Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/379 E. 2021/379 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/379 Esas
KARAR NO : 2021/379

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/12/2018
KARAR TARİHİ : 29/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili — malzemele———- cari hesap ekstresinde, faturalarda ve sevk irsaliyelerinde görüldüğü gibi davalı bakiye borcunu ödemediğini ve borçlu aleyhine icra takibi yapılmadığını, davalı haksız ve hukuka aykırı olarak takibe itiraz ettiğini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davalı müvekkilin davacı yana davacının bahsettiği gibi bir borcu bulunmadığını, taraflar arasmda davacının beyan ettiği gibi bir—–söz konusu olmadığını, müvekkile teslim edilmiş bir mal ve hizmet söz konusu olmadığını, senetle ispat kuralı gereği davacının davasını miktar itibari ile senetle ispatı gerektiğini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava,cari hesap ekstresi başlıklı belge ekli İstanbul Anadolu –.İcra Müdürlüğünün —- Sayılı ilamsız takip dosyasına yapılan itirazın iptali davasıdır.Borçlu vekilinin yetki ve borca itirazlarını içerir itiraz dilekçesini sunarak takibi durdurmuş olduğu görülmüştür.
Takibin yetkili icra dairesinde başlatılması itirazın iptali davalarınınözel dava şartıdır.Davaya konu alacağın para alacağı olması nedeniyle TBK’nın 89.maddesi uyarınca para borçlarının alacaklının yerleşim yerinde ifa edileceği göz önüne alınarak takibin yetkili icra dairelerinde başlatıldığı görülmüştür.
01/11/2019 tarihli ara karar ile dosyanın Mali Müşavir bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve 07/01/2020 tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
07/01/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle: Davacının 2014 yılına ait incelenen resmi defter ve belgelerin sahibi lehine delil vasfına haiz olmadığı,—-belgelerinin sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, davacının incelenen resmi defter ve belgelerinde davalıdan 3.827,45 TL alacaklı olduğu, Sayın mahkemenizce dava konusu irsaliyedeki imzanın şirket yetkilisi/çalışanının imzası olduğu benimsenirse yada davalı yan resmi defterlerinde dava konusu fatura mevcut (ödenmemiş) ise, davacının 3.827,45 TL. lik asıl alacak talebinin yerinde olacağı, davacının 1.457,16 TL. işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı, davacının alacak talebi doğrulanırsa, icra takip tarihi itibarıyla ticari temerrüt faizi talep edebileceği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
05/12/2019 tarihli ara karar ile —Asliye Hukuk Mahkemesi’ne talimat yazılarak dosyanın Mali Müşavir bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve 28/06/2020 tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
28/06/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle: Davalı tarafa ait ticari defterler üzerinde yapılan incelemede takibe konu faturaya ticari defterlerde herhangi bir kayda rastlanılamamıştır.Cari hesapların kontrollerinde herhangi bir cari hesaba da rastlanılamamıştır. Davalı şirkete ait ticari defterlerde takibe konu faturadan dolayı davacının talep edebileceği bir alacağı bulunmadığı görüş ve kanaatine varılmıştır.
Davacının takip talebine konu belgesi içeriğinden taraflar arasındaki ilişkinin açık hesap ilişkisi olduğu anlaşılmıştır.Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak —-Kanunu’ndaki — vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf,—— ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Davacı taraf bedeli ödenmeyen faturalardan kaynaklanan açık hesap ilişkisine dayalı alacak talebinde bulunmaktadır.Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür.6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu,süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine,adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir.Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır.Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle,adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması,faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir.Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı görülmekle akdi ilişkinin ispatı ve mal teslimi hususunun ispatı açısından davacı tarafından sunulan irsaliyeli faturalar incelenmiştir.Davalı kayıtlarında takibe konu alacak kalemlerini oluşturan faturalar bulunmadığından davacı taraf iddiasını ticari defterler ile ispat edememiştir.Dolayısıyla ispat kuralları çerçevesinde davacının iddiasını genel hükümlere göre ispat edebilme hakkı saklıdır.Bu nedenle genel hükümler çerçevesinde akdi ilişkinin ve mal tesliminin ispat yükü davacı üzerindedir.Davalı tarafça mal teslimi hususu inkar edilmekle dvacı tarafın sunmuş olduğu irsaliyeli fatura örneklerinin aslı istenmiş ve aslının sunulması halinde malların teslimle yetkili kişiye teslim edilip edilmediği veya malların davalı şirket yetkililerine teslim edilip edilme hususunda irsaliyeli faturalarda yer alan imzalara ilişkin imza incelemesi yapılması kararlaştırılmıştır.Ancak davacı tarafça belge asılları sunulmamakla inceleme yapılamamış olup malların davalıya teslim edildiği hususu ispatlanamamıştır.Bu nedenle davanın reddine karar verilmiştir.—-sunulamamasının kötü niyete neden olmayacağı gözetilerek kötü niyet tazminatına hükmedilmemiştir.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Peşin alınan 90,25 TL harçtan, alınması gerekli 59,30 TL peşin harcın düşümü ile geri kalan 30,95 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafça peşin yatırılmış olan gider avansından artan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —-vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yatırılan ancak kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
Dair;6100 Sayılı HMK’nın 341/2. Maddesi uyarınca kesin olarak verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.