Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/423 E. 2020/412 K. 16.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/423 Esas
KARAR NO : 2020/412

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/12/2018
KARAR TARİHİ : 16/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; Müvekkili tarafından —– aboneliği satıldığını, davalıya ———————- faturanın teslim edildiğini, davalının faturaya herhangi bir itirazının olmadığını ve faturanın kesinleştiğini, ancak davalı borçlu mal ve hizmeti kullanmasına rağmen ödeme vadesinde ve daha sonra olan borcunu ödemediğini, bunun üzerine İstanbul Anadolu ——-. İcra Müdürlüğü’nün ——-. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, borçlunun takibe itiraz ettiğini, ayrıca yetki itirazında bulunduğunu, davalı-borçlunun haksız olduğunu, bu nedenle icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilince verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; Davacının iddialarının asılsız taleplerinin haksız ve yersiz olduğunu, Müvekkilinin şirket———– olduğunu, yetkisiz icra dairesinde takip başlatıldığını, ayrıca yetkisiz mahkemede dava açıldığını bu nedenle yetkili mahkemeye gönderilmesini, davacının doğrudan icra takibi başlatmasının hukuka aykırı olduğunu, ortada likit, belirlenebilir ve muaccel bir alacağın söz konusu olmadığını, davacının icra inkar tazminatının yasal dayanağı bulunmadığını, borcun vadesinin henüz gelmediğini, bu nedenle haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VEGEREKÇE:
Dava faturalar kaynaklı açık hesap ilişkisine dayalı takipte ödeme emrine yapılan itirazın iptali davasıdır.İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.İcra dosyası fiziken celp edilmiş , borçlunun ödeme emrine süresi ——– tarihinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
Her ne kadar takip cari hesap alacağı adı altında başlatılsa da uygulamada takip başlatan vekil ve asiller tarafından sıklıkla açık hesap ilişkisi ve cari hesap sözleşmesinin karıştırıldığı görülmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nın 87) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Taraflar arasındaki ilişkinin cari hesaba değil açık hesap ilişkisine dayalı olduğu anlaşılmış ve mahkememizce bu yönde yargılama sevk ve idare edilmiştir.
Mahkememizce ———— talimat yazılarak davalı ticari defterlerinin incelenmesi suretiyle bilirkişi raporu alınmıştır. 31/05/2020 tarihli bilirkişi raporu özetle, Tarafların iddia ve savunması, tüm dosya içeriği ve davalı defterlerinin incelenmesi sonucu; taraflar arasında bir ticari ilişkinin bulunduğu, dava konusu cari hesap bakiyesinin davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, icra takip tarihi itibariyle davacıya gözüken borç bakiyesinin 35.569,96 TL olduğu, mahkememizce bir faize hükmedildiği takdirde takip tarihi itibariyle anapara tutarının 35.569,96 TL hesaplanan faiz tutarının 2.992,98 TL, toplam tutarın 38.569,94 TL olduğu, icra takibinin devamı konusundaki takdirin mahkememize ait olduğunu, davalı defterlerinde yapılan incelemede takip konusu cari hesap alacağının davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı defterinin davacı iddialarını desteklediği ve davacı lehine delil teşkil ettiği ” tespitlerinde bulunduğunu belirtmiştir.
Davacı vekilinin ————— tarihinde bilirkişi raporuna karşı sunduğu beyan dilekçesinde özetle; bilirkişi raporu ile davalının iddialarının haksız ve dayanaksız olduğunu, bu nedenle haksız ve hukuka aykırı itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin —— tarihinde bilirkişi raporuna karşı sunduğu itiraz dilekçesinde özetle; davacının iş bu davadaki ispat külfeti yalnızca ticari defterlerin incelenmesi sonucu ortaya çıkacak mahiyette olmadığını, sevk irsaliyelerinin davacı yanca dosyaya tamamen kazandırılması gerektiğini, her iki yanın—— formlarının mahkeme dosyasına celp edilmesi gerektiğini, talep etmiştir.
