Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/425 E. 2023/16 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/425 Esas
KARAR NO: 2023/16
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 25/12/2018
KARAR TARİHİ: 12/01/2023
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dilekçesinde özetle; Davacı vekilince sunulan ——- tevzi tarihli dava dilekçesinde özetle; davacının ——- adıyla faaliyet gösterdiği, davalı kurum tarafından davacı aleyhinde başlattıkları icra dosyaları ile icra takipleri başlatıldığı ve takiplerin usulsüz olarak kesinleştiği, davalının haciz baskısı üzerine davacı tarafça ihtirazi kayıt sunularak ödemelerin yapılmış olduğu, davalı kurum tarafından davacı şirket hakkında —— kez savcılığa haksız yere suç durusunda bulunulmuş olup istirdat talebi dışında — yılından itibaren — civarı başkaca haksız icra takipleri başlatıldığı, icra takibine dayanak hiçbir belge sunulmadığı gibi ödeme emrinde belirtilen sözleşmelerin davacı ile hiçbir bağı bulunmadığı, davalı şirket çalışanları tarafından telefon edilerek kaçak kullanım nedeniyle tutanaklar tutulduğu iddia edilse de bu tutanaklar hakkında hiçbir bilgi verilmediği, keyfi uygulamalar söz konusu olduğu, bu keyfi uygulamalara son verilmesi için——— ihtarnamesi gönderilmiş olsa da sulh çabalarının sonuç vermediği, yapılan hatalı işlemler neticesinde davacı şirketin iş kaybı ve kar mahrumiyeti doğduğu beyan edilerek; haksız ve hukuka aykırı olarak başlatılan icra takiplerine haciz baskısı altında ödemek zorunda kaldığı tutarların iadesi için şimdilik ——- ödeme tarihinden itibaren ticari avans faiziyle istirdadına, davalının bu eylemleri nedeniyle uğranılan maddi zararların tazmini için şimdilik —- dava tarihinden itibaren başlayacak ticari avans faiziyle birlikte tahsiline, manevi zarar talebi olan ——- dava tarihinden itibaren ticari avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı kuruma yükletilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı vekilince sunulmuş olan cevap dilekçesinde; davalı şirketin elektrik piyasası mevzuatındaki düzenlemeler gereği elektrik sayaçlarının okunması, bakım ve işletilmesi hizmetlerini yapmanın yanı sıra yeni abonelik işlemleri sonrası açma işlemleri ile borçlu olan ya da mevzuata aykırı kullanım yapılan sayaçlarda kesme işlemi faaliyetlerini yürüttüğü, dava konusu – tesisatlarda meydana gelen mevzuata aykırı durumlar sebebiyle kesme işlemi yapıldığında sayaç üzerinde perakende – şirketi -tarafından faturalandırılmayan — endeksler kaçak/usulsüz kullanım tutanağı düzenlenerek yönetmelikte belirtilen tahakkuk kuralları uyarınca kullanıcıya faturalandırıldığı, nu – faturaların ilgilisine gönderildiği, son ödeme tarihinde ödenmemişse hukuki işlem başlatıldığı, davacı şirketin müşteri, kiracı ya da daimi mülk sahiplerine karşı korumacı tavırları uzun süredir devam ettiği, yüksek miktarlarda faturalar zamanında ödenmemekte, ikinci faturadan sonra perakende şirketleri tarafından kesme siparişleri oluşturularak davalı şirkete iletildiği, ——– tarihinde davalı şirketin elektrik kesme işlemi yapmakla görevli çalışanlarının davacı şirketin mülkiyet ve işletmesindeki bu kompleksin güvenlik noktasından içeri alınmadığı, ——kolluk kuvveti desteği talep edilerek işlemin gerçekleştirildiği, bunun sadece bir örnek olduğu, son iki yıldır bu tür olumsuzlukların son iki yıldır yaşandığı, davacı tarafça gönderilen—— numaralı ihtarnamede bildirilen işlemlere dair gerekli incelemeler yapıldığı, hatalı görülen faturaların düzeltildiği