Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/430 E. 2021/581 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/430 Esas
KARAR NO : 2021/581

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/12/2018
KARAR TARİHİ : 08/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil firmanın davalıya — yılında satış gerçekleştirdiğini fakat davalının borcunu ödemediğini, bu nedenle davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını fakat davalının borca haksız olarak itiraz ettiğini, itirazın iptali ile icra takibinin devamını, itirazın haksız olması nedeniyle alacağın %20’sinden az olmamak üzere davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile müvekkil arasında ticari ilişki olduğunun kabul edildiğini, davacının iddia ettiği tarih aralığında sadece — faturaya konu edilen malların müvekkile teslim edildiğini, bunun dışında herhangi bir malın davacıdan alınmadığını, huzurdaki davanın haksız ve kötü niyetli oluşundan hareketle davanın reddi ile davacının %20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
RAPOR: Bilirkişinin raporunda özetle; “Dava dosyasında davacı olan —– İbraz ettiği yasal defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, ticari defterlerin TTK hükümlerine uygun olarak noter açılış tasdiklerinin süresi içerisinde alındığı, buna karşın yevmiye defteri kapanış tasdikinin gerçekleştirilmediği, bu nedenle davacı ticari defterlerinin lehe delil olarak sürülüp sürülemeyeceğinin nihai değerlendirmesinin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, Sayın Mahkemenin ticari defterlerin bulunduğu yer ile incelemede muhatap alınması gereken kişinin —- kesin süre verdiği, buna karşında davalı vekilin herhangi bir beyanda bulunmadığının anlaşıldığı, buna rağmen defter belgelerin ibraz edilmesi için davalı vekili ile iletişime geçildiği fakat davalı vekilin dosyadan istifa ettiği beyanında bulunduğu, bu nedenle davalı tarafın defter belgeleri üzerinde inceleme yapılamadığı, davacı tarafından icra takibi ile istenen tutarlara esas olan faturaların irsaliye fatura olarak düzenlendiği, faturaların teslim alan kısımlarında ——davalının defter belgelerinin incelenememiş olması nedeniyle fatura üzerinde yer alan isimlerin davalı nezdinde istihdam edilip edilmediğinin tespit edilemediği, davalı tarafın davacını tanzim ettiği faturalara konu ürünlerden sadece 6.853,38 TLlik kısmının kendisine teslim edildiğini savunduğu, dosyaya celp edilen davalıya—- savunmayı desteklediği, İcra takibine konu edilen faturalardan 9.819,22 TL’nin açık hesap şeklinde davacı ticari defterlerinde yer aldığı, 10.007,44 TL tutarlı faturalara isabet eden kısmın davalıdan tahsil edilerek nakit kasa hesabına alındığı, bu nedenle 31.08.2018 takip tarihi itibariyle davalıdan istenebilecek tutarın 9.819,22 TL olabileceği, takip ile istenen yıllık %9 oranındaki yasal faizin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu,” şeklinde görüş ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
EK RAPOR: Bilirkişinin ek raporunda özetle; “Davalı ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla dosyaya iletişim bilgisi olarak ibraz edilen kişi ile gerek telefon gerekse mail aracılığıyla iletişime geçildiği fakat pandemi nedeniyle ticari defterlerin ibraz edilemeyeceği hususunun belirtildiği,—– tarafından gönderilen müzekkere cevabında davalı nezdinde istihdam edilen personel isimlerine yer verildiği, faturaların teslim alan kısımlarında yer verilen —- isimli şahsın davalı nezdinde istihdam edildiği hususunun belirtildiği, böylelikle icra takibine konu edilen — sıra numaralı 3.344,44 TL tutarlı faturaya konu ürünlerin davalıya teslim edildiğinin tespitiyle icra takibine konu tutarın davalıdan istenebileceğinin anlaşıldığı, —- ürünlerin davalıya teslim edildiği ve bedelinin aynı tarihte elden nakden tahsil edildiğine dair davacı ticari defterlerinde kayıt tespit edildiği, bu —–söz konusu fatura tutarının