Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/332 E. 2021/165 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/332 Esas
KARAR NO : 2021/165
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/12/2018
KARAR TARİHİ : 18/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekilinin —– tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin —- hizmetleri alanında faaliyet gösterdiğini, davacı şirketten satın aldığı hizmet bedellerini ödememesi nedeniyle—- esas sayılı dosyası ile —– takibi yapıldığını, sonra bir kısım ödeme yapıldığını, bu tutarın borçtan düşüldüğünü, bakiyeye davalının haksız olarak itiraz ettiğini, bu nedenle itirazın iptali ve alacağın % 20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekilinin —— tarihli cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında—- güvenliği uzmanlığı sözleşmesi bulunduğunu, davacının üzerinde düşen yükümlülükleri—–olduğunu — tutarın davacıya ödendiğini, davacıya borçları bulunmadığını ve davanın reddi gerektiğini talep etmiştir.
RAPOR :Bilirkişinin ——— birbirinin devamı şirketler olduğu yada diğer bir ifade ile unvan ve adres değişikliğinin yapılmış olduğunu Mahkememizce tespit edilmesi halinde taraflar arasındaki cari hesap karşılaştırması ve hesap bakiyesi aşağıdaki gibi olacağının, davalı şirketin takip tarihi —– davalı şirketin davacı şirkete borçlu olacağının, davalı şirket tarafından düzenlenen —- rücu” açıklamalı faturanın davacı şirkete rücu edilip edilemeyeceği hususunda hukuki değerlendirme mahkememize ait olmak üzere, davacı şirketin idari para cezasından sorumlu olduğu yönünde kanaat oluşması halinde, davalının — tarihinde ödemiş olduğu —- mahsup edilmesi halinde —– davacı şirkete borçlu olacağının, davalı şirket söz konusu idari para cezasına —- tahakkuk ettirmiş olup, mahkememizce — tahakkuk ettirilebileceği yönünde kanaat oluşması halinde ise—– davalı şirket davacı şirkete takip tarihi itibarı ile borçlu olacağının, davalı şirket tarafından takip — tarihinden sonra davacı şirkete —-banka aracılığı ile ödeme yapılmış olup, dava tarihi itibarı ile davalı şirketin davacı şirkete olan borç tutarının— olacağının, 2. Seçenek: Davacı—- kısım faturalar üzerinde unvanı bulunan ———- devamı şirketler olmadığının, her iki şirketin ayrı tüzel kişiliğe sahip olduğunun mahkememizce tespit edilmesi halinde taraflar arasındaki cari hesap karşılaştırması ve hesap bakiyesi aşağıdaki gibi olacağının, davalı şirket takip ———- şirketin davacı şirkete borçlu olacağının, davalı şirket tarafından düzenlenen—— para cezasının rücu” açıklamalı faturanın davacı şirkete rücu edilip edilemeyeceği hususunda hukuki değerlendirme mahkememize ait olmak üzere davacı şirketin idari para cezasından sorumlu olduğu yönünde kanaat oluşması halinde davalının — tarihinde ödemiş olduğu —- mahsup edilmesi halinde —–davacı şirkete borçlu olacağının, davalı şirket söz konusu idari para cezasına —- tahakkuk ettirmiş olup, mahkememizce —– tahakkuk ettirilebileceği yönünde kanaat oluşması halinde ise —- davalı şirket davacı şirkete takip tarihi itibarı ile borçlu olacağının, davalı şirket tarafından takip — tarihinde ——- ödeme yapılmış olduğundan bu seçenekte bu ödemenin nazara alınmadığının, somut olay bakımından faizin taraflar arasındaki ilişkinin ticari olması nedeni ile miktarı infaz aşamasında belirlenmek üzere, —– dosyasından takip konusu alacağa takip tarihi olan —– tarihinden itibaren değişen ve değişecek oranlarda davacının talebi gibi yasal faiz işletilmesinin uygun olduğunun, —- İnkar/Kötüniyet tazminat talebinin değerlendirmesinin mahkememizin takdirleri içerisinde kaldığının sonuç ve kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