ve ödenen bedellerin kendilerine iade edildiği, ihtarnameye bu yönde cevap verildiği, istirdat talebine dayanak icra dosyalarına ilişkin olarak; ——hesap no.lu tutanağın—-adına tutulmuşken tahakkukun sehven—- adına yapıldığı,—–tahakkukun düzeltildiği, —– tutanağın ekte olduğu, bu tesisata ait güncel sözleşmenin —— olduğu, ödenmemiş borcu olmadığı,—– hesap no.lu tutanağın —- tutulmuşken tahakkukun sehven —– yapıldığı, —– firmasından iade fatura; alınarak tahakkukun düzeltildiği, —– düzenlenen tutanağın ekte olduğu, tesisata ait güncel sözleşmenin —— olduğu, ödenmemiş borcu olmadığı, —— sayılı dosyası yönünden;—— tesisattaki —- hesap no.lu tutanağın —— adına tutulduğu düzenlenen tutanağın ekte olduğu, bu tesisata ait güncel sözleşmenin—– olduğu, ödenmemiş borcu olmadığı, ——- sözleşme hesap no İle dağıtım – bağlantısı sözleşmesi yapılmaksızın ve —— tarihinde de perakende satış sözleşmesi yapılmaksızın elektrik kullanılması nedeniyle iki adet tutanağın —– adına düzenlenmiş olduğu, yapılan araştırma sonucunda —- itibaren kullanıcının —— olduğu, muhatapta ve tahakkukta bir hata bulunmadığı, —– düzenlenmiş olan tutanakların ekte olduğu, bu tesisata ait güncel sözleşmenin hala—– adına olduğu, ödenmemiş borcu olmadığı, ———- tesisattaki —— düzenlenilmişse de yapılan araştırma sonucunda kullanıcının ——-olduğu tespit edildiği, —– adına tutulan tutanağın —- no ile iptal edildiği,—- adına düzenlenen tutanağın ekte olduğu, bu tesisata ait güncel sözleşmenin —- olduğu, borcu olmadığı,———- adına düzenlenilmişse tespit edildiği, davacı vekilinin iddia ettiği gibi keyfi herhangi bir işlemin bulunmadığı, yapılan eksik ve hatalı işlemler varsa da bu işlemlerin gerçekleşme sebebinin davacı şirket tarafından davalı şirket ile ilgili perakende şirketlerinin zamanında ve gereği gibi bilgilendirilememesi, davacı şirket çalışanlarının görev ve sorumluluklarını yerine getirmek isteyen davalı şirket çalışanlarını engelleyici faaliyetleri olduğu, eksik ve hatalı yapılan işlemlerin davalı şirkete bildirildiğinde gerekli araştırma ve incelemeler yapılarak ivedilikle düzeltildiği, bazı durumlarda———- birimlerinin saha araştırması yapmak zorunda kaldığı, buna rağmen tüm işlemlerin kendilerine ait olduğu, kendilerinin dahi kullanıcı olup olmadıklarından emin olamadıkları tesisatlarda yapılan işlemlerde hata olma ihtimalinin kuvvetle muhtemel olduğu, davacı vekilinin iddialarını bu sebeplerle kabul etmedikleri, davanın bu dosyalar ile maddi-manevi tazminat yönlerinden reddi gerektiği, ayrıca icra dosyalarının usulsüz olarak kesinleştirildiği iddiasının hangi somut delile dayanarak ileri sürüldüğünün belirsiz olduğu, bu usulsüzlüklere dair şikayet veya itiraz da bulunmadığı, yapılan tebligatların ve takibin kesinleştirilmesi eyleminin davalı şirketle hiçbir alakasının olmadığı, dava konusu dört adet dosyanın ikisinde gerçek muhatap tespit edilerek isim değişikliği yapıldığı, ikisinde de tahakkuk hatası bulunarak tutanakların iptal edildiği, dava öncesinde yapılmış bir itiraz olsaydı da aynı şekilde bu işlemler yapılarak sonuçlandırılabileceği, davacı şirket yöneticileri ve vekillerinin ön yargısı ve kulanım yerleriyle ve sayaçlarla ilgili belirsizlikler sebebiyle dava yolu tercih edilmiş olduğu, işlem yapılan dört dosyada ödenen ve iade edilmesi gereken bedellerin tespit edilerek ilgili birimlerce iadesi yapıldığında dekontların sayın mahkemeye sunulacağı beyan edilerek 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 313/V’de düzenlenen şekilde sulh olabilme