Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/431 E. 2021/223 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/431 Esas
KARAR NO : 2021/223
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/12/2018
KARAR TARİHİ : 04/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının —-olduğunu, davalı şirketin—– aracına parçalar takıldığını ve faturalandığını, bu şekilde taraflar arasında cari hesap ilişkisi oluştuğunu, davalı şirketin borcunu ödememesi üzerine—— dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının haksız olarak itiraz ettiğini, bu nedenle itirazın iptali ve alacağın % 20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini ve itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile aralarında herhangi bir cari hesap ilişkisi bulunmadığını, davacı şirkete borçları da olmadığını bu nedenle davanın reddi ile davacının % 20 sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini talep etmiştir.
RAPOR:Bilirkişinin raporunda özetle; Davacı şirketin —– işletme defterinin TTK’ya göre, açılış tasdiklerinin yasal süresi içinde yapıldığı, İşletme defterinin kapanış tasdik zorunluluğu bulunmadığını, İşletme Hesabı Defteri yapısı itibariyle gerçek borç – alacak ilişkisini, verilen avansların tespitine imkan vermeyen bir ticari defter türü olduğu, bu nedenle davacının —– yılı İşletme Defterinden davalı tarafa olan alacak miktarı, almış olduğu ödemeler ve çeklerin alınış nedeni veya avans tutarının işletme defterinden tespit edilmesi mümkün olmadığından davacı tarafından düzenlenen faturaların veya fatura içeriği hizmetin teslim belgeleri ile alınan ödeme dekontlarının karşılaştırılması neticesi sonuca gidilecek ise de Nihai Takdir ve Hukuki Değerlendirmenin Mahkememize ait olduğunun, davalı şirketin —– yılı ticari defterlerinin TTK’ya göre, açılış tasdiklerinin yasal süresi içinde yapıldığı, —– yılı yevmiye defterinin kapanış tasdikini TTK Madde 69-70/son 72/3 ve V.U.K. madde 220-226 uyarınca yasal sürelerde ve usulüne uygun şekilde yaptırıldığı ve belirli kanuni şartları taşıdığı ve sahibi lehine delil vasfına sahip olduğu kanaatine varılmış ise de Nihai Takdirin Mahkememize ait olduğunun, Mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtlarının esas alınması halinde—— tarihi itibariyle davacı şirketin cari hesap bakiyesi olarak —- olacağı ve itirazın iptali gerekeceğinin, somut olay bakımından faizin, davacının davalıyı temerrüde düşürdüğüne ilişkin herhangi bir belgeye rastlanılmadığından takip öncesi faizin uygun olmadığının, taraflar arasındaki ilişkinin ticari olması nedeni ile miktarı infaz aşamasında belirlenmek üzere,—- dosyasından takip konusu alacağa takip tarihi olan ——- tarihinden itibaren değişen ve değişecek oranlarda avans faiz işletilmesinin uygun olduğunun, icra inkar/kötüniyet tazminat talebinin değerlendirmesi hususunun mahkememize ait olduğunun sonuç ve kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
EK RAPOR:Bilirkişinin 1. ek raporunda özetle; Davalı şirket davacı şirkete —- tutarlı çek ile ödeme yaptığını savunmakta ise de tarafların incelenen — defterlerinde bu çeke ilişkin herhangi bir kayıt bulunmadığını, icra takip tarihi — tarihi olup bu tarihe kadar davalı tarafından yapılmış bir ödeme de bulunmadığını, icra takip tarihinden sonra davalı tarafından —- ödenmiş ise buna ilişkin belgelerin dosyaya ibraz edilmesi halinde davacı şirket lehine hesaplanan alacak tutarından mahsup edilme Takdirinin Mahkememize ait olduğunun,——- faturaya ilişkin davacı şirketin fatura içeriği hizmeti davalı şirkete verdiğini ispat edici dayanak belge ibraz edemediği için kök raporda bu tutar dışlanmış olup ek raporda değişikliğe gidilecek bir husus bulunmamakta ise de nihai takdiri mahkememize ait olduğunun, mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtlarının esas alınması halinde —– tarihi itibariyle davacı şirketin cari hesap bakiyesi olarak—- alacaklı olacağı ve itirazın iptali gerekeceğinin sonuç ve kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
EK RAPOR:Bilirkişinin 2. ek raporunda özetle; Davalı şirket davacı şirkete —— tutarlı çek ile ödeme yaptığını savunmakta ise de dosyaya celp edilen banka mtzekkere cevaplarında yapılan incelemede; söz konusu çekin davalı şirket tarafından davacıya verildiği veya çekin arka yüzündeki ciroların davacı tarafa ait olduğu yönünde somut bir kanaate yarılamadığı, —– çekin davalı tarafından, davacı tarafa verildiği yönünde Sayın Mahkemenizde kanaat oluşması halinde ise davalı şirketin davacı şirkete olan hesap bakiyesinin —- olacağı diğer bir ifade ile davalı şirketin davacı şirkete —tarihi itibarı ile borcu bulunmayacağının, —- tutarlı çekin ödendiği belirtilmiş ise de çekin ibraz edildiği —- tarafından işbu çekin karşılıksız olarak işlem gördüğünün belirtildiğinin, açıklanan nedenlerle söz konusu çek bedeli olan —– davacıya ödendiği yönünde bir tespit yapılamamakta ise de nihai takdir ve hukuki değerlendirmesinin mahkememize ait olduğunun,——- tutarlı faturaya ilişkin davacı şirketin fatura içeriği hizmeti davalı şirkete verdiğini ispat edici, dayanak belge ibraz edemediği için kök raporda bu tutar dışlanmış olup 2.ek raporda değişikliğe gidilecek bir husus bulunmamakta ise de nihai takdirin mahkememize ait olduğunun, mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtlarının esas alınması halinde —-dosyasından takip —tarihi itibariyle davacı şirketin cari hesap bakiyesi olarak —- alacaklı olacağı ve itirazın iptali gerekeceğinin sonuç ve kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