RAPOR :Bilirkişinin —— tarihli bilirkişi raporunda özetle; Kanun ve yönetmeliklere göre; bir iş yerinde iş kazası olması durumunda ilgili kurumlara yasal süreleri içerisinde bildirimi yapmak —— sahibinin/işverenin sorumluluğunda olduğunun, iş kazası ve meslek hastalığının süresi içinde yapılmaması sonucu oluşan idari para cezaları ve benzeri cezaların ödenmesi sorumluluğu —- sahibi/işverene ait olduğunun, ihtilafa konu olan —- tutarındaki idari para cezasının tahakkuk etmesinde, iş kazası bildirimini, ilgili kuruma süresi içinde yapmayan …’ nin sorumlu olduğunun, ödenmesinden de yine aynı işveren —-sorumlu olduğunun, iş yeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanlarının görev ve sorumlulukları işverene iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili konularda rehberlik ve yapmak olduğunun kanaatine vardığını beyan etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, faturaya dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf, bedeli ödenmeyen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. Davacı şirketin bilirkişi marifetiyle incelenen kayıtlarında takip tarihi itibariyle ——–alacaklı olduğunun tespit edildiği, davalı şirketin bilirkişi marifetiyle incelenen kayıtlarında bilirkişinin rapor hazırlarken seçenekli ihtimalleri ele aldığı, diğer yandan takip tarihinden sonra davalı şirketin davalı şirkete — tarihinde —— ödeme gerçekleştirdiğinin tespit edildiği anlaşılmıştır.
Davalı şirketin işyerinde iş kazası olması ile alakalı ilgili kuruma yasal süresi içerisinde bildirim yapılmamasından kaynaklı davalı şirketten tahsil edilen — idari para cezasını davacı şirkete yansıtılması amacıyla oluşturulan —– lik faturanın yerinde olup olmadığının araştırılması amacıyla dosyanın iş sağlığı ve güvenliği uzmanı bilirkişiye mahkememizce rapor hazırlattırıldığı, —– tarihli bilirkişi raporunda özetle; “idari para cezasının tahakkuk etmesind, iş kazası bildirimini ilgili kuruma süresi içinde yapmayan davalı ——— —- olduğuna yönelik değerlendirmelerde bulunulduğu, bu haliyle davalı şirketin iş kazasından kaynaklı kurumun kendilerine tahakkuk ettirdiği idari para cezasının tahsili amacıyla davacı şirkete kesilen faturanın yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Sonuç olarak, ——teslim alınma tarihli bilirkişi raporu nazara alınarak davacının davalı şirketten açık hesap ilişkisinden kaynaklı — alacaklı olduğu, Davacı—- faturalar üzerinde ünvanı bulunan —- bulunduğu, davalı şirket tarafından düzenlenen —- — açıklamalı faturanın davacı taraftan tahsilinin yerinde olmadığı, takip tarihinden sonra —-ödeme yapan davalının borcundan bu miktar üzerinden indirim yapılması gerektiği hususları hep bir arada değerlendirilerek davacının açık hesap ilişkisinden kaynaklı davalı şirketten ——- alacaklı olduğu vicdani kanaatine ulaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Alacağın likit olması konusunu ———. Numaralı kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır. Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
Yargıtayın yerleşik kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir. —— —- Numaralı kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir (likit, hesap edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Somut olayımızda davacının talep ettiği alacağın faturaya bağlı alacak olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE; davalı tarafından—– sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın —– asıl alacak bakımından iptali ile takibin bu miktar üzerinden DEVAMINA, davada harçlandırılan fazlaya ilişkin ——- talebin REDDİNE,
2-Davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından kabul edilen asıl alacak olan —- üzerinden % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya VERİLMESİNE,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 248,77 TL harçtan, dava açılırken peşin olarak alınan 62,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 186,57‬ TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvuru harcı, 62,20 TL peşin harç toplamı 98,1‬0 TL ile 3.089,30 TL —– olmak üzere toplam 3.187,4‬0 TL yargılama giderinden davanın kabul 0,63 ve red 0,37 oranına göre hesaplanan 2.008,062 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan bir gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Taraflarca dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
7-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 2.329,10 TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 1.312,75 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 18/02/2021