Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/402 E. 2021/817 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/402 Esas
KARAR NO: 2021/817
DAVA: Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ: 24/12/2018
KARAR TARİHİ: 03/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Dava vekilinin dava dilekçesi özetle; Davacının, davalı şirketin ortağı olduğu, davalı şirketin diğer ortaklarının —- olduğu, münferit imza yetkisinin şirket ana sözleşmesine göre aynı zamanda —-yevmiye nolu ihtarnamesine konu hususların keşide edildiği, buna rağmen şirket ve şirket müdürünün gerekli işlemleri yerine getirmediği, bu ihtarnameye de konu edildiği üzere —— yevmiye nolu —– atanması hakkındaki —– doğrultusunda —– tarafından gerekli işlemlerin yapılmadığı, şirket karar defterinde dahi işlenen bu —– hiçbir suretle işleme konulmadığı, ortakların bu iradesine karşılık —– halen daha keyfi bir şekilde menferid imza yetkilisi olarak şirkete yönetmekte, şirket adına kayıtlı taşınmazları satarak şirketi ve davacıyı zarara uğrattığını, yine aynı ihtarnamede belirtildiği üzere davalı şirketin inşaatını yapmış olduğu ve şirket adına kayıtlı olan——- taşınmazların,—— hiçbir şekilde davacı ortağa kar payı olarak dağıtılmadığını, aksine bu taşınmazlar ile şirkete ayni sermaye olarak konulan——- davacının bilgisi ve onayı dışında emlakçılar vasıtasıyla satışa çıkarıldığı, davacı tarafından defalarca—- başvurulmasına rağmen ——- kendisine yüklediği sorumluluğu yerine getirmeyerek yedek akçeler ayırmadığı, ortaklara yine —- payı dağıtımına ilişkin karar almadığı, diğer ortakların gelişigüzel işlem ve eylemleri nedeniyle şirketin ve davacının maddi zarara uğradığı, davalı şirketin inşaatını yaptığı ——- olduğu, yakın zamanda ele geçen hakkediş belgesine göre——– verdiği ve gerçeği yansıtmayan hak ediş bedelleri tanzim etmek suretiyle şirketin sermayesini ve aktiflerini haksız bir şekilde azalttığı, şirket üzerinden kendine maddi çıkar sağladığı beyan edilerek, yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının ileride uğraması muhtemel zararların önlenmesi için davacının ortaklıktan doğan/doğabilecek borçlarının dondurularak, davalı şirket adına kayıtlı olan —— yine davalı şirket adına kayıtlı——- taşınmazlara tedbir konulmasına, şirkete Kayyum atanmasına, muhik sebepler davacı nezdinde gerçekleştiğinden, —- çıkmasına karar verilmesi ve akabinde de —- esas sermaye payının gerçek değerine uyan belirsiz alacak olarak şimdilik —– ayrılma akçesi ve kar akçesine hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükten karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle;—–maddeleri uyarınca iç yönerge ve gerekli yetki ndirme kararları hazırlandığı ve —– tescile gönderildiği, fakat sınırlı yetki tendirmelerde ortakların hem münferit hem de birlikte yetkilendirilmeleri ——tarafından kabul görmediğinden tescil edilemediği, kararın bir örneğinin —– gönderilerek ilgili kararın tescilinin mümkün olup olmadığının sorulması halinde ortada bir kaçınma olmadığının anlaşılacağı, davacı tarafın iddiasının aksine ihtarname tarihine kadar şirket defter ve envanterlerinin incelenmesine yönelik herhangi bir talebinin veya inceleme konusunda herhangi bir zorluk ve engelleme olmadığı, davacı ihtarnamesine cevaben verilen—- Yevmiye nolu ihtarnamesi ile şirket merkezinde davacının endisi veya avukatı ile birlikte defter kayıt ve belgeleri inceleyebileceğinin ifade edildiği, davalı şirketin ——–tarafından kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile yapımına başlanan ve halihazırda yapımı devam eden kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereği davalı şirkete düşen taşınmazlardan hak talebi ve kar payı dağıtımı talebinin haksız olduğu, söz konusu projenin henüz tamamlanmayan bir proje olduğunu, tamamlanması için sermaye girişine ihtiyaç duyulan bir