Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/401 E. 2021/324 K. 08.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/401 Esas
KARAR NO: 2021/324
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/12/2018
KARAR TARİHİ : 08/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekilin dava dilekçesinde özetle; müvekkil ile davalı arasındaki sözleşmesel ilişki gereğince müvekkil şirketin davalı ——- sipariş edilen ürünlerin satış ve teslimatını gerçekleştirdiğini, davalının ———— Ödemesi için noter aracılığı ile ihtarname gönderildiğini fakat borcun ödenmediğini, bu nedenle dava|ı aleyhine İcra takibi başlatıldığını fakat davalının kötü niyetli olarak borca itiraz ettiğini, anılan nedenlerle ibrazın iptali ile takibin devamını, davalının takip miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini iddia ve talep etmiştir.
Mahkememizce imza incelemesi için dosya bilirkişiye tevdii edilerek rapor alınmıştır. —— tarihli bilirkişi raporu özetle, Somut olayda tespit edilen durumların yukarıda belirtilen gibi olduğu, bu belirtilen durumlara göre; dava dosyasında davacı olan ——- davla dosyasına yerinde ibraz ettiği yasal defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, —– süresi içerisinde alındığı, Envanter defterinin ise TTK hükümlerine uygun olarak noter açılış tasdiklerinin süresi içerisinde alındığı ve dolayısıyla ticari defterlerin lehe delil olarak ileri sürülebileceği, davalıya Tebligat Kanunun 35.maddesine uygun olarak tebligat yapıldığı, davalının duruşmalara katılmadığı ve savunma vermediği, bu nedenle davalı nezdinde herhangi bir inceleme gerçekleştirilemediği, —- takip tarihi itibariyle davacı nezdinde davalının —- borçlu göründüğü, davacı tarafından düzenlenen faturalara konu ürünllerin davalıya teslim edildiğini gösterir nitelikteki irsaliyelerin dosyaya ibraz edildiği, —-kısmına denk gelen irsaliyelerin “teslim alan” kısmında çeşitli isim ve imzaların bulunduğu, ——- denk gelen irsaliyelerin teslim alan kısmında herhangi bir isim ve imza bilgisinin bulunmadığı, irsaliyfeler üzerinde yazılı bulunan İsimlerin davalı ile olan bağının dosya kapsamından tespit edilemediği sonuç ve kanaatine varmıştır.
Mahkememizce imza incelemesi için dosya bilirkişiye tevdii edilerek rapor alınmıştır. —— tarihli bilirkişi raporu özetle, Dava dosyasında davacı olan —– dava dosyasına yerinde ibraz ettiği yasal defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, —–süresi içerisinde alındığı, —– TTK hükümlerine uygun olarak noter açılış tasdiklerinin süresi içerisinde alındığı ve dolayısıyla ticari defterlerin lehe delil olarak ileri sürülebileceği, davalıya Tebligat Kanunun 35.maddesine uygun olarak tebligat yapıldığı, davalının duruşmalara katılmadığı ve savunma vermediği, bu nedenle davalı nezdinde herhangi bir inceleme gerçekleştirilemediği, —- takip tarihi itibariyle davacı nezdinde davalının ——— borçlu göründüğü, davacı tarafından düzenlenen faturalara konu ürünlerin davalıya teslim edildiğinin ispat yükü üzerinde olan davacının davalı adına düzenlediği toplamda —- tutarlı irsaliyelerin teslim alan kısımlarında herhangi bir imza bulunmaması nedeniyle faturalara konu ürünlerin davalıya teslim edildiği hususunun ispata muhtaç olduğu, bu nedenle huzurdaki dava ile davalıdan istenebilir tutarın ———- birikmiş faiz talebinde bulunulduğu, davalının noter ihtarnamesi ile —— tarihinde temerrüde düşürüldüğü, bu nedenle ———- takip tarihine kadar yıllık —— oranı üzerinden hesaplanan birikmiş faiz tutarının——olarak hesaplandığı sonuç ve kanaatine varmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği —— tarihinden sonra, ——– tarihinde açılmıştır. Burada öncelikli olarak asliye ticaret mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde ticari davalar tanımlanmış ve sayılmıştır. Bu maddeye göre “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları”, “ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri” ve “tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin (a), (b), (c), (d), (e) ve (f) bentlerinde sayılan davalar ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması; ya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması ya da açılan davanın maddede 6 bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
—— tarihli ve —sayılı yazıları incelendiğinde davalı ——–tarihi itibariyle özel muayenehanelerde sağlanan diş hekimliği uygulama faaliyetine —– olarak başladığı ve —– tarihi itibariyle faaliyetine son verdiği görülmüştür.
