Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/390 E. 2019/878 K. 10.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/357
KARAR NO: 2019/911
DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ: 24/12/2018
KARAR TARİHİ: 17/12/2019
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelenmesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; davalı tarafın maliki olduğu — plakalı aracın müvekkil şirket nezdinde sigortalı olduğunu, davaya konu yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazasının — tarihinde — İlçesinde , davalı tarafın işleteni olduğu — plakalı aracın sürücüsü- sevk ve idaresi–ndeyken alınan uyuşturucu madde etkisiyle sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi neticesinde geriye gelerek – plakalı araca çarpması sonucu gerçekleştiğini, söz konusu kaza neticesinde hasar gören — plakalı araç için davalı … ile müvekkil sigorta şirketi arasında zorunlu mali mesuliyet sigortası poliçesi teminatı kapsamında -tarihinde- TL tutarında hasar tazminatı ödemesi yapıldığını, söz konusu ödemenin yapılması durumunda— sigortalısının kusuru ile orantılı tazminat ödemesi yapacağı ilkesine riayet ettiğini, poliçe tarafı davalıya karşı rücu hakkının doğduğunu, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla – TL hasar tazminatının davalı sigortadan ödemenin yapıldığı tarih olan — tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte rücuen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; müvekkil şirkete ait olan şirkette zorunlu mali mesuliyet (trafik ) sigortalı bulunan — plakalı araç sürücüsü — sevk ve idaresinde iken — tarihinde maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, söz konusu kazada sürücünün hiçbir kastı ve ağır bir kusuru bulunmadığı halde şirketin kazaya karşına — plaka sayılı araçta meydana gelen hasara karşın ödemiş olduğu — TL olan tazminat tutarını müvekkil şirketten rücu talebinin kabul edilemez olduğunu, çünkü söz konusu olayda sürücünün herhangi bir kastının veya ağır kusurunun olmadığını,– uyuşturucu madde kullandığına ilişkin davacı tarafça bir belgenin sunulmadığını, bu nedenle davanın reddine, faiz dışındaki faiz oran ve tarihine ilişkin taleplerin reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibariyle,tazminat (sigorta ödemesine dayanan rücuen) davasıdır.
— tarihli duruşmada ; dosyanın bilirkişilere tevdii edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve bilirkişilerin — tarihinde raporunu dosyaya ibraz ettikleri görülmüştür.
Bilirkişilerin raporunda;— plakalı araç sürücüsü — asli ve %100 oranında kusurlu olduğu, — plakalı araç sürücüsü — kusurunun olmadığı , hasara karşılık gelen— TL lik bedelin– olduğu kanatine varıldığı , kazanın oluş şekli ve bu konuda eğitimli iki trafik polisinin gözlemine ve tecrübesine dayanarak , kazanın salt uyuşturucu etkisinde olduğu, sigortalısına ait aracın kullanan sürücünün alkolün etkisinde ve teknik tespitler kapsamında %100 kusuru oranı nispetinde rücu talebinin yerinde olduğu kanaatine vardıkları anlaşılmıştır.
2918 sayılı KTK’nun 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.
Karayolları Trafik Yönetmeliğinin “Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin
Etkisinde Araç Sürme Yasağı” başlıklı 97/1. maddesinde; alkollü içki almış olması nedeniyle
güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra bu konu ile ilgili olan “b-2” bendinde; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tesbit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları belirtilmiştir.
Öte yandan, Zorunlu Mali Sorumluluk Sorumluluk Genel Şartlarının B.4.d maddesinde; tazminatı gerektirin olay işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.
Bilirkişi heyetinden alınan raporun sonuç ve kanaat bölümünde ,sürücünün alkollü olduğunun, iki polis memurunun düzenlemiş olduğu kaza tespit tutanağında yer aldığı ve iki polis memurunun gözlem ve tecrübesine dayanılarak tespit edildiği belirtilmiştir.Her ne kadar bilirkişi heyetinden alınan raporda sigortanın rücu talebi yerinde görülmüşse de sürücünün alkollü olduğuna ilişkin hastanede yapılan bir tespit olmaması,bilirkişi tespitinin polislerin gözlemine dayanılarak düzenlenmesi sebebiyle, raporda yer alan , kazanın alkole dayalı olarak meydana geldiği tespiti dikkate alınmamış; sürücünün alkollü olduğunun hastanede alınacak kan veya sıvı örneği ile tespit edilmemiş olması nedeniyle,kazanın münhasıran alkole dayalı olarak meydana geldiğinin kanıtlanamadığı kabul edilmiştir.Her ne kadar bilirkişi raporunda yer alan polis gözlemlerine dayalı raporun aksine karar verilmişse de ,bu hususun tıbbi bilgiyi gerektirecek nitelikte teknik husus olmaması,ispat kurallarına ilişkin bir husus olması nedeniyle ek rapor veya yeniden rapor alınmasına gerek duyulmamıştır. Hasarın teminat dışı kalabilmesi için sürücünün sadece alkollü olması yetmeyip kazanın münhasıran alkolün etkisinde oluşması gerekmektedir. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK.’nun 1409.maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir. Sürücünün alkol etkisinde olduğunun ispatı ise hastaneden alınacak kan veya sıvı örneği ile tespit edilebilecektir.Dosya içerisinde ispat yükü üzerinde olan sigorta tarafından sunulan alkole ilişkin hastane evrakı olmadığından ,davacı sigortanın kazanın alkol etkisinde meydana geldiğini ispat edemediği kanaatine varılmıştır.
Yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre; her ne kadar bilirkişi raporunda kazanın alkol etkisinde meydana geldiği belirtilmişse de dosya içerisinde sürücünün alkollü olduğuna ilişkin hastane evrakı olmaması;salt kaza tespit tutanağında yer alan, kolluğun sürücünün alkollü olduğuna dayalı gözlemine dayanarak sürücünün alkollü olduğunun ispat edilemeyeceği,bu konunun özel bilgi gerektirecek teknik husustan ziyade ispata ilişkin hukuki mesele olması nedeniyle subüt bulmayan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Sübut bulmayan davanın REDDİNE,
2- Harçlar yasası uyarınca alınması gerekli 44,40 TL harcın, peşin yatırılan 243,04 TL harçtan mahsubu ile geri kalan fazla yatırılan 198,64 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4- Davalının yaptığı yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine YER OLMADIĞINA,
5-Davacı tarafça dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya İADESİNE,
6-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiği için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.ye göre tespit edilen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/12/2019