Mahkememizce davacı ticari defterlerinin incelenmesi suretiyle esas hakkında rapor düzenlemek üzere dosya bilirkişiye tevdii edilerek rapor alınmıştır.——– tarihli bilirkişi raporu özetle, Davacı ——-defterleri ve dayandığı belgeler ile yardımcı defterlerinin birbirini tamamlaması, teyid etmesi usulüne uygun tutulmuş olması nedeniyle HMK 222. Maddesi gereğince delil niteliğinde olduğu kanısına varıldığını,—–icra takip tarihi olan —– alacaklı olduğunun tespit edildiğini, 3095 sayılı yasaya istinaden işlenmiş faiz 2.755,45 TL olarak hesaplandığını, mahkememizce davacı tarafın alacaklı olduğuna karar verildiği takdirde 3095 sayılı yasaya istinaden icra takip tarihi olan 19/10/2018 tarihinden itibaren %19,50 oranında avans faizi de talep edebileceği sonuç ve kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
Davalı vekilinin 14/01/2020 tarihinde bilirkişi raporuna karşı sunduğu beyan ve itiraz dilekçesinde özetle; 31/12/2019 tarihli bilirkişi raporunun eksik inceleme ve değerlendirme ile hazırlanmış olduğunu, müvekkilinin faydalandığı herhangi bir hizmetin de söz konusu olmadığını, davacı tarafın talep ettiği faizin fahiş olduğunu, icra inkar tazminatının şartlarının oluşmadığını, bu nedenle davanın reddine, bilirkişiden itirazları doğrultusunda yeniden rapor alınmasını talep etmiştir.
Davacı vekilinin 11/03/2020 tarihinde sunduğu davacının dilekçesine karşı sunduğu beyan dilekçesinde özetle; davalı vekili faturanın bulunmadığını ileri sürerek açıkça gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunu, ortada taşınacak bir mal bulunmadığından sevk irsaliyesinin de bulunmadığını beyan etmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Davacı taraf bedeli ödenmeyen faturalardan kaynaklanan açık hesap ilişkisine dayalı alacak talebinde bulunmaktadır.Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür.6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu,süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine,adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir.Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır.Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle,adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması,faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir.Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.Her iki tarafın ticari defterlerinde de uyuşmazlığa konu faturanın kayıtlı olduğu ve celp edilen —–formlarında da yer aldığı, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davalı tarafından uyuşmazlığa konu faturanın vergi dairesine bildirildiği ,davalı tarafın ödemeye ilişkin herhangi bir delil sunmadığı görülmekle davacının davasını ispat ettiği kanaatine varılarak birbiriyle uyumlu davacı-davalı ticari defterleri,davalı tarafın BA formlarında yer alan kayıtlar doğrultusunda davanın asıl alacak yönünden kabulüne karar verilmiştir.
İşlemiş faiz yönünden ise davacı tarafından sunulan sipariş formunda belirtilen vadenin kesin vade olmadığı ve takip öncesinde davalıya yönelik ihtarname bulunmadığı görülmekle temerrüdün oluşmadığı,temerrüd tarihinin takip tarihi olduğu görülmekle işlemiş faiz yönünden davanın reddine karar verilmiştir.Alacağın likid ve belirlenebilir olduğu gözetilerek icra-inkar tazminatına hükmedilmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçeler ışığında Davanın KISMEN KABULÜ ile İstanbul Anadolu ——. İcra Müdürlüğü’nün ————–Sayılı icra dosyasına yapılan itirazın 35.569,96 TL asıl alacak üzerinden İPTALİNE,fazlaya ilişkin talebin reddine,Kabul edilen asıl alacak miktarı olan 35.569,96 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine kanaatine varılmakla davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Davanın KISMEN KABULÜ ile İstanbul Anadolu————– İcra Müdürlüğü’nün ——– Sayılı icra dosyasına yapılan itirazın 35.569,96 TL asıl alacak üzerinden İPTALİNE,
2.Fazlaya ilişkin talebin reddine,
3.Kabul edilen asıl alacak miktarı olan 35.569,96 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 2.429,78 TL harçtan, dava açılırken peşin olarak alınan 463,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 1965,98 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 463,80 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 1.715,70 TL (1.450,00 TL 2 bilirkişi ücreti, 210,20 TL tebligat gideri, ——— Müzekkere gideri 27,00 TL, Dosya ücreti 1,00 TL) yargılama giderinden davanın kabul 0,92 ve red 0,08 oranına göre hesaplanan 1.578,444 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Taraflarca dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
9-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —— Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 5.335,49 TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
10-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan ——– Tarifesi 13/2.maddesi uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 2.831,46 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.