projeden davacı ortağın hak talebinin ticari hayatın olağan gidişine, iyiniyet ilkelerine aykırı olduğu, davacın yanın ortaklıkta ihtilaf yarattığında henüz inşaatların kaba inşaat halinde olduğunu, işin —–düzeyinde olduğu, bu tarihten itibaren firma yetkilisi —-aşamasına geldiği, davacının kurucusu ve ortağı olduğu firmanın harcama ve zararlarına katılmadığını, ancak yapılan işten pay isteme gibi bir mantık ve çaba içerisinde olduğu, sektörde yaşanan kriz neticesi davalı şirketin nakit arayışına girdiği, davacın yanın işin bitirilmesi için——- teminat olarak devredildiği, taşınmazların devrini aldıktan sonra davacının sermaye girişinde bulunmadığı, kötü niyetli ihtamame ve davalar ile hukuka aykırı taleplerde bulunmaya başladığı, davalı şirketin faaliyetlerini zorlaştırdığı beyan edilerek, yukarıda açıklanan nedenlerle, davacıya teminat olarak verilen —— bölümlerde kayıtlı taşınmazların kayıtlarına teminatsız olarak tedbir konulmasına, reddi halinde davalıdır şerhinin işlenmesine, davacının haksız dava ve taleplerinin reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesi talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava 6102 sayılı TTK’nın 638. Maddesi uyarınca haklı nedenlerle —– şirket ortaklığından çıkma ve 6102 sayılı kanunun 641. Maddesi uyarınca ayrılma akçesinin ödenmesine ilişkindir. Davacı dava dilekçesinde belirttiği nedenlerden ötürü haklı nedenlerin gerçekleştiğini iddia etmiş davalı yan ise davanın reddini savunmuştur.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, davalı şirket adına kayıtlı gayrımenkullerin rayiç değerleri tespit edilmiş uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır.
6102 sayılı kanunun 638. Maddesi ” (1) Şirket sözleşmesi, ortaklara şirketten çıkma hakkını tanıyabilir, bu hakkın kullanılmasını belirli şartlara bağlayabilir.
(2) Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir. ” hükmünü getirmiştir. Yine aynı kanunun 641/1. Maddesi ” Ortak şirketten ayrıldığı takdirde, esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesini istem hakkını haizdir. ” hükmünü getirmiştir. Anılan düzenleme ile ortağa haklı sebeplerin varlığı halinde çıkma davası açabilme olanağı tanınmıştır. Ancak “haklı sebeplerin” nelerden ibaret olduğuna değinilmemiştir. Bu nedenle çıkma isteğinde bulunan ortağın öne sürdüğü sebep veya sebeplerin gerçekten var olup olmadığını yahut haklı olup olmadığını mahkeme değerlendirecektir.
—— Dava, —-ortaklığından çıkmaya izin verilmesi ile ortaklık payının tahsili istemine ilişkindir—— arasındaki güven ilişkisinin sarsıldığı, ortaklık ilişkisinin devamı imkanının kalmadığı da bir gerçektir. Davalı şirketin şahıs şirketi niteliğinde oluşu, ortaklar arasındaki güven ve eşgüdümün şirketin amacı doğrultusunda faaliyet göstermesi bakımından önemi de gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” belirtmiştir.
—– ortakların ortaklıktan doğan şahsi ve mali hakları söz konusudur. Ortakların pay hakkı, şirket kârına katılma hakkı gibi mali haklarının yanı sıra, oy kullanma hakkı, ortaklığı yönetim ve idare hakkı gibi şahsi hakları mevcuttur.
—-şirketlerde ortağın şahsi haklarından biride ortağın ortaklıktan çıkma hakkıdır. Çıkma hakkı, ortağın özgür iradesi ile ortaklıktan çıkma istemini içerir. Çıkma hakkını kullanarak ortaklıktan ayrılan ortağın, ortaklığa ait bütün hak ve mükellefiyetleri sona ererek şirketle arasındaki bütün ilişkisi kesilmiş olacaktır.—– ortakların tek yanlı iradeleriyle şirketten ayrılmaları kural olarak mümkün değildir. Bunun için ortağın çıkma iradesinin bir hukuki temele dayanması gereklidir. Bu temel ya esas sözleşmesel ya da kanuni olabilir. Başka bir deyişle bu temel, ya şirket sözleşmesinin ortağa şirketten tek yanlı irade ile çıkma hakkı veren bir hükmü ya da kanunun ortaklara belirli koşullarda çıkma hakkı tanıyan düzenlemesidir.