davalıdan istenip istenemeyeceği hususuyla ilgili nihai değerlendirmenin —- isimli şahsın davalı nezdinde istihdam edilmediği, buna karşın davalının 15.01.2020 tarihli kök rapora itiraz dilekçesinde 6.853,38 TL tutarlı faturaya konu ürünlerin müvekkile teslim edildiğinin belirtildiği, ilgili fatura tutarının aynı tarihte elden nakden tahsil edildiğine dair davacı ticari defterlerinde yevmiye kaydı tespit edildiği, söz konusu fatura tutarının davalıdan istenip istenemeyeceği hususuyla ilgili nihai değerlendirmenin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu,— isimli şahsın ise davalı nezdinde istihdam edilmediği hususunun — müzekkere cevabından tespit edildiği, ilgili faturaların davalıya — beyannamelerinde yer almadığı, faturaların davalıya teslim edildiğinin ispat yükü üzerinde olan davalının bu hususu ispat edemediğinin anlaşıldığı, buna karşın konuyla ilgili nihai değerlendirmenin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, İcra takibine konu edilen faturalardan 9.819,22 TL tutarlı bakiyenin açık hesap şeklinde davacı ticari defterlerinde yer aldığı, işbu raporda yer verilen tüm tespit ve değerlendirmeler neticesinde takip ile davalıdan istenebilir tutarın 3.344,44 TL olacağı, davacının takibinde yasal faiz oranı üzerinden 117,33 TL birikmiş faiz talebi olduğu; muaccel bir borcun borçlusunun alacaklının ihtarıyla mütemerrit olduğu (TBK.m.117/1): bu yönde temerrüt ihtarına dosyaya rastlanılmadığından birikmiş faiz talebine, mevcut delil durumuna nazaran iştirak edilmediği,” şeklinde görüş ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, açık hesap ilişkisine dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel —— alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi —- alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak—- Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf ,bedeli ödenmeyen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.
Davacı şirketlin ticari defter ve kayıtlarının — kayıtları ile birlikte bilirkişi marifeti ile incelenmesi neticesinde;
Davaya konu olan bir kısım faturaların davalı adına teslim alan kısımlarında yer verilen —-isimli şahsın davalı nezdinde istihdam edildiğinin tespit edildiği, — faturaya konu ürünlerin davalıya teslim edildiğinin anlaşıldığı,
—- sıra numaralı 3.154,06 TL tutarlı faturalara konu ürünlerin davalıy teslim edilidğve bedelinin aynı tarihte —- tahsil edildiğine dair davacı ticari defterlerinde kayıt tespit edildiği, bu haliyle söz konusu faturadan kaynaklı alacağın tahsil edildiği,
—- isimli şahsın davalı nezdinde istihdam edildiğinin tespit edilemediği, buna karşın ilgili fatura tutarının aynı tarihte elden nakden tahsil edildiğine dair davacı ticari defterlerinde kayıt tespit edildiği,
—– isimli şahsın ise davalı nezdinde istihdam edildiğinin tespit edildiği, mezkur faturaların — beyannamelerinde yer almadığı, faturaların davalıya teslim edildiğinin ispat yükü üzerinde olan davalının bu hususu ispat edemediği yönünde bilirkişinin tespitleri var ise de faturalar üzerinde isim ve imzası olan —duruşmaya davet edilerek konu hakkında tanıklık beyanlarına başvurulduğu söz konusu — ilişkin faturalarını davalı ad ve hesabına imzalayarak —- teslim aldığını bildirdiği, diğer yandan dosya kapsamında davalı tarafın hakları ihlal olmaması amacıyla dosyanın iki defa bilirkişiye gönderildiği, davalı vekiline duruşmada ticari defterleri sunmaları için ihtar yapıldığı, davalı şirket yetkilileri ile bilirkişinin irtibata geçtiğinin ve ticari defterleri sunmaları için bilgilendirmede bulunduğu ek bilirkişi raporunun ekindeki mail çıktılarından anlaşıldığı bu haliyle davalı tarafın ticari defterleri mahkemeye sunmaktan kaçındığının anlaşıldığı tespit edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 222.maddesi ” (1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (
2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. ” hükmünü getirmiştir.