ihtimali bulunduğundan dava konusu dört icra dosyasına ödenen ve iade edilmesi gereken bedeller tespit edilerek ilgili birimlerce iadesi yapılacağından bu hususta taraflarına süre verilmesi, ön inceleme duruşması için bu taleplerinin göz önüne alınarak makul bir tarih belirlenmesine, diğer yandan sulh olma ihtimali ortadan kalktığı takdirde dava konusu edilen iki icra dosyasına dayanak kaçak/usulsüz tüketim tespit tutanaklarının muhatap ve tahakkuklarının doğru olması, borçların tümüyle davacıya ait olması, davalı şirketçe yapılmış herhangi bir kasti, keyfi herhangi bir işlem bulunmaması, davacı yönetici ve çalışanlarının kusurlu davranışlarının da etkisi ile eksik ve hatalı düzenlenen tutanaklar yönünden gerekli düzeltme işlemlerinin yapılmış olması, belirlenen bedellerin de iade edilmesi için çalışmaların devam etmesi nedenleriyle bu iki dosya ile maddi-manevi tazminat talepleri yönünden davanın reddi ile dava masraf ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLER:
—— dosyası—— sayılı dosyası, —- sayılı dosyası, —- sayılı dosyası,—— sayılı dosyası, ——sayılı dosyası ile —– sayılı dosyaların —- üzerinden celp edildiği görüldü. —- tarihli yazı cevabı, —— tarihli yazı cevabı, —- tarihli yazı cevabı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
—— tarihli ara karar ile dosyanın mali müşavir —-, elektronik Mühendisi —— Nitelikli hesaplama uzmanı —–bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve —– tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi kök raporunda özetle; ——- dosyasındaki icra takiplerine dayanak teşkil eden kaçak elektrik tutanak ve tahakkuklarının davacı şirketle bir ilgisi bulunmadığı, nitekim davalı şirket kayıtları söz konusu tutanak ve tahakkukların dava dışı şahıslara yöneltilerek düzeltilmiş olduğu, —— dosyasındaki icra takiplerine dayanak teşkil eden kaçak elektrik tutanak ve tahakkuklarının ise davacı şirket adına düzenlenmiş olduğu, kaçak elektrik tutanaklarının ——- uygun olup davacı tarafça aksi ispatlanamadığından somut delil niteliğinde olduğu, bununla birlikte anılan icra takiplerine dayanak teşkil eden kaçak elektrik tutanaklarına istinaden düzenlenmiş olan kaçak elektrik tüketim tahakkuklarının dosya kapsamına sunulmamış olduğu, bu bağlamda icra takip bedelleri ile kaçak elektrik tüketim tahakkukları arasında karşılaştırma yapılamadığından dolayı; Davalı şirketçe —— elektrik tesisatına ilişkin olarak davalı şirket adına düzenlenmiş olan —– kaçak elektrik tüketim tespitine ——-naden düzenlenmiş olan kaçak elektrik tüketim tahakkuku———- elektrik tesisatına ilişkin tüketim/endeks dökümlerinin ve ilgili tesisata ilişkin abonelik sözleşmelerinin, Davali——-elektrik tesisatına ilişkin olarak davalı şirket adına düzenlenmiş olan —— elektrik tüketim tespitine ——- düzenlenmiş olan kaçak elektrik tüketim tahakkuku ———– nollu elektrik tesisatına ilişkin tüketim/endeks dökümleri ve ilgili tesisata ilişkin abonelik sözleşmelerinin dosya kapsamına sunulması gerektiği, ayrıca dava konusu icra dosyalarına ilişkin yapılan ödemelere ilişkin dekont veya kayıtların da dösya kapsamına sunulması gerektiği, davalı tarafın hatalı uygulaması nedeniyle oluştuğu ifade edilen maddi zararların neler olduğuna dair dosyada bir delil bulunmadığından hesaplama yapılamadığı, Manevi tazminat hakkında değerlendirme ise heyetimizin görev alanını aştığından davacı şirketin manevi zararının bulunup bulunmadığı ve tazminat istenip istenemeyeceği hususunda takdirin——– ait olduğu şeklinde tespitte bulundukları görülmüştür.