Şirket sözleşmesi ile ortaklara tanınan çıkma hakkı, hukuki açıdan onlara tanınmış bozucu yenilik doğuran bir haktır. Ortak bu hakkını kullanıp çıkma iradesini ortaklığa ulaştırdığında çıkma gerçekleşir, ayrıca bu beyanın şirket tarafından kabulüne gerek yoktur.
—ortaklara şirketten çıkma hakkı tanıyan bir diğer durum ise 6102 sayılı TTK’nin 638/2. Maddesinde belirtilen düzenlemedir. Buna göre ortak, haklı bir sebebin varlığı hâlinde, diğer ortakların rıza ve muvafakatlerine lüzum olmaksızın şirketten çıkmasına müsaade edilmesini mahkemeden talep edebilmekte ve mahkeme kararı ile şirketten çıkabilmektedir. Böylece ortaklar, esas sözleşmede şirketten çıkma hususu düzenlenmiş olsun ya da olmasın şirketten çıkmalarını haklı gösterecek bir sebebin varlığı hâlinde her zaman bu hakkı kullanabileceklerdir.
—-ortağı tarafından açılan haklı sebebe dayalı çıkma davası ileriye etkili hüküm ifade eden bozucu yenilik doğuran bir dava olup, bu davada çıkmayı gerçekleştiren irade mahkeme kararıdır. Mahkemenin çıkmaya ilişkin kararı şirketle ortak arasındaki hukuki ilişkiyi sona erdirir ve sonuçlarını dava tarihinden değil kararın kesinleştiği tarihte doğurur.
Hemen belirtilmelidir ki, ortak tarafından açılan haklı sebebe dayalı çıkma davasında davacının ortaklık sıfatının kararın kesinleştiği tarihe kadar devam etmesi gerekmektedir. Zira haklı sebebe dayalı çıkma davasında verilen çıkma kararı, sonuçlarını kararın kesinleştiği tarih itibariyle doğuracağından davacının bu tarihte ortak olması gerekmektedir. —–
Mahkememizce dosya uzman bilirkişi heyetine tevdii edilmiş bilirkişi raporunda —–Yukarıda ifade edildiği üzere haklı sebebin varlığının tespiti mahkemece tayin ve tespit edilir. —- çıkmayı mümkün kılacak haklı sebebini ne olduğu kanunda belirtilmemiş olsa da hem —— olabilecek durumlar sayılmıştır. Ancak burada kanun koyucu örnekseme yoluna gitmiştir, dolayısıyla tahdidi bit sayımdan bahsedilemez. Bununla birlikte haklı sebep; ortaklık ilişkisinin ve akdinin dürüstlük kuralı uyarınca devamını olanaksız kılan bir hukuki olaydır.—- hem ortaklık ilişkisinden doğ; uyuşmazlıklar hem de ortaklık dışı, ortaklar arasındaki kişisel sebeplerden doğan uyuşmazlıklar haklı sebep olarak kabul edilebilir ———-
—- haklı çıkma sebepler aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
– Azlık hakları ile bireysel hakların süreklilik taşıyan şekilde ihlal edilmesi,
– Şirketteki hakimiyetin——- kötüye kullanılması,
– Ortakların şirket bilgilerinin gizliliği sınırları dahilinde bilgi alma ve inceleme haklarının
engellemesi,
– Ortaklık ilişkisinin çekilmez hale gelmesi, :
– Ortaklardan belirli bir gruba veya kişiye haksız yara sağlanması,
—— kanundaki usule aykırı olarak bir çok kez toplantıya çağrılması,
-Şirket pasiflerinin sürekli olarak artış göstermesi,
-Ortaklara kar payı dağıtılmaması.
