Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/418 E. 2020/543 K. 18.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/418 Esas
KARAR NO: 2020/543
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/12/2018
KARAR TARİHİ : 18/09/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin ——– harç tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki ticari ilişki sonucu mal alışverişi olduğunu, malın bedelinin —— meblağ olduğunu, müvekkili şirketin alacak kayıtlarına girdiğini, davalı taraf söz konusu mal bedelinin ——– tarihinde, müvekkili şirketin ————– hesabına ödediğini, bakiye alacak miktarının tahsil edilemediğini, müvekkili şirket tarafından davalı şirket aleyhine — İcra Mü-dürlüğü’nün ——- sayılı dosyası ile icra takibine başlatıldığını, davalı tarafın borca itirazı sonucu icra takibinin durduğunu, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen davaya herhangi bir cevap verilmediği görüldü.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava faturaya dayalı takipte ödeme emrine yapılan itirazın iptali davasıdır.İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.İcra dosyası fiziken celp edilmiş ,ödeme emrinin borçluya—– tarihinde tebliğ edildiği ve borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde———- tarihinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
— tarihli ara karar ile dosyanın bir Mali Müşavir bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve——- tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
———- tarihli bilirkişi raporunda özetle; ”Davacı ———- dosyasına Mahkeme Salonunda ibraz ettiği yasal defterlerinin TTK hükümlerine uygun olarak noter açılış tasdiklerinin süresi içerisinde alındığı, ticari defterlerde yer alan kayıtların birbirini takip eder nitelikte sıra numaralan ile usulüne uygun olarak gerçekleştirildiği, yevmiye ve kebir defterlerinin birbirlerini doğruladığı, buna karşın yevmiye defteri kapanış tasdikinin gerçekleştirilmediği, bu noktada davacı ticari defterlerinin lehe delil olarak ileri sürülüp sürülmeyeceği konusundaki nihai değerlendirme Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, davalı adına düzenlenen irsaliyeli faturanın ——- kısmında herhangi bir isim ve imza bilgisinin bulunmadığı, davalının davacıdan —— tutarlı ürün yada hizmet satın alarak kayıtlarına intikal ettirdiğinin ——– beyamameşinden tespit edildiği, davalının davacıdan aldığı —- tutarlı faturanın yarsını banka kanalı ile Ödediği, —takip tarihi itibariyle davacı nezdinde davalının —— borçlu olduğu, mevcut borcun ödendiğinin ispat yükü üzerinde olan davalının ise duruşmalara katılmadığı ve cevap dilekçesi de sunmadığı görülmüştür. Taraflar arasında akdedilen herhangi bir sözleşmenin bulunmadığı, temerrüt halinde uygulanacak faiz oranın kararlaştırılmadığı, buna karş’n tarafların tacir olması ve işin ticari olması nedeniyle takip ile yıllık —– karşılığında istenen —– tutarlı temerrüt faizi tutarının 3095 sayılı Kanunun 2/2 maddesine uygun olduğu tespit edilmiştir. ” şeklinde tespitlerde bulunarak hazırlamış olduğu raporu mahkememize teslim etmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Davacı taraf bedeli ödenmeyen faturaya dayalı alacak talebinde bulunmaktadır.Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür.6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu,süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine,adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir.Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır.Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle,adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması,faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir.Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.Taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı ,davalı tarafın ticari defterlerini inceleme günü incelemeye sunmaması nedeniyle ilgili faturanın davalı kayıtlarında yer alıp almadığı,6100 sayılı HMK’nın 222.maddesi uyarınca davacı defter kayıtlarının davacı lehine delil olup olmayacağı tespit edilememiştir.Ancak vergi dairesinden celp edilen davalı firmaya ait —– incelendiğinde,davalı tarafın faturaya konu malın teslim alındığını kanıtlar şekilde ilgili vergi dairesine mal alım beyanı olarak Ba kayıtlarına kaydettirdiği görülmüştür.Davalı tarafa ait —– dolayısıyla davacının davaya konu malı davalıya teslim ettiği ispat edilmiştir.Davacı defter kayıtlarında yer alan ödeme haricinde başka bir ödemenin yapıldığının davalı tarafından ispat edilememesi nedeniyle davanın asıl alacak miktarı olan —- yönünden kabulüne ,dava öncesinde davalı temerrüde düşürülmediğinden işlemiş faiz yönünden reddine karar verilmiştir.
Alacağın likit olması konusunu ———–kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır.Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek,alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
— kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir. ———- kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir (likit, hesap edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Alacağın faturaya bağlı alacak olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Tarafların tacir olduğu görülmekle takipte talep edilen faizin yerinde olduğu ve takip tarihinden itibaren kabul edilen asıl alacağa ticari faiz işletilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar kısa karar — numarada yapılan maddi hata sonucu davanın kabul edilen kısmı —– olarak yazılmış ise de iş bu hata sehven yapılmakla doğru miktar ————-Kaldı ki yapılan maddi hatanın duruşma sırasında sehven yapıldığı kısa karar —- numarada yer alan ifadeden de anlaşılmaktadır.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile davalının — İcra Müdürlüğü’nün ——- sayılı dosyasını yapmış olduğu itirazın —— asıl alacak üzerinden iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Kabul edilen asıl alacak miktarı olan 6.726,00 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra-inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca davanın kabul edilen 6.726,00 TL lik kısım yönünden alınması gereken 459,45 TL harçtan peşin alınan 125,79 TL harcın mahsubu ile bakiye 333,66 TL karar harcının davalıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
4-Harçlar yasası uyarınca davacı tarafından yatırılan 125,79 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından yapılan toplam 800 TL bilirkişi ücreti ve 103,70 TL posta gideri olmak üzere toplam 903,70 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre belirlenen 825,22 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geri kalan bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına, kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/09/2020