Bilirkişi 1. Ek raporunda özetle; —— dosyasına dayanak teşkil eden kaçak elektrik tüketim tahakkuku hesaplamalarının ——– cetvellerine uygun olduğu, Kök raporumuzda davacıyla ilgisi bulunmamasına rağmen hatalı olarak başlatılan icra takipleri sebebiyle davacıya bedel iadesi yapılması gerektiği tespit edildiği, bu tespitin yukarıda ayrıntısı verilen ——- dosyaya ilişkin olduğu, rapor içeriğinde ayrıntılı şekilde hesaplandığı üzere, davacının—-adet icra dosyasına yaptığı ödemeler ve iadesi gereken masrafların dava tarihi itibariyle faiz ———-olduğu, Adliyeye ulaşımın hangi vasıta ile sağlandığı ve ne kadar masraf yapıldığına dair bir belge dosyada bulunmadığından ulaşım masrafının kesin olarak hesaplanamadığı, takdiri bir ücret belirlemenin ise Mahkemenin değerlendirmesine tabi olduğu, Dosya kapsamında hukuki danışmanlık hizmeti alındığına dair bir fatura bulunmadığı, Kaç adet ihtarnamenin, hangi tarihlerde ve kaç kişiye gönderildiğine dair davacı tarafça dosyaya masraf dekontları sunulmadığından ihtarname gideri hesabının yapılamadığı şeklinde tespitte bulundukları görülmüştür.
Bilirkişi 2. Ek raporunda özetle; —–tesisatına ilişkin olarak davacı şirket adına düzenlenmiş olan——- elektrik tüketim tespitine (dağıtım bağlantı sözleşmesiz elektrik kullanımı) istinaden düzenlenmiş olan kaçak elektrik tüketim tahakkuku hesabında doğru kaydetmiş sayaç endeksine göre —– yapılarak ——- katsayısı ile birlikte kaçak faturalandırılması yapıldığı anlaşılmış olup davalı kurumca yapılan işlemlerin——-uygun olduğu saptanmıştır. —– elektrik tesisatına ilişkin olarak davacı şirket adına düzenlenmiş olan ——– istinaden düzenlenmiş olan kaçak elektrik tüketim tahakkuku hesabında doğru kaydetmiş sayaç endeksine göre —– birlikte kaçak faturalandırılması yapıldığı anlaşılmış olup davalı kurumca yapılan işlemlerin ——olduğu saptanmıştır. Davacı ——-numaralı elektrik tesisatlarının aboneliğinin davacı şirkette olmadığı yönünde itiraz edilmiş olup tarafımızca kök ve ek raporlarda yapılan tespitlerde davacının ilgili tesisatlarda sözleşmesiz elektrik kullanımından dolayı kaçak elektrik tüketim tutanakları düzenlenmiş olduğu dosya kapsamındaki belgelerden anlaşılmış ve söz konusu tutanak ve tahakkukların —— olarak düzenlendiği kanaatine varılmıştır. Hal böyle olunca; —— dosyasına dayanak teşkil eden kaçak elektrik tüketim tahakkuku hesaplamalarının ——- cetvellerine uygun olduğu, kök raporumuzda davacıyla ilgisi bulunmamasına rağmen hatalı olarak başlatılan icra takipleri sebebiyle davacıya bedel iadesi yapılması gerektiği tespit edildiği, bu tespitin yukarıda ayrıntısı verilen —- adet dosyaya ilişkin olduğu, rapor içeriğinde ayrıntılı şekilde hesaplandığı üzere, davacının ——- adet icra dosyasına yaptığı ödemeler ve iadesi gereken masrafların dava tarihi itibariyle faiz ——– toplam ——olduğu, Adliyeye ulaşımın hangi vasıta ile sağlandığı ve ne kadar masraf yapıldığına dair bir belge dosyada bulunmadığından ulaşım masrafının kesin olarak hesaplanamadığı, takdiri bir ücret belirlemenin ise Mahkemenin değerlendirmesine tabi olduğu, Dosya kapsamında hukuki danışmanlık hizmeti alındığına dair bir fatura bulunmadığı, Kaç adet ihtarnamenin, hangi tarihlerde ve kaç kişiye gönderildiğine dair davacı tarafça dosyaya masraf dekontları sunulmadığından ihtarname gideri hesabının yapılamadığı şeklinde tespitte bulundukları görülmüştür.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, davacının haciz baskısı altında davalıya ödediği bedelin istirdatı, davalının işlemlerinden kaynaklı olarak zarar uğradığına iddiasına yönelik maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir.