Önemli olan, durumun şartları incelendiğinde haklı ebeple çıkma talep eden ortak bakımından ortaklık ilişkisinin dürüstlük kuralı uyarınca devam ettirilmesinin mümkün olmadığıdır. Çıkma davası kapsamında, çıkarılma davalarından farklı olarak çıkma hakkını kullanan ortağın haklı sebebin doğumunda kusurlu olup olmamasının bir önemi yoktur———Zira çıkarılma davasından farklı olarak çıkma davasında, ortaklıktan çıkmayı talep eden ortak haklı sebebi doğuran hareket ve fiillerde bulunsa dahi kendi rızası ile ortaklıktan çıkmayı talep ettiği için ortaklıktan çıktıktan sonra haklı sebep ortadan kalkacağından şirket, amacı yönünde faaliyetlerine geri dönecek ve şirketin sağlıklı olarak işlemesi için önündeki engeller kalkacaktır. Çıkarılma davasında olduğu gibi haklı sebebi kusurlu olarak doğuran ortakları birleşerek, —– düzenlenen dürüstlük kuralına aykırı şekilde kusur olmayan ortağı çıkarma Ve ortaklık hakkını sonlandırma gibi bir durum çıkma davasında söz konusu değildir. Zira yukarıda belirtildiği üzere,—- düzenlenen hak mutlak niteliktedir. Bu hakkın kullanılmasında incelenecek husus, objektif olarak ortaklık ilişkisinin taraflarca devamının mümkün olup olmadığıdır. Taraflar arasındaki ortaklık ilişkisinin devamının Zora girmesinde kimin kusurlu olduğu çıkma davası kapsamında önem arz etmez.
——– eden ortağın haklı sebep olarak gö$terdiği hususlara kendisinin sebep olduğu için haklı sebebin gerçekleşmemesi nedeniyle çıkmı talebinin reddedildiği ilk derece mahkemesi kararını yerinde görmemiş ve haklı sebebin varlığının tarafların kusurlarından bağımsız olarak taraflar arasındaki ortaklık ve güven ilişkisinin delenip zedelenmediğine göre değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamıştır——-
Taraf vekillerinin iddia ve savunmaları değerlendirildiği de; davalı şirketin —– kararıyla davacının da —– olarak atanmasına ve gayrimenkul satışları da dahil olmak üzere şirketi temsil ve ilzam yetkilerin tüm müdürlerce müştereken kullanılması yönünde—- birliği ile karar alındığı, ancak bu kararın ticaret sicilinde tescil eldilmediği, şirketin sicil kayıtlarına göre tek yetkili müdürü olan —– halen şirketi münferit iniza yetkisi ile temsil ettiği anlaşılmıştır. Davacının bir diğer iddiası ise şirketin kötü yönetildiği, bilerek hak ediş bedellerinin emsallerin üzerinde belirlendiği ve şirket müdürünün akrabalarının sahip olduğu şirketler üzerinden kendisine aktarıldığı ve bu suretle bilerek şirketi kağıt üzerinde zarara geçirdiği yön indeki iddiasıdır.
Davalı şirket vekili ise, davacı tarafından ihtilaf yaratıldığında henüz inşaatı kaba inşaat halinde olduğunu, işin— düzeyinde tamamlamış bulunduğunu, bu tarihten itibaren—-çaba ve faaliyetleri neticesinde inşaatın —-oranında tam lanarak bitim aşamasına geldiğini ileri sürmüştür. Sektörde yaşanan krizin davalı şirketin de olumsuz yönde etkilediğini, bu nedenle sermaye ihtiyacı olduğu ve davacının söz konusu projenin bitirilmesi için — sermaye giriş vaadinde bulunduğunu bunun üzerine teminat olarak devam eden projede —- kayıtlı —– kendisine devredildiğini ancak davacının sermaye taahhüdünü yerine getirmediğini ve kötü niyetli ihtarnameler keşide ettiğini ileri sürmüştür.
