Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/438 E. 2021/183 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/438 Esas
KARAR NO : 2021/183
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/12/2018
KARAR TARİHİ : 25/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalı —- alanında faaliyet gösteren müvekkili şirket —–süregelen ticari ilişki çerçevesinde, müvekkili şirket tarafından davalı – borçluya talepleri doğrultusunda uçak bileti satışları gerçekleştirildiğjni ve diğer seyahat acentalığı hizmetleri verildiğini, davalı – borçlu yapılan tüm bildirimlere ve ihtara rağmen borçlu olduğu edimleri yerine getirmediğini, devam eden satışlar ile süre gelen ticari ilişkinin cari hesaplarının tutulması neticesinde alacak ve borç kalemleri hesaplandığını, müvekkili şirketin yerine getirdiği edimler sonucu hak etmiş olduğu bedeller taraflarına ödenmediğini ve cari hesapta müvekkili şirket lehine bakiye alacak kaldığını, kalan bakiye alacak müvekkili şirket tarafından, davalı – borçluya hem e-mail hem de —– yolu ile iletildiğini ve bildirimler yapıldığını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen davaya herhangi bir cevap vermediği görüldü.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava,açık hesap ilişkisine dayalı —- Sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali davasıdır.Borçluya ödeme emrinin — tarihinde tebliğ edildiği ve borçlu vekilinin —– tarihinde süresinde itiraz dilekçesi sunarak takibi durdurmuş olduğu görüldü.
Her ne kadar takip cari hesap alacağı adı altında başlatılsa da uygulamada takip başlatan vekil ve asiller tarafından sıklıkla açık hesap ilişkisi ve cari hesap sözleşmesinin karıştırıldığı görülmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nın 87) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Taraflar arasındaki ilişkinin cari hesaba değil açık hesap ilişkisine dayalı olduğu anlaşılmış ve mahkememizce bu yönde yargılama sevk ve idare edilmiştir.
—- tarihli ara karar ile dosyanın —– bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve —- tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
—- tarihli bilirkişi raporunda özetle: Sayın mahkemeniz huzurunda görülen uyuşmazlık, taraflar arasında ticari ilişkiden kaynaklanan alacak istemine dayanmaktadır. Taraflar arasında herhangi bir sözleşme dosyada mübrez değildir.
Davacı taraf,— dosyası ile — aleyhine — cari hesap alacağı talep etmiştir.
Takip borçlusu davalı —- tarihindeki dilekçesi ile “İcra takibine konu borca, faize, tüm ferilerine” itiraz ettiğini belirtilmiştir.
Davacı yanın, —- yılına ait incelenen resmi defter ve belgelerinin sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu tespit edilmiştir. Davacının incelenen resmi defter belgelerinde, — icra takip tarihi itibarıyla davalıdan — alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Davacı, — tarihli —yevmiye numarası ile —-olup, işbu ihtarname ile ödemeniz gerektiğini tarafınıza son kez ihtar ederiz. İş bu ihtarnamenin tebliği tarihinden itibaren 3 iş günü içinde şirkete ait hesaba Ödemeniz gerekmektedir. Aksi takdirde Ödenmeyen cari hesap borcunuz nedeniyle yasal takip süreci başlatılacağını, tüm icra masrafları ile yargılama giderlerinin tarafınızdan tahsile edileceğini” ihbar etmiştir.
İhbarnamenin —tarihinde şirket çalışanı —- teslim edildiği dosyada mübrez Tebliğ Mazbatasından anlaşılmıştır. Tebligatı teslim alan kişinin, şirket çalışanı olup/olmadığının takdiri muhterem mahkemenizin takdirine ait bir husustur.
Davalı yan inceleme gününde, resmi defter ve belgelerini ibra etmemiş olup, dosyada yerinde inceleme dilekçesi de mevcut değildir.
Mahkemece, tarafların —– yıllarına ait ticari defterlerinin ibrazı istenmiş olup, HMK 222 madde uyarınca tarafların lehine delil tespit edilecek vasıfta olup/olmadığı istenmiş olmakla, taraflardan sadece davacı yan resmi defter ve belgeleri ibraz etmiş, davalı yan resmi defter ve belgelerini etmemiştir.
HMK 220/3 anlamında; Belgeyi İbraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sûrede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin İçeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.
HMK 220/5 anlamında; Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtlan kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, İbrazı talep eden taraf İddiasını ispat etmiş sayılır.