Dava dilekçesinde dava konusu yapılan —— sayılı dosyası, —– sayılı dosyası, —– sayılı dosyası, —– sayılı dosyası, —— sayılı dosyası,——- sayılı dosyası olduğu, dava konusu yapılan icra takiplerine ilişkin dosyaların fiziken dosya arasına alındığı,
Davalı tarafça dosyaya sunulan beyan ve belgelerden ve bilirkişi raporundan;—-sayılı, —–sayılı—– sayılı, —– sayılı icra takip dosyalarında sehven davacı adına tahakkuk yapıldığı ve iade faturası alınarak düzeltiğinin bildirildiği, davacının icra takip dosyalarında ödeme yaptığı miktarın toplam——-olarak tespit edildiği,
—- sayılı dosyasına konu alacağın incelenmesinde—– numaralı sözleşme hesabına ilişkin davacı tarafça —-ödeme yapıldığı, davalı tarafça tahakkukta hata bulunmadığının beyan edildiği,—- kaçak/usulsüz elektrik tüketim tespit tutanak içeriğinden —– tesisata ilişkin dağıtım bağlantısı sözlemesiz elektrik kullanıldığından davacı hakkında tutanak tutulduğu, güncel sözleşmenin dava dışı şahıs adına olduğu, davalı tarafça tahakkukta hata bulunmadığının beyan edildiği,
—– sayılı dosyasına konu alacağın incelenmesinde —- numaralı sözleşme hesabına ilişkin davacı tarafça —- haricen ödeme yapıldığı, tutanak içeriklerinden —– tarihinde dağıtım bağlantısı sözleşmesi yapılmaksızın ve —– tarihinde perakende satış sözleşmesi yapılmaksızın elektrik kullanılması nedeniyle iki adet tutanağın davacı adına düzenlendiği, güncel sözleşmenin davacı adına olduğu, davalı tarafça tahakkukta hata bulunmadığının beyan edildiği,
Bu bilgiler ışığında, kaçak/usulsüz elektrik tüketim tespit tutanaklarının aksi sabit oluncaya kadar geçerli belge olduğunun aksinin dosya kapsamı itibariyle tespit edilemediği, dosya kapsamından sehven davacı adına tahakkuk yapılan ve iade faturası alınarak düzeltiğinin bildirilen aboneliğe ilişkin davacının icra takip dosyalarında ödeme yaptığı miktarın toplam —– olarak tespit edildiği, davacının isitrdat talebinin değerlendirilmesinde; isitrdat davasının kabulüne, Davacı tarafından ödenen —- tarihinden itibaren, —— —-tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan istirdatı ile davacıya verilmesine, davalının dava öncesi temerrüte düştüğüne ilişkin bilgi ve belge bulunmadığı, bu nedenle davacının ödeme tarihinden itibaren faiz talebinin reddine karar verildiği,
Davacının maddi zarar talebi yönünden; dava dilekçesinde davalı tarafça yapılan hatalı işlemler neticesinde davacı şirketin iş kaybı ve kar mahrumiyeti doğduğu iddia edilmiş ise de dosya kapsamı itibariyle davacının maddi zarara uğradığına ilişkin iddiasının ispatlanamadığı, maddi zarara uğradığının ispat yükünün davacıda olduğu, dosyaya sunulan ihtarnamenin dava konusu icra takipleri ile ilişkili olduğunun tespit edilemediği,, maddi zarara ilişkin belge ve bilgi sunulamadığı, davacının maddi zarar talebi bakımından ispatlanamayan davanın reddine karar verildiği,
Davacının manevi zarar talebi bakımından, dava dilekçesinde davalı şirket tarafından 150 civarında icra takibi başlatıldığı, bazı icra takiplerinin mükerrer açıldığı, davalı tarafından 18 kez savcılığa suç duyurusunda bulunulduğu ve takipsizlik kararı verildiği, keyfi olarak kaçak kullanım tutanaklarının tutulduğu, icra takipleri ve haciz işlemleri nedeniyle ticari itibarının zedelendiği, ticari kredilerinde sorun yaşadığı, haksız suç duyuruları nedeniyle serikli karakoldan telefon geldiği iddiaları ile davacı şirketin manevi zarar uğradığının iddia edildiği,
———kişi olarak gerçek ve tüzel kişileri kabul etmiştir. Kişilere hak sahibi olabilme ve borç altına girebilme ehliyetini tanıyan hukuk düzeni, aynı zamanda onlara kişiliğini koruma fırsatı da sunmuştur. Koruma altına alınan bu değerlerin kapsamına, kişinin bedensel varlığında temellenen kişisel değerleri ——- toplum içindeki yerine ve etkinliğine ilişkin dış değerleri —–, kısaca kişinin kişi olması dolayısıyla ayrılmaz bir biçimde sahip olduğu bütün değerler dâhildir. ————.