Davacı tarafından —- davalı şirkete ve diğer ortaklara——-ihtarnamesi ile —-yapılması —–htar edildiğini ancak bununla ilgili de davalı şirket tarafından gerekli işlemler yapılmadığını; ayrıca yine aynı ihtarnamede davacı tarafından şirket defterlerinin incelenmesi talebinde bulunulduğu halde bu talebin de şirket yetkilileri tarafından herhangi bir şekilde sonuca bağlanmadığı ve bu talebe cevap—– ihtar edilmiştir. Davacı vekili, ikinci cevap dilekçesinde defter incelemesi ile ilgili taleplerinin kabul edildiğini, kendilerine inceleme için tarih verildiğini, ancak verilen tarihte inceleme için —- bulundukları halde defterlerin kendilerine gösterilmediğini ve ilgili kimsenin şirket merkezinde bulunmadığını ileri sürmüştür.
Her ne kadar —- mesajlarının hukuki delil niteliğinin takdiri sayın mahkemede olsa da, bu —– incelendiğinde davacının müdür ortakla hesap görmek için yazışmalar yaptığı, ancak kendisine de cevap verilmediği, orada müdür ortakla görüşme taleplerinin de net bir şekilde sonuca bağlanamadığı görülmüştür. Mali incelemede davacının kendi şahsi kartlarından ve hesaplarından şirketle ilgili harcamalar yaptığı tespit edilmiştir.
İmza yetkisinin tek bir müdürden alınarak tüm ortakların müdür olarak atanması ve imza yetkisini müşterek şekilde kullanmaları yönünde karar alınması, tarafların dava ve cevap dilekçelerinde ileri sürdüğü iddialar, delil olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceğinin nihal takdiri —– olmakla birlikte taraflar arasındaki ——– yazışmaları, davacı tarafından keşide edilen ihtarnamelerin içerikleri, özelliklede davacı şirket tarafından inşası devam eden projedeki bağımsız bölümlerin satışı ile ilgili tarafların birbirlerine güvenmedikleri için dilekçelerinde karşılıklı olarak tedbir taleplerinde bulundukları göz önünde bulundurulduğunda taraflar arasındaki güven ilişkisinin zedelendiği kanaatimizce anlaşılmaktadır.
Yukarıda belirtildiği üzere taraflar arasındaki güven ilişkisinin Sarsılması, bu nedenle ortaklık ilişkisine devam etmelerinin güç ve imkansız olduğu veya ortaklık İlişkilerini devam etmelerinin kendilerinden beklenemeyeceği durumlarda haklı sebeple çıkmanın şartlarının gerçekleştiği kabul edilebilir.——akçesinin tam olarak belirlenebilmesi için şirketin mülkiyetinde olan bu dairelerin de değerlerinin bir gayrimenkul uzmanı bilirkişi marifetiyle hesaplanması gerekmektedir; nitekim şirketin varlıklarının net değeri ortaya çıktıktan sonra davacının payının gerçek eğerinin hesaplanması mümkün olacaktır.” şeklinde görüş belirtmiştir.
Bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere haklı sebep kavramı ——- birçok yerde geçmesine rağmen ve yasada buna önemli sonuçlar bağlanmış olmasına rağmen bu kavrama sadece kollektif şirkete ilişkin —- bir tanım ve örnekler verilmeye çalışılmıştır. Haklı sebep ortaklık ilişkisini çekilmez hale getiren ve dürüstlük kurallarına göre ortak açısından bu ilişkinin sürdürülmesinin kendisinden istenemeyeceği nedenlerdir. Bu nedenler ortaklık dışı nesnel——– sebeple——- olarak az ortaklı ve karma nitelikli bir ortaklıktır. Her ne kadar——şirket borçlarından sorumlu olmadıkları kuralı mevcut ise de—— payları oranında sınırsız olarak sorumludur. Ortakların sorumluluğunu genişleten bu hüküm —–şahıs şirketlerine yaklaştırmaktadır. Bu nedenle az ortaklı—— geçerli olan ölçütlerin örnekseme yolu ile uygulanması mümkündür. Az ortaklı ——– şirketlerde iletişim ve iş birliği kalmamış olması , şiddetli geçimsizlik veya güven temelinin sarsılması çıkma için haklı fesih nedeni oluşturmaktadır. ——-
Bilirkişi her ne kadar Çıkma davası kapsamında, çıkarılma davalarından farklı olarak çıkma hakkını kullanan ortağın haklı sebebin doğumunda kusurlu olup olmamasının bir önemi olmadığı yolunda doktrindeki —– Bir kısım görüşlerden faydalanmış ise de aksi yönde görüşler de mevcuttur.—– kusuru ile haklı sebebi yaratan ortağın bu nedene dayanarak fesih veya çıkma talebinde bulunamayacağını belirtmiştir. —— sayılı kararında karşılıklı kusur halinde kusur oranı yarıyı geçmeyen ortağın haklı nedenle çıkma davası açabileceğini belirtmiştir.