Davalı yan defter ve belgelerini ibraz etmediğinden, davalı yanın defter ve belgelerinde faturaların kayıtlı olup/olmadığı anlaşılamamaktadır. Eğer davalı yan resmi defterlerini ibraz etse idi, dava konusu teslime konu faturaların davalı yan kayıtlarında olup/olmadığı tespit edilebilirdi. Davacı yanın incelenen defterlerinde kayıtlı faturalar, fatura münderecatı emtia/hizmetin davalı yana tesiim edildiğinin karinesi olarak benimsenebilirdi.——– İlamında ” Davalı tarafça defter ve belgelerin incelemeye sunulmamış olması nedeniyle HUMK’nun 332.maddesi (HMK 220/3.maddesi) uyannca, davacı iddiasının doğru olduğunun benimsenmesi gerektiği, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davadaki itirazın iptali isteminin dayanağını oluşturan icra takibine konu alacağın mevcut ve talep edilebilir ve miktarının da doğru olduğunun dolayısıyla, davalı tarafın borca itirazının haksız bulunduğunun kabulü gerektiği” yönünde hüküm tesis etmiştıYden hareketle, davacı yanın sahibi lehine delil vasfina haiz olan ticari defterlerinde kayıtlı olan —– alacağın yerinde olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının, davalıyı icra takibinden önce BK.m.117 uyarınca —-tarihinde temerrüde düşürdüğü tespit edilmiştir. Taleple bağlılık ilkesi gereği HMK.m26 anlamında davacının icra takip tarihi itibarıyla faiz talebi mevcut olduğundan, temerrüt faiz hesabı yapılmamıştır.
İcra inkâr tazminatına hükmedilmesi meselesi Muhterem Mahkemenizin münhasıran yargılama yetkisine dair bir husustur.
SONUÇ VE KANAAT:
Yukarıda arz ettiğim gerekçelerle ;
•Davacının incelenen —-takvim yılına ait resmi defterlerinin sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu ve — icra takip tarihî itibarıyla davalıdan —-alacaklı olduğu,
•Davalının inceleme gününde resmi defter ve belgelerini ibraz etmediği,
•Davacının —– asıl alacak talebinin yerinde olduğu,
•Davacının icra takip tarihi İtibarıyla —- işleyecek ticari temerrüt faiz talebinin yerinde olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır. ” şeklinde tespitlerde bulunarak raporunu mahkememize sunmuştur.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Davacı taraf bedeli ödenmeyen faturalardan kaynaklanan açık hesap ilişkisine dayalı alacak talebinde bulunmaktadır.Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür.6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu,süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine,adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir.Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır.Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle,adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması,faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir.Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.Taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı ,davalı tarafın ticari defterlerini inceleme günü incelemeye sunmaması nedeniyle taraflar arasında açık hesap ilişkisinin bulunup bulunmadığı da tespit edilememiştir.Nitekim ticari defterlerin incelenmesine ilişkin ara kararın —- tarihli resmi gazetede yayımlanan —— sayılı kanundan önce kurulduğu gözetilerek ,ticari defterlerin delil niteliğine ilişkn HMK’nın 222.maddesinde yapılan değişiklik ara karar tarihi nedeniyle uygulanmamış ve davalının ticari defterlerini sunmaması halinde açık hesap ilişkisinin kanıtlanmadığı ve davacının da münhasıran davalı defterlerine dayanmadığı gözetilerek faturalara konu hizmetin ifa edildiğinin ve akdi ilişkinin davacı tarafından ispatlanması gerektiğine kanaat getirilmiş ve dosyada bu yönde bir delil bulunmaması nedeniyle davacı vekilinin de dava dilekçesinde delil olarak yemine dayanması nedeniyle yemin delili hatırlatılmıştır.Davacının yemin metnini hazırlaması akabinde davalıya yemin metni tebliğe çıkarılmış ancak davalı taraf yemini icra etmek için duruşmaya katılmamamıştır.Yemin etmemenin sonuçlarını düzenleyen 6100 sayılı HMK’nın 229.maddesi uyarınca davalı tarafın yemini icra için duruşmaya icabet etmemesi nedeniyle yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağı kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.Alacağın faturalara bağlı olması ve yemin hususunun ispata ilişkin olması göz önüne alındığında yemin teklif edilmesinin alacağın belirlenebilirliğine ilişkin olmaması göz önüne alınarak icra-inkar tazminatına hükmedilmiştir.Tarafların tacir olduğu göz önüne alınarak takip talebinde talep edilen faiz oranının yerinde olduğu kanaatine varılmıştır.
Yukarıda açıklanan sebepler ışığında davanın kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde karar kurulmuştur.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile,
——- sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin takip talebi doğrultusunda devamına,
2-Kabul edilen asıl alacak miktarı olan 9.060,18 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 618,90 TL harçtan, peşin yatırılan 109,43 TL harcın düşümü ile geri kalan 509,47 TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan 109,43 TL peşin harç, 800,00 TL bilirkişi ücreti ve 112,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.021,93 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ye göre 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.25/02/2021