya mahkemelerin tereddüte yer bırakmayacak açıklıkta düzenlenmesidir. Aksi halde yetki sözleşmesinin geçerli olduğundan bahsedilmesi mümkün değildir. Taraflar arasındaki sözleşmede ———– mahkemeleri ve icra daireleri, davalının malvarlığının bulunduğu yerdeki mahkemeler ve icra daireleri yetkili kılınmakla birlikte davalının malvarlığının bulunabileceği mahkemeler de yetkili kılınmak suretiyle yetkili mahkemenin tayini konusunda belirsizlik yaratılmıştır. Çünkü davalı borçlunun gelecekte nerede malvarlığı elde edebileceği sözleşmenin yapıldığı tarihte belli değildir. Sözleşmenin yapıldığı sırada tespit edilmesi mümkün olmayan yerdeki mahkeme ve icra dairelerine yetki tanınmasıyla belirsizlik yaratılmıştır. HMK.nun emredici nitelikteki m.18/2 düzenlemesi dikkate alındığında, yaratılan bu belirsizlik sözleşmede belirtilen ——– ve davalının malvarlığının bulunduğu yerdeki mahkeme ve icra dairesinin yetkisine sirayet etmektedir. Bu nedenle taraflar arasındaki yetki sözleşmesi geçersiz olduğundan diğer genel ve özel yetki kuralları bakımından da değerlendirme yapılmıştır.
İcra dairesinin yetkisine itiraz edilmesi halinde, takibin yetkili icra dairesinde başlatılmasının itirazın iptali davaları için özel bir dava şartı olduğu, davanın sözleşmeden kaynaklandığı, davalının ikametgah adresinin ———–davacının bankanın ———– yapan şubesinin —————icra dairelerini yetkili kılan hiç bir hal bulunmadığı anlaşıldığından davanın özel dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından davalıya karşı açılan işbu davanın özel dava şartı yokluğu nedeni ile USULDEN REDDİNE;
2-Alınması gereken 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 191,72 TL harçtan mahsubu ile bakiye 137,32 TL harcın davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ——– Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı ve davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/02/2020