EK RAPOR:Bilirkişinin 3. ek raporunda özetle; Davacı şirketin takip — tarihi itibarı ile hesap kayıtlarında bulunan toplam — tutarlı alacağına ilişkin ——–davalı tarafından noter vasıtası ile iade edilmiş olması ve davacı tarafından bu faturaya ilişkin başkaca bir işlem yapılmamış olması ve içeriğinin davalı şirkete teslim edildiği yönünde de dayanak belge ibraz edilememiş olması nedeni ile dışlanması halinde ——- tutarlı faturanın davalı şirkete teslim edildiği yada içeriği hizmetin verildiği yönünde dayanak belge ibraz edilemediğinden dışlanması halinde; —— davalı şirketten alacaklı olacağının, mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtlarının esas alınması halinde —- dosyasından takip —tarihi itibariyle davacı şirketin cari hesap bakiyesi olarak —-icra takip tarihinden sonra davalı şirket tarafından yapılan ödemenin nazara alınması ile davalı şirketin davacı şirkete olan hesap bakiyesinin——- olacağı diğer bir ifade ile davalı şirketin davacı şirkete ——- tarihi itibarı ile borcu bulunmayacağı hesap ve mütalaa edilmekte ise de nihai takdirin ve hukuki değerlendirmesinin mahkememize ait olduğunun sonuç ve kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, açık hesap ilişkisine dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf ,bedeli ödenmeyen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.
Taraf şirketlerin ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifeti ile incelenmesi neticesinde davacı şirketin —- takip tarihi itibariyle davacı şirkete ——borçlu durumda olduğunun tespit edildiği anlaşıldığından davacının davasının kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar —– tarihli takip tarihinden sonra davalı şirket tarafından davacı şirkete çek marifetiyle —– ödeme yapıldığı bildirilmiş ise de davaya konu çeke dair banka tarafından gönderilen fotokopi suretinden çekin hamiline keşide edildiği, söz konusu çek arka sayfasında taraflara dair bir bilginin bulunmadığı, dava dışı — tahsil ettiği, dava dışı —davacı şirketle organik bağının tespit edilemediği ve son olarak tarafların incelenen —– yılı defterlerinde söz konusu çeke ilişkin herhangi bir kayıt bulunamadığı nazara alınarak bahsi geçen çek karşılığında davacı tarafa —— ödeme yapıldığının ispat edilmediği nazara alınmış bilirkişi raporlarındaki bu yöndeki tespitlere itibar edilmiştir.
Alacağın likit olması konusunu ——– kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır. Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
Yargıtayın yerleşik kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir. ——-kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir (likit, hesap edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Alacağın faturalara bağlı alacak olması ve kabul edilen miktarın davalının ticari defter ve kayıtlarından tespit edilebiliyor olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davacının takipten önce davalıyı temerrüde düşürdüğünü ispatlayamaması karşısında faiz alacağına yönelik talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
1—–sayılı takip dosyasına yapılan itirazın —- üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2- Kabul edilen miktar —– üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 546,95 TL harçtan, dava açılırken peşin olarak alınan 96,60 TL harcın mahsubu ile bakiye 450,35‬ TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvuru harcı, 96,60 TL peşin harç toplamı 132,5‬0 TL ile 1.440,85 TL Tebligat, Elektronik Tebligat ve diğer dosyadaki masraflar olmak üzere toplam 1.741,42‬ TL yargılama giderinden davanın kabul 0,27 ve red 0,73 oranına göre hesaplanan 470,18 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 100,00 TL (tebligat ve müzekkere gideri) yargılama giderinden davanın red 0,73 ve kabul 0,27 oranına göre hesaplanan 73‬,00 TL’sinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
7-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 2.235,34 TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı kabul ve ret edilen miktarların kesinlik sınırının altında kalması nazara alınarak KESİN olarak verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 04/03/2021