Davacı, davalı şirketin bir kısım işlerinin davalı şirket yetkilisi ——olan şirkete yaptırıldığı, gerçeğin çok üzerinde hak edişler düzenlenmek sureti ile şirket sermayesi ve aktiflerinin azaltıldığını iddia etmiştir. Söz konusu şirketin ticaret sicil kayıtları incelenmiş davacının iddiası gibi bu şirketin—– de bu kişinin davalı şirket yetkilisinin eşi olduğu görülmüştür. Davalı şirketin bu şirket ile ticari ilişki içerisine girdiği ve hatta davalı adına kayıtlı bazı taşınmazların davalı şirketin yetkilisinin eşi adına kayıtlı olan —— ile devir edildiği görülmüştür.
Davalı şirketin —– ortağı bulunmakta olup şahıs şirketlerine yakın durumdadır. Bu nedenle ortaklar arasındaki güven ilişkisi, iş birliği , sadakat gibi unsurlar oldukça önem arz etmektedir. Toplanan delillerden davalı şirketin yetkilisinin bir kısım şirket adına kayıtlı taşınmazları eşi adına kayıtlı şirkete sattığı, eşi adına kayıtlı şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişki kurduğu, davacının—– ortakla hesap görmek için yazışmalar yaptığı, ancak kendisine de cevap verilmediği, orada—– ortakla görüşme taleplerinin de net bir şekilde sonuca bağlanamadığı görülmüştür. Davacı söz konusu olayların meydana gelmesinde kusurlu değildir. Ortaklar arasında güven ilişkisi sarsılmıştır. Tüm bu anlatılan nedenlerden ötürü davacının haklı sebeple ortaklıktan çıkma talebinde bulunabileceği kanaaatine varılmıştır.
—– gereği ayrılma akçesi şirket mal varlığının karar tarihine en yakın dönemdeki rayiç değeri üzerinden hesaplanmalıdır. Davacı davalı şirkette —– tutarında hissedar olup sermaye koyma borcu bulunmamaktadır. Davacı dava açarken davalı şirket için birçok şahsi hesabından bir çok harcama yaptığını iddia etmiştir. Davalı yan esasen bu iddiaya karşı inkar yoluna da girmemiştir. Davalı şirketin ticari defter ve belgeleri incelenmiş davalı şirket ticari defterlerine göre davacının davalı şirketten —- alacağı bulunmaktadır. Davacı davalı şirketin —- tarihinde garanti bankası —- göndermiş olup bu paralar davacının hesabına değil diğer şirket ortağı ve yetkilisi—- hesabına alacak kaydı olarak geçirilmiştir. Yine davacı tarafından davalı şirketin borcu için —- lik ödemeler yapılmış bu ödeme de bahsi geçen şirket hesabında borç kaydı olarak kayıtlara geçmiştir. Yine davacının şahsi hesabından —- davacı alacağına kaydedilmemiştir. Yine davacının şahsi hesabından davalının ticari ilişki içinde olduğu—-ödeme bu firmanın hesabına kaydedilmediği gibi davacı hesabına da kaydedilmemiştir. Yine—- yılında davacı yanca muhtelif tarihlerde yapılan —ödemeler de davacı hesabına işlenmemiştir. Davacının davalı için ödemiş olduğu inşaat ruhsatları harç ödemesi ve—— ilavesi ile davacının davalıdan —– alacaklı olduğu anlaşılmıştır. Davalı yan her ne kadar inşaatı şirket yöneticisinin şahsi harcamaları ile bitirdiği beyan etse de buna dair süresi içinde somut bir delil ibraz edememiştir.