Benzer konuya ilişkin ———- sayılı ilamında;
“Davacı tarafın doktor olduğu ve taraflar arasında —– eser sözleşmesinin aktedildiği konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. ——– yazılan yazı cevabından davacının uzman —— olduğu ve serbest meslek kazancı yönünden daire mükellefi olduğu, ——- yazı cevabından tarafların —–tacir olarak kayıtlarının bulunmadığı ve davacının, ——– yetkilisi olduğu ancak şirketin —- tarihinde kurulduğu ve dava tarihinde kurulmamış olduğu bildirilmiştir. ——- arasında yapılmıştır. ———– belirtildiği üzere, TBK 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan davaların ticari dava olduğuna ilişkin yasal düzenleme bulunmadığı gibi, taraflar tacir niteliği de taşımamaktadırlar. Ayrıca taraflar arasındaki sözleşme, davacının ticari işletmesine ilişkin değil, davacının hekimlik mesleğini yürüttüğü binada yapılması kararlaştırılan işlere ilişkin olup, sözleşmenin davacının ticari işletmesi ile ilgili olduğu, davanın ticari dava olduğu şeklindeki mahkeme gerekçesi TTK 4. maddesine aykırı niteliktedir. Uyuşmazlığın çözümü ile görevli mahkeme ——–rağmen mahkemenin görevli mahkemenin —– olduğuna ilişkin kararı usul ve yasaya aykırı nitelikte olup, davacı avukatının istinaf başvurusunun, esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin 6100 sayılı HMK’nın 355, 1/(1) ve 353/(1)-a-3 maddeleri doğrultusunda kabulü ile; — ——Karar sayılı kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” şeklindeki açıklamalara yer verildiği görülmüştür.
Yukarıda açıklandığı üzere, davalı yan gerçek kişi olup tacir niteliği taşımadığından, dava konusu da kanunda özel olarak düzenlenen hallere girmediğinden, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesi hükmünce davayı ticari dava saymak ve asliye —–mahkemesini görevli kabul etmek mümkün değildir.
Görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olduğundan ve göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan; taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemelerce resen dikkate alınması gerektiğinden; mahkememizce işin esası incelenmeksizin davanın görev yönünden reddine karar verilip, talep halinde ——- gönderilmesi gerektiği vicdani kanaatine ulaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4 ve 5 maddeleri gereğince görevli mahkeme——–Asliye Hukuk Mahkemesi olması sebebi ile MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2-HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşme tarihinden, İstinaf yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren taraflardan birinin 2 hafta içerisinde mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli ——–Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, aksi taktirde mahkememizce Resen davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına——
3-HMK 331/2. Maddesi uyarınca yargılama giderleri hakkında görevli mahkemece karar verilmesine,
4-Görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki (2) hafta içerisinde dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi için taraflardan biri tarafından başvuruda bulunulmadığı takdirde, mahkememizce dosyanın re’sen ele alınarak, 6100 Sayılı HMK’nın 20/1. maddesi gereğince davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesine, harç, yargılama gideri, vekalet ücreti, gider avansı vd hususların talep halinde, 6100 Sayılı HMK’nın 331/2. ve 331/2. maddesi gereğince mahkememizce hüküm altına alınmasına,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle,———– Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/04/2021