Bu çerçevede kişilik hakkı, kişi kavramını da içinde barındıran kişinin kişi olmasından ötürü sahip olduğu, hak ve fiil ehliyeti ile hukuk düzeninin korunmaya değer bulduğu maddi ve manevi kişisel değerler üzerindeki mutlak haktır.
Tüzel kişilerde hak ehliyetine ilişkin TMK m. 48 gereğince “Tüzel kişiler, cins, yaş, hısımlık gibi yaradılış gereği insana özgü niteliklere bağlı olanlar dışındaki bütün haklara ve borçlara ehildirler”. Görüldüğü üzere, kişinin hak sahibi olabilme ve borç altına girebilme ehliyeti olarak tanımlanabilecek hak ehliyetine, tüzel kişiler de kuruldukları andan itibaren bünyesine uygun düştüğü oranda sahiptir. Bu durum, tüzel kişilerin kendisini kuran ya da kendisinden yararlanan kişilerden bağımsız birer hak süjesi olarak hukuk hayatına katılabilmesinin bir gereğidir. Madde metninden anlaşıldığı üzere, kanun koyucu ana kuralı tüzel kişilerin tam hak ehliyetine sahip olması şeklinde koymuş, ancak bazı haklara fiziki ve sosyal yapısı nedeniyle sahip olamayacağını vurgulamıştır. Dolayısıyla gerçek kişinin ve tüzel kişinin hak ehliyeti arasında bir nitelik değil, içerik farkı olduğunu kabul etmiştir. Buna göre, gerçek kişilere açık olan kamu hukuku ve özel hukuk kaynaklı bütün haklara ve borçlara kural olarak sahip olabilecek durumdaki tüzel kişiler, kişilik hakkına da sahip olabilecek ve bu hakka tanınan korumadan yararlanabilecektir.
Bununla birlikte kişilik hakkının sınırları malvarlığı haklarının aksine belli değildir, somut müdahalelere göre değişir. Bu bakımdan nelerin kişilik hakkından sayılıp sayılmayacağını halin ve zamanın icabına bırakmak gerekir. Bu tespiti ise hakimler somut olayın özelliklerini nazara alarak yapacaklardır —————- kapsamda, tüzel kişinin ekonomik faaliyetini yürütürken kazandığı saygınlık, onun kişisel değerleri içinde yer alır. Ticari şeref ve haysiyetin çiğnenmesi, onun ekonomik yaşam içindeki yerini ve durumunu sarsabilir. Tüzel kişinin kişilik haklarından olan onur ve saygınlığı onun korunan değerlerinin başında gelir. Bu nedenle tüzel kişi onur ve saygınlığından vazgeçemeyeceği gibi, bu değerlerini hukuka ve ahlaka aykırı olarak da sınırlayamaz.
Ekonomik itibar da tüzel kişinin şeref ve haysiyetinin bir görüntüsüdür. Tüzel kişinin ekonomik faaliyetleri de toplum tarafından değerlendirilmektedir. Tüzel kişiliğe sahip bir şirketin ödeme gücüne ilişkin değerlendirmeler, o tüzel kişinin toplumsal şeref ve haysiyeti ile yakından ilgilidir. Kredi, toplum tarafından ödeme gücü ile ilgili olarak izafe edilen bir değer olması nedeniyle, bu değeri azaltan veya ortadan kaldıran kişiliği ihlale yönelik açıklamalar şeref ve haysiyete tecavüz niteliği taşır.
