Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/324 E. 2020/575 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/324 Esas
KARAR NO: 2020/575
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/12/2018
KARAR TARİHİ : 24/09/2020
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkil ile davalı arasındaki ticari ilişki doğrultusunda davalıya çeşitli tarihlerde toplamda —– tutarında faturalar düzenlendiğini, fakat davalının borcunu ödemediğini, bu nedenle davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, fakat davalının takibe kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, anılan nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamına, borçlunun alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili —– tarihli cevap dilekçesinde özetle ;ürünlerin teslim edilmemesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
—-yazı cevapları, bilirkişi raporu ,
—- tarihli bilirkişi raporunda özetle; dava dosyasında davacı olan —- dosyasına ibraz ettiği yasal defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, —-beratların süresi içerisinde alındığı, TTK hükümlerine uygum olarak noter açılış tasdiklerinin süresi içerisinde alındığı ve dolayısıyla ticari defterlerin delil niteliğine haiz olduğunun anlaşıldığı, davalıya Tebligat Kanunun 35.maddesine uygun olarak tebligat yapıldığı, davalının duruşmalara katılmadığı ve savunma vermediği, buna karşın kök rapora itiraz dilekçesi ibraz ettiği, davalı adına düzenlenen irsaliyeli faturaların “Telsim Alan” kısmında faturalara konu ürünlerin davalıya teslim edildiğini gösterir nitelikte isim soyisim ve herhangi bir imza bilgisinin bulunmadığı, aynı hususuri icra dosyasına ibraz edilen e-fatura için de geçerli olduğu, Faturalara konu ürünlerin davalıya teslim edildiğini gösterir üzerinde davalının imzasının bulunduğu tespite elverişli herhangi bir belgenin davacı tarafından ibraz edilmediği,6.Takipteki talebe bağlı kalınarak ödenmesi istenen faturaların davacı nezdinde incelendiği, söz konusu fatura tarihlerinden sonra davalının yuvarlak tutarlı çeşitli ödemeler gerçekleştirdiği, buna karşın davacıya ait yevmiye defteri işlem açıklamalarında hangi ödemenin hangi faturaya istinaden yapıldığının belirtilmediği, bu yönüyle takiple istenen fatura tarihlerinden sonra yapılan ödemelerin hangi faturalaraj istinaden gerçekleştirildiğinin tespit edilemediği,7.Sayın Mahkemenin davacı lehine hüküm kurması halinde — takip tarihi itibariyle davacı —— borçlu göründüğü beyan edilmiştir .
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, davalı tarafından —– sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali talebine ilişkindir.
Ticari defterlerin sahibi lehine olması için HMK m. 222/2’de öngörülen şartlar; defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olması, defterlerin açılış ve kapanış onaylarının yaptırılmış olması ve ticari defterlerin birbirini doğrulamış olması gerekmektedir.
—————sayılı kararında, “Davacı tarafından delil olarak dayanılan ticari defter ve kayıtlara ilişkin alınan bilirkişi raporu ve ek raporundan, davacının ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin mevcut olmayıp usulüne uygun tutulmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca mali müşavir bilirkişi raporu ve ek raporunda cari hesaplarındaki borç bakiyesinin davalı şirkete ait olduğunun davacı defterlerinden tespitinin mümkün olmadığı belirtmiştir. Bu durumda mahkemece davacı tarafça takip dayanağı faturalardaki işlerin yapılıp teslim edildiği kanıtlanamadığı, davacının ticari defterlerinin eksiksiz ve usulüne uygun tutulmamış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamamış olması sebebiyle, 6100 sayılı HMK’ nın 222/2-3 maddeleri gereğince davacının lehine delil olamayacağı gibi bu haliyle dahi alacağın varlığını ispata yeterli olmadığı anlaşıldığından ispat edilemeyen davanın reddine, kabul şekli itibariyle de —– bozulması uygun görülmüştür” şeklinde hüküm tesis ederek, birbirlerini doğrulamayan ticari defterlerin, sahibi lehine delil olması tek başına yeterli olmayacağı belirtilmiştir.
——–sayılı kararında, dayanak belgeleri olmaksızın davacının defter kayıtlarının esas alınmayacağını, “ Dava, cari hesaptan doğan alacağın tahsili istemine ilişkin alacak davası olup, ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacıdadır. Davacı önce icra takibine, sonra iş bu davaya konu ettiği alacağın varlığını usulüne uygun delillerle kanıtlamalıdır. Tek yanlı olarak düzenlenen ve dayanakları bilirkişi raporundan anlaşılamayan davacının kendi ticari defter kayıtları esas alınarak, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir” şeklinde belirtmiştir.
Somut olayda; davacı, davalıdan olan alacağının tahsili amacıyla —— takip dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlattığı, davalının itirazı ile icra takibinin durmuş olduğu, davacı tarafın itirazın iptali talebiyle mahkememizde süresi içerisinde huzurdaki davayı ikame etmiş olduğu, yapılan yargılama sırasında davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesinde —- yılı envanter defteri açılış tasdiklerinin ibraz edilmediği, takip tarihi itibariyle davacının ticari defter ve kayıtlarına göre davalının —- borçlu göründüğü, davalı tarafça süresi içerisinde yerinde inceleme talebinde bulunulmadığı gibi mahkememiz kaleminde gerçekleştirilen inceleme gününde de defterlerini hazır etmemiş olduğu, davacı kayıtlarında yer alan ve davalı şirket hesabına borç olarak kaydedilen alacak tutarlarına ilişkin dayanak faturaların ve faturaya konu malların davalıya teslim edildiğine dair tespite elverişli herhangi bir belgenin dosyaya ibraz edilemediği görülmüştür.
Ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak değerlendirilebilmesi için defterlerin usulüne uygun olarak açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılmış olması ve ayrıca dayanak belgeleri ile birlikte bir bütünlük teşkil etmesi ve faturaların yanında teslim belgelerinin de bulunması gerekmektedir. Bu haliyle; davacının faturaya konu malın teslim edildiği/hizmetin yerine getirildiğinin usulüne uygun delillerle ispatlaması gerekir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Davacı taraf bedeli ödenmediği iddia edilen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli olarak incelenmesi gereken husus, alacağa dayanak faturaların ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesi; ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır” şeklindedir. TTK’nın 21/2. maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine,adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; Taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı, her ne kadar davacı tarafça davalı adına düzenlenen dava konusu alacağa dayanak faturalar kendi ticari defter ve kayıtlarına işlenmiş ise de faturaların ve alacağa konu malların davalıya teslim edildiğine başka bir deyişle akdi ilişkinin varlığına dair herhangi bir yazılı delilin dosyaya sunulamadığı, kaldı ki davacı taraf ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulmamış olması nedeniyle yalnızca aleyhe olan kayıtların dikkate alınabileceği, bu haliyle; taraflar arasındaki akdi ilişkinin ispat edilemediği anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 54,40 TL harcın peşin alınan 73,89 TL harçtan düşümü ile fazla yatırılan 19,49 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendisi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine YER OLMADIĞINA,
5-Davalı taraf yargılamada kendisini vekil marifetiyle temsil ettirmiş olmakla AAÜT gereği 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ÖDENMESİNE,
6-Kararın kesinleşmesi ve talep halinde HMK 333. maddesi gereği artan gider avansının yatırana İADESİNE,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı ,davalı tarafın yokluğunda miktar bakımından kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.