Davalı yan cevap dilekçesinde ve safahatta alınan tüm raporlara karşı yapmış olduğu itirazlarda —- bölümlerin davacıya teminat olarak devredildiğini, davacının —- sermaye koyma taahhüdünde bulunduğunu ancak bu vaadini yerine getirmediğini, taşınmazların bedelini ödemediğini bu nedenle bu meblağın davacı alacağından mahsup edilmesini talep etmiştir. Söz konusu taşınmazların tapu kayıtları ve tedavül kayıtları celp edilmiş, yapılan incelemede ——- tarafından davacıya satıldığı, tapu senedinde satış bedelinin davalıya ” nakden ve tamamen ödendiği” kaydının bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacı taşınmaz bedelini ödediğini iddia etmekte, davalı ise davacının taşınmaz bedelini ödemediğini bu nedenle hesaplanan ayrılma akçesinden mahsubu gerektiğini savunmaktadır.
——-Sayılı ilamında ” Her üç taşınmazın akit tablosunda da satış bedelinin tamamının davacı tarafından nakden ve peşinen alındığı açıklanmıştır. Satış bedelinin nakden ve tamamen tahsil edildiğine ilişkin, resmi senetteki beyanın tersi aynı güçte başka bir delille kanıtlanmalıdır.” belirtmiştir. Bilindiği üzere taşınmaz satışı tapu dairesinde yapılmakta olup somut olayda tapudaki satış evrakları resmi belge hükmündedir. ——davacının satış bedelini nakden ve tamamen ödediği yazmakta olup davalı yanın bedelin ödenmediği yolundaki iddiasını ancak aynı güçteki başka bir delil ile ispat etmesi gerekmektedir. Davalı yanca bu yönde bir delil sunulmamıştır. Bu nedenle bu itiraza itibar edilmemiştir.
Tüm dosya kapsamı, denetime uygun bulunan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde davacının ayrılma akçesi toplamı —–Ancak davacı yanca talep arttırım dilekçesi sunulurken bundan daha azı talep edilmiştir. Mahkeme taleple bağlı olup talebin fazlasına hükmetmesi mümkün değildir.
Çıkarma davalarından farklı olarak çıkma davaları nispi harç ve nispi vekalet ücretine tabidi———Dava, haklı nedenlerle şirket ortaklığından çıkarılma istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının ortaklıktan ayrılma talebinde haklı olduğuna kanaat getirildiğine göre ——- uyarınca ortaklıktan çıkmasına karar verilmesi gerekirken, davacının şirketteki ortaklıktan çıkmasına izin verilmesine şeklinde hüküm kurulması doğru olmayıp, kararın bu yönden bozulması gerekmekte ise de yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın anılan yönden düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.” belirtmiştir. İlmi içtihatlara uygun kısa karar kurulmuştur.
Tüm dosya kapsamı, yukarıda anlatılan nedenler,denetime uygun bulunan bilirkişi raporu, atıf yapılan ilmi içtihatlar bir bütün olarak değerlendirilmiş davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-DAVANIN KABULÜNE,
A-) Davacının —— ÇIKMASINA,
B-) Ayrılma akçesine dair talebin, taleple bağlı kalınarak KABULÜNE, 815.894,79 TL ayrılma akçesinin davalı şirketten tahsili ile davacıya ödenmesine,
C-) Karar kesinleştiğinde tescil ve ilanı için —– müzekkere yazılmasına,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 55.733,77 TL nispi harçtan, peşin alınan 35,90 TL ve 13.933,45 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 41.764,42 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 35,90 TL başvurma harcı, 35,90 TL peşin harç, 13.933,45 tamamlama harcı olmak üzere toplam 14.005,25 TL harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı yanca yapılan 4.000 TL bilirkişi ücreti, 372,85 TL tebligat, posta gideri ve diğer yargılama giderleri toplamı 4.372,85 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılmış bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc. Trf.’ne göre, 57.844,74 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
7-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının taraflara iadesine,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle,——– Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, taraf vekillerinin yüzene karşı verilen karar oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/11/2021