Kişilik haklarına saldırı halinde kişilik hakkı ister gerçek kişi isterse tüzel kişi olsun Devlete karşı Anayasa hükümleri ile idareye karşı idare hukuku hükümleri ile suç teşkil eden tecavüzlere karşı ise ceza hukuku hükümleri ile korunmuştur. Kişilik hakkının korunmasına ilişkin Medeni Kanun’daki ana düzenleme TMK m. 23 ve m. 24’te hüküm altına alınmıştır. TMK m. 23 hak sahibi tarafından vazgeçilmesine ya da aşırı sınırlanmasına karşı kişilik hakkını korurken, TMK m. 24 kişilik hakkına yönelebilecek saldırılara karşı koruma sağlar. Konuya ilişkin diğer bir temel düzenleme olan 818 sayılı BK m. 49’da ———–kişilik hakkı tecavüze uğrayan kişinin manevi tazminat talebi düzenleme altına alınmıştır. Kişilik haklarının korunması için açılabilecek davalardan manevi tazminat davası genel olarak kabul edilen görüşe göre kişiliğe yönelik saldırı sebebiyle uğranılan manevi zararın, saldırı sebebiyle duyulan acı, elem ve ızdırabın tatmin edilerek giderilmesi amacıyla kişiye tanınan davadır. Manevi tazminat konusu mevzuatımızda, kişilik hakkı ihlallerinde istenebileceğini belirten MK m. 25 ve manevi tazminat davasının koşullarını belirleyen genel hüküm niteliğindeki BK m. 49 (6098 sayılı TBK m. 58) haricinde, bazı özel hükümlerde de geçmektedir. Tüzel kişilerin manevi tazminat talep edip edemeyeceği tartışmalı olmakla birlikte hukuk düzeninin tüzel kişileri hukuk sujesi olarak tanıdığına ve onlara ad, şeref ve itibar gibi kişisel varlıklar bahşedilmiş olduğuna göre, kişisel varlıklara yapılan saldırı nedeniyle elem ve ızdırap duymayacaklarından söz edilerek tüzel kişilerin manevî tazminat adı ile bir paranın ödetilmesi davası açamayacaklarını kabul etmek yasa koyucunun amacına aykırı düşecektir. Gerek Medenî Kanun ve gerekse Borçlar Kanunu yalnız gerçek kişilerin değil, aynı zamanda tüzel kişilerin de kişisel haklarını korumaktadır. Günümüzde doktrin ve Yargıtay tarafından yaygın olarak benimsenen görüş, gerçek kişilere özgü olanlar dışında kalan kişilik haklarında tüzel kişilerin de manevi zarara uğrayabileceğini ve bu nedenle manevi tazminat talebinde bulunabileceğini kabul etmektedir————-ilamlarında tüzel kişilerin de kişilik haklarına saldırıdan dolayı manevi tazminat davası açabileceklerini kabul etmiştir. ”
Bu dikteler ışığında dava konusu olaya bakıldığında, davacı şirket hakkında haksız kaçak/usulsüz elektrik tüketim tespit tutanaklarının tutulduğu ve haksız takip yapıldığı, ———icra dosyasında bankaya haciz ihbarnamesinin gönderildiği, ——— gelen yazı cevaplarında kovuşturmaya yer olmadığı kararlarının verildiği, davacı şirketin ticari itibarının yapmış olduğu iş de nazara alınarak zedelendiği hususunda kanaat oluştuğu, haksız takipler nedeniyle davacı şirketin kişilik hakları saldırıya uğradığının kabulü gerektiği anlaşılmakla; haksız fiilin ağırlığı, manevi tazminatın amacı ve hakkaniyet ilkesi gözetilerek davacı şirket yararına ——–manevi tazminat takdirine karar vermek gerekmiş, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının—— maddi tazminat talebinin REDDİNE,
2-Davanın KABULÜNE, Davacı tarafından ödenen ——– tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan istirdatı ile davacıya verilmesine, davacının ödeme tarihinden itibaren faiz talebinin REDDİNE,
3-Davacının manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile —- manevi tazminatın dava tarihi—— tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
4-Harçlar yasası uyarınca davanın kabul edilen 17.064,57 TL lik kısım yönünden alınması gereken 1.165,68 TL harçtan peşin alınan 278,37 TL peşin harç ve 101,00 TL tamamlama harcın mahsubu ile bakiye 786,31‬ TL karar harcının davalıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
5- Harçlar yasası uyarınca davacı tarafından yatırılan 278,37 TL peşin harç, 101,00 TL tamamlama harcı ile 35,90 TL başvuru harcının toplamı olan 415,27‬ TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen istirdat talebi yönünden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 7.064,57 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen maddi tazminat miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen MANEVİ tazminat yönünden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
9-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen MANEVİ tazminat miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
10-Davacı tarafından yapılan toplam 2.250,00 TL bilirkişi ücreti ve 389,4‬0 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.639,40 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre belirlenen 2.032,08 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya VERİLMESİNE, geri kalan bakiyenin davacı üzerinde BIRAKILMASINA, kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa İADESİNE, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer OLMADIĞINA,
11-Karar kesinleştiğinde ——— sayılı dosyası, —– sayılı dosyası, ——sayılı dosyası, —— sayılı dosyası, —— sayılı dosyası, ——- sayılı dosyasının iadesine,
12-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/01/2023