Mahkememizin—– davalı vekiline davalının ticari defterlerini ibraz etmesi hususu ihtar edilmiş, ihtarın usul ve yasaya uygun olarak davalı vekiline tefhim edildiği anlaşılmıştır. Söz konusu ihtar ile ticari defterlerin ibraz edilmemesi halinde 6100 sayılı kanunun 299-222 ve TTK’nın 83. Maddesi gereği davacı ticari defterlerinin delil sayılacağı hususu ihtar edilmiştir. Davalı yan usul ve yasaya uygun ihtara rağmen ticari defterlerini ibraz etmemiştir. Ek bilirkişi raporu ile de davalı— karşılığı davalı şirkete teslim edildiği, kök bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere icra takibine konu edilen faturalardan 9.819,22 TL’nin açık hesap şeklinde davacı ticari defterlerinde yer aldığı, 10.007,44 TL tutarlı faturalara isabet eden kısmın davalıdan tahsil edilerek—- takip tarihi itibariyle davalıdan istenebilecek tutarın 9.819,22 TL olduğunun tespit edildiği görülmüştür.
6100 sayılı HMK’nın 222. Maddesinde 22/7/2020 tarihinde 7251 sayılı kanunun 23. Maddesi ile yapılan değişiklik gereği ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Davalı yan usul ve yasaya uygun ihtara rağmen ticari defterlerini ibraz etmemiştir. Davacı yan ile ticari ilişki kapsamında tüm borcunu ödediğini savunmuş ancak talep etmesine rağmen ticari defterleri mahkemeye sunmaktan kaçınmış, bununla beraber davacının ticari defterlerine göre tarafların ticari ilişki içinde oldukları ve davalının davacı ödemeler mahsup edildikten sonra 9.819,22,TL tutarlı mal/hizmet alımı olduğu görülmüştür. Tüm dosya kapsamı, davacının usul ve yasaya uygun ticari defter ve belgeleri ve yukarıda yapılan tüm açıklamalar kapsamında davacının davasında kısmen haklı olduğu kanaatine varılmış likit alacağa vaki haksız itiraz nedeni ile davalı yan kabul edilen dava değeri üzirenden %20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Alacağın likit olması konusun—- kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır. Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
Yargıtayın yerleşik kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir. —- kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir (likit, hesap edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Alacağın faturalara bağlı alacak olması ve kabul edilen miktarın davalının ticari defter ve kayıtlarından tespit edilebiliyor olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davacının takibe konu faiz alacağı yönünden davasını işbu dosyada ileri sürmediğinden ve itirazın iptali davasını asıl alacak üzerinden açtığından faiz alacağına yönelik hüküm kurulmamıştır.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
1—–dosyasına yapılan itirazın 9.819,22 TL üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden DEVAMINA, fazlaya ilişkin 10.007,44 TL lik talebin REDDİNE,
2-Kabul edilen miktar 9.819,22 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 1.354,35 TL harçtan, dava açılırken peşin olarak alınan 238,87 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.115,48‬ TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvuru harcı, 238,87 TL peşin harç toplamı 274,77‬ TL ile 1.416,60 TL ( Bilirkişi ücreti, tebligat gideri, müzekkere gideri ve diğer dosya masrafları) olmak üzere toplam 1.691,37‬ TL yargılama giderinden davanın kabul 0,49 ve red 0,51 oranına göre hesaplanan 828,77 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan bir gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Taraflarca dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
7-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan— edilen miktarı üzerinden 4.080,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan— miktarı üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı